|
|
|
Seçenekler |
Sponsor |
|
||||
GÜL ..
Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak; Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka, Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka, Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle... Ardından ağlanacak ne varsa ömrümüzde, Tekrar doğuşun sırrı gülümseyen bir yüzde, Uykusuz geceleri içten kemiren hüzün, Bin azabın çarkında gerilmiş ağaran gün; Öpüşler, gözyaşları, vaitler ve hicranlar; O derin sükutların aydınlattığı anlar Bir sonsuz uçurumda uyanmış gibi birden Sazlar sustuktan sonra duyulan nağmelerden; Doldurur hiç durmadan uzattığı bu tası, Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası! |
|
||||
GÜNLERİMİZ
İçlenme, beyhudedir, maziyi sakın anma! O vefasız yavruya benzer ki günlerimiz. Kendini yuvasından bırakır ki akşama Benzeyen göle, sessiz... Ruhundaki susuzluk engin mesafelere Duyurmadan ne anne ne bir yuva hasreti, Narin kanatlarıyla uçar orman, dağ, dere Ve bir gün bir çukurda bulunur iskeleti |
|
||||
HATIRLAMA
Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak Rüyaların kadar sade, güzeldin, Başbaşa uzandık günlerce ıslak Çimenlerinde yaz bahçelerinin. Ömrün gecesinde sükun, aydınlık Boşanan bir seldi avuçlarından Bir masal meyvası gibi paylaştık Mehtabı kırılmış dal uçlarından |