KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Kültür & Sanat > Şiirler, Denemeler, Anılar


Şiirler, Denemeler, Anılar


Cevapla
 
Seçenekler
  #41 (permalink)  
Alt 01.09.06, 14:10
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Standart Kırık Hava

ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivan yıldızı
bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım Leyla menevşesi
Günyüzü görmemiş memleket gülüm
olursa
bir yağlı kurşundan olur ölümüm

bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
Bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh İzzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında.

ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivan yıldızı leyla menevşesi

yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
Adilcevaz fırtınası yedi dağın eşkıyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek.

ah Leyla menevşesi
ah yabangülü
ah yaktığım o içli türkü
hani o zalım diyen, hani o hayın
hani o
kaç para eden perakendesi
şu üç kuruşluk perişan dar-ı dünyanın


hepimiz geldik zulümlere
hepimizin içinde biraz düşünce biraz öfke
toprak damlar altında uykusuz bekledikçe
şeyh izzetini toprağa verdiğimiz gece
sakalları ağardı dünyanın
yedi yıldız koptu gökte
yedi yumruk yedim yüzüme
sevdim seni ve yakalandım

ah Leyla menevşesi
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği


sattılar beni pazarda
göksüme şifasız ecza sürdüler
ve yürüdüler
gençliğimin üzerinde
yağmur da yağıyordu
kuşlar da vardı
uzandım yıldızlara tutamadım
saçlarım ağardı şehir zindanlarında
alem uykudaydı
Adilcevaz uykudaydı
sevdam menevşem memleket gülüm uykudaydı
kuyudaydım
saçlarım ıslanmıştı
sahtiyan uykudaydı
çıplaktı üzerim
mintanım kana bulanmıştı
ah karahazer çiçeğim
sen uzaktaydın yıldızlar uzaktaydı
Zühre uzaktaydı Tarık uzaktaydı
Adilcevaz uzaktaydı şeyh izzettin uzaktaydı
memleket uzaktaydı


ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım Leyla menevşesi
ah gurbetin şivan yıldızı
sen de böyle gideceksen
memleket böyle ağlayacaksa
ben kabuslarına tabir düzeceksem
şehir eşkıyalarının
kıyamet diyeceksem
ve seni bekleyeceksem
bütün kuyulara

bütün suna boyunlu dağlara adını bağıracaksam
yırtılan mintanım
akan kanım
ağaran saçlarım
ve memleketim için
dön diyeceksem
dön
dön yabangülü
dön karahazer çiçeği
dön gurbetin şivan yıldızı
dön Leyla menevşesi, memleket gülü

yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden öğrendiğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
Adilcevaz fırtınası yedi dağın eşkıyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek.

ah yabangülü
ah Leyla menevşesi
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzigârlar essin
en yiğitti desinler
en filinta
en hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tespihi
bir gümüş tabaka
Bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh İzzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı
muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında.


ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şivan yıldızı
ah bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım Leyla menevşesi

seni sevmek var ya seni sevmek
seni sevmek memleket
memleket seni sevmek
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
  #42 (permalink)  
Alt 01.09.06, 14:10
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Standart Buyur Usta

Oğlum, onüç-ondört anahtarı ver

Al usta

Oğlum, yat motorun altına
Nesi var bir bakıver

Olur usta

Oğlum, iyi sık cıvatayı
Sonra sahibi neder?

Sıkıyorum usta
Bileğim yettiğince
Yüreğim yettiğince
Sıkıyorum işte

Oğlum, terlemişsin
Akmasın terin motora
Motor pas yapar sonra

Olur mu be usta
Ter pas yapar mı
Gözyaşı pas yapar mı?

Oğlum ne diyorsun bak işine

Bakıyorum usta
Yalnız ellerim
Ellerim çatlamış be usta
Ellerim acı içinde
Yüreğim var ellerimde
Yüreğim yanıyor usta
Kan ter içinde.

Hem usta
Sen hiç misket oynadın mı sokakta?
Sen hiç okula gittin mi okula?
Okul nasıl bir şey be usta
Öğretmen nasıl biri?
Usta sahi
Orda da motor baktırırlar mı ki?
Orda da söverler mi çocuklara be usta?
Orda da döverler mi?

Oğlum bak işine !
kızdırma beni.

Olur usta .
ha usta,
Senin anan da saçlarını okşar mıydı?
Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında?
Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah
Cansız düşende anan
Yavaşça gözlerinin önünde?!

Oğlum bak işine !
Attırma tepemi
gir motorun altına

Usta dur kızma!
Bak giriyorum motorun altına
Dünyanın altına
Giriyorum usta giriyorum
Desteğe gerek yok usta
Desteğe gerek yok
Ben oraya yüreğimi koyuyorum
İnan taşır be usta
Alıntı ile Cevapla
  #43 (permalink)  
Alt 01.09.06, 14:12
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Standart Yol

Gözlerim kapanmadan önce yoldaydım
damperli bir kamyon kadar gürültülü
ve bir o kadar sabırlı...
bir menzil bir başka menzile,
bir kilometre başka kilometreye değiyordu
kalbimden acılı şarkılar geçiyor,
sigaramın dumanı akşamla gülüşüyordu
yoldaydım...
kirli beyaz gömleğimin üstünde yağ lekeleri,
arka dörtlüde şoför ismetin hayır hikayeleri,
bir keskin viraj korkusunda,
hükmünü yitirmiş bir limon kolonya ferahlığında,
kısa ve soğuk ihtiyaç molalarında,
bir kasaba otogarında,
zigana geçidinde
başım camda sarsılarak uykudaydım,
öyle dardaydım,
yoldaydım...
o türkülerdeki, o ağıtlardaki,
o fırata kaptırılan gelin gibi hoyrattaki,
o aşılmaz, o varılmaz, o kahpe,
o yalan sevgili,
o rüya gibi
yoldaydım...
bir aşka gidecektim,
gece yarısı yeni bir şehre inecektim,
ellerim cebimde olacaktı,
kalbim avuçlarımda,
üşüyecektim...
sen belki, belki sen
cesur turizmin yazıhanesinden,
apollo magius patinaj çekerken,
hayal meyal görecektin beni...
orası burası sökülmüş bir valiz elimde,
yanımda senin için topladığım üzümlerle dolu bir sepet,
ağzımda bulantıyı geçiren nane şekeri,
cebimde muavinin ikram ettiği gofret,
dudağımda yarım bir şarkı,
yüreğimde sadece hasret,
sadece cesur, sadece menzil,
sadece...
cümleten geçmiş ey olsun yolcular
yine bekleriz,
yine gideriz,
yine severiz birbirimizi...
geçmiş olsun ey yolcular!
sizin yolunuzun bittiği noktada bizim yolumuz başlar.
gidin,
yatın şimdi,
ya da buluşun sevdiklerinizle..
birbirinize öyküler anlatın;
kaptan uyuyordu diyin,
acılı şarkılar dinliyordu diyin,
çok sigara içiyordu,
gülmüyordu diyin,
geçmiş olsun ey yolcular!
hadi gidin
hadi siz gidin
hadi biz de gidelim İsmail
bak arkaya yakayım dörtlüleri
havalı bir korna,
güzel bir manevra,
hoşça kal otogar!
merhaba yollar ve bahar,
yamalı asvaltlar,
merhaba hendekler, dereler, şarampol,
merhaba rüyalar, ecel,
merhaba hakkı bulut,
nane şekeri, kolonya, çokoprens
ve diğer herşeyler...
merhaba yol
yoldayız...
hayırlı yolculuklar,
hayırlı rüyalar,
gece kuşları, fren sesi,
koşarak karşıya geçmeye çalışırken parçalanan sincap,
fırlayan tekerlek, devrilen otobüs,
gazete kağıdıyla örtülen firmam, örtülen ömrüm, sermayem, karanlığım...
o zaman ben uykudaydım,
dardaydım,
yoldaydım...
Alıntı ile Cevapla
  #44 (permalink)  
Alt 01.09.06, 14:13
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Standart Ben Aşkı Satın Aldım

ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım Onatlı
o zamanlar bakır rengindeydi dağlar
daha şivan düşmemişti böğrüme
daha deli deli esmemişti ruzigar
kalbim acıya düşmemişti
sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım
halayda delikanlı başı olacaktım
bıyıklarım yeni terlemişti

gurbeti
İsmail dayımın gönderdiği
kuru üzüm ve fıstık'tan
bir de İstanbul fotoğraflarından tanımıştım

hey deli yanım!
türkülerim ince gül dalım
gönül közüm
verdiğim sözüm
ne zaman duman olsa
Munzur'un doruklarında kalırdı gözüm
arada bir durup Fırat'a bakışım
ve yanımdan ayırmadığım
bir üveyikten satın aldığım aşkım

yani ahretlik gülüyordum
İstanbul'u fotoğraftan
vurgunu üveyikten biliyordum

bir zemheri akşamında
oturtup tandırın karşısında babam
oğul yürü, dedi
yürüdüm
topak oldu babam,acıdan yundu gözleri
yalınız bir ''ah''etti anam
sessizce ırmağa düştü sözleri


yürüdüm
terleyen bıyıklarım
şahin bakışım
ve yıldızlı gecelerimden birinde canım
üveyikten satın aldığım halis aşkım
geride kaldı

ormanlar gördüm
ağaçlar gördüm
dallarında adamlar asılıydı
ipince fidanlar
ipil ipil kan sızardı dudaklarından
baykuşlar
gecenin koyu katmer al basması karanlığına karşı
nasıl da gülüyorlar
nasıl da gülüyorlardı

hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve halis aşkım

dağlardan geliyorum ben
fıratın doğduğu yerden
gönle aktığı yerden
serin göze başından
soğuk bulgur aşından
dağlardan geliyorum ben
aşkın doğduğu yerden hey!
Yusuf'un kuyusundan Eyyub'un sabrından geliyorum
etmeyin elemeyin
ben İstanbul'u fotoğraftan
vurgunu üveyikten belliyorum

hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve bir üveyikten satın aldığım
halis aşkım


hey anam
ne aynam ne tarağım ne sedef çakım
ne tespihim ne mintanım
bir han odasında
akşam alacası değip geçerken böğrüme
yavaşça önüme düştü alınyazım


kim tutar kaldırır başımı yerden
kim dinler türkülerimi bozlağımı sazımı
bir duan olaydı ah, yanı başımda
iki çift lafın
bir tas ayranın
bir dağ soluğun
entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin
bir tesbih böceğin
bir avuç toprağın
bir küçük taşın
bir tel saçın alyazmanın altından

hey anam
akşam indi kırıldı sazım
İstanbul da
haramiler sokağında
bir han odasında
yavaşça önüme düştü alınyazım

hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani dağlara verdiğim aşkım


akşam dediğim ana
İstanbul da ay karanlık yürek pustur
bir de hikayesi var
kanadı kırık martıdan dinlediğim:
çok önceden
zebaniler yakıp geçerken şehri
üç damla baldıran zehri
üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize
üç martıyı boğmuşlar
her şeyi gördüler diye

akşam dediğim
dam aralıklarından
han bacalarından kaçıp giden güneşin
vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma
değil mi ana
yani akşam dediğim
isli han odasında
bir ben
bir Viranşehirli Yakup
bir de Çaykaralı Musa
üç bardak çay hatrına
üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz
üç damla baldıran zehri değil mi ana
akşam dediğim

buradan
bu halis aşkımı
bir han kirasına sattığım hovarda İstanbul dan
aranan bütün overlokçular sıra ütücüler adına
budur havadisim
hatırladığın
ne bulgur tadı
ne bir çiçek
ne bir isim
ben gündüzleri Müslüm Gürses dinlemeye
geceleri han odasında
alınyazımı görmeye hüküm giymişim

yine de ana
ana yine de
öperim gözlerinden
dağlarımın
çimenimin
ve kanayan gençliğimin
öperim hepsinin tekmil gözlerinden
bıyıkları yeni terleyen gençliğimin adına


ana
can ana
yaran ana
oy ana
hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım

ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım Onatlı
o zamanlar bakır rengindeydi dağlar
daha şivan düşmemişti böğrüme
daha deli deli esmemişti ruzigar
kalbim acıya düşmemişti
sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım
halayda delikanlı başı olacaktım
bıyıklarım yeni terlemişti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006