David, hatırlayamadığı kadar uzun süredir, Bulgaristan'da bir komünist toplama kampında yaşamaktadır. Bir Alman subayı, âşık olduğu annesinin Danimarka'ya kaçmasını sağladıktan sonra, babasını öldürtmüş, küçük çocuğu da yönettiği çalışma kampına kapatmıştır. Annesinin de öldüğünü zanneden David burada kimseye güvenmemeyi öğrenerek büyür. Kendisine kampta arka çıkan tek kişi Johannes adında bir tutukludur. Çocuğa İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Rusça öğreten Johannes, David'i korumak uğruna ölünce, kamp komutanı David'in kaçmasına yardım eder. Doğruca Danimarka'ya gitmesini söyler ve eline ancak hedefine varınca açması için söz verdirdiği bir mektup tutuşturur. Kamptan kaçmayı başaran küçük David'in, hiç gülmeyen yüzü bu zorlu yolculuk sırasında yavaş yavaş aydınlanmaya başlar.