Güngör Mengi - Terörün Allah'ı var mıdır ki? (20.10.11)
Terörün amacı halkta telâş ve karamsarlık yaratmaksa PKK dün bunu en azından benim üstümde başardı.
Sabah sarsıcı haberi duyduğum anda gözyaşlarımı tutamadım. Yaşadığım duygunun yetmiş milyonla çarpımından oluşan enerji, o insanlık düşmanı katil sürüsünü neden durduramıyor; bir yandan bunu düşündüm.
Gün ilerledikçe sorular yavaş yavaş aydınlandı.
1. Terörle mücadelede devletin zaaf yaşadığı dönemi PKK iyi değerlendirmiş ve işi büyütmüştür. Terör örgütü, aynı anda sekiz noktasına saldırdığı NATO’nun ikinci büyük ordusunu gafil avlamıştır.
Bu tecrübenin sağlayacağı özgüven duygusu PKK’nın cüretini artırabilir.
2. Dün yaşanan saldırı ve baskınlar, utanç verici bir istihbarat rezaletidir!
PKK’nın bu işi başarmak için bölgede en az yüz militan kullandığı tahmin ediliyor.
Güvenlik kuvvetleri, ajanları ve onca teknolojik imkânları ile olan biteni görmüyor duymuyorsa, birileri bunun hesabını vermek zorundadır. İstihbaratçılar, kentlerde özel hayatları izlerken gösterdikleri mahareti asıl bebeklere bile acımayan bu vatan hainleri üzerinde tekrarlamalılar.
İntikam mı, itidal mi?
Terör saldırısı, Cumhurbaşkanı Gül’ün sınır birliklerine yaptığı moral ziyaretleri ardından ve yeni Anayasa için meclisteki komisyonun toplanacağı gün gerçekleşti.
Bunun anlamı var. Önce Cumhurbaşkanı Gül’ün temsil ettiği devlet otoritesine meydan okuma gösterisi gerçekleştirilmiş, ikinci olarak da yeni anayasayı yapacak TBMM’ye “Beni unutmayın” mesajı gönderilmiştir.
Yaşadığımız şok, hatalarından arınmış yeni bir terörle mücadele stratejisi belirleme amacına yardım etmelidir.
Cumhurbaşkanı Gül dün “Bu saldırıların intikamı çok büyük olacaktır ve misliyle alınacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı “intikam” derken Başbakan “itidal” önerdi.
İtidal elbette onur kırıcı bir kabullenme değildir. Başbakan bir yandan terörle mücadele edileceğini, ama bir yandan da terörün beslendiği istismar zemininin yok edileceğini söyledi.
Çözümün anahtarı bizce burada; yani terörle mücadelenin yeni bir tarifi yapılacak mı?
Eğer yapılmayacaksa değişen bir şey olmayacaktır. Ne olacaktır?
Güvenlik kuvvetleri kışlalarından dışarı çıkmayacak, terör örgütü de saldırı gerçekleştireceği yeri ve zamanı seçme imkânını elinde bulunduracaktır.
Teröre saldırmak gerek
Her kanlı saldırı ardından klişe başsağlığı mesajları ve lânet okumalar, sınırın öbür tarafına topçu ve hava bombardımanı, gök yüzünü kaplayan helikopterler ve kapanış olarak yürek parçalayan cenaze törenleri...
Bu çaresiz tekrarı daha sık yaşamaya başladık. Terörle mücadele böyle olmaz.
Terörle mücadele eden kuvvet, kışlasında oturup baskına uğramayı beklemez.
Kışlasından sadece saldıranı kovalamak için çıkmaz. Onun zamanını kendi tayin eder.
Amacı da terör örgütüne göz açtırmamak, onu yok etmek olur.
Terörle mücadele hiçbir nedenle kesintiye uğramamalıdır.
Koskoca devleti teröre karşı savunma konumunda kalmaya mecbur etmek büyük vebaldir.
Teröristin Allah’ı mı var ki Ramazan’da teröre karşı operasyonları durduruyoruz?
Sıfıra yaklaşmış terörü bugünkü hale getiren hata ve günahları cesaretle saptayıp düzeltmek zamanı gelmiştir artık.
Meclis’in bugün yapacağı kapalı birleşim fırsattır.
Milletvekilleri Mehmetçiklere karşı özür borcu altında olduklarını bilmeliler!
|