30.08.06, 10:07
|
|
Profesör Baykuş
|
|
Kaydolma: 29.08.06
Kadın
- 33
Mesajlar: 2.640
Teşekkürler: 0
Üyeye 44 kez teşekkür edildi
|
|
Yilmaz ErdoĞan
Ben Kalmadı
Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe de çay tadında ....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehin edilmiş yelkovan gibi ... hani akreb’i seven ama
Yüreği takvim yokuşlarında ...
Sinemada elinin elimle terleyişinin bir anlamı olmalı,
Sesinin sesimde yankılanmasının ... sanki perdedekinde
Üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
İçime ... Yalan! sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
Seyir defterim de .. ve ben amerikanca bir filmi Kürtçe
Seyrediyorum ...
Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
Üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
Muzdarip yürüyordu ... Adam da ... Yürümek hiçbir şeyi
Çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında ... Kadının yüzünde
Bir hüzün ... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük ...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti ...
Soğuğun ve karanlığın mehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
Daraltılmış ... İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
Yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
Bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
Yazlar ... Hepsi daraltılmış ..Yaşananlara bir beden
Büyük geliyor artık hayat!
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
Olmak içinse erken ... Beni sevda yerimden vurdu yine
Zaman ... Şimdi sana söyleyecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı ..
YILMAZ ERDOĞAN
|