Haldun Dormen hem yazmış hemİ de 'Bi koşu
yönetem;sevaptır.' demiş bu oyunu,sankiM çok
lazımmış gibiN...De,kötü yazmış;kötü yönetmiş...
'Mevzu' şöyle:
Verjin adıyla 'maruf' kantocu afet İstanbul'da
tiyat0racılık yapan komik-i şehir Kenan Efendi
tarafından keşfedilir;Ankaralı bir zahireci olan
Cemil Bey'le tanışır...Ve aşk işte 'tam' da budur!
İmdi Haldun Bey,
1.'Bursalı' çığırtkan nasıl 'hop' diye İstanbullu
oldu? Adamın rolünü ciddiye mi almadın?
2.Cemil tiyat0ra kapısında yakalandı mı
yakalanmadı mı? Çete olayı nerden çıktı? Zavallı
adamcağızı kim vurdu? Bir aydır 'ayıktı' da Verjin'e
yol mu uzundu?
3.Verjin'in müzmin aşkı aşkından 'ölüp bitiyordu' da
nasıl oldu da 'aniden' o çok tatlı 'üçlü'den birine
'kızımızı''boynuzlayıp' evlenecek kadar aşık oluverdi?
Bu Allah'ın hikmeti miydi?
4.Kenan Efendi için yazacak şey mi bulamadın ki
adama habire teşrifatçılık yaptırdın?
5.Çok zorlama biçimde Mustafa Kemal hakkında
nutuklar attırmanın sempati yerine antipatiye
neden olabileceğini hiç mi düşünmedin?
6.Vesaire vesaire...
Oyunu kötü yönetmişsin...Oyunun A'dan Z'ye
bütün sorumluluğu sana ait iken sen 'emek'
harcamamışsın! Oyunda dekor,giysi,aksesuar,ışık diye
'birşey' yoktu! Danslar,hele Cumhuriyet'in ilanındaki
dans,kötüydü! 'Leblebici'de Engin Özsayın felaketti!
Adam bu kadar mı itici olur? Oyuncular 'kendileri çalıp
kendileri oynadılar'! Ve fakat Çiğdem Aydın,Kader İlhan
ve hele hele Hicran Yavuz 'neredeyse' harikaydılar!
Ali Hakan Beşen'e bir çift sözüm var:
İyi oyuncusun da 'kardeş',her oyunda her karakter
'tıpkısının aynısı' şekilde oynanmaz! Oysa sen,Gizler
Çarşısı'ndaki karakterin aynısını buraya 'taşımışsın'!
Müziği beğendim...
Sadece 'Biraz eğleneyim...' diyorsanız,gidin...
Bence,çok iyi üç hanım oyuncu dışında,'eh işte'nin
altında bir oyun...