BUGÜN sizinle birini tanıştıracağım... Mutlaka tanışmanız lazım çünkü.
*
"Kaleci..."
Lakabı bu.
Ama insan kumaşından o kadar iyi anlar, öylesine ölçüp biçer ki, "terzi" de derler ona...
Yetenek fabrikatörü.
*
Yıl, 1981...
Henüz 10 yaşında, zargana gibi ince uzun bir oğlan getirdiler ona... Baktı, baktı, "sol açık oyna" dedi. Sonra "orta sahaya geç" dedi. Ardından "libero ol" dedi. En son "santrfor mevkiine geç bakayım" dedi. Seyretti... Döndü yanındakilere, "bu çocuk dünyanın en büyük santrforu olacak" dedi.
*
Kehanetti bu.
*
8 yıl sonra...
Eskişehir Atatürk Stadı.
Dakika 61.
O zargana, girdi oyuna...
Titriyordu.
Çaktı topa, taktı ağlara.
Hakan’ın ilk golüydü bu.
*
241’in 1’i.
*
İlk golünü Eskişehirspor’un kalecisi Tanoviç’e atmıştı. Şimdilik, son golünü Manisaspor’un kalecisi Ufuk’a attı. Türkiye’de ve Avrupa’da gol atmadık stat bırakmadı neredeyse... Zdravkov’a 11, Gançev’e 12 gol attı. Rekor, Şanver’de, 14... Şanver, bu büyük krampon için şöyle demişti espriyle, "Hakan’ı Avrupa’ya ben gönderdim!"
*
Mobilyacıydı babası... Zor günlerdi, iflas kapıdaydı. Evini ipotek ettirmiş, borçlanmış, moralleri bozulmasın diye evlatlarından gizlemişti... Hakan, genç milli takım seçmelerinden eve döndü, anneciğini ağlarken buldu. Sordu, ısrar etti, öğrendi. "Merak etme, futbolcu olacağım, sana yeni bir ev alacağım" dedi... Genç milli oldu, Sakaryaspor’la masaya oturdu. Profesyonel oluyordu. Yaş, 15... "Bir otomobil ve 150 bin lira verelim" dediler. İlla "ev" dedi. Aldı... Annesine verdiği sözü tutmuştu.
(Anneciği hasta şimdi... 1.5 yıldır kanser tedavisi görüyor. O nedenle 241’inci golünü annesine armağan etti... Aklı onda.)
*
UEFA Kupası kazandı. 7 defa şampiyon oldu. 5 Türkiye Kupası, 3 Cumhurbaşkanlığı Kupası kaldırdı. İtalya Kupası’nı da... Dünya Kupası’nın en hızlı golünü attı, dünya üçüncülüğü yaşarken... Türk tarihinin en golcü futbolcusu... Milli Takım’ın, Galatasaray’ın en golcüsü... FIFA’dan dünyanın en iyi golcüsü unvanını aldı. Dünya Karması’na iki kez çağrılan tek Türk... Avrupa kupalarında en çok gol atan Türk... UEFA Kupası’nın ilk Türk gol kralı.
Bulup çıkardığı "tıfıl"ların 21 tanesi, A Milli oldu.
Hakan Şükür, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Aykut Yiğit, Bülent Uygun, Recep Çetin, Turan Sofuoğlu, Rahim Zafer, Şaban Yıldırım, bazıları...
O keşfetti.
O yetiştirdi.
Onu kimse tanımıyor!
Hálá "Mercedesim" dediği bisikletiyle dolaşıyor Sakarya sokaklarında... Türk futbolunun "dev"lerini yaratan, idealist, ahlaklı, şov yapmayan, perde arkasında kalmayı tercih eden, "gizli kahramanlar"dan sadece biri...
*
"Müthiş teknik direktörüm" diye ortalıkta dolaşanların keşfettiği, yetiştirdiği bir tane bile futbolcu yokken... Onlar, hiç karşılık beklemeden gecesini gündüzüne katıyor.
"Skor" değil, "spor" basını olacaksak eğer...
Ekrem Karaberber gibilerini daha çok ön plana çıkarmalı...
Haklarını teslim etmeliyiz.
*
Ve son cümle...
Ders gibi.
Ekrem Hoca’dan...
"Biz eğiticiyiz. Görevimiz haysiyetli insanlar yetiştirmek... Sportif faaliyet sonra gelir."