|
Crimson Lady demiş ki: |
|
|
|
|
|
|
|
- ben bunu tartışırım. Sonuçta sen senarist misin? Hayır. Yönetmen? Hayır.(bildiğim kadarıyla...) Doğal olarak o izlediğimiz filmler onu sunan kişinin yaratıcılığıdır. Sen bundan etkilenirsin fakat seni yaratıcılığa sürüklemez. Çizgi filmler de aynı mantık. Çizgi film izleyen çocukla izlemeyen çozuğun yaratıcılığı arasında da dağlar kadar fark vardır. Tiyatro'da ise interaktif bir biçimde oyuna katılabilirsin ve yaratıcılığını konuşturabilirsin. Dekor ne olursa olsun sen oyunun geçtiği yeri dekorun ötesine taşıyabilirsin, tıpkı kitaplarda olduğu gibi... Toparlamam gerekirse, dediğiniz gibi sinema başlı başına yaratıcılık işi ise beni tatmin etmez. Çoğu insanı da, diye düşünüyorum. Yaratıcılık açısından değerlendirdim sadece konuyu. Başka açılardan isterseniz yine yoruma ve eleştiriye açık bi şekilde konuşurum.
|
|
|
|
|
|
ok anladım ama bazı yerlerinde beni desteklemiş gibisin
evet ne senaristim ne yönetmen orda haklısın. ama en büyük isteğim yönetmenlikti.
bence tiyatronun yaratıcılığı dekorda değildir. eserindedir.dekora gelince evet şahaneleri yapılıyor günümüzde. ama 1500 yılların Michelangelo su benim için yaratıcıdır.
çizgi filmden bahsetmedim animasyon çizgi filmden bahsettim görsellik açısından. tabi bir olmaz bu kanıtlanmış birşey. izleyen çocuğun hayal dünyası açısından yararlı.
herşey düşünmekle başlar eylemle gerçekleşir. yaratıcılık bu eylemi devam ettirir. bu nerdeyse her konuda geçerli. sadece sinema ve tiyatroda değil.
şöyleki YUVA sineması (belgesel niteliğinde) benim haylimde bile hayal edemeyeceğim olayların varlığından haberder -hem görsel hem iştsel -ediyorsa bu gerçekten yaratıcılığın alasıdır.
özellikle fantastik sinemalar ilgimi çeker. o da zaten başlı başına bir yaratıcılık.
tiyatroda herşey daha sınırlı benim açımdan. yanlış anlama gitmiyor değilim. tercihim sinemadan yana.