Şehir hayatı ile doğup büyüdüğü kasaba arasında sıkışıp kalmış bir karakter, Yusuf... On beş yıl evvel terkedip İstanbul'a geldiği kasabadan, sadece fiziksel olarak değil menen de uzaklaşmış olan Yusuf, İstanbul'da kendisine sıfırdan bir yaşam kurmak istemiştir.
Şiire gönül vermiş bir yazar olarak Bal ismindeki ilk şiir kitabının küçük bir çevre dışında kimse tarafından dikkat çekmemiş olması, bütün hayallerini ve beklentilerini baltalamıştır. Artık bir parçası olduğu sahaf dükkanı da batma noktasına gelince İstanbul'daki yaşamın da başına yıkılmak üzere olduğunu kabul etme noktasına gelir. Tam bu dönemde annesinin ölüm haberi ile unutmak istediği kasabaya yeniden dönmek zorunda kalacaktır. Ama bu sefer, kasabada onu farklı süprizler de beklemektedir.
Özellikle Meleğin Düşüşü ile pek çok uluslararası festivalde beğeni toplayan yönetmen Semih Kaplanoğlu, Anadolu taşrası ile ilgili bir üçleme olarak düşündüğü yeni projesi ile yola çıkıyor. Sırası ile Bal, Süt ve Yumurta olarak isimlendirdiği filmlerine sondan, Yumurta ile başlamış olan Kaplanoğlu, projesini "Bu aynı zamanda bir anne-oğul ilişkisininin son günlerinden (annenin ölümü Yumurta) ilk günlerine (oğulun doğumu, Bal) uzanan arkeolojik bir kazı çalışması olacak" ifadeleri ile anlatıyor.