Organik tarımı bilen ziraat mühendisi kazanacak
Türkiye'de 80'li yıllarda Avrupalı alıcılardan gelen talep doğrultusunda kuru üzüm ve incir üretimiyle başlayan organik tarımın önemi her geçen daha iyi anlaşılıyor. Sektör AB'ye uyum çalışmalarının da etkisiyle gelişme sürecine girdi ama organik tarımı bilen ziraat mühendisi sayısının az olması sıkıntı yaratıyor. AB sürecinin de etkisiyle gelişen organik tarım, istihdamı da peşinden sürükleyecek. Sektör önümüzdeki dönemde özellikle organik tarıma hakim ziraat mühendisleri arayacak.
“Eski toprak” denirdi onlara... Hatırlıyor musunuz? Daha geç hastalanır, neredeyse yatağa hiç düşmezlerdi. Daha kuvvetli, daha dinç görünürlerdi. Bugüne kıyasla teknolojiden daha uzakta, daha çok çalışır ama hemen yorulmazlardı. Yaşadıkları çevre de yedikleri ve içtikleri de bizden farklıydı kuşkusuz. Bu yazıyı hazırlamadan önce tanıdığım pek çok insanla konuştum. Ortak görüşü hemen aktarayım; eski toprak olmaya giden yol, sağlıklı ürünlerle beslenmekten geçiyor.
Bugün özellikle gelir düzeyi yüksek olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, insan sağlığını tehdit, doğayı tahrip etmeyen ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih ediyor*. Bu gidişat da daha çok “organik” olarak tanımladığımız ama sektör temsilcilerinin daha doğru bulduğu adıyla “ekolojik” tarımı ön plana çıkarıyor.
“Peki Türkiye’de durum ne?” derseniz, pembe renklerin ağırlıklı olduğu bir tablo çizmem mümkün değil ne yazık ki! AB'ye uyum süreci -zira bu süreçte Türkiye'yi en çok zorlayacak konulardan biri tarım- bizi ekolojik tarım seferberliğine sürüklese de “Yediklerimize, içtiklerimizde pür dikkat” döneminde olduğumuzu söylemek pek mümkün...
DAHA ÇOK ÖNEM VERİLMELİ
İzmir'de 1992 yılında kurulan Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) verilerine göre Türkiye’de organik tarım ilk olarak 1980’li yılların ortalarında Avrupalı alıcılardan (üzülerek belirtmeliyim) gelen talepler doğrultusunda, kuru üzüm ve kuru incir üretimiyle başlamış. 1990’lı yılların başında organik tarımla üretilen ürün sayısı 8’e çıkabilmiş. Ürün çeşitliliği ve üretim miktarı (yine üzülerek belirtiyorum) yurtdışından gelen taleplere bağlı olarak gelişme göstermiş ve 1990’dan sonra artış göstermiş. 2004 yılında 12 bin 806 üretici, 174 adet ekolojik ürünü üretir hale gelmiş.
Bugün dünya genelinde 623 bin 174 çiftçinin organik tarım yaptığını belirten ETO Başkanı ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altındişli, “Önümüzdeki yıllarda çoğu Avrupa ülkesi, tarım alanlarının yüzde 20 kadarını organik tarım için ayırmayı hedefliyor. Dünya ile ülkemizdeki organik tarımın şu anki durumunu kıyaslayacak olursak, Türkiye’nin epey gerilerde kaldığını görürüz. Bununla birlikte artan tüketici bilinci ile iç pazarın giderek büyümesi organik tarımın ülkemizde hızlı bir artış göstermesini sağlayacak. Bu nedenle organik tarıma verilen önemin artırılması gerek” diyor.
İSTİHDAM ARTACAK
Türkiye'de organik tarımın önemi her geçen daha iyi anlaşılıyor. Peki sektör içinde istihdam durumu nasıl? Organik tarım sektöründe toplam kaç kişiye istihdam sağlandığına ilişkin net bir veri bulunmuyor ama Altındişli, "Her geçen gün organik tarım üreticisi ve tüketicisinin arttığını göz önünde bulundurursak organik tarımda istihdam edilen kişi sayısının giderek artacağını söylemek yanlış olmaz" diye konuşuyor.
Benim kuşağıma "İş bulurken en çok hangi meslek erbapları zorlanır?" diye sorsanız, yanıt "Ziraat mühendisleri" olur sanırım. Acaba, organik tarımdaki gelişme bu alanda yaşanan sıkıntıyı da ortadan kaldırabilir mi?
Prof. Dr. Ahmet Altındişli, önceki yıllarda, yanlış politikalar nedeniyle tarım sektörünün talebinden fazla ziraat fakültesi açıldığını ve ihtiyaçtan fazla öğrencinin ziraat fakültelerine alındığını belirtiyor ve ekliyor: "Bu sebepledir ki mezuniyet sonrası işsiz ziraat mühendislerinin sayısı artmıştır. Ülkemizde organik tarımın giderek artması sektörde istihdam edilecek kişi sayısını arttıracağından organik tarımla birlikte yetişmiş işgücüne olan talep de artacak."
EKOLOJİK TARIM TURİZMİ GELİŞECEK
Aslında bir süredir Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın gündeminde olan “Türkiye’de Organik Tarımı Geliştirme Projesi”nin önemi yadsınamaz. Projenin Ulusal Koordinatörü ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Victor Ananias, projenin AB tarafından finanse edildiğini ve uluslararası bir konsorsiyum tarafından yürütüleceğini belirterek “Proje yaklaşık iki ay kadar önce uygulanmaya başlandı. 15 aylık bir süreyi kapsıyor. Türkiye’de ekolojik tarımın ve ilgili sektörlerin AB mevzuatları ve uygulamaları doğrultusunda geliştirilmesi hedefleniyor. Bu proje ekolojik tarımın gelişmesinin önündeki engelleri -bilgi ve koordinasyon yetersizliği gibi- ortadan kaldıracak" diyor.
Peki 15 aylık bu proje ekolojik tarım alanında istihdamı etkileyecek mi? Ananias’ın bu soruya verdiği yanıt şöyle: “İstihdam artışı kesinlikle gündeme gelecek. Ekolojik tarımda birinci istihdam ayağı toprakta çalışan insanlar, çiftçiler. Bugün Türkiye’de yaklaşık 14 bin ekolojik üretici var. Bu sayının iki katına çıkacağını söyleyebiliriz. İkinci istihdam alanı, danışmanlık. Çiftçilerin uygulamaları yaparken danışmanlığa ihtiyacı olacak. Başta zirai danışmanlar, gıda ve ziraat mühendisleri sektördeki insan kaynağı ihtiyaçlarını oluşturuyor. Öte yandan ticaret hacmi artacak. İç pazarda çeşitlilik oluşacak. Şu anda süpermarket köşelerindeyken, özelleşmiş pazarlar, manavlar oluşacak. Eğitim çok önemli. Eğitimci yetiştirilecek. Ayrıca ekolojik tarım turizmi gelişecek. Zira Türkiye’de potansiyeli çok yüksek. Ciddi bir istihdam ve gelir kaynağı.”
BAĞIMSIZ DANIŞMAN BULUNAMIYOR
Ananias, sektörde vasıflı ziraat mühendislerine ihtiyaç olacağını vurguluyor ve ekliyor:
“Türkiye’de çiftçilerle anlaşıp üretim yapan ve ürünleri ihraç eden firmalar kendi danışmanlarını yetiştirdi. Fakat bugün yeni bir ekolojik tarım projesine başladığınızda ya da herhangi bir insan üretimini ekolojik tarıma geçirmek istediğinde danışmanlık alacağı bağımsız danışmanlar bulamıyor. Böyle bir güçlük var. Bugün, ekolojik tarımın kürsüsü yok, bir tane meslek okulu dışında özel bir kurum yok. Ziraat fakültelerinde bir takım dersler ve bazı tez çalışmaları var. Bunlar da yeteri kadar uzman ortaya çıkarmak için yeterli değil. Bu konuda uzmanlaşma, piyasanın talebiyle artacak. İç pazar bu konuyu hareketlendirecek bir alan.”
Ananias, ekolojik tarımın kıymetli istihdam yarattığını da vurguluyor ve “Ekolojik tarım, Türkiye’nin, işsizlik sorununu çözemediği bir nüfusun üzerinde böyle bir şans yaratıyor, bu da çok önemli” diyor.
*Kaynak:Vikipedi
--------------------------------------------------------------------------------
TEK İHTİYAÇ KALİTE
Sektörün en eski firmalarından biri olan Rapunzel Organik Tarım Ürünleri'nin Genel Müdürü Atilla Erdem: “AB süreci her alanda olduğu gibi organik tarım alanında da itici bir güç oluyor; organik tarımın gelişimine pozitif bir etki katıyor. Ülkemizde siyasi ve ekonomik istikrar sürdürülebilirlik kazanabilirse, kayıt dışı ekonomi azaltılabilirse, gerekli ilgi tanıtım ve eğitim desteği olarak sektöre verilebilirse ve organik ürün ihracatçılarına sektörel tanıtım desteği sağlanabilirse ciddi mesafeler alabileceğimize inanıyorum. 2010 yılında 400 milyon dolar ihracat rakamına ulaşacağımızı ve iç tüketimin de 4 milyon dolar olacağını tahmin ediyorum.
Organik tarım, köyden kente göçü önlemede ciddi bir misyona sahip. Yaklaşık 14 bin üretici ailesi şu anda Türkiye’de organik tarım yapıyor. Bu ürünlerin işleme ve ihracatında 500 civarında tarımsal işletme faaliyetlerini sürdürüyor. Sektörün olmazsa olmaz olan danışmanlık, kontrol ve sertifika birimlerinde de 100’ün üzerinde ziraat mühendisi görev yapıyor. Tüm bu verileri göz önüne aldığımızda tarıma dayalı kalkınma modeline sahip ülkemizde ciddi bir istihdam yarattığını söylemek mümkün. Sektör, aslında Türkiye, tek bir şeye ihtiyaç duyuyor; kalite.
--------------------------------------------------------------------------------
YETİŞMİŞ ÜRETİCİ SAYISI AZ
Orya Organik Yaşam Gıda Tekstil Genel Müdürü Eşref Duraçe: “Organik tarım arazilerimizin toplam tarım arazilerine oranı sadece yüzde 0.14, organik üretim yapan çiftçi sayımız ise toplama oranla yüzde 0.09. Bu oranlar İngiltere, Finlandiya, İtalya, ABD ve Avustralya gibi ülkelerde yüzde 7’lere varabiliyor. Avrupa’da organik ürünlerin cirosu yıllık 14 milyar euro civarında.
Tarımsal üretimde organik tarımla ilgili ziraat mühendisi sayısı görmek istediğimizin çok altında. Çiftçi yaptığı işin mühendislik bilimi gerektirdiğinin farkına vardı ama, küçük ölçekli üretim yaptığı için mühendis ve tekniker çalıştırma imkânı bulamıyor. İşin en önemli yanı da bu konuda yetişmiş ziraat mühendisi ve üretici sayısının az olması. Yeni mezun ziraat mühendislerinin de organik tarım konusunda yeterince donanımlı ve vizyon sahibi olduklarını görmek mümkün olmuyor.”
--------------------------------------------------------------------------------
9 SERTİFİKASYON KURULUŞU VAR
Türkiye’de ekolojik ürün sertifikası veren 9 sertifikasyon kuruluşu var. Bunlardan ikisi IMO ile EKO-TAR. Bu cepheden görüşler ise şöyle:
EĞİTİM SEKTÖRDE ALINIR
IMO/Faruk Işıldak (Kontrolör-Ziraat Mühendisi): “Geniş ürün yelpazesi olan, pazar sorununu halletmiş orta ve büyük çaplı işletmelerin bu sektöre girmesiyle ziraat mühendisi istihdamında artış olacak. Fakat şu da bir gerçek ki, bu tanıma uyan az sayıdaki işletmeler de aradıkları özelliklerde ziraat mühendisi bulmakta zorluk çekiyor. Bazı üniversitelerin organik tarım eğitimi konusunda (daha çok lisansüstü eğitim olmak üzere) iyi niyetli çalışmaları olmakla birlikte, bu konuda en iyi eğitimin alınabileceği alan sektörün bizzat kendisi.”
BİLGİLİ, DENEYİMLİ ÇALIŞAN BULMAK ZOR
EKOTAR/ Mehmet Eryılmaz (Kalite Müdürü): “Organik tarımın Türkiye'deki gelişme hızına paralel olarak istihdam ihtiyacı da artacak. Ayrıca organik tarım danışmanlık firmalarının artmasıyla bu ihtiyaç daha fazla olacak. Genel olarak organik tarım konusunda bilgili, deneyimli çalışan bulmak zor. Firmalar daha çok bu eğitimi kendisi veriyor. Sektörde organik tarım bilgisi, tecrübesi ve yabancı dil bilgisi olan ziraat mühendisi çok az. Bu yeterliliğe sahip ziraat mühendisleri firmalar tarafından tercih edilecektir.”
Betül Yüzüncüyıl Tavlı
Tarih : 18.12.2006
|