KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Tartışma


Tartışma - Bir çok konu hakkında burada tartışabilirsiniz


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 07.02.10, 12:00
-KaRaNT!Na- - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
V.I.P.
 
Kaydolma: 28.01.10
Erkek
Mesajlar: 1.666
Teşekkürler: 69
Üyeye 493 kez teşekkür edildi
Ünlem Dikkat: Bu konu satılıktır.

BEN ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI DEĞİLİM FAKAT BUNLARIN YABANCILARA SATILMASINA ÖZELLİKLE STRATEJİK DÜŞMANLARIMIZA SATILMASINA KARŞIYIM


Bayındırlık eski Bakanı Faruk Nafiz Özak, bugüne kadar 44 milyon metrekare toprak satıldığını, bunun 34 milyon metrekaresinin AKP dönemine ait olduğunu açıkladı.

Satış rekoru AKP’de!

TÜM satışların yüzde 76’lık bölümünü tek başına gerçekleştiren AKP, 34.2 milyon metrekare arazi ve arsanın yanı sıra, tam 54 bin 472 taşınmazın da yabancıya geçmesini sağlayarak satışta çifte rekor kırdı. Yabancıların 1 milyon metrekarenin üzerinde toprak aldığı il sayısı 15’i geçti. Muğla, Antalya ve Ankara ilk 3’te yer aldı.

Yabancı en çok AKP döneminde mülk aldı

Bakan Faruk Özak’ın rakamlarına göre yabancılara bugüne kadar 44 milyon metrekare arazi satıldı. Satışın yüzde 76’lık bölümü ise AKP döneminde yapıldı.

Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın soru önergesine verdiği yanıt, yabancılara yapılan taşınmaz satışlarının AKP hükümetleri döneminde büyük oranda arttığını ortaya koydu. Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Faruk Nafiz Özak, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın yabancılara yapılan taşınmaz satışlarıyla ilgili önergeyi yanıtladı. Özak’ın rakamlarına göre, Cumhuriyet tarihi boyunca yabancı gerçek kişilere toplam 44 milyon 479 bin 191 metrekare büyüklüğünde 24 bin 632 adet arsa ve arazi satışı yapıldı. Bu taşınmazların 34 milyon 24 bin 88 metrekarelik bölümünün satışı 1 Ocak 2003-31 Mart 2009 tarihleri arasında gerçekleştirildi. AKP döneminde yabancılara satılan arsa ve arazilerin oranı ise yüzde 76 oldu.

Daire satışında da rekor

Aynı dönemde yabancılara satılan kat mülkiyetli taşınmazların toplam miktarı ise 6 milyon 613 bin 587 metre kare, sayısı da 50 bin 911 oldu. Bu miktarın 5 milyon 653 bin 836 metrekaresi ise 1 Ocak 2003-31 Mart 2009 tarihleri arasında satıldı. AKP hükümetleri döneminde satılan kat mülkiyetli taşınmaz sayısı 40 bin 482 olurken, bunların toplam içindeki oranı da yüzde 85’i buldu. Cumhuriyet tarihi boyunca yabancılara satılan ana taşınmaz ve kat mülkiyetli taşınmazların toplam miktarı 51 milyon 92 bin 778 metrekare sayısı da 75 bin 543 oldu. Bunlardan 39 milyon 677 bin 924 metrekaresi 1 Ocak 2003-31 Mart 2009 tarihleri arasında satıldı. Toplam 75 bin 543 mülkten 54 bin 472’si yine AKP hükümetleri döneminde yabancılara satıldı.

2008’den sonra zirve yaptı

Özak’ın verdiği bilgilere göre, yabancılara mülk satışının yaklaşık yüzde 25’i Mayıs 2008’den sonra yapıldı. Bunda ise Tapu Kanunu’nda değişiklik yapılmasını sağlayan 3 Temmuz 2008 tarihli kanunun uygulamaya girmiş olması etkili oldu.

Sahiller yabancıların eline geçti

MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık ise rakamların gerek alan gerekse de parasal değerler bazında yabancılara yapılan mülk satışlarında AKP hükümetlerinin işbaşında olduğu 2003-2009 yıllarında adeta patlama yaşandığını ifade ederek “Özellikle çok değerli turizm bölgeleri olan sahiller ile metropol illerimiz başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde önemli miktardaki taşınmazlar hızla yabancıların eline geçmiştir” diye konuştu.

Faruk Özak’ın verdiği rakamlar satışın korkunç boyutunu ortaya çıkardı.

Ankara da istila altında

Yabancılara 1 milyon metrekarenin üzerinde satışın yapıldığı il sayısı ise 15 oldu. Bu iller arasında Muğla, Antalya ve Ankara ilk üç sırayı alırken diğer iller ise sırasıyla Hatay, İstanbul, İzmir, Mardin, Aydın, Kırşehir, Bursa, Konya, Adana, Nevşehir, Kayseri ve Kahramanmaraş oldu. Rakamlara göre, toplam 81 ilden 73’ünde yabancılara taşınmaz satışı yapılırken, ilk 15 ildeki satılan taşınmaz büyüklüğünün tüm taşınmazlara oranı yüzde 71 oldu.

Rekor Muğla’da

Yabancılara Muğla’da 4 milyon 655 bin 433 metrekare, Antalya’da 4 milyon 434 bin 11 metrekare, Ankara’da 3 milyon 906 bin 417 metrekare, Hatay’da 3 milyon 8 bin 575 metrekare, İstanbul’da 2 milyon 793 bin 718 metrekare, İzmir’de 2 milyon 732 bin 174 metrekare, Mardin’de 2 milyon 383 bin 192 metrekare, Aydın’da 2 milyon 382 bin 907 metrekare, Kırşehir’de 1 milyon 978 bin 675 metrekare, Bursa’da 1 milyon 690 bin 645 metrekare, Konya’da 1 milyon 609 bin 405 metrekare, Adana’da 1 milyon 232 bin 261 metrekare, Nevşehir’de 1 milyon 155 bin 493 metrekare, Kayseri’de 1 milyon 65 bin 440 metrekare ve Kahramanmaraş’ta da 1 milyon 25 bin 436 metrekare taşınmaz satışı yapıldı.


80 ülke vatandaşı toprak aldı

Yine rakamlar, 80’e yakın ülke vatandaşının Türkiye’den taşınmaz alımı yaptığını ortaya koyarken toplam 1 milyon metrekarenin üzerinde taşınmaz alımı yapan ülkeler sıralamasında Almanya, İngiltere, Avusturya, Yunanistan, Hollanda ve Danimarka ilk sıralarda yer aldı.




Türkiye'de gerçekleştirilen büyük özelleştirme operasyonu fırtınasının sonuna gelinmek üzere. Bu operasyonun arkasında dış sermayenin itkisi olduğu artık bilinmeyen birşey değil. Felsefesi, kaynakları sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için kullanmak olan kamunun kasasını açıp, bütün serveti kamudan özel sektöre aktarmak olan bu kuruluşların başında-Cihan Dura'nın da belirttiği üzere-"İngiltere’de mukim Adam Smith Enstitüsü, ABD’deki “Heritage Foundation” (Miras Vakfı), özelleştirmenin küresel promosyonundan sorumlu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dairesi olan Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve özelleştirmeyi Türkiye gibi ülkelere dayatmakla görevli Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası geliyor.

IMF “istikrar paketleri” ile, Dünya Bankası “yapısal uyum programları” ile bu görevlerini yerine getiriyor. Kredileri-gittikçe daha fazla-özelleştirme koşuluna bağlıyorlar.

Türkiye'de 1984 yılında çıkan özelleştirmeye ilişkin ilk yasa Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Yasası içinde düzenlendi. Sonrası malum. Ülkemizde devlete ait kurumlar son 10 yılda tüketildi adeta. Bu kurumların içinde çok stratejik olanlar da bulunuyor.

Türkiye'nin yatak odası "Telekom"

Haber-Sen yöneticilerinin benzetmesi ile "Türkiye’nin yatak odası" Telekom'un satılması bunlardan biri. Stratejik öneme sahip haberleşme ağımızı satın alan Lübnan’dan Oger Telecom ile Telecom İtalia’nın ortak şirketi. İhalenin sonuç haberini İtalya ekonomi gazetesi Il Sole 24, ‘İtalyan Telekom, TurkTel’i fethetti’ başlığı ile duyurmuş.

Yıllık-sadece faaliyet-kârı 1.5-2 milyar dolar arasında olan Telekom'un 3 yıllık karına satılması oldukça vahim. Telekom'un ardından İngiliz cep telefonu operatörü Vodafone'un Telsim'i alması da haberleşme sektörümüzdeki yabancı istihbaratının rahatlıkla dolaştığı spekülasyonlarını yükseltti.

Petrol Ofisi ve Tüpraş'ın stratejik önemi

Petrol arama-üretim (TPAO), taşıma (BOTAŞ), rafine etme (TÜPRAŞ) ve pazarlama (POAŞ) bir petrol sanayimizin bütünlüğü ile önem taşıyan bu kuruluşların başına gelen de farklı olmadı. 2000 yılında özelleştirilen Petrol Ofisi ve 2005 yılında özelleştirilen TÜPRAŞ, bu bütünlüğün en önemli halkalarını kopardı. Petrol Ofisi ve TÜPRAŞ özelleştirmeleriyle, ekonomimizin yanında, milli savunmamıza da önemli darbeler indirildi. Petrol Ofisi’nin 1977 yılına ilişkin raporunda, şirket hakkında verilen şu bilgiler kurumun strateji önemini bakın nasıl ortaya koyuyor:

“II. Dünya Savaşı’ndan önce, yabancı sermaye ile kurulmuş olan şirketler görünüşte kamu hizmetinde yurt dışından ithal ettikleri petrol ürünleriyle sivil ve askeri ihtiyaçları karşılıyordu. Bu şirketlerin başlıcalarını Socony Vakum, Corp Steau Romono, Neft Sendikat ile Shell teşkil ediyordu.

“Ancak, aşırı kârı hedef tutan yüksek fiyat politikaları, kendi ürünlerini satmayı amaçlayan monopolist tutumları ile bu şirketler ulusal çıkarlara aykırı faaliyet gösteriyorlardı. Zamanla, petrol arama, sondaj, rafinaj, üretim ve dağıtımının ulusal petrol şirketlerince yürütülmesi artan bir önem ve zorunluluk taşımaya başlamıştı. II. Dünya Savaşı’nın başlaması, Neft Sendikat petrol şirketinin tasfiyesine yol açtı. Bu durumdan yararlanılarak Ruslar’dan tüm tesisler satın alındı ve 1940 yılında 10 bin lira sermaye ile ilk ulusal şirket olan Petrol Limited kuruldu. Çok kısa zamanda petrol piyasasında büyük gelişmeler kaydedildi ve iş hacmi arttı… Petrol Limited’in varlık ve hizmetlerini devir alarak Petrol Ofisi kuruldu…

Kıbrıs Harekatı sırasında Petrol Ofisi desteği

Ödenmiş sermayesi olmamasına rağmen başariyle faaliyetlerini sürdüren kuruluşumuz 20.5.1957 yılında K.1092 sayılı Koordinasyon Heyeti karariyle NATO Enfrakstrüktür programı gereğince Silahlı Kuvvetler Akaryakıt Tesisleri ve Boru Hatları’nın idare, işletme, bakım ve korunması ile görevlendirildi. Petrol Ofisi 3780 sayılı Milli Koruma Kanunu’nun 4648 sayılı Yasayla değişik 6. maddesine dayanılarak K-103 sayılı Koordinasyon Heyeti ve 2/15169 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 14.2.1941 tarihinde Petrol Limited’in varlık ve hizmetlerini devralarak kuruldu ve faaliyete geçti. Petrol Ofisi, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nda önemli rol oynadı. Bu rol, Petrol Ofisi’nin 1975 yılı için hazırlanan raporunda aşağıdaki biçimde ifade edilmektedir: “Ofisimiz, yalnızca yurt içindeki tüm resmî ve özel akaryakıt ve madeniyağ ihtiyaçlarını başarılı bir şekilde karşılamakla kalmamış, bu başarısını Kıbrıs’ta da sürdürmüştür.

“Ulusumuzun, kendisine amaç edindiği Yurtta Sulh, Cihanda Sulh politikasının bir gereği olarak ve anlaşmalar ile sağlanmış olan haklarına dayanarak, Kıbrıs’taki soydaşlarımıza karşı girişilen hareketleri sona erdirmek üzere gerçekleştirdiği Kıbrıs Türk Barış Harekatı sırasında Ofisimiz, üstün bir görev anlayışı içinde tüm Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını yerinde ve zamanında karşılayarak Barış Harekatının başarı ile gerçekleştirilmesinde önemli bir katkıda bulunmuştur. Bugün de, gerek halen Kıbrıs’ta bulunan Barış Kuvvetlerimizin ve gerekse sivil akaryakıt ve madeniyağ ihtiyaçlarının karşılanması Ofisimizce etkin bir biçimde sürdürülmektedir. “Silahlı Kuvvetlerimizin Kıbrıs Barış Harekatındaki başarılarına katkıda bulunmaktan kıvanç duyan Ofisimiz bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri 1. Ordu Komutanlığı tarafından takdir edilmiştir.”

Tüpraş özelleştirmesinde pazara çıkan iplik

Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) özelleştirmesindeki yolsuzlukları gün yüzüne çıkaran Petrol İş Sendikası bilindiği gibi Ocak 2004'te yüzde 65'i 1.3 milyar dolara satılan TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesine karşı çıkmıştı. Rus menşeli OAO Tatneft ile Zorlu Holding'e satılan hisse bu karşı koyuş üzerine mahkeme tarafından iptal edilmişti. Yeni ihalede TÜPRAŞ'ın yüzde yüzde 51'i, 4.14 milyar dolara Koç-Shell ortak girişim grubuna satıldı. 6 ayda yüzde 400'e yakın fiyat artışı olamayacağı için ihalede yolsuzluk yapıldığı tartışmaları yaşanmıştı.

Ofer’in oyunu bozuldu!

TÜPRAŞ ihalesinde ikinci kez yolsuzluk duyumu alan sendika TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sının İsrailli işadamı Sami Ofer'e satışı üzerine gitmiş ve bu araştırma mahkemede sonuçlanmıştı. Bu usulsüzlüğü Mustafa Öztaşkın'dan dinleyelim: "2006 yılında 1 Mart'ta TÜPRAŞ'ın 14.76'sını adeta apar topar satılacağını duyumunu aldık. Hiçbir duyuru yapılmadan 3 Mart 2006'da yani iki gün sonra Sami Ofer'e hisseler satıldı. Hemen Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na başvurduk. Düşüncemiz şuydu: Bu şirkete önceden bu hisseler pazarlandı. Satışa iki gün içinde yasal kılıf uyduruldu. Bunun altında mutlaka bir çıkar oyunu vardı. Başvurumuz sonuçlandı. Usulsüzlük kararı verdi mahkeme. Satış da iptal edildi. Şimdi hisseler geri alınacak. Umuyoruz ki Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı suçlular hakkında cezai işlem başlatır."

Elektrik özelleştirme projesinden "elektrik alamıyoruz"

Özelleştirilmesine karar verilen fakat yılan hikayesine dönen elektrik ihalesi de ülkenin yabancılara adeta peşkeş çekilmesinin bir numunesi gibi. 2005 yılında "Enerji ihaleleri yabancıya hazırlanıyor" başlıklı yazısında Güntay Şimşek "Maliye Bakanlığı uhdesinde hazırlıkları sürdürülen ihale şartnameleri ne hikmetse yabancıların ilgisini çekecek tarzda düzenleniyor. Şartname elektrik dağıtımında Avrupa ve dünyada söz sahibi 7 büyük şirketin ilgisini çekmek üzere öylesine ağır hazırlanıyor ki, bu şirketlerin de yeterlilik alması zor görünüyor. Üzerinde düşünülmesi gereken şu; Elektrik Dağıtım İhaleleri'ne katılacak yabancı şirketler, Türkiye'nin bakir kaynakları üzerinde sermaye yapmaktan öteye Anadolu'ya ne getirebilirler? " diye sormuştu.

Elektrik kurumları "devletin elveda dediği güç"

İyibilgi'nin elektirik özelleştirmelerinin gündeme geldiği dönemde fikrine başvurduğu Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Erol Celepsoy "Kamu bir an önce ülke için stratejik öneme sahip elektrik kurumlarını tek elde toplayıp planlama yapmalı. Özelleştirme sevdasından vazgeçmeli. Planlama olmaması yüzünden ülkemizdeki enerji kaynaklarını kullanamıyoruz." demiş ve eklmeişti: IMF'yi yöneten şirketlerin elektrik kurumlarını alarak ülkede güç sahibi olmayı planlıyor. Bu şirketlerin de Türkiye'de bazı taşeron kurumlarla şimdiden planlarını uygulamaya başladı. Bu şirketlerin içinde medya kurumlarına sahip olan şirketler de var, bazı kurumlara da sus payı verildi." Hükümetin ihale için düzenlediği şartnamelerle, Türkiye'deki şirketlere imkan tanımadığını beliryen Celepsoy, "Herşey ortada, ülkedeki enerjiyi bağımlı hale getirmek istiyor, doğalgaza enerjisine bağımlılık yaratıp, ardından doğazgaz yetersizliği bahane edip, nükleer enerji santrali kuralım diyorlar" yorumunu yapmıştı.

Yabancı bankalar: piyasa oyuncuları

Bankalarımızın özelleştirmeler ve batık bankaların BDDK tarafından satılamsı ile %60'ı yabancı kontrolüne girmek üzere. İlk kez 2001 yılında Demirbank’ın satılması ile başlayan Türk bankalarının yabancı sermayeye devri ilerleyen yıllarda hızla devam etti. Kısa sürede bankalarımızın % 30’unu satın alan yabancı sermaye, bu bankalar aracılığı ile geçtiğimiz Haziran ayında toplu döviz alımları yapıp, bu dövizleri piyasadan çekerek ciddi bir döviz krizine neden olup piyasaları alt üst ettiler. Geçtiğimiz aylarda Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu tarafından üç bankamız Yunan şirketlerine satıldı. Oyakbank’ın satış görüşmeleri ise sürüyor. Halkbank'ın satışı ise hala gündemdeki yerini koruyor. İyibilgi'ye konuşan Prof.Dr. Esfender Korkmaz, bankaların yabancı sermayenin eline geçmesiyle ülkenin içine gireceği durumu şöyle özetliyor: “Bankacılık ülkenin siyasetini önemli ölçüde tayin eder. Bankalar yabancılaşırsa ulusal politika uygulamak imkânsızlaşır.

Artık ekonomiyi bankalar belirleyecek

Ayrıca banka sahipleri siyasileri etkilemek ve yapmak istediklerine zemin hazırlamak için medyaya el atıp, bu kurumları da yönlendirecektir. Finans sektörünün medyayla olan ilgisini kesmek ve reklâmlarını denetlemek şart.” Bankaların devlet denetiminde olduğunu hatırlatan Esfender Korkmaz, yabancı bankaların karlarını dışarıya transfer edeceğini ve cari açığı bu yüzden arttıracaklarını, bankaların batması halinde bunun zararını yine Türkiye’nin çekeceğini hatırlatıyor. Son tahlilde Türkiye’nin sıcak paraya mahkum edildiğini anlatan Prof. Korkmaz, “şimdi de bankalar yabancılara teslim ediliyor. Artık siyaseti ve ekonomiyi bankalar belirleyecek” şeklinde bir öngörüde bulunuyor.

Bankalara ipotekliyiz

Bunun yanında yabancı bankaların yurt içi ihalelerde kendi yandaş şirketlerine teminat vermesi muhtemel ki bu da, yerli sermaye için büyük bir kayıp. Özellike de yabancı bankalar inşaat sektöründe hizmet veren yerli şirketlerin kabusu olmuş durumda. Öte yandan satılan bankalarda çiftçinin, memurun, işçinin, emeklinin evinin, tarlasını ipotekleri var. Bankaların kötü niyetle faizleri arttırması ile bu ipotekli araziler, evler bankaların eline geçebileceği de göz ardı edilmemeli.

İşte yabancıya satılan bankalarımız:

* Demirbank'a el konularak 350 milyon dolara HSBC'ye satıldı. El konulmadan önce 1.5 milyar dolar üzerinde pazarlık ediliyordu.

* TMSF elindeki Sitebank'ı Yunan Novabank'a sattı.

* TEB'in yüzde 50'si Fransız BNP'ye satıldı.

* Yapı Kredi, TMSF tarafından Unicredito-Koç ortaklığına satıldı.

* Dışbank, Fortis'e satıldı.

* Garanti Bankası'nın kontrol hissesinin yarısı GE Finance'a satıldı.

* C Bank'ın kontrol hissesinin tamamı İsrail Bank Hapoalim'e satıldı.

* Finansbank, Yunan NBG'ye satıldı.

* Tekfenbank, Yunan EFG'ye satıldı.

* Denizbank, Dexia'ya satıldı.

* Şekerbank'ın kontrolü Kazakistan'dan Bank Turan'a geçti.

* Adabank, bir Kuveyt finans kuruluşuna satıldı.

* Oyakbank, Halkbank ve Akbank özelleştirme kuyruğunda bekliyor.


Sığınacak limanlar İsrail ve ABD trafiğinde

KKTC'inin limanlarını yabancılara açması konusu uluslarası krizlere neden olabilecek stratejik önemde iken, Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ)’ne ait limanlar 1996 yılının sonunda Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarıldı ve iki yıl gibi bir süre içinde hızlı bir şekilde özelleştirildi. Özelleştirilen limanlar çok öneme sahip bölgelerde. İskenderun, Kuşadası, Tekirdağ, Sinop, Ordu, Giresun, Hopa, Trabzon, Rize, Marmaris, Alanya, Mersin limanı özelleştitlen limanlardan birkaçı. Bu özelleştirmelerin birçoğu hukuka uygun bulunmamasına rağmen yargı kararı uygulanmadı. Özelleştirilen limanların devredildiği isimler arasında hortumcu Hayyam Garipoğlu, Alaadin çakıcı gibi isimlerin çıkması oldukça korkutucuydu. Son zamanlarda özelleştirilen limanların ardından "İsrail'in Cem Uzan'ı" Sami Ofer, çıkmay başladı. Açık ya da paravan şirketlerle ihalelere giren Ofer, Kuşadası, Antalya limanı gibi önemli limanlara kapak attı. Galataport'u ihalesinin kazandı fakat ihale iptal edildi. Zeytinburnu limanı ihalesini de paravan şirketlerle kazandığı iddia edilen Ofer'in kontrolündeki limanlardan İsrail'e sıkı bir trafik olduğu konuşuluyor. Mersin Limanı ise sessiz sedasız Singapurlu PSA Şirketi'ne satıldı. Mart tezkeresi sırasında ABD'nin gözdesi olan limanın satışında yargı bir sakınca görmedi. Liman İş Sendikası'na ait bir açıklamada Mersin Limanı dışarıya açılan bir kapı olduğu Mersin ve İskenderun limanının satılmasının ABD’ye yeni kapılar açılacağını vurguluyor. Bu limanların satışı Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin bir ayağıdır.” diyen Liman-İş Mersin Şube Başkanı Recep Özbey yaptığı açıklamada, İncirlik Üssü’nü kullanan ABD’nin Mersin ve İskenderun limanlarını da kullanmak istediğini belirtiyor.

Uzayan yollara elveda....

Hükümetin mevcut otoyol ve köprüler için özelleştirme kararı aldığını açıkladı. Bu kararı Arap sermayesinin isteği üzerine aldığı öğrenildi. Ülkenin güvenlik birimleri için öneme haiz olan otoyol ve köprülerin satılması konusunda beis görmeyen idareciler, bunun yanında yaptıkları yabancıya mülk satışı düzenlemesi ile ülke topraklarını yabancı şirketlerin almasının önünü açtılar. Özellikle GAP bölgesinden toprak alan yabancıların, üniveriste bahçesinde dahi özelleştirme idaresince satılan topraklara konuşlandıkları gözlemlendi. Çıkacak petrol yasası ile de ülkedeki petrolleri arayıp bulup alacak olan yabancı sermayenin elimizde avucumuzda bıraktığı birşey kalmayacak. Özel sektörde cirit atan yabancı sermayeli şirketlerin yüksek gelirli ve stratejik kamu şirketlerine de sahip olmasıyla önce ekonomiye sonrasında da, ekonominin verdiği güçle siyesetimize yön vermeyeceğini kim iddia edebilir?

Askerin Can Damarı Satışa Çıkarılacak
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Makine ve Kimya Endüstrisi'nin özelleştirilmesi için hükümete öneri götürdü. Bakanlık konuyu inceliyor

Cumhuriyet’in sanayi yapılanmasının temel taşlarından olan en eski KİT’i Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) özelleştirilmesi gündemde. Bu konuda bir çalışma başlatan Savunma Sanayii Müsteşarlığı, kurumun özelleştirilmesi için hükümete öneri götürdü. Milli Savunma Bakanlığı’nın da bu teklifi incelediği belirtiliyor.

FATİH’TEN KURTULUŞ’A
MKEK’nın temelleri, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatoru Fatih Sultan Mehmet’in “Top Döküm Tesisleri” kurdurmasıyla atıldı. İmparatorluğun çöküşünün ardından, Atatürk’ün direktifiyle İstanbul’dan kaçırılan bir kısım tezgah, teçhizat ve malzeme ustalarıyla yeniden yapılanıp Kurtuluş Savaşı’nda etkin rol oynadı. İlk adı ‘Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü’ olan ve merkezi Ankara’da bulunan kurum NATO üyeliği ile birlikte “Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu” adı ile yeniden teşkilatlandırıldı.

10 FABRİKA 6 BİN PERSONEL

Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olarak Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren MKEK’nın 10 fabrika ve 2 işletme müdürlüğünde toplam 6 bini aşkın personel çalışıyor.

72 MİLYON YTL KÂR ETTİ

350-400 milyon YTL arasında ciroya sahip olan MKEK, 2007 yılında 72 milyon YTL kâr etti. Fabrikaları AQAP 120 ve ISO 9000 Kalite Güvence sistemlerine sahip olan kuruma ait işletme ve fabrikalar şöyle:

MEHMETÇİĞİN CAN DAMARI


MKEK, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin silah, mühimmat ve patlacı ihtiyacını karşılıyor. Askerin ana muharebe silahı olan G-3 Piyade Tüfeği başta olmak üzere uçaksavar, makineli tüfekler, havan, obüs ve toplar gibi çok sayıda ürün MKEK’den temin ediliyor. Kurum 2007 yılında 28 ülkeye toplam 24 milyon 810 YTL’lik silah ihracatı da yaptı.

MKE Ağır Silah ve Çelik Fabrikası (KIRIKKALE)

MKE Barut Fabrikası Müdürlüğü (KIRIKKALE)

MKE Çankırı Silah Fabrikası Müdürlüğü (ÇANKIRI)

MKE Destek Tesisleri İşletmesi (KIRIKKALE)

MKE Gazi Fişek Fabrikası (ANKARA)

MKE Hurda İşletmesi (ANKARA)

MKE Kapsül Fabrikası (ANKARA)

MKE Maksam Makine ve Maske Fabrikası (ANK)

MKE Mühimmat Fabrikası (KIRIKKALE)

MKE Pirinç Fabrikası (KIRIKKALE)

MKE Roket ve Patlayıcı Fabrikası (ANKARA)

MKE Silah Fabrikası (KIRIKKALE)




[YOUTUBE]jo0TnhkRRqI[/YOUTUBE]

Bu mesaj; -KaRaNT!Na- tarafından '07.02.10 - 12:05' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 08.02.10, 08:12
Crimson Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
My Perfect Circle
 
Kaydolma: 28.08.09
Kadın - 34
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Özelleştirmeye karşı en güzel tepkiyi verdi Tekel işçileri... Son zamanlarda böylesi bir kalabalık görmemiştim.
Alıntı ile Cevapla
  #3 (permalink)  
Alt 10.02.10, 15:32
-KaRaNT!Na- - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
V.I.P.
 
Kaydolma: 28.01.10
Erkek
Mesajlar: 1.666
Teşekkürler: 69
Üyeye 493 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Crimson Lady demiş ki:
- Özelleştirmeye karşı en güzel tepkiyi verdi Tekel işçileri... Son zamanlarda böylesi bir kalabalık görmemiştim.
iş işten geçtikten sonra ooo istediklier kadar eylem yapsınlar nafile
Alıntı ile Cevapla
  #4 (permalink)  
Alt 10.02.10, 18:06
Crimson Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
My Perfect Circle
 
Kaydolma: 28.08.09
Kadın - 34
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

ZooM12 demiş ki:
- iş işten geçtikten sonra ooo istediklier kadar eylem yapsınlar nafile
İş işten geçeli çoook oldu zaten.
Alıntı ile Cevapla
  #5 (permalink)  
Alt 13.02.10, 18:44
HarektOrdusu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 14.11.09
Erkek - 15
Mesajlar: 2.127
Teşekkürler: 376
Üyeye 306 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Ağır bir tabir olacak ama eşlerini de satsınlar..
Alıntı ile Cevapla
  #6 (permalink)  
Alt 27.02.10, 02:01
Kbly XY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yavru Baykuş
 
Kaydolma: 27.02.10
Erkek
Mesajlar: 16
Teşekkürler: 0
Üyeye 2 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

özelleştirmenin iyisi kötüsü, paranın ırkı yoktur. özelleştirme kötüdür, tembellerin işidir. bence...
Alıntı ile Cevapla
  #7 (permalink)  
Alt 27.02.10, 19:39
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Kbly XY demiş ki:
- özelleştirmenin iyisi kötüsü, paranın ırkı yoktur. özelleştirme kötüdür, tembellerin işidir. bence...

Güzel söyledin
Alıntı ile Cevapla
  #8 (permalink)  
Alt 27.02.10, 19:48
HarektOrdusu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 14.11.09
Erkek - 15
Mesajlar: 2.127
Teşekkürler: 376
Üyeye 306 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Adama vatan toprakları yabancıya satılamaz diyosun. "İşte faşist" diyor.

Bunlar Cumhuriyet kaznımıdır diyorsun. "İşte" Ergenekoncu!" diyor.

Ben bunların ekonomi sitemini çözemedim gitti..
Alıntı ile Cevapla
  #9 (permalink)  
Alt 28.02.10, 06:30
zgrock - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yerine Sevemem
 
Kaydolma: 25.02.10
Erkek - 36
Mesajlar: 5.622
Teşekkürler: 560
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

Adamların ne yapmaya çalıştıkları ortada kendi ülkemizde bizi turist gibi yaşatacaklar... Bize ait hiç bişey kalmadıktan sonra neresi bizim ülke... Ben Bankalardan başka bişeye laf sölemeye gerek görmüyorum çünkü en önemli konu o... Eğer senin ülkende çalışan senin paranı işleten banka yabancı sermaye ise para yurtdışına kaçar... Bu istihdamı etkiler ( zaten sanki varmı ) , bu işsizliğe olumsuz yönde katkı sağlar ( sanki yeterince yokmuş gibi ) , ondan sonra ya IMF ' nın onune atacagı ufacık ama karsılıgı devasa olan Kredi Paketlerini alırsın yada Amerikalıların seni maşa gibi kullanmalarını kabul ederek önüne atacakları sadakayı kabullenirsin... Çağımızın Kapitalizmi bu yapıcak bişe yok...
Alıntı ile Cevapla
  #10 (permalink)  
Alt 28.02.10, 16:22
Kbly XY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yavru Baykuş
 
Kaydolma: 27.02.10
Erkek
Mesajlar: 16
Teşekkürler: 0
Üyeye 2 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dikkat: Bu konu satılıktır.

tek çare kendimizi bilmemiz, tarihin diyalektiğini ve bizim bundaki yerimizi anlayabilmemizdir zgrock.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuya Ait Popüler Kelimeler
1974 kıbrıs harekatı rafineriyi amerikalılar bakıma aldı





© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006