KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Eğitim > Dersler > Tarih


Tarih


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 31.07.07, 23:26
kasvet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
red
 
Kaydolma: 10.01.07
Erkek - 34
Mesajlar: 6.935
Teşekkürler: 260
Üyeye 945 kez teşekkür edildi
Yeni Alaşehirn Tarihi....

Çoğumuz Alaşehir’in ünlü üzümünü ve katkı maddesiz mis ekmeğini yurdun dört bir tarafında hatta yurt dışında görüyoruz. Ulusal direncin kalesi olarak tanıyoruz Alaşehir’i. Bir kısmımızın bilmediği bir şey var Alaşehir’le ilgili! Hıristiyanlık dininde önemli bir yeri olan St. John kilisesi bu topraklarda kurulmuş. İncil’de adı geçiyor Alaşehir’in. Şehir tarihi ipek yolu üzerinde bulunduğu ve stratejik bir bölgede oluşundan dolayı sık sık saldırılara uğramış, bu nedenle etrafı surlarla çevrilidir.

İlçe tarihi M.Ö.150 yılına dayanır. Kent, tarihte her zaman önemli yerleşim merkezlerinden biri olmuş. Konumu, doğal güzelliği ve ekonomik potansiyeli ile sürekli olarak birçok milletin dikkatini çekmiş. Bu nedenle Alaşehir birçok savaşlara sahne olmuş. Savaşlar ve doğal afetler ilçedeki 2000 yıllık uygarlığı yansıtan tarihi eserlerin büyük oranda yok olmasına yol açmış. Buna rağmen Alaşehir birçok eseri barındırmaktadır.

Hıristiyanlığın ön Asya’da İlk yedi kilisesinden biri olan ve Hz.İsa’nın Havarilerinden Hagios Joannesadına yaptırılan Saint John Kilisesi Alaşehir’dedir. Yine 1400’lü yıllarda Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılan Yıldırım Bayezıd Camii Osmanlıların ilk yapıtlarındandır.

Milli Mücadelenin İlk organize ve bölgesel toplantısı Alaşehir’de yapılmıştır.1919 yılı Ağustos Ayında toplanan Alaşehir Kongresine 21 il ve ilçeden delegeler katılmıştır. Alaşehir, Yunan işgaline karşı Ege’de direnişin merkezi olmuştur. İlkçağlardan beri bir yerleşim merkezi olarak görülen ilçeye, kuruluşundan bugüne kadar; Philedelphia, Neocaesaria ve Alaşehir isimleri verilmiştir. Philedelphia adı; şehrin kurucusu olan Bergama Kralı 2. Attalos Philedelphos ‘un ‘’Kardeş severlik ‘’olarak tanımlanan, Philedelphos adından gelir. Şehir uzun süre bu adı taşımış, M.S.17 ve 23 yılları arasında meydana gelen depremlerde tahrip olunca, Roma İmparatoru Tiberius, yardımlarını Philedlphia’ya esirgememiştir. Philedelphia halkı da şükran borcu olarak imparator adına tapınaklar inşa ettirmiş, bununla da kalmayarak şehri ‘’Sezar’ın yeni kasabası olan Neocaesaria adını vermişlerdir. Bu ad şehrin ilk adı ile birlikte, şehir Türklerin eline geçinceye kadar kullanılmıştır.

Şehir Türklerin eline geçtikten sonra; Alaşar vb isimlerle anılmıştır. Bir söylentiye göre; kasabadaki evlerin rengarenk oluşu sebebiyle bu ad verilmiştir. Zaten şehri ziyaret eden gezginler, Alaşehir’i; damları kiremit örtülü, kireçle badana edilmiş kerpiç veya ahşap evleri, yirmi caminin yeşillikler arasında yükselen beyaz minareleri ile sevimli ve güzel bir belde olarak tarif ederler. Bir söylentiye göre ise; şehrin etrafını çevreleyen surlarda kullanılan taşların siyah ve beyaz renkte olması, dolayısıyla surların ala bir görünüme sahip olması üzerine şehre bu ad verilmiştir. Bir başka söylentiye göre de; burayı Osmanlı topraklarına katan Yıldırım Bayezıd tarafından ‘’Güzel şehir’’anlamına gelen Alaşar adı verildiği ileri sürülmektedir.

Şehrin Türklerin eline geçmesinden önce de Türkçe adla tanınmakta olduğuna dair kaynaklar da vardır. Tarihçi İbn-i Bibi’nin Philedelphia adını kullanmadan Alaşahr adını vermesi, bu güzel şehrin 13.yüzyılın başından beri bu isimle anıldığını gösterir. Belki 1071’den sonra Anadolu içlerine giren Türk akıncıları bu güzel şehre Türkçe isim vermişlerdir.

Çoğumuz Alaşehir’in ünlü üzümünü ve katkı maddesiz mis ekmeğini yurdun dört bir tarafında hatta yurt dışında görüyoruz. Ulusal direncin kalesi olarak tanıyoruz Alaşehir’i. Bir kısmımızın bilmediği bir şey var Alaşehir’le ilgili! Hıristiyanlık dininde önemli bir yeri olan St. John kilisesi bu topraklarda kurulmuş. İncil’de adı geçiyor Alaşehir’in. Şehir tarihi ipek yolu üzerinde bulunduğu ve stratejik bir bölgede oluşundan dolayı sık sık saldırılara uğramış, bu nedenle etrafı surlarla çevrilidir. İlçe tarihi M.Ö.150 yılına dayanır. Kent, tarihte her zaman önemli yerleşim merkezlerinden biri olmuş. Konumu, doğal güzelliği ve ekonomik potansiyeli ile sürekli olarak birçok milletin dikkatini çekmiş. Bu nedenle Alaşehir birçok savaşlara sahne olmuş. Savaşlar ve doğal afetler ilçedeki 2000 yıllık uygarlığı yansıtan tarihi eserlerin büyük oranda yok olmasına yol açmış. Buna rağmen Alaşehir birçok eseri barındırmaktadır. Hıristiyanlığın ön Asya’da İlk yedi kilisesinden biri olan ve Hz.İsa’nın Havarilerinden Hagios Joannesadına yaptırılan Saint John Kilisesi Alaşehir’dedir. Yine 1400’lü yıllarda Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılan Yıldırım Bayezıd Camii Osmanlıların ilk yapıtlarındandır. Milli Mücadelenin İlk organize ve bölgesel toplantısı Alaşehir’de yapılmıştır.1919 yılı Ağustos Ayında toplanan Alaşehir Kongresine 21 il ve ilçeden delegeler katılmıştır. Alaşehir, Yunan işgaline karşı Ege’de direnişin merkezi olmuştur. İlkçağlardan beri bir yerleşim merkezi olarak görülen ilçeye, kuruluşundan bugüne kadar; Philedelphia, Neocaesaria ve Alaşehir isimleri verilmiştir. Philedelphia adı; şehrin kurucusu olan Bergama Kralı 2. Attalos Philedelphos ‘un ‘’Kardeş severlik ‘’olarak tanımlanan, Philedelphos adından gelir. Şehir uzun süre bu adı taşımış, M.S.17 ve 23 yılları arasında meydana gelen depremlerde tahrip olunca, Roma İmparatoru Tiberius, yardımlarını Philedlphia’ya esirgememiştir. Philedelphia halkı da şükran borcu olarak imparator adına tapınaklar inşa ettirmiş, bununla da kalmayarak şehri ‘’Sezar’ın yeni kasabası olan Neocaesaria adını vermişlerdir. Bu ad şehrin ilk adı ile birlikte, şehir Türklerin eline geçinceye kadar kullanılmıştır. Şehir Türklerin eline geçtikten sonra; Alaşar vb isimlerle anılmıştır. Bir söylentiye göre; kasabadaki evlerin rengarenk oluşu sebebiyle bu ad verilmiştir. Zaten şehri ziyaret eden gezginler, Alaşehir’i; damları kiremit örtülü, kireçle badana edilmiş kerpiç veya ahşap evleri, yirmi caminin yeşillikler arasında yükselen beyaz minareleri ile sevimli ve güzel bir belde olarak tarif ederler. Bir söylentiye göre ise; şehrin etrafını çevreleyen surlarda kullanılan taşların siyah ve beyaz renkte olması, dolayısıyla surların ala bir görünüme sahip olması üzerine şehre bu ad verilmiştir. Bir başka söylentiye göre de; burayı Osmanlı topraklarına katan Yıldırım Bayezıd tarafından ‘’Güzel şehir’’anlamına gelen Alaşar adı verildiği ileri sürülmektedir. Şehrin Türklerin eline geçmesinden önce de Türkçe adla tanınmakta olduğuna dair kaynaklar da vardır. Tarihçi İbn-i Bibi’nin Philedelphia adını kullanmadan Alaşahr adını vermesi, bu güzel şehrin 13.yüzyılın başından beri bu isimle anıldığını gösterir. Belki 1071’den sonra Anadolu içlerine giren Türk akıncıları bu güzel şehre Türkçe isim vermişlerdir.
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 01.08.07, 00:35
LeMan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 09.07.07
Mesajlar: 1.716
Teşekkürler: 29
Üyeye 29 kez teşekkür edildi
Standart

saolasn

aaala şehr imizi

yani ŞEHR-İ ALA yi bize tanittin iiçin
Alıntı ile Cevapla
  #3 (permalink)  
Alt 01.08.07, 22:09
f.t.m - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
=))
 
Kaydolma: 14.07.07
Kadın - 32
Mesajlar: 3.170
Teşekkürler: 89
Üyeye 131 kez teşekkür edildi
Standart

tesekkürlr
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006