Milli Mücadele Döneminde Amasya
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE AMASYA
Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'ya Gelişi
İstiklâl Savaşı'nda, Sivas Vilayeti'ne bağlı Amasya Sancağı'nın Milli Mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır
Birinci Dünya Savaşından yenik çıktığı kabul edilen Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmıştır Bu anlaşmayı kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan İtilaf Devletleri, Anadolu’yu yer yer işgal etmeye başlamış, bu işgaller karşısında Anadolu Halkı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'ni kurmuşlardır
15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sonunda, padişah ve hükümetinin görevini yapmaması üzerine Türk Halkı Kuva-i Milliye güçlerini oluşturarak işgal edilen her bölgede direnişe geçmişlerdir Oysa Osmanlı Hükümeti direnişin yok olmak demek olduğuna, kurtuluşun İngiliz himayesine girmekle mümkün olacağına inanmıştı
Mustafa Kemal Paşa, padişah ve hükümetiyle bir kurtuluş mücadelesi verilemeyeceğini, kurtuluşun bir halk hareketiyle gerçekleşebileceğine inandığından Anadolu Halkı ile buluşmak, Kuva-i Milliye güçlerini birleştirmek üzere Dokuzuncu Ordu Müfettişi görevi altında 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılıp, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, 25 Mayıs 1919’da Amasya Sancağı'na bağlı Havza Kasabası’na gelmiştir
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan ayrılmadan önce Zile’de bulunan Binbaşı Cemil Vahit (Toydemir) Bey’den Amasya hakkında bilgi istemiş, Amasya’daki en nüfuzlu şahsiyetin Müftü Hacı Tevfik Efendi olduğunu öğrenmiştir 26 Mayıs 1919 günü Havza’dan Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye Havza’da yaptığı konuşmanın bir özetini ve Amasya’ya doğru yola çıkacağını bildirmiş ve söz konusu telgrafına çok kısa sürede şu cevabı almıştır
“-Amasya Halkı Müdafaa-ı Vatan ve Muhafaza-ı Din ve Devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır…”
Amasyalılar, 12 Haziran 1919’da Culus Tepe’de konuğunu karşılarken Müftü Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal Paşaya hitaben;
“-Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir…Gazânız mübârek olsun!”
Diye konuşup, kendisini kucakladıktan sonra etrafında bulunan kişileri tek tek tanıtmıştır
Amasya’daki karşılamada Müftü Hacı Tevfik Efendi ile birlikte şu kişiler hazır bulunmuşlardır: Mutasarrıf Vekili Mustafa Bey, Belediye Reisi Topcuzâde Mustafa Bey, Kadı Ali Himmet Efendi, Beşinci Kafkas Fırkası Komutanı Cemil Cahit Bey, Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi, Hoca Bahaeddin Efeni, Mevlevi Şeyhi Cemaleddin Efendi, Veysibeyzade Nafiz Bey, Kurtoğlu Hasan Bey, Ulemadan İbadizade Mehmet, Şirvani H Mahmutefendizade Mehmet, Müderris Mehmet Efendi, Muallim Mecdizade Sabri Efendi, Mecdizade Ahmet, Eytam Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzâde Mehmed Efendi, Miralayzâde Hamdi Bey, Kofzâde Hâfız Mustafa Efendi, Şirinzâde Mahmud Efendi, Melekzâde Süleyman Efendi, Kahvecizâde Mehmet Efendi, Mehmed Sırrı Bey, Veysibeyzâde Sıtkı Bey, Seyfizâde Râgıp Efendi, Arpacızâde Hürrem Bey, Topcuzâde Hilmi Bey, Mehmet Ragıp Bey, Yumukzâde Hamdi Efendi, Mumcuzade İsmail Hakkı Paşa, Yörgüçzade Rasim Efendi, Lütfi Bey (Türker), Komiser İsmail Bey, Komiser Muavini Osman, Harputizâde Hasan Efendi, Gazeteci Mehmet Sırrı Bey, Polis Cemalettin Efendi, Posta Müdürü Mehmet Ali Bey, Telgrafçı Abdurrahman Rahmi, Jandarma Zabiti Ziya Bey, Harputizade Hasan, Topçuzade Münir, Hacı Alizade Ahmet, Payaslızade Yahya, Bicanzade Süleyman, Yumukosmanzade Hüsnü, Şurutuzade Tevfik, Tiryakizade Tahsin, Hacı Osmanzade Halil, Çauşluzade Ahmet, Temiz Alizade Mehmet, Küsuz Taşanzade Ahmet, Bosnalızade Halim, Yumukzade Ahmet Efendi
Mustafa Kemal Paşa'nın Amasyalılara Hitabı
İlk karşılamanın ve kucaklaşmanın ardından Culus Tepe’den hareket eden heyete, yol boyunca öğrenciler ve halk tarafından alkışlanarak tezahürat yapıldı
Hükümet Konağına geldiğinde akşam olmuştu Mustafa Kemal Paşa burada toplanan Amasyalılara hitaben:
"Aziz Amasyalılar!"
“Padişah ve Hükümet, Itilaf devletlerinin elinde esir bir vaziyettedir Memleket elden gitmek üzeredir Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle iş birliği yapmaya geldim Hep beraber Aziz Vatanımızı ve İstiklalimizi kurtarmak için gayretlerimizle çalışmalıyız”
“Efendiler! “
“İzmir'in daha sonra Manisa ve Aydın'ın işgâli gelecekteki tehlikeyi daha açık göstermektedir İşgâl ve ilhak gibi hadiseleri, asil milletimizin tamamen muhafazası için mitingler yaparak milli heyecanı çok canlı bir şekilde göstermek lâzımdır Tahammülü imkânsız bu acıklı vaziyetin karşısında derhal bir teşkilât kurmak ve büyük devletlerin mümessillerine tesirli telgraflar çekmek lâzımdır”
“Amasyalılar!”
“Burası Havza'dan ötesi Pontus oluyor Sivas'tan doğusu Ermenistan'a katılıyor Memleket İngiliz Mandası altına giriyor Tarihi büyük Türk Milleti böyle bir esareti kabul edemez, Milletimizin tarihi şerefi vardır”
“Muhterem Amasyalılar”
“Memleketin her tarafında ateşli çalışmalar başladı Türk vatanseverlerin gayretleriyle garp memleketlerimizde milli cepheler kuruldu Cenupta Fransızlarla işbirliği yapan Ermenilere karşı bir Adana cephesi teşkil edildi Kuvvetli çetelerimiz, Fransız ve Ermenilere saldırmaya başladılar Erzurum'da Ermenilere karşı mücadele başlamıştır”
“Amasyalılar Ne duruyorsunuz, burada da mutlaka her türlü haklarımızı korumak üzere "MÜDAFAA-I HUKUK CEMIYETİ" kurmalıyız”
“Amasyalılar!”
“Düşmanların Samsun'a yapacağı her hangi bir huruç (çıkartma) harekatına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekecek,dağlara çekilecek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz Allah Milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe verecek ve vatanı bir harabe zara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız”
“ Amasyalılar, buna hep beraber yemin edelim"
Bu konuşmaya salonda bulunan Amasyalıların coşkuyla "Bütün Amasya emirlerinizi bekliyor Paşam” diye karşılık vermeleri üzerine, Mustafa Kemal Paşa: “Sağ olunuz Amasyalılar, zaferi kazanacağız, vatanı kurtaracağız”dedi
Günün yorgunluğu ve saatin hayli ilerlemiş olmasından dolayı misafirler ikamet edecekleri Saraydüzü Kışlasına çıktı
Ertesi gün, (13 Haziran 1919) Sultan II Bayezid Camii’nde Abdurrahman Kâmil Efendi, Cuma vaaz’ında cemaate ülkenin kurtuluş yolunun “milletin azim ve kararında” olduğunu öğütlemektedir:
“Muhterem evlatlarım;”
“Türk milletinin, Türk hakimiyetinin artık hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır Madem ki, milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür Artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir Şu andan itibaren Padişah olsun isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştırYegane çare-i hâlâs halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır”
“Asırlardan beri bunca şühedanın aziz ruhları üzerinde tesis olunup ikbâle ulaşan, Devlet-i Osmâni, Devlet-i muazzamanın hainane emellerinin kurban olmuştur Altı yüzyıldan beri devam eden hanedan-ı saltanat artık son günlerini yaşamaktadır Türk Milletinin bu felaketten kurtulması için bütün Müslümanların birleşmesi vatan ve milleti sevenlerin fedakârane ve cansiperâne bir tavra ve harekete kıyam etmesi lazımdır”
“Vatan ve milletimizi müstevlilerin pençe-i kahrından halâs edecek teşebbüsata girişen, yüksek kumandan ve zabitanımızın saniye müzahir olmasını, Cenab-ı Haktan hamdü senalarımızla niyaz ederiz” “İşte muhterem cemaat, bu gibi zevatı muhteremin ve betahsis hâlen şu anda cemaat arasında olup, memleket ve milleti izmihali umumîdengirdap-ı musibetten kurtarmak için ortaya atılmış bulunan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin arkasından gitmelidir
Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin Kurulması
Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya'ya gelmesi ile daha da hız kazanan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Atik-i Âli Mektebi’nde toplandı Paşa Hazretleri’nin önceki gün Amasyalılara hitaben yaptığı konuşmayı hatırlatan Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi “Bundan sorası için üzerimize düşenlerden bizler, yani sizler, yani Amasyalılar tarih önünde hesap vereceklerdir” dedi
Amasya’nın nüfuzlu kişilerinin bir araya gelerek oluşturdukları Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti toplantısına 9 Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’da iştirak edip, toplantıda hazır bulunanlara; “Faaliyet gösterecek olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin vatan ve milletin saadeti için çalışacağına inandığına ve görev alacakları kişileri şimdiden kutladığını” ifade etti
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde görev alacakların seçimleri yapıldı Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi çoğunluğun isteği ile Cemiyet başkanlığına getirildi Cemiyet içinde hizmet vereceklerin isimleri ise şu şekilde sıralandı;
Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi, Belediye Reisi Topçuzade Mustafa Bey, Abdurrahman Kamil Efendi, Hoca Bahaeddin Efendi, Şeyh Cemaleddin Efendi, Harputizade Hasan Efendi, Topçuzade Ali Bey, Topçuzade Hilmi Bey, Eytan Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzade Mustafa Efendi, Miralayzade Hamdi Bey, Kofzade Mustafa, Şirinzade Mahmud, Melekzade Süleyman, Veysibeyzade Sıtkı Bey, Seyfizade Ragıp, Yumukosmanzade Hamdi Efendi, Arpacızade Hürrem Bey
“Anadolu’dan başka hiç bir yere gitmem !”
Mustafa Kemal Paşa tarafından Edirne’deki 1 Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey’e gönderilen mektupta; Anadolu’nun genel bir durum değerlendirilmesinin yapıldığı, İstanbul’un dışında ve yabancı devletlerin denetimi ve tesirinden uzak bir il olan Sivas’ta bir kongre yapmanın ve bu toplantıya vilayetlerden ikişer kişinin delege olarak katılmalarının uygun olacağı belirtiliyordu
Mustafa Kemal Paşa mektubunda ayrıca şunları da yazmıştı; “İstiklale erişinceye kadar, tamamiyle milletle birlikte fedakârane çalışacağımı, mukaddesatım n***** yemin ve bunu gördüğüm milli arzu üzerine her tarafa tamim ettim Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek kat’idir”
Amasya Tamimi'nin İmzalanması
Saraydüzü Mevkii'ndeki 5 Kafkas Fırkası'nın karargahı olan Saraydüzü Kışlası’nda AMASYA TAMİMİ’nin görüşülmesine başlanıldı
20 Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve Hamidiye Kahramanı olarak tanınan eski Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf Bey, 3Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, İzmit Eski Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15 Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıt’atı Müfettişi Mersinli Cemal Paşa, Edirne’de 1Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’inde telgraf vasıtası ile katıldıkları görüşmeler 21 Haziran günü başladı
22 Haziran sabahına kadar devam eden görüşmelerden çok önemli kararlar ortaya çıktı Bugün, bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin yüksek sesle duyurulduğu bir gün oldu
“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” İşte bu cümle, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başıdır
Amasya Tamimi (22 Haziran 1919)
1- Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir Hükümet merkezi İtilaf Devletleri'nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürüyor
"Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin varlığı gerekmektedir Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve milli istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır Bunun için, bütün illerin her livasından parti ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir Her ihtimale karşı bunun bir milli sır hâlinde tutularak ve delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri,
2- Doğu vilâyetleri nâmına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü geçen vilâyetlerin Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetleri’nden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır O vakte kadar diğer vilâyetlerimizin temsilcileri de Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda umumi toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir
3- Yukarıdaki esaslara göre, temsilciler Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları tarafından ve çeşitli suretlerde seçileceklerdir
4- Bu esasların uygulanmasına 3 Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Eski Bahriye Nâzırı Rauf Bey, 15 Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, 13 Kolordu Kumandan Vekili Miralay Cevad bey, 3 Kolordu Kumandanı Miralay Refet Bey, Samsun Mutasarrıfı Hâmit Bey, 2 Ordu Müfettişi Cemal Paşa, 12 Kolordu Kumandanı Miralay Selahattin Bey, 25Kolordu Kumandanı Ali Fuat paşa, Bursa’da 17 Kolordu Kumandan Vekili Miralay Bekir Sami Bey,, Edirne’de Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey ve diğer bazı sivil ve askeri önemli kişiler tarafından çalışılacaktır Bundan başka eski sadrazam Müşir Ahmed İzzet Paşa, Nâfıa Nâzırı Ferit Bey, âyan üyesinden Ahmed Rıza Bey gibi kişilerden fikir ve düşünceler alınacaktır
5- Reddi İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetlerinin verecekleri telgrafların telgrafhânelerce kabul edilmeyerek çekilmesi Posta ve Telgraf Müdüriyet-i Umumiyesi’nden bildirilmiştir Bu husus kesin şekilde reddedilerek her ne şekilde olursa olsun serbestçe yazışmaların sağlanması için gösterilerde bulunarak yazışmalar sağlanacak ve bunlar elde edilinceye kadar gösterilere devam edilecektir 6- Askeri ve sivil kuruluşlar hiçbir suretle terk ve başkasına verilmeyecektir Vatanın herhangi bir tarafına yeniden yapılacak düşman işgâl hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve meydana gelen duruma göre memleketin savunmasına birlikte girişilecektir Bu sebeple komutanlar derhal birbirini haberdâr edeceklerdir Silah ve savaş malzemesi kesinlikle elden çıkarılmayacaktır
Amasya Protokolleri
Kemal Atatürk, Nutuk’ta “Amasya Görüşmeleri” hakkında ve bu görüşmelerde Salih Paşa ile Heyet-i Temsiliye adına imzalanan protokoller hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir
“Efendiler, hatırlayacaksınız, Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Amasya’da buluşmak kararlaştırılmıştı Nazır Paşa ile hükümetin dış siyaseti, iç yönetimi ve ordunun geleceği ile ilgili konular üzerinde görüşme olasılığı vardı Bunun için, daha önce kolordu komutanlarının düşünce ve görüşlerini bilmek bence pek yararlı olacaktı
14 Ekim 1919 günlü şifre telimde, kolordu komutanlarının bu üç nokta ile ilgili görüşlerini rica ettim Komutanların raporlarını belgeler arasında okursunuz
Salih Paşa, 15 Ekimde İstanbul’dan yola çıktı Biz de 16 Ekimde Sivas’tan yola çıktık 18 Ekimde Amasya’da bulunduk Salih Paşaya, uğrayacağı iskelelerde milli teşkilatlarca parlak karşılama törenleri yapılması ve bizim adımıza “ Hoş geldiniz” denilmesi için yönerge verilmişti
Biz de, Amasya’da, pek büyük gösterilerle kendisini karşıladık
Salih Paşa ile Amasya’da 20 Ekimde başlayan görüşmelerimiz, 22 Ekimde sona erdi Üç gün süren görüşmeler sonunda ikişer sayı olmak üzere beş tane protokol düzenlendi Bu beş protokolden üçünü, Salih Paşa’da kalanları biz, bizde kalanları Salih Paşa imzaladık İki tane protokol, gizli sayılarak imza edilmedi
Amasya buluşması sonucu olan kararlar, kolordulara da bildirildi
Efendiler, sıra gelmişken bir noktayı belirtmek isterim Biz milli teşkilatların ve Heyeti Temsiliye’nin İstanbul Hükümetince resmi olarak tanınmış bir siyasal varlık olduğunu; görüşmelerimizin resmi olduğunu ve sonuçlarına göre iş görmek gerektiğinin taraflarca kabul edilmiş bulunduğunu açıkça ortaya koydurmak istiyorduk
Bunun, için, görüşme sonuçları ile ilgili tutanakların protokol olduğunu kabul ettirmek ve İstanbul Hükümetinin delegesi olan Bahriye Nazırına imzalatmak önemli idi
21 Ekim 1919 günlü protokole yazılanların, denilebilir ki, hemen hepsi Salih Paşa’nın önerileri olup kabulünde sakınca görülmeyen birtakım maddelerdi”
İkinci Protokol
22 Ekim 1919 günlü ikinci protokol, uzun süren bir görüşme ve tartışmanın tutanak özetidir
Bu görüşmede, tarafların halifelik ve padişahlık konusunda karşılıklı güvenceleri ile ilgili ayrıntıları gösteren bir başlangıçtan sonra, Sivas Kongresi’nin 11 Eylül 1919 günlü bildirisindeki maddelerin görüşülmesine başlandı:
1- Bildirinin birinci maddesinde tasarlanıp kabul edilen sınırın, en az bir istek olmak üzere, elde edilmesi gerektiği, birlikte kabul olundu
Kürtlerin bağımsızlığını gerçekleştirme amacını güder gibi görünerek yapılmakta olan karıştırıcılığın önüne geçmek uygun görüldü Şimdi yabancıların işgalinde bulunan bölgelerden, Kilikya’yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet meydana getirmek için anayurttan ayırmak istendiği söz konusu edildi Anadolu'nun en koyu Türk ortamı ve en verimli, zengin bir bölgesi olan bu toprakların hiçbir yolla ayrılmasının kabul edilmeyeceği; Aydın İlinin de aynı kesinlikle ve yeğlikle yurdun bölünmez parçalarından olduğu ilkesi genel olarak kabul edildi
Trakya sorununa gelince: burada da, sözde bir bağımsız hükümet ve gerçekte bir sömürge kurmak ve böylelikle Doğu Trakya’dan da Midye-Enez çizgisine kadar olan bölgeyi bizden ayırmak amacı güdülebileceği düşünüldüFakat, Edirne'yi ve Meriç sınırını bir bağımsız İslâm Hükümetine katılmak için bile olsa, hiçbir şekilde bırakmamak ilkesi, ortaklaşa uydun görüldü Bununla birlikte, bütün bu maddede söz konusu edilen şeyler üzerinde yasama kurulunun vereceği en son karara elbette uyulacaktı, dendi
2- Bildirinin dördüncü maddesinde Müslüman olmayan halka, siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak nitelikte ayrıcalıklar verilmesinin kabul edilemeyeceğini belirten fıkra, önemle görüşüldü Bu kaydın, bağımsızlığımızı gerçekten sağlamak için, elde edilmesi zorunlu bir istek niteliğinde sayılması ve bundan yapılacak en ufak bir fedakârlığın bağımsızlığımızı kökten sarsacağı ortaya konuldu Bu dördüncü maddede söz konusu olan, Hıristiyan halka çok ayrıcalıklar vermemek ilkesi, gerçekleştirmemiz gerekli bir amaç olarak kabul edilmiştir Bununla birlikte, gerek bu konuda, gerekse yaşama hakkımızın savunulması yolundaki başka isteklerimizle ilgili konularda –birinci maddenin sonunda olduğu gibi burada da –Meclisi Milli’nin görüşüne ve kararına uyulacağı kaydı konuldu
3- Bildirinin yedinci maddesine göre bağımsızlığımız tam korunmak koşuluyla, teknik, sınai ve ekonomi ihtiyaçlarımızın nasıl sağlanacağı konusu tartışıldıÜlkemize pek çok sermaye dökecek bir devlet bulunursa bunun maliye işlerimiz üzerinde isteyebileceği denetleme hakkının kapsamı kestirilemeyeceğinden, bu konunun bağımsızlığımızı ve gerçek ulusal çıkarlarımızı zarara uğratmayacak biçimde, uzmanlarca esaslı bir şekilde düşünülerek sınırlanması ve belirtilmesinden sonra Meclisi Milli’ce uygun görülecek şeklin kabulü görüşüldü
4- 11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi kararlarının diğer maddeleri de Meclis-i Mebusan'ın kabulüne sunulmak koşuluyla genel olarak uygun görüldü
5- Bundan sonra, Sivas Kongresi'nin 4 Eylül 1919 tarihli kararlarının örgütler bölümü ile ilgili on birinci maddesinde yer alan "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"nin durumu ve bundan sonraki çalışma biçimi ve alanı söz konusu oldu
Bu maddede, milli iradeyi egemen kılacak olan Meclisi Milli’nin yasama ve denetleme haklarına güven ve serbestlikle sahip olduktan ve bu güven Meclisi Milli’ce belirtildikten sonra, cemiyetin ne olacağının kongre kararıyla belli edileceği açıklanmıştır Burada söz konusu olan kongrenin şimdiye kadar yapılmış olan Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi dışarıda ayrı bir kongre halinde olması koşuluna bağlı değildir, denildi
Cemiyetin programını kabul eden milletvekilleri, cemiyetin tüzüğünde açıklanmış olan delegeler gibi sayılarak yapacakları özel toplantı, kongre yerine geçebilir Bundan sonra, Meclisi Milli’nin İstanbul’da tam güvenlik içinde, serbest olarak görev yapabilmesi gerekir, dendi Bunun, şimdiki koşullara göre ne ölçü de sağlanabileceği düşünüldü İstanbul’un yabancılar elinde bulunması dolayısıyla, milletvekillerinin yasama görevlerini gereği gibi yapmalarına durumun pek elverişli olamayacağı düşüncesi belirdi Yetmiş Savaşında Fıransızların Bordo’da (Bordeaux) ve yakın zamanlarda Almanların Vaymar’da (Weimar) yaptıkları gibi barışın yapılmasına kadar geçici olarak Meclisi Milli’nin Anadolu'’a İstanbul Hükümeti’nin uygun göreceği güvenilir bir yerde toplanması uygun görüldü
Meclisi Milli’nin toplanmasından sonra güvenlik ve dokunulmazlık derecesi belli olacağından tam güven görülürse Cemiyet Heyeti Temsiliyesi’nin dağıtılarak teşkilatlarının çalışma amaçlarını, kongre yerine geçecek olan özel bir toplantıda kararlaştırılacağı belirtildi
Milletvekillerinin seçiminde tam serbestlik bulunması gerektiği hükümetçe buyurulmuş olduğundan, seçimler yapılırken Cemiyet Heyeti Temsiliyesi’nce karışılmamakta olduğu bildirildi
Milletvekilleri arasında İttihat ve Terakki üyesi ve orduda kötülüğü görülmüş kimseler bulunursa, bunların milletvekilli seçilmesine meydan vermemek için, Heyeti Temsiliye’ce uyarma yollu, uygun biçimde bazı örgütlemelerde bulunulmasının yerinde olacağı da düşünüldü Heyeti Temsiliye’nin bu konuda nasıl aracılık yapacağı da ayrıca bir formül halinde üçüncü bir protokol düzenlendi Birinci ve üçüncü protokoller Salih Paşa’nın önerileri olup hayata geçirilmemiştir Ayrıca, gizli sayılıp imzalanmayan 4 ve 5 protokol bulunmaktadır
|