Ergenekon Destanı
Ergenekon Destanı
Oğuz Han soyundan İl Han, Türk yurduna hakan olduğunda, Moğol yurdunun hakanı Sevinç Han ile aralarında savaş çıkmış ve İl Han galip gelmişti. Sevinç Han Kırgız Hanı'na hediyeler ve adamlar göndererek kendi tarafına çekmişti. Türk kabileleri kalabalık olduğundan savaşlarda daima galip gelirlerdi. Bütün illerde Türk oku ötmeyen, kolu yetmeyen biyer yoktu. Bu nedenle kabileler Türkleri kötülerdi. Sevinç Han Türklerden öç almak amacıyla bütün kabileleri birleştirerek Türklerin üzerine yürüdü. Savaş başladı, on gün savaş oldu. Türkler galip geldi. Sevinç Han, hile ile kaçar gibi yaparak tekrar geri döndü ve Türkleri mağlup ederek ,tümünü kılıçdan geçirdiler , dünyada Türk kalmadı. İl Han'ın oğulları da bu savaşta ölmüş, en küçük oğulları Kıyan (Kayan) ile kardeşinin oğlu Nüküz (Tukuz) sağ kalmıştı , eşlerinide alıp dağlar arasındaki çok dar bir geçitten geçerek , içinde akarsular, kaynaklar, otlar, çayırlar, ovalar ve meyve ağaçları olan geniş bir ülkeye geldiler. Buraya sarp kayalık anlamına gelen Ergenekon ismini verirler.
Kıyan ve Nüküz burada yaşar ve çoğalırlar ve onların çocuklarıda. Nesilleri artar kabileler ve oynmaklar haline gelirler. Dörtyüz sene sonra kendileri ve hayvanları okadar çoğalırki Ergenekona Sığamaz duruma gelirler. Bir demirci;"ben bir yer gördüm, orada demir mağdeni var zannederim bir kattır eritebilirsek bir yol buluruz" dedi. Demircinin sozune uydular ve demiri eriterek dışarıya çıktılar. O gün Türklerce bayram sayıldı. Bütün kabilelere haber vererek Ergenekondan çıkdıklarını bildirdiler. Moğollar bunların üzerine yürüdü ve savaş başladı. Türkler galip geldi ve Moğolları kılıçtan geçirdiler. Böylece Dörtyüz yıl sonra yurtlarına yerleştiler.
|