|
|
||||||||||||||||||
Cevap: Karanlığa Aşk
Ne demek iki bölümde bitireyim biraz daha uzun sürsün ya. Benn tam olarak ne olduğunu anlamış bile değilim Bende yeni bölümümü yazıyorum hazır ol! Queen Claudia Greenville'nin ağzından hemide |
|
||||
Cevap: Karanlığa Aşk
Bölüm 17: Neden Öldürmedin?
Jason, Natalie'nin bildiğinden hep şüphelenmişti. Emin olamamıştı, belki de Natalie'nin dudaklarından dökülen o kelimeleri beklemişti uzun zamandır. Her ne ise, artık emindi, sırrın açığa çıktığından, Natalie bir şekilde çözmüştü olanları. Bunda, o gece aniden Natalie'nin karşısına çıkmasının da büyük payı vardı doğrusu... "Sen Warden'sın, Jason W. Tetcher... Nasıl da tahmin edemedim bunca zamandır? Biliyor musun, şimdi seni öldürebilirim." "Önce beni bir dinle..." "Kes sesini!" Natalie, Jason'ın boğazına sarıldı, bir yandan da beynine sinyaller yollamaya çalışıyordu. Amacı Jason'ın delirmesini sağlayıp kendisini öldürüşünü izlemekti, ama bu hiç de göründüğü kadar kolay olmuyordu. Jason da doğa üstü bir varlıktı... Natalie'nin öğrendiği ucuz hokus pokus numaraları pek etkili gibi değildi üzerinde. Jason birden Natalie'nin bileğini kavradı, zavallı kızı bir kenara itti. "Hiç bir zaman şu kibirinden, ukala tavırlarından vazgeçmeyeceksin değil mi?" Jason'ın gözleri irileşmeye başlamıştı, boynundaki damarlar oracıkta fırlayacakmış gibi ortaya çıkmıştı. "Beni dinlemeni söyledim lanet olası! Burada zor tutuyorum kendimi yine bir ucubeye dönüşmemek için!" "Seni dinlemeyeceğim. Senin ölmen gerek!" "Gördüğün gibi bu öyle kolay birşeyy değil senin açından. Bayat vampirik güçlerin üzerimde bir işe yaramaz. Ayrıca konuşmamız gerek! Seni öldürmek değil niyetim, bir dinle!" Bunu söylerken kendini istemeden bırakmıştı Jason. Acı içinde yere kapaklandı. Bir yandan üzerinde ne varsa parçalıyor, bir yandan da çığlıklar atıyordu. Natalie bir kenarda büzüşmüş, olan biteni korku dolu gözlerle izliyordu. Jason'ın bütün vücudu tüyle kaplanmay başladı, bedeni büyüyordu, kocaman olmuştu. Natalie, bunun olduğuna inanamadı. Jason, olması gereken şeye dönüşmüştü bile. Birazdan öleceğim diye düşündü genç kız. Ayağa kalkan Jason, kocaman buz mavisi gözlerini Natalie'ye dikmişti, kesik kesik nefes alıyordu. Bu durumda bir terslik vardı, çünkü Jason, yani Warden saldırmaya niyetli değildi. Daha çok bu haldeyken nasıl zarar vermeden konuşmanın gayretindeydi. Natalie yine de yerinden kıpırdayamıyordu, o da gözlerini dikmiş, karşısındaki ucubeye bakıyordu. "Durumu daha da kötüleştirmeden söylemem gerekenler var..." "Hadi durma, öldür ve bitsin!" "Yeter! Bir kere olsun kendin dışında birinin isteklerine cevap versen olmaz mı?" Natalie kafasını öne eğdi, sustu. Korkuyordu açıkçası, Jason'ın amacını çözebiliş değildi hala... "Natalie, o zamanlar seni tanımıyordum bile ben..." "Sen neden bahsediyorsun? O zamanlar da ne demek?" "Ben göründüğüm yaşta mıyım sanıyorsun? Ailene olanlar benim suçum, biliyorum. Ama o zamanlar başkaydım ben. O zamanlar sadece yoluma çıkan herşeye saldırmaktı benim için yegane şey. O gece, seni görmedim bile." "Sana inanmamı bekleme pis hayvan! Sen ailemi, katlettin. Şimdi beni de öldürmen gerekiyor!" "Seni öldürmek istemiyorum...ahh" Jason tutamıyordu kendisini. Son kez Natalie'ye dokunmak istedi. Yavaşça yanına sokuldu. Tam elini kaldırmıştı ki kapı birden açılıverdi. Brian, Natalie'nin üzerine çullanmak üzere olan Warden'ı görünce bir saniye bile düşünmeden yaratığın üzerine atladı. Jason, Brian'ı tek hamlede yere yuvarlayıp hızlıca pencereden aşağı atladı. Natalie, olanları anlamakta güçlük çekiyordu, ama Brian'a söylemesi gerektiğini de biliyordu. Yerden kalktı, Brian'ın yanına gidip onu kaldırdı. "Neler oldu burada böyle?" "Sakin ol Brian, anlatacağım. Önce sen nerede olduğunu söylemelisin bana." "Hayatımda hiç bu kadar korkmadım ve gerilmedim Natalie. Hiç bu kadar değişik yaratıklar görmedim, inanır mısın, bizimle aynı türden hepsi de... Hiç bu kadar güzel bir bahçeden bir evin içine girmedim... Notu gönderen kişinin şatosundaydık Natalie, Cobrite ve üç güzel bayanla birlikte. Ve şaşırdığım nokta şu ki, Cobrite üçünü de tanıyordu..." "Tanıyordu derken?" "İsimleriyle hitap etti, kadınlardan biri de kabul etti tanıştıklarını." "Anladım... Ne oldu peki? Sorun neymiş?" "Cobrite izinsiz bizi embrace etti... Dolayısıyla kurallara aykırı geldi..." "Bir dakika, yavaş... Embrace derken? Kurallar derken?" "Yanisi, bu vampirlerin kuralları varmış. Gizlilik ve benzeri şeylerden bahsediyorlardı. Ve biz, onlardan habersiz vampir olduk. Bu nedenle onların güvenlerini sarsmış oldu Cobrite..." "Bunu daha sonra uzun uzun konuşalım, ne dersin ha?" "Olur, sen de bana burda olanları anlatırsın... Ama sormak istediğim birşey var herşeyden önce... İmkanın varken, bunca zaman beklemişken, neden onu öldürmedin?" |
Teşekkür Edenler: | ||