Yates’in 1950’ler Amerika’sinda gecen oykusunde modern iliskilerde yansimasini bulmus bir soru gundeme getirilir: Iki insan birbirinden ayrilmak zorunda kalmaksizin siradan hayat duzeninden kopmayi basarabilir mi?
Frank ile April, kendilerini her zaman cok ozel, farkli gormusler; hayati yuksek ideallerine uygun sekilde yasamaya hazir ve istekli olmuslardir. Bu nedenle luks evlerin siralandigi bir cadde olan Revolutionary Road’daki yeni evlerine tasindiklarinda kendilerini cevreleyen duragan ortamdan bagimsizliklarini gururla ilan ederler. O donemin toplumsal sinirlarini belirleyen tuzaklara asla dusmemeye kararlidirlar.
Ancak Wheeler cifti kendilerini hic beklemedikleri bir durumun tam icinde bulur: Frank Wheeler rutin bir isi oldugu icin sinirleri gunden gune bozulan yetiskin bir erkege donusurken April de istek ve tutkularini bastirmaya calisan mutsuz bir ev kadini olup cikar. Sonuc ise tipki digerleri gibi hayallerini kaybetmis tipik bir Amerikan ailesidir.