İşte Büyüdüm Anne
Üzgünüm anne, öyle üzgünüm ki...
Kalbimden taşan sevgini, kelimelere sığdırmayı deniyorum şimdi.
Neden böyleyim ben anne?
Neden mahçubum sana karşı hep?
Suçluluk duygusu var ya anne!
Bilmem ki hiç yuva yaptı mı içine...
Dımdızlak bırakıveriyor insanı ortalarda olur olmaz.
Ara sıra atışmalarımız vardı ya anne...
Karanlığı bile daha bir karartıyorlar düşündükçe.
Tahammülsüzlüklerim de var ama neyse...
Nasıl yakıştırmışım tahammül giysisini üzerine!
Artık fark ettim; sana ancak şükredilir.
Allahım'a da şükür anneciğim,
İyi ki öğretmişsin şükretmeyi küçük yüreğime!
Yine de şükür ki; sadece pişmanlıklarım da olmadı...
Yüzünü hatırlayınca bir yanım pişmanlıksa,
Öbür yanımda sonsuz bahar bahçeleri anne...
Alabildiğine umut dolu mavi;
Gözleri kör edene dek bembeyaz masumiyet...
Gülüşün cıvı cıvıl kuş seslerinden daha tatlı kulaklarımda,
Ve öpüşün en güzel kelimelerden de başka,
Düşününce her tadın en safını sen çalmışsın damağıma;
Sevginin de, şükretmenin de,gülmenin de,
Hatta ağlamanın bile...
Oğlum dediğin tarla var ya anne!
Her tohumu sen ekmişsin kurak toprağına.
İşte büyüdüm ben anne!
Tohumlarım çiçek açtı, başak verdi...
Kimisini kış soğuğu yaktı, kiminin boynunu rüzgarlar büktü.
Çakır gözlü oğlunu çok güneş ısıttı, çok kış titretti...
Kalbim buz tutarsa diye öyle korktum ki anne!
Neyse ki senden sonra sevenlerim de çok oldu,
Kimisi hep elimden tuttu, çoğu ufacık rüzgarlara kapılıp uçtu...
Kalbimi senden gayrı ısıtanı çıkmadı annem?
Buz gibi kalbim çocuk gibi ağladığında
Neden sesin gelmedi annem?
Aslımı ben bile bilmem aslında,
Beni çırılçıplak ilk gören sen...
Ruhumu bedenimden öte karış karış bilen...
Çok oldu mu aslımdan kopalı anne?
Geriye koşsam bulur muyum ikimizi yan yana?
Koşsam yanına anlatır mısın beni bana?
Söyler misin küçükken nasıl gülümsermişim?
Dayasam kulağımı toprak kokan kara yorganına,
Tatlı bir ninni fısıldar mısın kulağıma?
Anneciğim! ..
İbrahim Hazır