|
Sponsor |
|
||||
Cevap: Karanlığa Aşk
Şu aralar okuyamıyorum hiç bir hikayeyi lütfen kırılmayın...
Artık kitap bile okumak beni bunaltıyor... Şu dönemim bi'geçsin. Evelallah sorular; yağmur gibi değil. Dolu gibi yağacak! |
|
||||||||||||||||||
Cevap: Karanlığa Aşk
|
|
||||||||||||||||||
Cevap: Karanlığa Aşk
aslında bende tam olarak girmedim. uzatıyorum bende konuyu zaten ana konunun altında başka konular çıkıyor |
|
||||||||||||||||||
Cevap: Karanlığa Aşk
|
|
||||||||||||||||||
Cevap: Karanlığa Aşk
|
|
||||
Cevap: Karanlığa Aşk
Bölüm 14: Şüphe Natalie eve geldiğinde oldukça dalgındı. Jason aklından çıkmıyordu bir türlü. Bir türlü inanamıyordu Jason'la karşılaştığına. Hiç değişmemişti, eskisi kadar havalı ve yakışıklıydı. Onda, başka kimsede olmayan bir çekicilik vardı, bunu inkar edemezdi. Böyle düşünürken mutfağın penceresinde dışarıyı izlemeye koyuldu. İçindeki garip huzur gördüğü şeyle birden uçuverdi. Orada, karşı apartmanın çatısında duruyordu. Vücudunu kaplamış tüyleri, kocaman pençeleri ile oldukça korkutucu görünen bir yaratık. Natalie sadece filmlerde gördüğü şeylerden biri haline gelmişti ve bir başka film karakteriyle göz gözeydi şimdi. Kurtadam, masmavi gözleriyle ona bakıyordu.Yine öfke nöbeti baş gösterince, hışımla evden dışarı attı kendini. Arka sokaktan dolanarak o apartmanın önüne geldi. Bir an duraksadı. Gerçekten bu, Warden olabilir miydi? O ise, neden Natalie'nin peşindeydi? Vampir olduğunu mu öğrenmişti? Yoksa yarım bıraktığı bir iş miydi ona göre bu? İstese Natalie'yi şimdiye dek öldürebilirdi. Neden buna cesaret edemedi? Peki ya Natalie kendisini yeteri kadar gçlü hissediyor muydu? Kafasında binbir soru vardı. Bu kadar erken karşılaşmayı beklemiyordu. Yeterince güçlü değildi. Hazır değildi. Natalie bu soruların cevabını yukarı çıkmadan asla bilemezdi. Cesaretini topladı, derin bir nefes aldı ve hızla yukarıya tırmanmaya başladı. Çatıya geldiğinde, orda, tam karşısında bekliyordu. "Warden?" "Doğru tahmin. Namım hızla yayılıyor demek ki..." Kocaman dişlerini göstererek bir kahkaha patlattı Warden. "Sen, beni mahvettin. Ailemi yok ettin. Şimdi sıra sende!" "Öfke zarar getirir. Sakin olmayı öğretmedi mi sevimli ailen sana? Bak, inan seni şimdiye kadar binlerce kez öldürebilirdim. Ama bunu yapmak içimden gelmiyor." "Neden? Al işte, buradayım. Kolay bir yemişte, daha ne duruyorsun?" "Sen, şimdi sıranın bende olduğunu söylemedin mi?" "Ne? Yani, ölmek mi istiyorsun?" "Onu demek istemedim, ama bir nevi ölüyüm ben de... Yani, yaptıklarımdan sonra..." "Kes! Daha fazla dinlemeyeceğim seni." Natalie hızla Warden'a doğru koştu, bir hamlede üzerine çullandı. Warden, kollarını gererek onu yere yuvarladı. Natalie zor durumda olduğunun bilincindeydi fakat bunun üstesinden gelmeye çalışıyordu. Zihninde tanıdık bir kıvılcım fark etti. Warden'a odaklandı. Zorluyordu tüm gücünü fakat Warden sadece karşısında duruyordu. Etkilenmiş gibi değildi. "O sihirbazlık numaralarının benim üzerimde bir etki yaratmasını mı bekliyordun? Sen, o kadar güçsüzsün ki... Her neyse, vakit kaybedemem. Daha sonra görüşeceğimizden emin ol!" "Nereye?" Natalie'nin sorusu havada asılı kalmıştı çünkü Warden birden çatıdan aşağı atlamıştı. Koşarak aşağıya baktı, hiçbir şey göremedi. Tek bir iz dahi kalmamıştı ardında. Hayal kırıklığına uğradı, kendisine kızıyordu. Ağır adımlarla apartmandan çıktı. Kafası çatlayacakmış gibiydi. Boş sokakta yürümeye başladı. Warden'ın görünüşü gözünün önünden gitmiyordu. Tüm bunlar o kadar gerçekti ki, artık isyan etmenin yersiz olduğunu biliyordu. Bunca zaman boş yere konuşmak yerine, durumu anlamaya çalışmayı, güçlerinin farkına varmayı yeğlerdi. Onu orda parçalara ayırmayı herşeyden çok istiyordu çünkü. Düşüncelere o kadar dalmıştı ki, ardından sesleneni fark etmedi bile. Koluna dokunduğunda korkuyla birden arkasına döndü. ... O sırada Brian Cobrite ile arabadaydı. Yol boyu sohbet ediyorlar, hararetli tartışmalar yapıyorlardı. Ellerinde bir not, yoldaydılar işte, uzun bir yolda... Arada bir Cobrite dikiz aynasından arkadaki üç güzel bayana bakıyordu. Gözlerinde endişeden en ufak bir leke yoktu fakat içinde büyük bir parça taşıyordu. Brian ise sürekli başka başka konulara atlayarak Cobrite'ın gerginliğini çözmek, ilgisini dağıtmak istiyordu. ... Natalie, faltaşı gibi açılmış gözlerle Jason'a bakakaldı. Çok korkmuştu fakat Jason da onu ikinci kez şaşırtmış oluyordu. Yakışıklı adam nazikçe Natalie'nin koluna girdi. "Size eşlik etmeme izin verin güzel bayan, zira bu sokak gecenin bu saatleri çok tehlikeli olur." "Jason! Yapma şöyle şakalar ama..." Bunu söylerken gülüyordu Natalie, Jason da gülmeye başladı. Birlikte evin yolunu tuttular. "içeri gelmeyecek misin Jason?" "Korkarım hayır, burada hala ailemle yaşadığımı bilmiyormuş gibi konuşma Natalie. Bilirsin sürekli konuşan bir anne ve fazlasıyla meraklı bir baba..." "Ah, tamam Jason, sana şimdiden sabır diliyorum!" Gülüştüler, gitmeden Jason, Natalie'nin dudaklarından güzel bir öpücük aldı. Ardına bakmadan sokağın karanlığında kayboldu. Buyur bakalım Kelbaykuş ailesi |
Teşekkür Edenler: | ||