Eski Roma'da genellikle savaş esirleri ve kölelerden oluşturulan,Romalı insanları eğlendirmek amacı ile,halkın seyirciliği refakatinde,birbirleri veya vahşi hayvanlarla dövüşmek zorunda bırakılan insanlara verilen addır.Gladyatörlerin herbiri farklı silahlara sahiptir.Bir gladyatörün azat edilmesi için,bir devlet yetkilisinin onu tahta kılıçla kutsaması gerekirdi.Aynı zamanda,bir gladyatör,yerde esir alınmış vaziyetteyken,onu esir alan gladyatörün halkın kararını uygulaması gerekir.Eğer halk başparmağını aşağı yönlendirir ise esir,öldürülür.Başparmak yukarı yönelir ise,esir bağışlanır.Önceleri sadece aşağı tabakadan seçilen gladyatörlük,daha sonra bir meslek haline gelmiş ve gladyatör yetiştirmek amacı ile akadamiler açılmıştır.Ayrıca Roma imparatorlarından Commodus'un da gladyatör oyunlarından hoşlandığı ve bu dövüşlere katıldığı bilinmektedir.
Gladyatör, Latincede kılıç ustası anlamındadır.(gladius)
Roma İmparatorluğu döneminde ise profesyonel dövüşçülere verilen addır.
Bu kişiler çoğunlukla köle veya suçlu insanlardı.
Gladyatörlüğün tarihi daha da eskidir.
Etrükslerdeki cenaze törenlerinde birtakım dövüşler yapılırdı ve bunlar ölümle biterdi.
Amaç ,ölen kişiye öbür dünyada silahlı bir hizmetkar sunmaktı.
Sonraları bu uygulama bölgesel olarak yayıldı ve nitelik değ
Sözkonusu yerler Roma İmparatorluğunun yönetimine geçtikçe gladyatörlük benimsendi.
Roma’da dövüşler karşılıklı gelen iki kiş arasında yapılıyordu.Çiftlerin sayısı ilk günlerde 3 idi.
Sonraları bu çiftin sayısı 300’e kadar yükseldi.Zamanla daha da arttı.
Öyle ki İ.S. 107 yılında 5 bin çift dövüşmüştü.
Gladyatörler ,kullandıkları silahlar ve dövüş stilleri yönünden çeşitli gruplardan oluşmuştu.
Muhtelif kılıç,kalkan,miğfer,ağ,mızrak,kement ve zırh bellibaşlı silah çeşitleri idi.
Atlı ve arabalı gladyatörler olduğu gibi,siperlikli miğferlerle görmeden dövüşler de oluyordu.
Gladyatör dövüşleri ekonomik bir faaliyettir.Üstelik yasalara göre belirlenmiş kurallar uygulanıyordu.
Okullar kurulmuş,bu konuda öğretim yapan öğretmenler ders vermiştir.
Dövüşecek kişilerin sahipleri sermayelerini bu uğurda değerlendiriyorlardı.
Bazı tüccarlar dövüşçü kiralayarak ta bu alana katılıyorlardı.
Bugünkü terimlerle konuşursak,gladyatör bir şveren emrinde çalışan işçidir.
Ancak onun emek olarak sunduğu iş dövüşmekti.Ölüm de bu işin kaçınılamaz eklentisidir.
Arenaya çıkan birisinin yapacağı tek şey ölümüne dövüşmektir.
Korkan veya tereddüt eden kişi,kamçı ile, kızgın demirle dövüşe zorlanırdı.
Yaralanan birisi,hasmının insafındadır.Hayatta kalabilmesi için işaret parmağını havaya kaldırır.
İlk zamanlarda yaralının yaşaması veya ölmesi kararını gösteriyi düzenleyen kişi verirdi.
Sonraları bu karar izleyici olan halka bırakıldı.
Bu karar, mendil sallamak veya çeşitli parmak hareketleri yolu ile verilen işaretlerdi.
Başarılı olan gladyatörler arasında ün sahibi olanlar, toplumda önemli yerlere gelenler olmuştur.
Hatta siyasette bile yer aldıkları görülür.
İşin içinde ticari kazanç olduğu için iflas etmiş iş adamları bile gladyatör olmuştur.
Bütün bunları bugünkü bakış açısıyla değerlendirmek hatalıdır.
İnsan hakları,yaşam hakkı gibi değerler elbette o dönemlerde söz konusu değildir.
Gladyatörlerin büyük çoğunluğu köle olduğu için bu değerler zaten olamazdı.
Zira kölelik te o dönemlerin kabul ettiği,aksinin düşünülemediği bir sosyal kurumdur.