Tuncelİ Beledİye BaŞkani SongÜl Erol Abdİl:
TUNCELİ BELEDİYE BAŞKANI SONGÜL EROL ABDİL:
Evren ve Ağar dikkate alınmalı
Abdil, 'Evren, Kürt sorununun yasaklarla çözülemeyeceğini görebiliyorsa veya Mehmet Ağar benzer şeyler söylüyorsa dikkate alınmalıdır' diyor
SOHBET ODASI
DERYA SAZAK
DERYA SAZAK: Türkiye'nin tek kadın il belediye başkanı olarak 2004 seçimlerinden bu yana Tunceli'de görev yapıyorsunuz. Doğu'da kadın olmanın zorluğu bir yana onca rakip arasında belediye başkanı seçilmeniz müthiş bir başarı öyküsü. Nasıl oldu?
SONGÜL EROL ABDİL: Sendikacılıktan geliyorum. 1990'larda Çankaya Belediyesi'nde çalıştım. 2004 yerel seçimlerinde SHP çatısı altında Murat Karayalçın'ın liderliğinde güç birliği yapılmıştı. DEHAP'lı kadınlar beni önerdiler. sHalkı anlamakta kadınlar daha başarılı. 10 erkek adayla yarıştım. Solda güç birliği yapınca rahat kazandık.
3 yıllık icraatın ardından halk DTP'li yerel yöneticilerden ve sizden memnun mu?
Her şeyden önce rantçılıkla mücadeleyi esas alan, şeffaf, katılımcı bir programla halkın önüne çıktık. 9 milyon YTL borçla belediyeyi devraldık. Çok sıkıntılı günler geçirdik. Su paralarına bile haciz konmuştu.
AKP katkı sağlıyor
Enkaz devralmışsınız!
Evet. Belediyenin kendi faaliyetleri durmuştu. Kadın belediye başkanı olmanın avantajını o dönem biraz kullandım Türkiye'de bir ilden seçilen tek kadın belediye başkanı olduğum için bakanlar arıyordu, tebrik etmek için. İçişleri Bakanımız Abdülkadir Aksu ile görüşmüştüm ve borçlarımızı taksitlendirdiler. Kasamızı aktif bir konuma getirdik. AKP hükümetinin bu bağlamda belediyelere önemli katkısının olduğunu düşünüyorum. Borçları yeniden yapılandırdılar. Biz de geçen 3 yılda hiçbir şekilde borçlandırma yapmadık. Belediyemizin gelirleri giderlerini dengeledi.
Tunceli belediyesinin bütçesi nedir?
Yılda 8 milyon YTL. Bunun 6 milyon YTL'si personel gideri. Ancak son dönemde gelirlerimizde bir azalma var. Askeriye su parası ödememek için sondaj vurmaya başladı, komando tugayı su buldu. Su parası gelirlerimizde ciddi bir düşüş yaşanacak. İlk defa AB'den hibe aldık. Tunceli'nin içme suyu projesi için, Doğu Anadolu Kalkınma Programı çerçevesinde 630 bin euro destek sağladık.
Türkiye'den bir kadın belediye başkanı'na Avrupa'dan da destek var, öyle mi?
Evet, AB'den çeşitli projelere katkı sunmak istiyorlar. Şu anda yeni bir program daha başlıyor. Kadın girişimcilere istihdam sağlamak için destek verecekler.
Kadınları siyasi alana çekmek gerekiyor. 1990'lı yıllardan bu yana Diyarbakır, Batman, Hakkâri çok farklı bir gelişim gösteriyor. Ve bu gelişimde DTP'nin kadın politikasının çok etkileyici olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de 18 tane kadın belediye başkanı var. 9'u DTP'den. Kota göstermelik değil. Her kademede yüzde 40 temsil söz konusu.
Nevruz nasıl geçecek?
Türkiye'de Kürt meselesinde 'ateşkes'le birlikte önemli bir gelişmenin olduğunu düşünüyoruz. Bunun stratejik bir durum olduğunu da görüyoruz. Geçiştirilen bir süreç değil. Zaman kazanmak için yapıldığını düşünmüyoruz. Nevruzu bayram şenliği içinde kutlayacağız.
PKK silah bırakmak istiyor mu?
Evet. Türkiye'deki koşullar sağlanırsa bir silahsızlanmaya doğru gideceği izlenimini alıyoruz, bölgede. Açıklamalara bakılarak öyle bir durum olduğunu görüyoruz. Türkiye'de de farklı kesimlerin farklı açıklamaları oluyor, bu da çok önemli. Evren'in açıklamaları çok önemliydi. 12 Eylül 1980 darbesinin başındaki insan, Kürt sorununun yasaklarla çözülemeyeceğini görebiliyorsa veya Mehmet Ağar o da çok kritik dönemlerde görev yapmış, benzer şeyler söylüyorsa dikkate alınmalıdır.
Evren ve Ağar'ı buluşturan şey ne olabilir sizce?
Irak'taki gelişmeler, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Türkiye ile birlikte bu sorunu çözme konusundaki iradesi yeni bir dönemin işaretlerini veriyor. PKK da silahla bir yere varılamayacağına inanmış gözüküyor. Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Barzani ve Talabani'yi destekliyorlarmış gibi gösterilmesini ve bundan doğan kaygıları da yersiz buluyorum.
Konuşurken zorluk çekiyoruz
Kuzey Irak'taki statü, 'Kürdistan' adıyla ayrı bir devlete dönüşürse ve Kerkük referandumunda fiili bir durum doğarsa Türkiye bu durumu tanımayacağını ilan ediyor. Gerilim biraz da bu nedenle tırmanmıyor mu?
Türkiye gerçek anlamda Kürtlere yönelik açılımlar sağlarsa bu endişelere gerek yok.
Nedir bunun çerçevesi?
TÜSİAD bunun çerçevesini ortaya koydu: Kürtçenin gerçek anlamda eğitim dili olması. Bununla birlikte Anayasa'da değişiklikler yapılması gerekiyor. Son günlerde partimiz üzerinde baskılar artıyor. Baskı yaptıkça ne oluyor, insanların duyguları, düşünceleri kayabiliyor. 'İnsanlara dağı göstermemek' gerekiyor. Politikalar ne kadar çok demokratik ve yumuşak olursa, aidiyetlik duygusu o kadar güçleniyor. Maalesef Türkiye'de son dönemlerde Milliyetçilik pompalandıkça, insanlarda kimliğini öne çıkarma eğilimi artıyor.
Kürt milliyetçiliği...
Tam milliyetçilik değil de şöyle bir duygu oluşuyor: Biz de kendimizi koruyalım. Bu duyguyla farklı düşüncelere yönelme başlıyor.
'Kerkük'e saldırıyı Diyarbakır'a yapılmış sayarız' gibi yanlış meydan okumalar da bu duygunun ürünü mü?
Diyarbakır İl Başkanımızın konuşmasında böyle bir şey olmadığını söylüyor arkadaşlarımız. Bazen düşüncelerimizi net ifade etme konusunda sıkıntılar olabiliyor. Bazen çok farklı afişe ediliyor sözlerimiz.
Bu da üzerimizde baskı oluşturuyor. Ortak dili yakalayabilme konusunda elbette eksikliklerimiz olabiliyor veya söylemlerimiz farklı algılanabiliyor. En büyük zorluğu konuşma yaparken çekiyoruz.
Park inşaatında ben de çalıştım!
DTP bu seçimde ne yapacak ? Yüzde 10 barajını aşmakta zorlanacağınız gözleniyor, 'bağımsız' adaylarla mı seçime gireceksiniz?
Öncelikle DTP güçlü ittifaklar yapmayı planlıyor. Parlamentoya girmeyi sağlayacak ittifaklar. Eğer bu ittifaklar sağlanmazsa 'bağımsız girmeliyiz' düşüncesi ağır basıyor. Bağımsız girilmesi halinde de güç birliği gerekiyor. Solda demokratik güç birliği arıyoruz.
Kadın sorunlarına daha fazla ilgi göstermek bakımından ne yapıyorsunuz belediyede? Nasıl bir çalışma düzeniniz var?
Salı günleri 'halk günü' yapıyorum ve çoğunlukla kadınlar geliyor. Bazen şöyle durumlarla da çok karşılaşıyorum: Mahalle muhtarının bir sorunu çözülemiyorsa bir sürü kadını toplayıp getiriyor. Çünkü kadınların üzerimizde daha çok etkileyici olduğunu görüyorlar. 8 tane park yaptık. Park inşaatında ben de çalıştım.
Kazma, kürek...
Evet. İhtiyaç neyse onu yapıyoruz. Gübre taşınması gerekiyorsa gübre taşıyoruz . Çiçek ekilmesi gerekiyorsa çiçek ekiyoruz. Kadınlar çalışınca herkesin ilgisi artıyor.
DTP'li belediyelerle ilgili Ankara'da, İstanbul'da şöyle algılama var: 'Kürt sorunu'na ilişkin 'siyaset yapma' dışında halkın günlük sorunlarıyla ilgilenmiyorlar, diye...
Öyle değil. Evet 'siyaset yapılıyor', bu da önemli bir şey çünkü bizler belediye başkanlarıyız ve kendi ilimizde ve hem de bölgemizde yaşayan insanların sorunlarını çözmek içinde çalışıyoruz. Aksini söylemek haksızlık olur. Bugün eğer Türkiye ekonomik olarak sıkıntı yaşıyorsa, her gün televizyonlarda görüyoruz ya da basında takip ediyoruz işte bir sürü insan ya da kurumlarda hâlâ çok ciddi rant ilişkileri dönüyor. İstanbul'da rögara düşen Dilara'nın ölümüne çok üzüldüm. Hangi çağda yaşıyoruz?
Tunceli batıdan farklı gözüküyor
'İşte benim rüyam' diyebileceğiniz bir Tunceli'de nasıl bir gelecek düşlüyorsunuz?
Tunceli çok güzel, doğa harikası bir kent. Yemyeşil. 42 bin hektarlık orman alanıyla Türkiye'nin en büyük milli parkı. Binlerce bitki çeşidi ve sularıyla eşsiz bir yer. Munzur'un çevresini korumaya aldık ve yapılaşmaya kapattık.
Şehrin içindeki barakaları kaldırdık. Festivaller düzenliyoruz. Tunceli değişiyor. Hafta sonları Munzur kenarında piknik yapıyor insanlar. Vadi boyunca yürüyüş yapıyorum. Gökkuşağı ekmek fabrikası açtık. Dört katlı, kafeteryası, restoranı var, üst katı da kütüphane. Yeni bir sinema açıldı.
Hayat devam ediyor. Kentin turizm potansiyeli çok yüksek ama dışarıdan insanlar gelmiyor. Tunceli batıdan farklı gözüküyor. Ateşkes süreciyle birlikte çatışmalarda ciddi bir düşüş sağlandı. Gerçek anlamda barış ortamı sağlanmasıyla bölge insanı ve Türkiye çok önemli aşamalar kaydedecek. Toplumsal barışı sağlamış Türkiye düşlüyorum.
milliyet
|