"...Çek kandil dağına..."
"...Çek kandil dağına..."
.Sınırı geçtikten sonra bir taksiye bindim ve beni Kandil Dağı"na götür dedim. Taksi de beni oraya götürdü."
16 Mart 2007 Cuma 06:14
Kandil'e gitme kılavuzu
HÜRRİYET muhabiri Sebati Karakurt, Kandil Dağı"na gittikten sonra, bir akşam polis tarafından alınıp sorgulanmıştı.
Kendisine sorulan sorulardan biri de "oraya nasıl gittiğiydi".
Herkes, bunun arkasında gizli planlar, karanlık kontaklar arıyordu.
Sebati Karakurt aynen şunu söyledi:
"Sınırı geçtikten sonra bir taksiye bindim ve beni Kandil Dağı"na götür dedim. Taksi de beni oraya götürdü."
O gün kimse bu açıklamaya inanmadı.
Herkes kafasındaki komplo teorisinin istikametinde yürüdü.
* * *
Şimdi önümde bir Amerikan dergisinin 1 Mart 2007 tarihli nüshası duruyor.
Derginin adı "The New York Review of Books".
Dergi üç sayfasını Türkiye"nin Kürtlerine ayırmış.
Christopher de Bellaigue adlı bir yazarı kaleme almış.
Orada bir şey dikkatimi çekti.
Derginin yazarı da Kandil"e aynı Sebati Karakurt gibi gitmiş.
Yani taksiyle.
Demek ki sınırın öteki tarafında işler böyle yürüyor.
Bu önemli istihbarat bilgisini, komplo teorisyenlerinin bilgisine sunuyorum.
* * *
Bana göre bu yazıda çok ilginç bazı gözlemler var.
Mesela, Öcalan"ın kişiliğine doğru teşhisler konmuş.
Kandil Dağı"ndaki genç kadın teröristlerin, Öcalan"ın kitaplarını okuduklarını ve kendisini neredeyse büyük bir felsefeci olarak gördüklerini anlatıyor.
Ama yazar, bu kitaplarda yazılan şeyler arasında parlak sayılabilecek birkaç cümleden başka bir şey bulunmadığını belirtiyor.
Öcalan"ın son "eserlerinden" birinin adı, "Demokratik Ekolojik Paradigma"ymış.
"Paradigma kelimesi, 1980"li yıllarda Thomas Kuhn tarafından moda haline getirilmişti.
Demek ki Öcalan, 25 yıl gecikmeyle bu kelimeyi keşfetmiş.
Yani nasıl Stalin, Mao gibi diktatörler müritlerine her konuda görüşlerini aktarmışsa, Öcalan da onları izlemiş.
Derginin yazarının görüşü ise farklı.
"Bu kitapta yazılanlar, herhangi bir Yeşiller Partisi programından farklı değil" diyor.
* * *
Ama gözlemlerinin asıl ilgi çekici yanı, Öcalan"ın son yıllarda "Türkiye Devleti"nden yana bir tutum izlediğini" söylemesi.
Öcalan"ın, Başbakan Erdoğan"a karşı "Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerini" savunduğunu anlatıyor.
Bu arada bağımsızlık tezlerinden, hatta federal taleplerden bile vazgeçtiklerini vurguluyor.
Hatta Öcalan"ın "derin devletle" ilişkileri bulunduğu bile ima ediliyor.
* * *
Benim dikkatimi çeken bir bölüm de şu:
2003 yılında PKK"nın sözde "komutanlarından" 17"sinin örgütten ayrılıp başka hareketlerde yer alması.
Ve PKK"nın bunlardan 7"sini öldürmesi.
* * *
Yazıda düşündürücü bazı rakamlar da var.
Bellaigue, Kuzey Irak"taki Kürt bölgesinin ekonomik açıdan Türkiye"ye bağlı olduğunu yazıyor.
Bu arada Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı"nın verdiği bir rakamı aktarıyor.
Türkiye"den bu bölgeye yapılan gıda ve inşaat malzemesi ihracatı 5 milyar doları bulmuş.
Bu da bizim bu bölgeyle ilgili politikamız açısından önemli bir bilgi.
Özetle şunu söyleyeceğim:
Dergideki yazı ayrıntılı ve oldukça tarafsızdı.
İstihbarat örgütlerinin, Dışişleri"nin ve siyasetçilerin dikkatle okumasında yarar var.
Ertuğrul ÖZKÖK
|