Film hakkında bilgi ınır(da)” da öncüsünün izinden gidenlerden biri. Ama bu kez bazı farklılıkları da mevcut… Bolca politik söylemde bulunan, filmini de 2007 yılı Fransa’sında başkanlık seçimleri sürecinde yaşanan göçmen ayaklanmaları ile açıyor. Bu ayaklanma sırasında yağmaladıkları para ile Hollanda’ya kaçmayı planlayan 5 göçmenin öyküsünü anlatıyor. Bu ayaklanma ile sağ kanada yönelik söylemlerini de açıyor. Polisle mücadelede gözünü kırpmaması ile başlıyor gösterisine yönetmen Xavier Gens… Grup ilk kaybını verip, dört kişiye düşüyor ve ikişerli olarak da bölünüyor.
Sınıra yakın bölgedeki otele ilk giden ikili ile şiddetin pimi çekiliyor. Başkanlık seçimlerinde Sağ kanadın aşırı temsilcisi olarak görülen Sarkozy’nin Fransa üzerindeki etkisini filmin altyapısına koyan Gens bu durumu şöyle açıkılyor; “Bu film, gerilim tarzının örtüsü altında benim bazı konulardaki düşüncelerimi yansıtır. “The Night of the Living Dead”de Romero hangi düşüncelerini yansıttıysa benim açımdan Sınır(da)’nın işlevi de aynıdır. Filmin arka planına Fransız cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi politik bir altyapı hazırladık. Bu arka planın sıradan olmamasını, tarihsel açıdan önemli bir süreç önünde gelişmesini istedim. Yaklaşım olarak da Verhoeven, Raimi, Spielberg ve Scorsese gibi yönetmenlerin çalışmalarından esinlendim.”
Politik altyapıyı sonuna kadar zorlayan Gens, karakterlerinin birine “Faşist ülke Fransa” dedirtiyor zaten. Tüm olayları Başkanlık seçimi ile açan yönetmen, geçmişten de bir konuk ediyor filmine… Yamyam ailenin lideri, İkinci Dünya Savaşı sırasında kendine küçük bir otelde yeni bir yaşam kurmuş bir Nazi. Konuştuğu garip Almanca ile biraz gülünç dursa da, uzun yıllar koruduğu saf kanın derdini yaşıyor halen… Doğan özürlü çocukları vahşice öldürüyor. Tamamen Faşizme, aşırı sağa yüklenme derdindeki Gens, Nazi ailesi ile tanışmamızdan itibaren ölçüyü aslında biraz kaçırıyor. Güçlü politik söylemlerini zayıflatan anlara imza atıyor.