Sinema tarihinin en önemli fakat Türkiye'de izlenemeyen filmleri şimdi eksiksiz bir set olarak hazırlandı. Sinema tarihinde bir kilometre taşı olan, Eisenstein, Pudovkin, Vertov, Aleksandrov'a ait 17 adet yapım, görüntü ve sesleri Digital Kültür tarafından onarılarak sunulmaktadır
KORKUNÇ İVAN
S.M. EİSENSTEİN
Korkunç İvan, sinemanın büyük ustası Eisenstein’ın her zaman değerini sürdüren, en son ve en anıtsal yapıtıdır. Eisenstein bu filminde, bütün sanatların öğelerini toplamış, bunları birbirleriyle kaynaştırarak, sinemayı bütün sanatların bileşkesini sağlayan bir araç durumuna getirmeyi amaçlamıştır.
Korkunç İvan’da, bir devlet kurucusunun her alanda verdiği savaşımı anlatılmaktadır. Devlet kurma uğruna yüksek bedeller ödemekten çekinmeyen olağanüstü bir kişiliktir, İvan. Devleti soyup talan eden, parmağında oynatan, iktidarı vermek istemeyen ve kukla bir çara razı olan boyarlarla savaşım; dış düşmanlar ve işbirlikçileriyle savaşım; ülkeyi soylularla birlikte soyan ve yönetmek isteyen kiliseyle savaşım; bunun sonucunda da böylesine ağır bir yükün altında ezilen İvan’ın bizzat kendisiyle savaşımı, bu yapıtta bir ruhbilim incelemesine dönüşmektedir.
1945
95 dak.
S/B
Yönetmen ve senaryo…..S. M.Eisenstein
Yönetmen Yardımcıları:Boris Svesnikov, Lev Aronoviç İndenbom,Vera Kuznetsova
Görüntü Yönetmeni…….E. Tisse (Dış Çekimler)
Andre Moskvin (İç çekimler)
Müzik…………………...S. Prokofiev
Oynayanlar: Korkunç İvan…..N.Çerkasov
Çariçe Anastasya Romanova…….Ludmila Tselikovskaya
Evfrosinya Staritskaya, İvan’ın Halası………Serafina Birman
Vladimir Andreyeviç Staritski, Evrosinya’nın oğlu….Mikail Nazvanov
Türkiye’de ilk gösterimi Nisan 1966 ‘da Sinematek Derneği’nde gerçekleşmiştir
KORKUNÇ İVAN 2
BOYARLARIN DÜZENİ
İki bölüm olarak tasarlanan Korkunç İvan'ın ilk bölümünü bir yılda bitiren Eisenstein, 1945 yılında ikinci bölüm olan Boyarların Düzeni'ni bitirdi. Film, Korkunç İvan'ın müziklerini hazırlayan, müziğin ustası Prokofiev'i, sinemanın ustası Eisenstein ile buluşturuyordu.
Bunun sonucunda iki temel anlatım aracının birliği ve karşılıklı eyleminin sonucu olan yeni bir sanatın, görsel-işitsel sanatın bir ürünü olarak Korkunç İvan, anıtsal bir başyapıt olarak ortaya çıktı.
Eisenstein, Boyarların Düzeni'nin son yarısını renkli çekti.
Renk kavramını da kurgu kuramının, çoksesli kurgu kuramının, içine yerleştirdi.
Sinema ve renk ilişkisinde, rengi de müzik gibi dramatik bir etken olarak kullandı.
Yönetmen ve senaryo.....S. M.Eisenstein
Yönetmen Yardımcıları:Boris Svesnikov, Lev Aronoviç İndenbom,Vera Kuznetsova
Görüntü Yönetmeni.......E. Tisse (Dış Çekimler)
Andre Moskvin (İç çekimler)
Müzik........................S. Prokofiev
Bale yöneticisi..............R.Zakarof
Oynayanlar:
Korkunç İvan.....N.Çerkasov
Çariçe Anastasya Romanova.......Ludmila Tselikovskaya
Evfrosinya Staritskaya, İvan'ın Halası.........Serafina Birman
Vladimir Andreyeviç Staritski, Evrosinya'nın oğlu....Mikail Nazvanov
İvan Vasilyeviç'in Çocukluğu.................Erik Piriviyev
Polonya Kralı Sigismond............Pavel Masalski
Polonyalı bir kadın...............Anna Golşanski
Türkiye'de ilk gösterimi Nisan 1966'da Sinematek Derneği'nde gerçekleşmiştir.
ALEKSANDER NEVSKI
Faşizme Karşı Ulusal Direniş Destanı Sinemanın ustası Eisenstein, 1938 yılında, Batılı büyük devletlerin Hitler ile Münih Anlaşmasını yaparak, Nazi Almanyası'nı Sovyetler Birliği üzerine sürme çabasında olduğu tarihsel dönemde, Aleksander Nevski'yi Sovyet yurtseverliğini ateşlemek için gerçekleştirdi.
Aleksander Nevski 13. yüzyılda yaşamış bir Rus prensidir; Cermen kavimlerinden Töton şövalyelerinin saldırısına karşı halkı ve soyluları birleştirmiş, Cermenleri bozguna uğratarak yurdunu savunmuştur. Eisenstein, 1938 yılında, yıldırım savaşlarına hazırlanan Hitler'e, 13. yüzyılın derinliklerinden Aleksander Nevski ile sinema diliyle bir mesaj ve bir kararlılık bildirisi iletmiştir.
Eisenstein, Lenin ve Stalin'in Tarihsel Materyalist tavırlarını sinemaya uygulayarak, Rusya'nın ilerici tarihine sahip çıkarak, Nazizme karşı anti-faşist sinemanın bir başyapıtını ortaya çıkarır.
Kavurucu temmuz sıcağında yaratılan, donmuş Peypus Gölü üzerindeki olağanüstü savaş sahnesi sinema tarihine geçmiştir.
Eisenstein ve filmin müziğini yapan Prokofiev, Aleksander Nevski'nin her karesini marksist tarihçilik ve sanat duyarlılığı ile dokumuşlardır.Eisenstein'in, filmin gösterime girmesiyle yazdığı yazısının başlığı şöyleydi: “Konum, Yurtseverliktir”
Yönetmen .....................S. M.Eisenstein
Senaryo.........................S.M.Eisenstein, Piotr A.Pavlenko
Yardımcı Yönetmen........ . Dimitri Vasiliyev
Yönetmen Yardımcıları........N.Maslov, Boris İvanov
Görüntü Yönetmeni..........E. Tisse
Müzik...........................S. Prokofiev
Oynayanlar:
Nikola Çerkasov.............. Prens Aleksander Yaroslaviç Nevski
N.Okpalov.......................Vasili BUSLAY
Aleksander L.Abrikosov.......Gavrilo Oleksiç
Türkiye'de ilk gösterimi 1939 da Şimal Hücum Taburu adıyla gösterilmiştir.
BENİM ÜNİVERSİTELERİM
Benim Üniversitelerim, Maksim Gorki’nin dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan üç kitaplık yaşam öyküsünün son bölümüdür.Çocukluğum”, “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” den oluşan otobiyografik üçlemesi tüm zamanların en çok okunan eserleri arasındadır.Maksim Gorki’nin eserlerinin bir çoğu ve üçlemenin tamamı, tiyatroya uyarlanmış dünya ve Türkiye tiyatrolarında sahnelenmiştir.
Sovyet yönetmen, M. Donksoy tarafından sinemaya uyarlanan Benim Üniversitelerim’de Gorki, okuma aşkıyla yanıp tutuşan on altı yaşında yersiz yurtsuz delikanlı iken üniversite kenti Kazan’a gelmiş ve yaşam üniversitesinin çetin sınavlarından geçerek kendi kendisini yetiştirmiştir. Yaşamın acı veyoksulluk içinde geçen bu dönemi , ilerde gerçekçi bir yazar olmasında önemli bir rol oynayacak olan zengin deneyimler, renkli serüvenlerle delikanlılık dönemini dile getirir.
Benim Üniversitelerim, insan tipolojisi açısından tam bir çeşitlilik sunar. Örneğin fırın sahnesinin öne çıkan karakteri olan patron Semyenov, unutulmaz bir yalınlıkta ve mükemmellikte işlenir.
Bu film, Maksim Gorki’nin gerçek yaşamıyla neredeyse bire bir örtüşür.
Bu nedenle, karakterlerin sağlamlığı ve gelir dağılımlarındaki dengesizliğin abartısız verilişi, çarpıcı bir gerçekliğe denk düşer.
Bir toplumsal gerçekçi edebiyat başyapıtı ve başarılı bir sinema uyarlaması.
Yönetmen : ...............Mark Donskoy
Görüntü Yönetmeni:.......P.Ermolov
Sanat Yönetmeni: ..........I.Stepanov
Müzik........................L.Şvartz
Oynayanlar:
Aleksey Peşkov/Maksim Gorki.........N. Valbert
Nikiforiç :..................L.Sverdin
ANA
Dünya edebiyatında toplumcu gerçekçilik akımının öncüsü Maksim Gorki’nin, dünyanın tüm dillerine çevrilen ünlü romanı ANA, Sovyet sinema ustası Vsevolod Pudovkin tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Rus Çarlığı’na bağlı patronların fabrika ve atölyelerinde koşullar son derece zor ve acımasızdır.
Yaşlı Vlasov, içinde bulunduğu durumu alkolle unutmaya çalışır.
Karısı ise gelişmelere karşı çaresizdir. Oğul Pavel, devrimci çalışmaları nedeniyle tutuklanır ve mahkum edilir. Tüm bu altüst oluşlar Pavel’in anasının bilincinde bir sıçrama yaratır. Ve Ana da, oğlu Pavel gibi sınıf mücadelesine katılır; işçi sınıfının birliği ve kurtuluşu için mücadeleye öncülük eder. Pudovkin, Maksim Gorki’nin romanındaki sevecen ve sıcak üslubu, ustalıkla sinemaya taşımıştır.
Yönetmen : V.Pudovkin
Senaryo : V. Pudovkin
Nathan Zarki
Görüntü Yönetmeni : Anatoli Golovniya
Müzik : Tikon Krennikov
Oynayanlar: Vera Baranovskaya........Ana
Nikolay Batalov...........Pavel
ASYA ÜZERİNDE FIRTINA
Ünlü Sovyet Yönetmen Vsevelod Pudovkin’in Ana ve St. Petersburg’dan sonra gerçekleştirdiği Asya Üzerinde Fırtına, stüdyo dışına çıkarak, doğa koşullarında, Asya steplerinde çevirdiği önemli bir yapıtıdır.
Film gösterildiği Avrupa sinemalarında büyük başarı kazanır.
Japonlar bu filmi sinematografinin temeli olarak adlandırırlar.
Öyküde Moğol asıllı olan Amogalan’ın, eski bir belgeye dayanılarak, Cengiz Han’ın torunu olduğu ileri sürülür ve kukla imparator ilan edilir. Sonunda gerçeği öğrenen Amogalan, Asya’da bir fırtına estirir.
Tarihin hiçbir evresinde görülmeyen bir dönemin, devrimin, Bolşevik Devrimi’nin ve sanatçılara açtığı sınırsız görme ufkunun ürünü bir başyapıt Asya Üzerinde Fırtına...
Yönetmen .....V. Pudovkin
Senaryo........O. Brik, Novoşenko’nun öyküsünden
Görüntü Yönetmeni.......A.Golovniya
Müzik........................N.Krikov
Oynayanlar:
Valeri Inkizanov.........Amogalan, avcı
I. Inkizanov...............Baba
L. Dedintsev..............İngiliz Albay
A. Çistiyakov.............Partizan komutanı
ÇOCUKLUĞUM
Çocukluğum, Maksim Gorki’nin dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan üç kitaplık yaşam öyküsünün ilk bölümüdür. Sovyet yönetmen, M. Donksoy tarafından sinemaya uyarlanan Çocukluğum’da, Gorki kendi çocukluk yaşamının ekseninde, Rus halkının geçmişte yaşadığı zorlukları, acıları ve paylaşımı anlatmıştır.
Bir çocuğun küçük penceresinden yaşananları abartısız bir dille yansıtmaktadır. “Çocukluğum”, “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” den oluşan otobiyografik üçlemesi, tüm zamanların en çok okunan eserleri arasındadır.
Maksim Gorki’nin eserlerinin bir çoğu ve üçlemenin tamamı, tiyatroya uyarlanmış dünya ve Türkiye tiyatrolarında sahnelenmiştir.
Yönetmen : ...............Mark Donskoy
Senaryo:................... İliya Gruzdev
Görüntü Yönetmeni:.......P.Yermolov ve İ.Malov
Sanat Yönetmeni: ..........I.Stepanov
Müzik........................L.Şvartz
Oynayanlar:
Aleksey Peşkov/Maksim Gorki.........
N. Valbert Nikiforiç :..................L.Sverdin
GREV
Eisenstein'ın bu yapıtındaki tutumu, yöntemi, anlatımı ve biçemi nedeniyle Grev sinema tarihinde bir ilktir. Sinemanın Ekim'i dir.
Avrupa-Amerikan sinemasının bilinen yöntemlerine ve felsefesine cepheden karşı çıkarak, öyküyü kaldırarak, yıldızları dışlayarak; yıldızların, başoyuncuların arka planında basit bir detay olarak yer alan hiçleri, önemsizleri, figüran olarak sunulanları topyekün "başoyuncu" haline getirerek, devrimin işlevini, yani "ne işe yaradığını" kendi sinema yönteminde anlatmıştır...
Yönetmen..... S.M.EİSENSTEİN
EKMEĞİMİ KAZANIRKEN
Ekmeğimi Kazanırken, Maksim Gorki’nin dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan üç kitaplık yaşam öyküsünün İKİNCİ bölümüdür.
Maksim Gorki’nin edebi olgunluk çağı ürünlerinden olan “Çocukluğum”, “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” yazarın kendisinden çok çevresi üzerinde durduğu, iç gözlemlere yer verdiği ender otobiyografik romanlardan biri, aynı zamanda Gorki’nin gözlemciliğiyle anlatım yeteneğinin doruğa ulaştığı bir başyapıtıdır.
Maksim Gorki’nin eserlerinin bir çoğu ve üçlemenin tamamı, tiyatroya uyarlanmış dünya ve Türkiye tiyatrolarında sahnelenmiştir.. Ekmeğimi Kazanırken, Sovyet yönetmen, M. Donksoy tarafından sinemaya uyarlanmıştır.
Yönetmen : ...............Mark Donskoy
Senaryo:....................İliya Gruzdev
Görüntü Yönetmeni:.......P.Yermolov, İ.Malov
Sanat Yönetmeni: ..........I.Stepanov
Müzik........................L.Şvartz
Oynayanlar:
Aleksey Peşkov/Maksim Gorki.........Aleksey Liyarski
Anneanne Akulina İvanova..............Varvara Massalitinova
Büyükbaba Kaşirin........................Mihali Troyanovski
DÜNYAYI SARSAN ON GÜN
Dünyayı Sarsan On Gün, tüm yönleriyle Sovyet Devrimi'nin canlı tanıklığını yapan bir sarsıcı bir yapımdır.
Bu filmde, gerçek tanıklar ve görüntülerle, Rus tarihinin Çarlık despotizminden Bolşevik Devrimi'ne doğru akan zaman dilimindeki tüm evreleri ve olayları anlatılmaktadır.
Filmde, Çarlığın baskı ve zorbalığı, halkın durumu, saray entrikaları, Rasputin, Kanlı Pazar, sosyal-demokratların tarihsel işlevi, Menşevikler/Kerenski, Lenin ve teorisi ve işçi sınıfı artı Bolşevik Partisi, eşittir devrim denklemi yer almaktadır.
Bu yapımın İngilizce kopyası ünlü sanatçı Orson Welles tarafından seslendirilmiştir.
Yönetmen .....Grigori Aleksandrov, Norman Swallow
Senaryo........David Naden, Judy Seymour, FilippoOttoni
Müzik.......................S.S.C.B Devlet Film Orkestrası
EKİM
Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan Ekim, Amerikalı gazeteci John Reed’in, 1917 Sovyet Devrimi’ni anlatan ‘‘Dünyayı Sarsan On Gün, adlı ünlü romanından, Eisenstein tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Yapıt, bu nedenle romanın adıyla da anılmaktadır. S.M. Eisenstein, Ekim’de, bu olağanüstü günleri çarpıcı bir görsellikle anlatırken, devrimin anlamını ve düşünsel temelini de ortaya koyuyordu.
Sinema tarihinin en seçkin kuramcısı olan Eisenstein, Ekim’de kurguyu salt bir öykülemenin ötesinde, düşünceleri, kavramları -hem de soyut kavramları- anlatmada kullandı.
Devrimci coşku ve teknik/görsel yenilikler arasında eşsiz bir denge kurdu.
Ekim’in sanatsal değeri ve sinema diline katkıları, günümüzde özellikle sinemada dilbilim ve göstergebilim araştırmaları sonucu daha iyi anlaşıldı ve önem kazandı .
Yönetmen ve senaryo.....S. M.Eisenstein
Yardımcı Yönetmen......G. Aleksandrov
Görüntü Yönetmeni.......E. Tisse
Müzik........................Şostakoviç
Oynayanlar:
V. N. Nikandrov.........Lenin
N. Popov..................Kerenski
KAMERALI ADAM
"BEN SİNEMA-GÖZ'ÜM. BEN MEKANIK GÖZ'ÜM. BEN MAKİNEYİM; DÜNYAYI SADECE GÖREBİLDİĞİM KADAR GÖSTERİRİM...
BİZ GÖRÜNTÜ USTALARININ VE GÖRÜNEN HAYATIN DÜZENLEYİCİLERİNİNİN TEK İŞİ BU. BİZLER SÖZCÜKLERİN VE SESLERİN EFENDİSİ, KURGULANMIŞ HAYATIN VİRTÜYÖZLERİYİZ.
Bu film, senaryosu dahil her aşamasıyla, başta tek bir kişinin deneysel zekası ve bir grubun başkalarına örnek olmak için verdiği karşılıksız mücadelenin bir ürünü.
Filmin yapımında sinema tarihinin her türlü başarısının yanında, bir kameranın yapabildiği muhteşem değişiklikleri de görebilirsiniz.
Sanatsal drama alanında bilinen teknikleri değiştiren, hatta yıkan bir film olarak Kameralı Adam, aynı zamanda sinema ve sinema tarihine bir tür saygı olarak kabul edilmelidir. 1928 yılında Dziga Vertov, dönemin hakim sinema anlayışını baştan sona değiştirmek için yeni ve ayakları yere basan bir sinematografik düşünce geliştirmeyi dener.
Bu nedenle, Kameralı Adam, daha çok bir simge niteliği taşıyacaktır.
Bu simgenin temsil ettiği görüşler şöyle sıralanabilir: Vertov sineması senaryoya karşıdır; diyalog ve açıklama imlerine karşıdır; rol yapan oyunculara ve yapay dekora karşıdır. Kısacası, edebiyat ve tiyatro gibi diğer sanat dallarının gölgesinde kalmış, bağımlı bir sinemaya karşıdır.
Vertov için sinema, hayatı olduğu gibi yansıtmalıdır.
Sinema arzu edilen ya da hayali yaşamların iliştirildiği bir sanat değildir.
Geleneksel sinema anlayışının "sine-dram" adını verdiği anlayış, Vertov'da yerini "sinema-göz" kavramına bırakır. Zira ona göre sinema, kendi özgün ve bağımsız "bakış"ına sahip olmalıdır ve evrensel bir dil keşfedilmelidir...
Kameralı Adam, işte bu heyecanları yansıtacak bir film olarak çekildi.
Hazırlayan ve yöneten: Dziga VERTOV ,
Şef Operatör: M. KAUFMAN
Montaj Yardımcısı: E: SVILOVA
KRONSTADT'LIYIZ
1919 yılından itibaren, beyazlar, genç Sovyet iktidarına dört bir yandan saldırır.
Bolşevikler bu sefer, devrimi savunmak için savaşmaya başlarlar. Kronstadt'lı denizciler, gemilerini terk ederek, kasaba ve kentlerini beyaz rejim artıklarının, saldırısından korumak için savaşırlar.
İç Savaş'ta yaşanan tarihsel olaylar, Biz Kronstadt'lıyız filminde yeniden yaratılır.
Bu film, kendi dönemindeki yapımlardan, biçem olarak, ayrılır.
Sovyet sinemasının genel tarzı olan, doğalcı anlatım yerine, sinema adına, filme daha işlevsel bir akış katma denemesidir.
Filmde, günümüzde kullanılan lirik anlatımlı sahneler bulunmaktadır.ssız sokaklar, rüzgarın tiz bir uğultuyla esişi, oynayan çocuklar, küçük bir askeri bandonun verdiği veda partisi vb...
Film, bu anlamda, şiirsel sinemanın gerçek ruhunu yansıtır. 1936 yılında çekilen Biz Kronstadt'lıyız, Sovyet sinemasında olduğu kadar dünya sineması içinde de önemli bir yere sahip, dönem filmidir
Yönetmen .....Yefim Dzigan
Yardımcı Yönetmen......G.Berezko
Görüntü Yönetmeni.......N.Naumov-Ştraz
Müzik........................Nikolay Kriyukov
Oynayanlar:
Vasili Zayçikov........Parti komiseri
Grigori Buşuyev.......
B.Livanov................Bakan Tereşçenko
Ayrıca ordu, donanma ve Leningrad halkından binlerce figüran.
LENİN İÇİN ÜÇ ŞARKI
Belgesel sinemanın kurucusu...
Israrcı, tutkulu, saldırgan, kuramcı ve militan...,
Sinema-Göz akımının öncüsü..
Dziga Vertov...
Vertov, devrimci bir gözle hazırladığı belgesellere olağanüstü açıklayıcı ve canlı bir nitelik kazandırırdı.
Yapıtları ve kuramsal yazıları, dünya sineması üzerinde akılcı ve kalıcı bir etki yarattı. O, özelikle batı sinemasının, günümüzde döne döne yeniden keşfettiği, algılamaya çalıştığı bir belgesel sinema ustasıdır.
Lenin İçin Üç Şarkı, Dziga Vetov'un, halk sanatının kaynaklarından yararlanarak çektiği milyonlarca seyirci ile buluşan bir yapıtı.İlk şarkı "Karanlık Bir Hücreydi Yüzüm" ortaçağ karanlığında yaşayan bir kadının, devrimle birlikte yaşadığı aydınlanma, "Onu Sevmiştik" adını taşıyan ikinci şarkı, bizzat Lenin'in yaşamına adanmıştır.
"Muhteşem Taş Kentte" şarkısında ise, yine Lenin'in birlikte yaşanan atılımlar ve kazanımlar anlatılıyor.
59 dak. S/B
Yönetmen ve senaryo.....Dziga Vertov
Görüntü Yönetmeni.......D.Surensky- M.Magidson-B.Monatirski
Müzik........................Şaporin
ST. PETERSBURG’UN SONU
Sinemanın büyük ustası ve kuramcısı Pudovkin, Ana filmi ile kazandığı büyük başarıdan hemen sonra, Ekim devrimi kutlamalarına yetiştirmek üzere, devrimi anlatan, St. Petersburg’un Sonu adlı filmi çekmeye girişir.Her planı inceden inceye düşünülmüş, yaratıcı bir dehanın izlerini taşır bu yapıt. Pudovkin, geliştirdiği kurgu kuramını bu çalışmasında uygular.
Pudovkin’e göre, doğa ancak kurgunun üzerinde çalıştığı ham maddeyi verebilir. Yönetmen sık sık filmdeki gerçeğin yaratıcı öğesi olarak kurgunun önemine vurgu yapar.
Bu arada Eisensten da Ekim’i kutlamalara yetiştirmeye çalışmaktadır.
Eisenstein ile Pudovkin’in çalışmaları, neredeyse Kışlık Sarayı hangisinin daha önce ele geçireceği yarışına dönüşür.
Pudovkin, Aurora gemisinden Kışlık Sarayı bombalarken, Eisenstein da sarayı, St. Peter ve Pol Kalesi’nden bombalıyordu.
Bu film, bir sinema ustası ve kuramcısının görsel bir şöleni ve bir başyapıtıdır...
Yönetmen .....V.Pudovkin
Senaryo........N. Zarkhi-Vera Baranovskaya- İvna Çuvelev
Görüntü Yönetmeni.......Anatoli Golovniya