Natalie arabayı kendi hareket ettirdiğinin farkındaydı. Hiçbir şekilde fiziksel güç kullanmamıştı, sadece zihninde dalgalanan şeye yön vermişti. Cobrite, Natalie'nin şaşkınlığı karşısında sadece gülümsüyordu.
"Şimdi bana biraz olsun inanıyor musun?"
"Sanırım..."
Bu sırada Brian arabaya binmişti tekrar. Cobrite kahkahalarla gülüyordu şimdi.
"Dostum bir daha bunu üstümde deneme. İlk günkü gibi korkuyorum..."
Natalie de gülmeye başlamıştı. Brian ona bakınca kendini durdurmaya çalıştı. Brian da sonunda tutamadı kendisini. Bir anda herkes gülmeye başlamıştı. Natalie bir süre sonra ikisine birden bir bakış attı.
"Gücümün farkındayım sanırım. Bu belki de çok farklı... Ama güzel..."
"Ha şöyle... Bir an için kendini bi manastıra kapatıp meditasyon yapmaya başlayacağını düşünmüştüm..."
"O kadar da değil Cobrite."
Hep birlikte eve döndüler. Natalie Cobrite'ı içeri buyur etti.
"Birer çay içelim mi?"
"Biz? Çay? Güldürme beni. Sence çay içebilecek bir tipim mi var?"
"Anlıyorum... Sanırım sadece kül yiyebiliyorduk aynı zamanda..."
"Ben gitmeliyim artık... Siz iki genci başbaşa bırakmalıyım."
Cobrite çıkarken Brian'a göz kırptı. Brian utangaç bir ifadeyle Natalie gördü mü diye yüzüne baktı. Natalie görmüştü ikisinin o halini, ama birşey demedi, susmakla yetindi. Cobrite çıktıktan sonra Natalie Brian'a sert bir bakış fırlattı. Brian sanki o an yerin bin kat dibine girmiş gibi hissetti kendisini. Uatnmıştı. Neyse ki Natalie sadece korkutmak istemişti Brian'ı. Hemen yüzündeki o ifade silindi, Brian'a yaklaştı. Kollarını boynuna doladı. Brian'ın elleri birbirine dolanmıştı.
"Seni hep kırdım değil mi?"
"Ha..hayır Natalie, nereden çıkardın bunu?"
"Bence konuşarak vakit kaybetmeyelim..."
Natalie dudaklarına ilk değdiğinde Brian'ın içinde sıcak bir sıvı akmaya başladı. Tüm bedenini kaplıyordu bu his. Sıkıca dolandı elleri Natalie'nin beline. Yavaşça kucağına aldı. Odaya çekildiler.
O gece iki ayrı kalmış beden, iki tanıdık yüz sanki hiç tanışmamışçasına birbirlerini tanıdılar. Kusurlar çarşafa serildi. Başlar birbirine kenetlendi. Düşüncelerden sıyrılmış iki ruh. İçlerinde volkanlar koparken, tenleri buz kadar soğuktu. O gece, olan oldu.