Uçurumun kenarına gelmeden kanatlanılmaz demiştik...Ne çok uçurum varmış Allahım...Operasyon BİTTİ haberini aldığımızda derin düşüncelere daldık ve ilk defa EN GÜVENDİĞİMİZ yerlerden bile "şüphe" ettik değil mi? ve günün ilerleyen saatlerinde içimizi bir sıkıntı kapladı...Hatta ilk gelen haberlere inanmadık ve bir umutla bekledik...Ama çok geçmeden resmi açıklama yapıldı...OPERASYON BİTMİŞTİ...Bir anda karamsarlaştık...Bir gün önce "emir" verdiğini sanan ABD başkanının, Şerefli Türk Ordusunu etkisi hatta kontrolü altına aldığını bile sanarak üzüldük...(İşin acı tarafı başarısız DIŞ İŞLERİ politikamızdan dolayı Tüm dünya şu anda bunu böyle sanıyor..ve DİNCİ damgasını yediğimiz şu aylarda bir yara daha aldık..İşin aslı böyle olmadığı için varsın bütün dünya böyle bilsin...hiç sorun değil...) Yaz aylarında PKK lı hainlerin tam olarak araziye yayıldığı "en uygun" anda Paşamızın talepleri yerine getirilse idi çok daha büyük bir verim alacaktık...işin en güzel yanı Kandilde (içi dolu ilken) düşecekti...Ama malum kişilerin "kürt oyu" sevdası yüzünden bu yapılmadı...Şerefli Türk Ordusu Devlet düzeni gereği EMİR ve KANUNLAR ile hareket edeceğinin bilincinde UYARI GÖREVİNİ tam anlamı ile yerine getirdi..Ama SORUMLU siyasiler Cumhurbaşkanlığı OYUNU ile bizleri birkez daha uyuttu...ve yaz aylarında onlarca ŞEHİTimizin acısı ile kahrolduk...onbaşı Kemalin bacağı koparken cumhurbaşkanı adayı A idi...bir hafta onunla uğraştık...Astsubay Ahmet dağda aldığı yaradan dolayı son nefesini verirken cumhurbaşkanı adayı B oldu...bir hafta onunla uğraştık dindar mı? kindar mı? diye...Şehit eşi Seval kocasının yerine öksüz kalan kızı Damlayı yatırıp ağladığı gecelerde "malumlar" hala karar verememiş gibi "rol yapmaya" devam ediyorlardı...Onlarında endişesi vardı tabii...Borsa çok düşer mi diye...Tam o günlerde asker uğurlama törenleri vardı dört bir yanda...Elleri kınalı İbrahim komando oldum diye sevinçli....ailesi endişeli...Nişanlısı sesisiz...Komando İbrahim 23 şubatta şehit oldu haberiniz var mı? YOK...çünkü Cinsiyeti bile belli olmayan satılmışların "bilinçli sözleri" ile meşguldük...Ağzını ayıra ayıra gülmeye devam edecek gene...ama İbrahimin annesi bir daha hiç "içten" gülemyecek...Ağustosun sıcağında muradımıza erdik...ilk(ve son) sıkmabaşlı 1.miz dünyaya geldi..ilk işi PİSLİK dediği şeylerden kurtulup DEKORASYON yapmak oldu...Hala devam ediyor...Dünyayı gezmekten vakit buldukça tabii...Tam o sırada Binbaşı Kazım şehit olmadan önce iki askerini kurtarmak için hamle yapıyordu ama başaramadı...Naaşını teslim almaya giden eşi ve oğlu HİÇ ağlamadı...Onların yerine Kocatepe camiinde Paşamız ağladı..Çünkü şehit olan kan bağı olmasa bile OĞLU idi....Sorumlular gelemedi...gelmedi...gelmek İSTEMEDİ...Mağaza açılışlarına gitmekten ve sırıtmaktan vazgeçmediler...Barzani-Talabani şerefsizleri "sözde Federe Kürt Devletinden" söz ederken ne 1. adam ne de 2. adamdan TEK BİR SES BİLE çıkmadı..Tam o sırada şehit ailesi olacağı korkusu ile geceleri uyku uyuyamayan Küçükkartal ailesinin kapısı çalındı...vakitsiz...anne kapıyı açmadan anlamıştı...gözyaşları ondan önce kapıyı açtı...İki yıllık karına satılan TEKEL özelleştirilirken, Pilot Yüzbaşım son anlarında sevgilisi ile son gittiği yaz tatilinde karşılıklı içtikleri rakının anason kokusunu hatırladı...nasıl unutabilirdi ki...o akşam evlenme teklif etmişti...(bu yazıyı okuyan YOBAZ varmı bilmem ama şimdi onun tek ilgilendiği bir satır önceki RAKI...ALLAH sizin BİN TÜRLÜ BELANIZI VERSİN...)..Milletin vekili! maaşını 10 milyara çıkarmak için kafa patlatırken,uzman onbaşımın şerefli kafası bir hainin bir tek kurşunu ile patlarken ve cennete giderken SAYIN vekilim GAZİ lerin imkanlarından yararlanma imkanını keşfetmenin büyük zevki ile dört köşe olmak üzere idi...Kasım ayında şehit olan Nedim çavuşun kızı Buse 2. yaşgününü kutlarken "babam daha gelmeyecek mi?" diye sorması üzerine kızına sarılan anne "AĞLARKEN" tam o sıralarda üniversite önlerinde TÜRBAN aşkı ile ellerindeki düdükleri öttüren "anne adayı kızlar" "GÜLÜYORLARDI"...Hemde gözümüzün içine baka baka...hiç utanmadan...Türkiye ikiye bölünmüştü bir kesim yobazca "İMZALADI MI?" diye beklerken diğer bir kesim endişe ile "BUGÜN ŞEHİT VAR MI?" diye kıvranmakta idi...Kaderleri aynı gün kesişti: üsteğmen Gürcan son nefesini verirken İMZALAMIŞTI....Ertesi günkü gazetelerde "TÜRBANA ÖZGÜRLÜĞE AZ KALDI" başlığı 8 punto...Şehit Üsteğmen Gürcan 1 punto yer bulabildi...Günlerdir beklentimiz şu idi; olabilecek en az kayıp ile KANDİLE yani PKK nın merkezine ilerlemek ve PKK ya çok ağır bir darbe vurmak...Evet ama bir düşünün: Nisan ayında yapılmasına izin verilmeyen bir operasyon Şubat ayında yapılırsa KANDİLDE pkklı kalır mı ? Tabi ki kalmaz...Yani KANDİL BOŞ...ve Ordumuz bunun bilincinde görevini en iyi şekilde yapmıştır...KANDİLDEKİ şerefsizler dağdan inip Irakın güneyinde Peşmerge kılığında evlerinde oturup ortamın soğumasını beklemektedirler...Kandile gidilip elimiz boş dönse idik, ABD ve onun işbirlikçilerinin istediği olacaktı...ve Ordumuz bu oyuna gelmedi..Tam bir başarı...Ama bu aşamada İKİ tane çok önemli olay oldu 1. si ABD tüm dünya önünde bize emirler vererek "Kontolün kendisinde olduğu "imajını vermek istedi..ve ne acı ki başarısız! dışişleri politikamız yüzünden bu amacına ulaştı....2. cisi 28 şubat günü ABD başkanı ÇOK BÜYÜK BİR HAMLE daha yaptı...Aylar önce ülkemize gelen ABD dışişleri bakanı Rice gibi tüm dünya önünde o bölge için KÜRDİSTAN dedi....Ve bizim çok sevgili HÜKÜMETİMİZ ağzını bile açmadı...Kan-gözyaşı-hasret-acı ve umut ile kurulan ve korunan bir büyük Cumhuriyetin SORUMLULARI bu tehlikeli girişim karşısında ağızlarını bile açmadılar...Bunun adı her dilde ve sözlükte "SKANDAL" diye geçer...Ama bize bunu bile yedirdiler...Suskunluğun sebebi bir gün sonra anlaşıldı...Olması kesin ekonomik kriz bir süre daha ötelenmişti....AK günlere yine gelmiştik...çünkü DÜNYA BANKASI(yani ABD) 6.2 milyar $ lık krediyi serbest bırakmıştı...Bu haberi çoktan bilenler zaten SUSMAK zorunda idi...Şehiti KELLE olarak görenler için bilanço şu idi: 240 hain + 27 vatan evladı=6.2 milyar $.....yazıklar olsun size...Askeri teknikler gereği sızma harekatı kadar geri çekilmede çok önemlidir.Haberli bir geri çekilme, askeri tam anlamı ile ateşe atmaktır..Ve sayın Paşamız bunun bilincinde "1 günde olur 1 yılda " diyerek planın ilk aşamasını başlatmış ve sonuçta askerimizin güvenle vatana dönmesini sağlamıştır...Teşekkürler...ve askeri teknikler gereği bu plan yapılırken çeklilme "MÜMKÜN OLAN EN AZ KİŞİYE" bildirilir...Çünkü planın düşman eline geçmesi ile deşifre olması çok büyük zararlara sebep olur...Bu aşamda sayın Paşamız HER ŞEYDEN HABERİ OLDUĞUNU SANAN bir fırçabıyıklıya söylemeyerek ASLINDA HERŞEYE HAKİM OLDUĞUNU ve "TEHLİKENİN FARKINDA OLDUĞUNU" bir kez daha gözler önüne koymuştur...Bu gelecek güzel günler için iyi bir haberdir...Ve içinde bulunduğumuz acı durumunda EN ÖNEMLİ KANITI olarak tarihe geçmiştir...Hemen yalanlayıp "vallaha banada söylediler" demek için çok çaba harcadı ama "ulusa yaslanış" konuşmasındaki yüz ifadesi herşeyi anlatıyordu...Ayakta uyumuştu...içiniz rahat olsun Türkiyenin başındaki EN BÜYÜK BELANIN terör değil İRTİCA olduğu bilinmektedir...ikiside BİZ lerin sağlam duruşu ve birlikte olmamız ile mümkün olan en kısa sürede YOK OLACAKTIR...Bundan ASLA şüpheniz olmasın...saygı ve sevgi ile arz ederim...en büyük sır...
02.03.08, 20:00
8 Gün...9 Gece...
