Cevap: Zaman Yolcusu'nun Günlüğü| The Time Traveler's Diary (TANITIM)
8.Bölüm:It's Only The Beginning (O Sadece Başlangıç)
Sersemleşmiş bir şekilde odadan çıktığında salonda yatan kızı gördü. Onun Isabel olduğuna inanamadı önce ve yanına yaklaşıp daha yakından baktı. Evet! Kanepede yatan kız Isabel’di. James’e dönerek;
“Onun burada ne işi var?” dedi.
“Dışarıda dolaşırken kollarımın arasına düştü. Ona ne yapacağıma karar veremedim ve onu buraya getirdim.”
“Neden oracık da öldürmedin ki?”
“Bilemiyorum.”
“Onu bu evde öldüremeyiz. Arabayla dışarı çıkarıp öldürürüz.” Diye konuşurlarken kanepede yatan kızın açık camdan gittiğini gördüler. Kaşla göz arasında ortada kaybolmuştu.
“Nereye gitti, az önce buradaydı.” Dedi Sam.
“Bilmiyorum ama onu öldürmek istediğimizi artık biliyor.”
“Ne yani ona ne yapacağımızı öğrenmek için mi buraya kadar geldi.”
“Sanırım, evet.”
Dediği anda kapının zili ötmeye başladı. Kapıyı açtığında karşısında kızıl saçlı bir kız dikiliyordu.
“Kimi aradınız?” dedi James mavi gözlerinin verdiği ışıltıyla.
“James Steen’i arıyorum.”
“Ne yapacaksınız?”
“Richard Steen hakkında birkaç soru soracağım.”
“Hayır, kendisi evde yok.”
“Gerçekten mi? Peki siz kimsiniz?”
“Ben, ı-ımm ben”
“Boşuna üfleyip püfleme senin James olduğunu biliyorum.” Dedi.
Kapıyı açar açmaz James kızıl saçlı o kızdan etkilenmişti. Ashley de etkilenmemiş değildi. Az önce açlıktan Sam’le beslenmek istiyordu, şimdi ise James’in tadını merak ettiği için ondan beslenmek istiyordu. İçeri girer girmez onu vampir güçleriyle etkilemişti. James’in gözlerinin kendisinin üzerinde olmasını istiyordu.
Ashley içeri girerek Isabel’in az önce yattığı kanepeye oturdu. Sam ise onu odanın girişinde karşılamıştı. James Sam’in kulağına;
“Sen odana git evlat özel bir şey konuşacağız.”
Sam daha yeni birisi olduğu için James’in dediklerini harfiyen yerine getiriyordu.
Ashley hafif bir ses tonuyla;
“Richard’ın kardeşi olduğunuzu duydum ve onu sizden başka kimsenin iyi tanıyamayacağını düşündüm ve buraya geldim.”
“İyi etmişsiniz.”
“Richard’ın nerede olduğunu biliyor musunuz?”
“Kaç gündür Richard’dan haber alamıyorduk. Geçen gün onu gördüğümde çok değişmişti.”
“Nasıl değişmek?”
“Vampirlere inanır mısınız?”
“Evet inanıyorum. Hatta bir tanesiyle tanıştım.”
“Richard’ı son gördüğümde çok sinirliydi.”
“Ondan bir şey istemek için arıyorum onu.”
“Ne istiyorsunuz?”
“Geçmişimi değiştirmesini istiyorum.”
“Nasıl yani?”
“Richard’ın zamanda yolculuk edebildiğini duydum.”
“Zamanda yolculuk mu? Bu zamana kadar ilk defa sizden duyuyorum.”
“Gerçekten bilmemeniz ilginç Richard bir zaman yolcusu.”
“İnanamıyorum. Peki, siz nereden öğrendiniz?”
“Bir arkadaşımdan.”
“Richard’ı bende arıyorum.”
“Neden?”
“İntikam almak için.”
“İntikam mı? Size ne yaptı ki?”
“Sevgilimi vampir dönüştürdü.”
“Gerçekten üzüldüm buna. İsterseniz beraber onu bulabiliriz. Ben istediğim aldıktan sonra onu öldürebilirsiniz.”
“Evet, aslında birinin daha yardımına ihtiyacım vardı.”
“Başka birisi daha mı var?”
“Evet, Sam adında bir kişi daha.”
“Peki. Ondan önce bilmek isteyeceğiniz birkaç şeyden bahsetmeliyim.”
“Neymiş?”
“Richard gibi bende bir vampirim.”
“Ne!”
“Lütfen benden korkma sana bir şey yapmayacağıma söz veriyorum. Sadece Richard’ı bulup vampir olmamı engellemesini istiyorum.”
“Kaç yaşındasın ki sen?”
“Çok yaşlıyım. 900 küsur.”
“Eğer senin vampir olmanı engellerse sen ölmüş olursun.”
“Biliyorum ama bunca eziyeti bunca sene yaşamamış olmayı yeğlerim.”
“Haklısın.”
“Bir şey daha söylemeliyim ki Richard’ı arayan tek kişi biz değiliz.”
“Başka kimler var?”
“Bruno, Richard ona büyük bir kazık attı ve şuan o Richard’ı bulmak istiyor.”
“Bruno’da kim?”
“Değişik özel güçleri olan insanları toplayıp vampire dönüştüren bir vampir kendileri. Arkadaşım Micky’de ele geçirdiler.”
“Micky’de kim?”
“Ölümsüz olmasının yanı sıra onun birkaç özel gücü var. Onu ele geçirseler bile istedikleri amaca ulaşabilirler.”
“Nereden biliyorsun. Belki de, Micky’i yakaladılarsa her şey bitti demektir.”
“It's Only The Beginning (O Sadece Başlangıç)”
Ashley saatine bakarak “Aoh, gerçekten geç olmuş. Artık gitsem iyi olacak.”
Ashley tam gidecekken James kolundan tuttu ve kendine çevirerek, dudağından öptü. Ashley amacına ulaşmış gibi bir bakış attıktan sonra;
“Ben vampirim James benimle ilişkiye girmek istemezsin.”
“Vampir olduğun için girmek istiyorum zaten.”
James’in kafasından tek bir şey geçiyordu. Ashley’in kanını içebilmek. James Ashley’in kolundan çekerek yatak odasına götürdü. Hem James hem de Ashley birbirinden kan almak için birbirlerini baştan çıkarıyordu. James’in üstünde fazla bir şey yoktu zaten yarı çıplaktı. Ashley üzerlerindekileri çıkardığında ise bembeyaz bedeni ortaya çıktı. James çırılçıplak kalmış bir vampiri yatağa atmanın heyecanı ile bacaklarındaki eşofmanı çıkardı. Ve kızın yanına sokularak dudaklarını ve boynunu öpmeye başladı. Kızın üstüne çıkarak onu dudaklarından ve boynundan öpüyordu. Bir arada da eliyle tüysüz bembeyaz bacaklarını okşuyordu.
Bu arada uyuyamayan Sam yan odasından gelen ah-oh seslerini dinliyordu. James ve Ashley çoktan birbirlerinin içine girmişlerdi. Sam ise uykusuzluktan yatakta tavana bakarak sesleri dinliyor ve her Ashley’in sesini duyuşunda aklına Lucy geliyordu. Lucy’nin ince ve zarif sesi. Yatağın içinde birkaç kere döndükten sonra gözlerini uyku kapladı ve yavaşça kendini uykunun kollarına bıraktı.
Yan odadaki sevişme iyice kızışmış ve Ashley James’in bedeninin hâkimiyetini eline geçirmişti. Ashley alt dudağını üst dudağının üstüne getirerek hem acıyı hem de o sevki hissediyordu. Ashley James’in yasak bölgesine inmiş sivri dişleri ile edepsiz yerini ağzına almıştı. Hafifçe ısırınca James acıdan dolayı geri çekildi ve Ashley’e
“Beni ısırmanı istiyorum” dedi.
Ashley James’in isteğini yerine getirerek hafifçe baldırını ısırdı. Baldırından gelen kan ile beraber James biraz bağırdı ama zamanla acıyı kaybetti. Ashley yaşlı bir vampir olmasının verdiği tecrübeyle James’ten fazla kan almadan ondan beslenmeyi bıraktı. Bir kaç gün idare edecek kadar kan içmişti zaten. James sevişmeyi bırakarak yatağın ortasına oturdu. Ashley’i de karşısına alarak ellerinden tuttu ve gözlerine bakarak;
“Kanından içmek istiyorum Ashley.”dedi.
Ashley biraz şaşırmış gibi oldu ama onun kanını kendisine verdiğinin büyük bir sorumluluk olduğunu bilerek kendi kanından vermek istedi. Dişleriyle bileğini ısırarak yatağın yanındaki masada duran kâğıdı aldı ve kanını onun üstüne damlatarak James’e uzattı.
“Bu ne?” dedi James.
“Birkaç damla fazla kanımdan içersen ölebilirsin. Onun için birkaç damla almalısın.” Dedi gülerek.
James kâğıdı eline alarak üzerindeki 2 damla kanı emer emmez uyuyakaldı. Bu arada ise Ashley çoktan odadan ayrılmıştı.
***
Paul olan olaylara bir anlam veremiyordu ve öylece odanın ortasında dikiliyordu. Asistanı Gretchen içeri girdi ve
“Bir şeyiniz yok değil mi? Efendim.”
“Benim yüzümden Micky öldü! Richard'ı bulup her şeyi değiştirmeliyim.”
“Değiştirebileceğiniz nerenden biliyorsunuz efendim. Richard değiştirmek istemezse ne yapacaksınız.”
“İsteyecek.”
“Hiç sanmıyorum.”
“O zaman istemesini sağlamak için elimizden geleni yapacağız.”
***
Micky “Bırakın beni” diye bağırıyordu boş odada. Bir ses duydu ufak bir çıtırtı. Oda’dan içeriye biri geldi. Bu Ashley’i buraya nasıl girmişti?
“Ashley, burada ne işin var senin”
“Ben bir casusum dedim ya sana”
“Beni buradan çıkarmalısın burada daha fazla duramayacağım”
“Yapamam Micky. Bu çok dikkat çekici olur. Zaten buraya gelmek için herkesin dikkatini çektim.”
“Bana ne yapacaklarını biliyor musun?”
“Güçlerinden yararlanmak istiyorlar Micky.”
“Richard’ın günlüğünde yazanlara göre özel güçleri olanları vampire çevirerek. Büyük bir savaşa hazırlamakmış.”
“Savaş mı? Bunları sen bilmiyor muydun?”
“Hayır, bunlar gizli bilgi olarak tutuluyor. Bizim gibilere söylenmez.”
“Richard nereden öğrenmiş.”
“Bruno onu haremine aldığı sırada öğrenmiş olmalı”
“Harem mi?”
“Bruno eşcinseldir. Sadece erkek vampirlerin olduğu bir haremi var.”