Klitoris
Dişinin en hassas cinsel organı. Klitoris 2,5-4 cm. uzunluğunda ve 3 mm kalınlığında bir organdır. Kasık kemiklerinin birleştiği noktanın ortasında olup, küçük dudakların yukarda birleştiği kısma dek uzanır. Büyük dudaklar arasındaki yumuşak dokunun içinde yerleşiktir.
Klitoris, küçük dudakların yukarı kısmındaki oynak bir deri kıvrımının altında olup, hafif bir çıkıntı meydana getirir ve bu çıkıntıya «başçık» adı verilir. Küçük dudakların birleştiği kısımda bir başlık biçiminde genişler. Bu başlığın altında klitorisin ucu bulunur. Bacaklar birleştirildiğinde bile klitorisin çıkıntısı birçok kadında belirgindir.
Klitoris, oluş ve yapı açısından incelendiğinde erkeğin cinsel organına benzemektedir. Gerek penis gerekse klitoris hamileliğin üçüncü ayında henüz yeni belirginleşmeye başlayan çift cinsiyeti) embriyoda oluşmaktadırlar. Doğacak olan eğer erkekse üçüncü ayda penis meydana gelir, eğer kız ise klitoris belli belirsiz oluşur. Erkeklerde penise uzanan meni ve idrar yolları aynı çıkış noktasına sahiptirler. Kadınlarda ise gerek idrar gerekse döl yolu klitorisin dışında olup, çıkış noktaları ayrıdır.
Bu ayrılıkların dışında klitorisin yapısı penise çok benzemektedir. Peniste olduğu gibi klitoris de süngerimsi uzun damarlardan meydana gelmektedir. Klitorisin ucu penis gibi sertleşmektedir. Penis ucunun koni biçiminde olmasına karşılık, klitorisin ucu yuvarlaktır, fakat tıpkı peniste olduğu gibi klitorisin ucuna da «başçık» denilmektedir. Penis gibi, klitoris de başçıkta kümeleşen sinir uçları bakımından yoğundur. Buradaki sinir uçlarının duyarlılığı penis ucuna oranla çok daha fazladır.
Klitorisin penisle biçim benzerliği, küçüklüğü ve penisin yeteneklerinden yoksun oluşu, kadınların bir yerde tümüyle gelişememiş, şanssız erkekler oldukları gibi bir görüşün benimsenmesine yol açmıştır. Günümüz bilim adamlarından bile bazıları klitorisin gelişme çağının artığı gereksiz bir organ olduğunu ileri sürmüşlerdir. Klitoris yararsızlığı ve gereksizliği nedeni ileri sürülerek apandisle kıyaslanmıştır. Klitorisin güdük bir organ olarak kabul edildiği binlerce yıl önce, bu organın kesildiği görülmektedir: Doğuda ve Orta Afrika'da bugün bile aynı gelenek vardır.
Klâsik Psikanaliz bile klitorisin değersiz bir penis olduğu savındadır. Gerçi Sigmund Freud ergenlik öncesi çocukluk devresinde, klitorisin dişi cinselliğinin gelişiminde önemli rol Oynadığını kabul etmiştir, fakat klitorisin aracılığıyla duyulan cinsel zevkin erkek karakterli olduğunu ileri sürmüştür. Freud'un öğrencisi Helene Deutsch «Kadın Psikolojisi» (1948) adlı yapıtında şöyle demektedir: «Erkek yapılı, zavallı bir artık.. Döl yolundaki gelişime ve zevke katılmaya bir türlü razı olmuyor.»
Oysa açıklayıcı cinsel bilim bu Anti-Klitoris propagandasına karşı çıkmış ve erkeklerin ilgisini bu organa çekmiş: cinsel bakımdan soğuk kadınların birleşme öncesi klitorisleri uyarılacak olursa, orgazmın bu kadınlarda bile kolaylıkla gerçekleşebileceğini erkeklere göstermiştir.
Katolik ahlâk kuralları bile, kadını cinsel birleşme öncesi hazırladığı ve böylece üremeyi olanaklaştırdığı için, klitorisin uyarılmasını önermektedir.
Günümüze değin, hatta günümüzde bile cinsel kitaplar «cinsel birleşme şekilleri»! konusunu açıklarlarken,, birleşme sırasında klitorisle erkek cinsel organı arasındaki direkt temasa çok değer verirler. Ayrıca kadının cinsel zevk alabilmesinin, klitorisin kasık kemikleri arasındaki yerinin yukarda veya aşağıda oluşuna bağlı olduğunu ileri sürerler.
Bu konuya ilişkin görüşlerin çeşitliliği büyük bir karışıklık yaratmıştır. Ancak St. Louis Üreme Biyolojisi Enstitüsü Profesörlerinden William Masters ve Virginia Johnson 11 yıllık araştırmaları sonucu bu fikir karışıklığını bir düzene koymuşlardır: Klitoris güdük kalmış bir penis olmayıp, dişinin gelişmiş bir cinsel organıdır.
Klitoriste cinsel coşku öncesi bir sertleşme görülmez. Cinsel gerilim arttığında klitorise kan hücum eder, erkek cinsel organında ise kan hücumundan sonra büyüme görülür. Erkek cinsel organının başı deriden sıyrılarak belirir, ucu sertleşir ve üst derideki kanal, görülür ve hissedilir biçimde ortaya çıkar. Erkek cinsel organında görülen bu sertleşme ve yön değişikliği klitoriste yoktur.
Biri döl yolunda, diğeri klitoriste olmak üzere ayrı türden iki orgazmdan söz etmek yanlıştır. Orgazma çeşitli şekilde ulaşıldığı gerçektir: Cinsel doyuruya yalnızca klitorisin erkek tarafından uyarılması ya da kendi kendini tatmin yoluyla (bazı kadınlar göğüs uçları uyarıldığında da orgazma ulaşmaktadırlar) da erişilebilir. Fakat nasıl ve ne şekilde orgazma ulaşılırsa ulaşılsın orgazm daima döl yolunda olur ve belden itibaren tüm organizmayı kapsar.
Cinsel gerilim orgazm sonunda giderilince klitoris küçülerek kasık kemikleri arasındaki yerine çekilir ve artık uzunluğu cinsel gerilim sırasındaki uzunluğun yarısıdır.
Klitoristeki bu değişiklik en tecrübeli erkekleri bile bazen şaşırtmaktadır. Klitorisle teması kaybettikleri zaman, bu değişikliği kadındaki cinsel gerilimin kayboluşuna yormaktadırlar. Oysa durum tamamen tersinedir. Klitorisin bu andaki duyarlılığı öylesine fazladır ki direkt bir temas zevk vermekten çok acı verir. «Cinsel El kitaplarının» yanlış propagandası bu durumda birçok erkeğin ters davranışına yol açmaktadır: Erkekler parmakla klitorisi tekrar bulmak istemektedirler. Bu boşuna manipülasyon kadını tahriş ettiği gibi. cinsel gerilimin de kaybolmasına yol açmaktadır E ger klitoris yeniden uyarılmak isteniyorsa, Masters'in önerdiği gibi, Venüs tepesinin hafifçe okşanması yeterlidir.
Klitorisin büyüklüğü kadının cinsel duyarlığında rol oynayan bir etken değildir. Klitorisi büyük olan kadınların cinsel açıdan daha duyarlı oldukları görüşü yanlıştır. Klitorisin aşırı büyük oluşunun nedeni erkek hormonlarının fazlalığı (Androgen) olabilir ya da hormon tedavisi buna yol açmıştır. Ayrıca seneler süren Klitoris-mastürbasyonu bu büyüklüğün nedenidir: bu durumlarda Androjenin etkisiyle duyarlılık artabilir.
Klitorisin kasık kemikleri arasındaki yerinin üstte ya da daha derinde oluşu duyarlılıkta rol oynamaz.
Cinsel birleşme sırasında klitorisle erkek cinsel organı arasında doğrudan doğruya bir ilişki yoktur. Buna karşın klitoris yeterince uyarılmakta ve bu üç şekilde olmaktadır:
1) Erkek cinsel organı döl yoluna girerken küçük dudakların üzerinden kaymakta ve bu da klitorisi etkilemektedir. Yine kıvrılarak çıktığından uyarı tekrarlanmaktadır. Cinsel birleşme sırasındaki ritmik hareketlerle klitorisin yeri değişmekte böylece uyarı yine sağlanmaktadır.
2) Klitorisi meydana getiren süngerimsi doku kasık kemiğinin alt kısmında sağ ve sola açılan iki açıyı oluşturmaktadırlar. Bu açılar döl yoluyla yakın ilişkide olduklarından döl yolunun içindeki erkek cinsel organının hareketleri bu açılar aracılığıyla klitorise aktarılmaktadır.
3) Çiftlerin yüz yüze oldukları tüm cinsel birleşme şekillerinde kadın ve erkeğin kasıkları üst üste gelmekte, bu da klitoris üzerindeki ritmik bir basınca yol açmaktadır.
Masters tarafından yalnızca klitoris hakkında ileri sürülenler bile Van de Velde'den günümüze değin yazılmış birçok cinsel bilgi kitaplarının yeniden gözden geçirilmesi ve yeniden yazılması için yeterli bir nedendir. Klitoris gerçekten de cinsel uyarı bölgeleri içinde en duyarlı olanıdır. Fakat hiçbir zaman kadını alevlendirmek için çevrilmesi yeterli olan bir düğme olmamıştır.
Cinsel bilgisi olmayan ya da bu konuya hazırlıksız kadınlarda klitorise dokunulması zevkten çok nefret duygusunu kamçılamaktadır.
Cinsel uyarıma yatkın kadınlarda ise klitoris zevk duygusunu kamçılamaktadır. Masters ve Johnson'a göre, bu organ önce uyarımları toplamakta, sonra da zevke dönüştürmektedir.
Kan hücumuyla belirginleşen klitoris, aldığı uyarımları omurilikteki cinsel merkezlere iletir. Böylece cinsel bölgedeki sinirlerde, kaslarda ve damarlarda değişiklik ve tepkilere yol açarak orgazmı hazırlar ve yalnız klitoris böylesi bir etki yapabilmek için zamanında ve yeterli oranda uyarılmalıdır.
Masters'e göre "Klitorise doğrudan doğruya dokunulduğu zaman uyarımla, öfkeye yol açan tahriş olma arasındaki sınır belli belirsizdir."
|