KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Bilgisayar & İletişim > İşletim Sistemleri


İşletim Sistemleri - Windows ve Linux hakkında bilgiler, haberler ve eklentiler


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 20.09.07, 18:28
CherheM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Acemi Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek
Mesajlar: 130
Teşekkürler: 0
Üyeye 13 kez teşekkür edildi
Arrow Neden GPL?

"Hukuk, birbirleriyle çelişen farklı çıkarlardan doğar ve yine bu çelişki tarafından koşullandırılır. Dolayısıyla hukuk, belirli bir toplumsal ortamda, farklı özel çıkarlar arasındaki çelişkiye denk düşen tarihsel bir kategoridir. Pashukanis'in [1] de belirttiği gibi, hukuk, hukukçuların kafalarında ve teorilerinde yer alan tarihdışı bir olgu değildir."


Tam aksine, hukuk, insanların çoğu zaman farkında olmadan, üretim ilişkilerinin zorlamasıyla girdikleri belirli bir tarihsel bağlamda gerçekleşen toplumsal ilişkiler kümesidir. Yazılım dünyasındaki farklı çıkarların hukuksal alanda somutlanması olan yazılım lisanslarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda, tarihte kısa bir gezinti faydalı olacaktır.


Yazılım terimi ilk kez 1957'de Tukey tarafından kullanılır. Aslında yazılım özgür doğar ve uzunca bir süre aşağıdaki üç özelliği içerir:

1- Yazılım, kaynak koduyla verilir ya da kaynak kodu dağıtım masrafı dışında ek bir ücret talep etmeksizin dağıtılır.

2- Herhangi bir kişi, yazılımı, onu geliştirene bir lisans parası ödemeden, dağıtma hakkına sahiptir.

3- Herhangi bir kişi, yazılımı kendi ihtiyaçlarına göre değiştirebilir ya da ondan faydalanarak yeni bir yazılım yaratabilir.


Ancak, 1960'ların sonlarına doğru bu durumun değiştiğini görürüz. Bunda özellikle IBM'in, donanımı ve yazılımı ayrı ayrı fiyatlandırma girişiminin rolü büyüktür [2]. Yazılım piyasası yavaş yavaş oluşmaktadır. 1970'lerin ortasında bugün çok yakından tanıdığımız, ama o zamanlar o kadar tanınmayan “kötü adam” ortaya çıkar ve paylaşımı doğal bir olgu olarak kabul eden yazılım meraklılarını hırsızlıkla suçlar [3]:

BASIC kullanan yüzlerce kullanıcıdan aldığımız geri beslemeler epey olumlu. Bununla birlikte iki şaşırtıcı durum var, 1- "kullanıcıların" çoğu asla BASIC'i satın almamış (Altair bilgisayar sahiplerinin %10'undan azı satın almış BASIC'i) ve 2- hobicilere yapmış olduğumuz satışlardan elde ettiğimiz gelire bakılacak olursa Altair BASIC için harcadığımız emeğin saati 2$'dan daha aza geliyor.

Neden böyle? Hobicilerin çoğunun farkında olacağı gibi çoğunuz yazılımı çalıyorsunuz. Donanım için ödeme yapılmalı ama yazılım paylaşılacak bir şeydir. O yazılım üstünde çalışmış insanlara ödeme yapılıp yapılmaması kimin umurunda?

Bu adilce bir davranış mı? Yazılım çalarak yapamayacağınız şey, bir problem çıktığında MITS'e gitmektir. MITS yazılım satarak para kazanmıyor. Bize ödenen para, manuel, teyp ve bununla ilgili harcamalar bunu başabaş bir operasyon yapıyor. Yaptığınız şey iyi yazılım geliştirilmesini engellemek. Profesyonelce bir işi bedavaya nasıl yaptırırsınız? Hangi hobici programlamaya, hataları bulmaya, ürünü belgelemeye ve bunu bedava dağıtmaya 3 adam-yıl ayırır? Gerçek şu ki biz hariç hiç kimse hobi yazılımına bu kadar yatırım yapmadı. 6800 BASIC'i yazdık ve 8080 APL ve 6800 APL'yi yazıyoruz fakat bunu hobicilere sunmak için pek bir hevesimiz kalmadı. Doğrudan söylemek gerekirse, yaptığınız şey hırsızlıktır.

Fakat bu “kötü adam”ı o kadar da suçlamamak gerekir. O sadece diğer “kötü”leri alt edecek kadar başarılı olmuştur. 1970'li yıllarda bilgisayar kullanıcılarının profili hızla değişmektedir. Artık söz konusu olan yalnız üniversiteler, araştırma enstitüleri ya da askeri kurumlar değildir. Bilgisayarlar iş dünyasının içine daha çok girmiş, PC'lerle beraber (genelde oyun amaçlı olsa da) evlere girmeye başlamıştır. İşte bu süreçte, yazılım firmalarının değişen kullanıcı kitlesine göre stratejik bir karar almaları gecikmemiştir: Kaynak kodunun yazılımdan ayrılması.


Yeni kullanıcıların, öncekilerin aksine, bilgisayarla ilişkileri ileri düzeyde değildir. Dolayısıyla onlar için önemli olan programın çalışıp çalışmamasıdır. Bu yüzden, kaynak kodunun programla beraber veriliyor olması, hızla çoğalan ve yazılım firmalarının hedef kitlesini oluşturan kullanıcılara bir anlam ifade etmez. Bir diğer deyişle, yazılımdaki özgürlüğe kısa vadede ihtiyaçları yoktur. Ancak, firmalar için, kendilerinin sahip olduğu ama rakiplerinin sahip olmadığı herhangi bir bilgi piyasa içindeki rekabette bir avantajdır. Dolayısıyla firmalar, müşterinin talep etmediği, ama rakiplerinin ulaşamaması durumunda kendilerine piyasada avantaj sağlayacak yazılım kaynak kodunu saklama yoluna gittiler.

Bir diğer deyişle, kapitalizmin ilk oluşum yıllarında toprağın çitlenmesi yasalarına benzer şekilde, yazılımın etrafına, copyright yasaları çerçevesinde çitler örülmeye (fencing) başlandı. Bu yeni çitleme yasalarıyla, yazılımda özgürlüğün içerdiği üç özellik çitlerle örülerek yazılım özel sahipli hale getirildi ve çitlerin dışında kalan kullanıcılar içinse yeni yasalar şöyle oluştu:

1- Yazılım, kaynak koduyla verilmek zorunda değildir.

2- Herhangi bir kişi, yazılımı, onu geliştirene bir lisans parası ödemeden, dağıtma hakkına sahip değildir.

3- Herhangi bir kişi, yazılımı kendi ihtiyaçlarına göre değiştiremez ya da ondan faydalanarak yeni bir yazılım yaratamaz.

1980'li yılların başında, yazılımın özel sahipli (proprietary) hale getirilmesi süreci hızla ilerlemekteydi ve çitleme hareketi hacker'ların çalışma alanlarına yönelmişti. Burada öncelikle hacker'lar hakkındaki yanlış bilgilendirmeyi düzeltmek gerekir. Hacker'lar medyada gösterildiği gibi banka hesaplarına giren ve web sitelerine saldıran kişiler değildir. Söz konusu yıkıcı eylemleri yapanlara cracker adı verilir. Hacker'lar yıkmanın aksine, yazılımı yaratıcı etkinliklerinin bir nesnesi haline getiren, özellikle İnternet'in inşasında büyük pay sahibi olan insanlardır. Dolayısıyla, sıradan bilgisayar kullanıcıları gibi, yazılımın sadece çalışıp çalışmaması ile ilgilenmeyen, var olan yazılımları sürekli geliştirmeye/iyileştirmeye uğraşan ve bunun için de yazılımı kaynak kodundan ayrı düşünemeyen yazılımcılardır [4].

Bu bağlamda, hacker'ların uzunca bir süre PC'leri birer oyuncak olarak gördüklerini, daha çok üniversite ve araştırma enstitülerinde çok daha gelişmiş bilgisayarlar etrafında kümelendiklerini belirtmekte fayda var. Bu nedenle, PC'lerdeki yazılımların özel sahipli hale getirilmesi hacker dünyasında çok büyük bir yankı bulmadı. Ta ki süreç hacker'ların kullandığı yazılımlara yönelene dek!

Hacker'ları hacker yapan, onların yazılımla kurdukları sınırsız/özgür ilişkiydi. Yazılımı kaynak kodundan koparmak demek, hacker'ların varlıklarının ön koşullarından biri olan üretici etkinliklerini de yok etmek demekti. Nitekim öyle de oldu. 1980'lerin ortasına gelindiğinde hacker toplulukları hızla dağılmaktaydı. Öyle bir dağılma ki Levy'nin 1984 yılında ilk baskısı yayınlanan kitabında Stallman, hacker kültürünün son temsilcisi olarak tanıtılmaktaydı. Bu nedenle, Stallman'ın 27 Eylül 1983'te ilk duyurusunu yaptığı GNU projesinin başarıya ulaşması pek de olanaklı görünmüyordu. Stallman, herkesin özgürce kullanabileceği, UNIX tipinde bir işletim sistemi yazacağını duyuruyor, bu amaç doğrultusunda zaman, program ve para desteği istiyordu.

O günlerde çok sıradışı ve çılgınca görünen bu girişim, hepimizin de bildiği gibi başarıya ulaştı ve dünya GNU öküzünün boynuzları üzerinde dönmeye başladı. Elbette ki, Stallman'ın ve projeye katkı koyan diğer yazılımcıların yeteneği projenin gelişim sürecinde önemli bir rol oynadı. Ancak bu başarı, GNU GPL (General Public License-Genel Kamu Lisansı) olmadan anlaşılamaz.

Aslında ironik olarak, GNU GPL de copyright yasalarına dayanıyordu. Fakat, yazılımdaki mülkiyet ilişkilerini iki adımda özetlenebilecek bir çerçevede yeniden tanımlıyordu. İlk hamle, GNU projesindeki yazılımlarda çitlerin kaldırıldığının ilan edilmesiydi. Dolayısıyla, ilk günlerindeki gibi, yazılım kaynak koduyla veriliyor; kullanıcıların yazılımı kendi ihtiyaçlarına göre değiştirmesine ya da arkadaşlarıyla paylaşmasına izin veriliyordu. Ancak, ikinci hamlede kullanıcıların “özgürlüğü” kısıtlanıyordu: Hiçbir kullanıcı, diğer kullanıcıların özgürlüğünü kısıtlama özgürlüğüne sahip değildi. Bir diğer deyişle, GPL'li bir yazılım, çevresine çitler örerek özel sahipli hale getirilemezdi.

Bu bağlamda GPL, bir virüs gibi yazılımdan yazılıma yayıldı [5]. GPL'li kaynak kodundan türetilen yazılımlar, yine aynı lisansla, GPL ile, dağıtılmak zorunda olduğundan GNU projesi çığ gibi büyüdü. Fakat GPL'e yöneltilen eleştiriler de tam bu noktada yoğunlaşıyor: GPL, kullanıcıların özgürlüğünü kısıtlayarak, etik olmayan bir davranış sergiliyor. Bu eleştiri sahiplerinin, Microsoft yöneticilerinden, açık kaynak kod dünyasından Eric Raymond'a [6] kadar uzanıyor olması, GPL'in özgürlük bağlamında tartışılmasını gerekli kılıyor.

Herşeyden önce, GPL, Özgür Yazılım dünyasının anayasasıdır. Bu dünyaya dahil olmak için çitlerden atlamanıza gerek olmadığı gibi kapı (Gates) ve pencere (Windows) kavramları da bu dünyaya ait değildir. Bu dünyada yer almakta ya da almamakta özgürsünüz. Ancak, bu dünyada tek bir kural vardır: Başkalarının girişini engellemek için çit örmek yasaktır! Bu dünyada var olup olmamak kişinin tamamen özgür seçimine bağlı olduğundan, GPL'in özgürlüğü kısıtlayıcı olduğu iddiası yersizdir.

İkinci olarak, özel sahipli yazılım geliştiren firmalar için kaynak kodu, başkalarının bilmemesi gereken bir bilgidir. Özgür yazılımda ise kaynak kodu, sürekli biriken toplumsal bilgi olarak kavramsallaştırılır. Bu bağlamda, GPL, bu sürekliliği garanti altına aldığı gibi, yazılımcılar arasında karşılıklı yardımlaşmanın ve paylaşımın önünü açarak yazılımı toplumsallaştırır. Ayrıca GPL, kullanıcıyı salt tüketici konumundan, tüketirken üreten durumuna getirir. Yazılımın hep özgür olacağı güvencesi, projeye katkı koyabilecek kullanıcıların motivasyonunu arttırır.

Son olarak, GPL'li özgür yazılım, başlangıçta kendinde özgür olan yazılımın, bilinçli bir özgürlüğe kavuşmuş halidir. GPL ile yazılımdaki özgürlük net olarak tanımlanır ve yazılımcıların/kullanıcıların, yazılımla kurduğu özgür ilişkinin sürekliliğinin sağlanması temelinde biçimlenir. Bu bağlamda, GPL, yazılımdan para kazanmaya karşı çıkmaz. Karşı çıktığı yalnızca, yazılımın özel sahipli hale getirilip diğer kullanıcıların özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Dolayısıyla oyunun kurallarını, firmalar değil, bizzat yazılımı geliştirenler koyar.


Neden GPL?, İzlem Gözükeleş, Penguence Sayı 5
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 20.09.07, 22:49
ZipMaker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
İlk KeLBaYKuŞ!
 
Kaydolma: 28.08.06
Erkek
Mesajlar: 12.101
Teşekkürler: 516
Üyeye 12.629 kez teşekkür edildi
Standart

Aydınlattığın için teşekkürler
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006