KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Kültür & Sanat > Şiirler, Denemeler, Anılar > Kendi Yazdıklarınız


Kendi Yazdıklarınız - Yazdığınız yazıları bizimle paylaşabilirsiniz


Cevapla
 
Seçenekler
  #31 (permalink)  
Alt 31.12.09, 21:30
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 31
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

Joannie demiş ki:
- Ama cumartesi yazamazsın! Çok geç olur

Yaa hemen yarın sabaha yükle işte...
Cumartesi çok mu geç 1 hafta sonra yazmadığıma dua etmelisin bence xD Yarın sabah mı Tamam ama bir kıyak yapabilirim her an yarın Cuma akşamı yükleyebilirim. Tam bir söz vermiyimde
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
  #32 (permalink)  
Alt 31.12.09, 21:36
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

Peki sen bilirsin.
Alıntı ile Cevapla
  #33 (permalink)  
Alt 01.01.10, 12:00
kenny - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 01.05.09
Erkek
Mesajlar: 1.501
Teşekkürler: 252
Üyeye 304 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

inan bana bugün akşam gelmicek
Alıntı ile Cevapla
  #34 (permalink)  
Alt 01.01.10, 15:30
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 31
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

kenny demiş ki:
- inan bana bugün akşam gelmicek
Alıntı ile Cevapla
  #35 (permalink)  
Alt 02.01.10, 19:22
kenny - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 01.05.09
Erkek
Mesajlar: 1.501
Teşekkürler: 252
Üyeye 304 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

hani hikaye ::
Alıntı ile Cevapla
  #36 (permalink)  
Alt 02.01.10, 20:35
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 31
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

gerçekten yazma fırsatım olmadı. Söz veriyorum yarın koyacağım.
Alıntı ile Cevapla
  #37 (permalink)  
Alt 02.01.10, 21:13
kenny - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 01.05.09
Erkek
Mesajlar: 1.501
Teşekkürler: 252
Üyeye 304 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

teşekkürler

sözünü tut

Bu mesaj; kenny tarafından '03.01.10 - 16:39' tarihinde değiştirildi. Sebep: Üst üste birden fazla mesaj yazamazsınız.
Alıntı ile Cevapla
  #38 (permalink)  
Alt 04.01.10, 20:59
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 31
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

Bir Damla Kan

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


5.Bölüm: Son Kurban


Casus Kim? Sorusunu sorarak başladık bugüne. Kulüp de bütün gün bu konu hâkim olacaktı artık. Bütün herkesin casus olabileceğini düşünecektik. Melanie’nin çörekçi arkadaşı Katty’yi, geceleri eve sarhoş gelen komşumu, süslü bir köpeği olan Susan’ı herkesi casus olarak görecektim. Herkesin ne yaptığını, benle nasıl konuştuğunu, dikkatlice dinleyecektim. Bana fazla soru soruyor ve cevap arıyorsa kesin casus o olacaktı zaten. Bazen de ben soracaktım sorularımı, kendime bazı kriterler bile belirleyecektim. Çok soru soran ve etrafına şüphe dolu gözlerle bakan herkesi kapsama alanıma alacaktım. Yani bugünkü işimiz bayağı zor olacaktı. Allah’tan ki casus ayağımıza kadar geldi. Evet! Evet, yanlış duymadınız ayağımıza kadar gelmişti casus. Bize bir haber getirmek için gelmiş.

Bütün kulüp üyelerini toplanmıştık Kelvin ve Tim hariç herkes oradaydı. Kelvin zaten fazla evden çıkamıyordu. Yaşlı olduğu için evde dinleniyordu genelde. Aramızda casusun kim olabileceği hakkında teoriler üretiyorduk. Herkes birbirine şüpheli gözlerle bakıyordu. Belki de hepimiz içimizden “Belki casus aramızdan biri” diye düşünüyordu ki öyle olmadığını anlayana kadardı bu. Sığınağın kapısı gürültülü bir şekilde çalındı. Peter hızlıca koşarak kapıyı açtı. Kapının ardında 35’li yaşlarda bir adam çıktı. Kahverenginden sarıya çalan saçları ve arasına beyazlar yerleşmiş sakalları ile içeriye yavaşça girdi. Gözleri sürekli yere bakıyordu. Herkes şaşırmış bir şekilde dikkatlice adamı seyrediyordu. Adam yavaşça içeriye geldi ve sonunda başını yerden kaldırarak Melanie’nin yüzüne baktı. Birkaç dakika Melanie’ye bakarak kekelemeye başladı.

“Ben… Ben üzgünüm” dedi sonunda adam.

“Neden üzgünsünüz beyefendi?” dedi Francesca şaşırmıştı.

“Üzgünüm çünkü.” Dedi sözünü yarım bırakmıştı.

“Bir şey mi diyeceksiniz?” dedi Peter adamın arkasından.

“Beni hatırladın mı Melanie” dedi adam tekrar konuşarak.

“Evet! Evet, çok iyi hatırlıyorum. Siz geçen hafta Jason kulübe katılmadan önce sahte kimliği yapan adamsınız.”

“Hatta kimliği teslim etmek için buraya da gelmiştim hatırlıyorsundur.”

“Evet, hatırlıyorum ama hala neden üzgün olduğunuzu anlamadım.”

“Sözümü bitirmeme izin ver Melanie bu çok önemli. Ben buraya gelirken şurada duran masanın yanında duruyordum ve sen beni tek başıma bıraktığın zaman hemen o masanın altına bir dinleme cihazı yerleştirdim Melanie.”

“Ne! Casus siz miydiniz?” dedi Melanie sinirli bir şekilde.

“Evet, üzgünüm ki bendim. Konuştuğunuz her şeyi duydum” dedi adam ağlamaklı bir sesle.

Melanie ne yapacağını bilmiyormuş gibiydi. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Adam yaptığı şey için üzgündü ve ağlıyordu. Bu durumda ne yapılabilirdi ki?

“Beni tehdit ettiler. Bunu yapmazsam çocuğumu öldüreceklerini söylediler. Çok korktum ne yapacağımı bilmiyordum üzgünüm.” Dedi adam.

“Neden bize gelmediniz? Size yardım edebilirdik. Onlar bu kasabaya giremiyorlardı ailene hiçbir şey yapamazlardı George” dedi Melanie. Adamın adını biliyordu.

“Bilmiyordum, çok korkmuştum. Sizin avcı olduğunuzu bile bilmiyordum. Sahte kimliğe ihtiyacı olan birkaç zavallı hırsız zannediyordum sizleri” dedi adam tekrar tekrar ağlıyordu.

“Ağlamana gerek yok George. Bir hata yapmışsın herhalde bunu düzeltmeye buraya geldin.” Dedi Alex yine o sinir bozucu sesiyle.

“Son bir şey daha yapmamı istediler. Son bir mesaj iletecekmişim sizlere.”

“Son mesajdan önce onlarla nasıl iletişime geçiyorsun George?” dedim ben şüpheli bir tavır takınıyordum.

“Sahte kimlik yapmak dışında bir işim daha var benim. Şehirlerarasına yolculuklar yapıyorum. Oralara içki taşıyorum. Devam edebilir miyim?” diye izin aldı.


“Peki!” dedim inanmıştım adama.

“Mesaj aynen şöyle “Ne yaparsanız yapın Caine serbest kalacak. Son kurbanı bizden daha fazla kaçıramayacaksınız.” Dediler.

Melanie ve diğer herkes sinirlenmiş bir durumdaydı. Ben ise mesajın gizemini çözmeye çalışıyordum. Caine kimdi? Son kurban kim oluyordu? Bu soruları merak ediyordum.

“Teşekkürler George artık gidebilirsiniz. Bu arada dikkatli ol! Bu son 1 hafta içinde kasabada gerçekten kötü şeyler olabilir.” Dedi Melanie kendinden emin bir sesle.

Adam hızlıca ve korkak bir şekilde kapıdan çıktı. Peter ise adam kapıdan çıkar çıkmaz kapıyı kapattı ve sıkıca kilitledi. Rob ise masanın altında ki dinleme cihazını alarak ayaklarının altında ezdi. Herkes sinirlenmişti silahlarına gümüş mermiler doldurmakla meşguldüler. Ben ise hala ne olduğunu anlamış değildim.

“Ne oluyor? Caine’de kim? Son kurban kim oluyor?” dedim anlamadığımı belli ederek.

Herkes bir anda yaptığı şeyi bıraktı ve sessizce Melanie’yi beklediler. Melanie yutkunarak cevap verdi.

“Sana bazı şeyleri anlatmamız gerekiyor Jason. Çünkü büyük bir savaşın patlak vermesine az kaldı. Şöyle şu masaya geçelim.”

“Tamam” dedim ve Melanie başladı.
“Öncelikle Caine’den başlayalım. Caine ilk vampirdir. Âdem ve Havva’nın 3 çocuğundan biridir. Bir gün Âdem çocuklarına
“Caine ve Abel, yukarıdaki için bir kurban getirin. Getirin ki yaratıcınıza olan minnetiniz bilinsin” dedi.
Caine, yukarıdaki için en tatlı meyvelerini, en olgun bitkilerini getirdi. Abel ise en genç, en güçlü hayvanını kurban etti. İki kardeş de kurbanlarını Âdem’in ocağına koydular ve ateşe verdiler. Duman onları yavaşça yukarı doğru götürdü. Abel'in kurbanı tatlı bir koku yayıp kabul edilirken, Caine'inki kabul edilmedi ve Caine sert bir şekilde azarlandı. İlk doğan (Caine) ağlamaya başladı, gece gündüz yukarıdakine dua etti.
Gel zaman git zaman, Âdem kurban vaktinin yeniden geldiğini söyledi. Abel yine en güçlü ve genç hayvanlarından birini öldürdü. Caine ise eli boş geldi, çünkü kurbanının istenmeyeceğini biliyordu.
"Caine, neden bir kurban getirmedin?" diye sordu Abel.
İlk doğan, gözleri yaşlı bir şekilde kardeşinin kalbine mızrak saplayarak onu kurban etti; hayatta en çok sevdiği şeyi.
Bu olayın ardından yukarıdaki onu cennetten attı, ve Nod denilen bir yere sürgün etti.
Caine karanlıkta yalnız kalmıştı. Açtı, üşüyordu ve ağlıyordu... Karanlığın içinden tatlı bir ses geldi.
Siyahlar içinde bir kadın Caine'e doğru yaklaştı: "Hikâyeni biliyorum, Nod'lu Caine. Açsın, bende yemek var. Üşüyorsun, bende kıyafetler var. Üzgünsün, bende rahatlık var".
Şaşırmış olan Caine: "Benim gibi lanetli birini niye rahatlatasın? Neden giydiresin? Neden besleyesin?" dedi ve alacağı cevapla daha da şaşıracaktı:
"Ben senin babanın ilk karısıyım. Yukarıdakine karşı geldim ve özgürlüğü karanlıklarda buldum. Ben Lilith'im. Bir zamanlar ben de üşüyordum. Benim için sıcaklık yoktu. Bir zamanlar ben de açtım, benim için yemek yoktu. Bir zamanlar ben de üzgündüm, benim için rahatlık yoktu."
Lilith Caine'i ağırladı ve onu besledi, rahatlattı. Daha sonrasını kısaca anlatayım. Caine Lilith’e nasıl yiyecekleri, giyecekleri nasıl var ettiğini sordu. Lilith yoktan var ettiğin söyleyince Caine şaşırdı. Lilith Caine'i seviyordu. Sonuçlarından emin olmadığı için istemese de Caine'e olan sevgisi, içinden gelen sesin önüne geçti ve onu uyandırdı. Bileğinden gelen kanı bir kaba koydu ve Caine'e içirdi. Caine Abyss'e düştü, o kadar uzun süre düştü ki bu ona sonsuzluk gibi geldi. Gözlerini açtığında karanlık bir yerdeydi.
Karanlığın içinden Kutsal Ateşin Koruyucusu Michael geldi. "Âdem ve Havva'nın oğlu, suçun büyük ama babamın bağışlayıcılığı daha büyük. O seni affetti.” Dedi. Caine bunu reddetti.
Ve Michael Caine’ye “Ateşim sizin derinizi yakacak ve sizi mahvedecek." Dedi.
Daha sonra gelen Raphael güneşin koruyucusu. Ona ikinci lanetini verdi. Caine’nin soyuna ve kendisine güneşe çıkmama yasağı verdi. Eğer güneşe çıkarlarsa yanacaklardı.
Ve Tanrının kendisi, Uriel'ın ağzından Caine'e son ve en büyük lanetini verdi:"Sen ve senin çocukların, bu diyarda gezdiği sürece karanlığa tutunacaklar. Sadece kan içecekler. Sadece kül yiyecekler. Bir ölü gibi yaşayacaklar, fakat ölmeyecekler. Son günlere kadar dokunduğunuz her şey yok olacak!"Bu lanetle Caine acı bir çığlık attı, gözlerinden kan geliyordu. Kanı bir kabın içine doldurdu ve içti. Kafasını kaldırdığında Gabriel karşısında duruyordu. Fırtına sonrası sessizliğinin verdiği yankıyla: "Âdem’in oğlu, Havva'nın oğlu; babamın bağışlayıcılığı sandığından çok daha büyük. Şimdi bile affedilmeye bir yol açıldı. Bu yola "Golconda" diyeceksin. Çocuklarına ondan bahset, çünkü sadece bu yolla yeniden ışıkta yürüyebileceksiniz."”

Melanie hikâyeyi anlattıktan sonra yorulmuş bir şekilde Oh çekti. Ve kitabı elinden bırakarak tekrar yüzüme bakmaya başladı.

“Gerçekten böyle mi olmuş” dedim ben aptalca ve şaşırarak.

“Evet!” diye kafa salladı Melanie.

“Peki, son kurban kim?” dedim ben.

Melanie masanın üstünde duran bir bardak sudan bir damla aldı ve tekrar yutkunarak söze başladı.

“Lilith’in kanından içen son kişi Caine’nin serbest kalmasını sağlayacak kurban olacak. Lilith’in kanı bunca zamandır bir kadeh içinde özel olarak saklanmıştı. Ta ki vampirler onu ele geçirene kadar. Sen doğduğun sırada kan ele geçirildi ve o gün doğan farklı bebeklere bu kandan bir damla verildi. Şu ana kadar o damlayı alan bütün bebekler öldüler ve son bir tane o kandan alan bebek kaldı. Vampirler o bebeklerin 25 yaşına gelip tam yetişkin olduğu dönemde onları yakalayıp Caine için kurban ediyorlar. Ayrıca Caine’nin yılı olan 2010 yılında ise bütün kurbanların bağışlanması gerekiyor.”

“Eee! Son kurban kim peki?”

“Son kurban sensin Jason” dedi Alex Melanie’yi beklemeden.

Melanie ise kafasını “evet” anlamında sağlıyordu. Ben ise büyük bir şoktaydım.
Alıntı ile Cevapla
  #39 (permalink)  
Alt 05.01.10, 19:12
birbakıpçıkıcam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 29.06.09
Kadın - 31
Mesajlar: 4.187
Teşekkürler: 247
Üyeye 174 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

Biraz geç ama bir solukda okudum.

Çok güzel olmuş. Caine hikayesini çok sevdim.
Alıntı ile Cevapla
  #40 (permalink)  
Alt 05.01.10, 19:20
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

Ama bi saniye.
Neden Lilith yani şeytan yani iblis: Bir kadın olarak gösteriliyor ?
Neden kadınlar günâhkar ?

Anladım supernatural'den esinlenmişsin ama orda bi şekilde Anna melek falan olmuş dengeyi sağlamışlar.

Ama bu hikayeyi kötü niyetle yazmadığına eminim Chief.

Dilerim bundan sonra daha orjinal olursun.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006