Uyarı

Görmek için lütfen buradan üye olunuz.

Medya wikileaks'ten oluk oluk akan bilgilerle paniğe kapılmış olacak ki, belgeleri doğru dürüst okumadan Davutoğlu'ndan ve Gül'den kahraman çıkarma telaşına girdi...

En önemlisi; 09ANKARA1472 kodlu belge de, özellikle Abdullah Gül'ün en son "füze kalkanı" kahramanlığıyla ilgili. Bütün basınımızın bir yalan makinası kabilinden yücelttiği bu olay, Amerikan belgelerinde ve Ekim 2009 tarihinde nasıl geçiyor, bakalım:

Belge, Türk yetkililerle "ilkin ve herşeyden önce füze savunma sistemi" konusunda görüşecek bir diplomata, ön bilgiler veriyor. Füze kalkanının, ABD için öncelikli gündem olduğunu vurguluyor.

Değerlendirmeye göre "Türkler ABD füze savunma planlarının güncelleşmesinden çok memnun olacaklar." Ama, "füzeleri Türkiye'ye yerleştirme talebi için siyasal ortam karışık," çünkü Türkiye hükümeti "ABD'yle güçlü ilişkilerini sürdürürken hem İslam dünyası hem Rusya'yla bağlarını korumak gibi ince bir çizgi tutturmayı sürdürüyor." Ardından konsolosluk, füze kalkanı kulisi yapmak üzere gelen diplomatına şunu tembihliyor:

"Hükümet, herhangi bir füze savunma programının özel olarak İran'a karşı ve bariz biçimde İsrai'ı destekleme amaçlı olmadığını açıkça gösterebilmeli." Çok açık olarak, ABD, Türkiye'nin Ortadoğu'daki takiyye diplomasisini sürdürebilmesi için, böyle bir esnekliğe muhtaç olduğunu biliyor.

Basınımızda ilan edilen NATO belgelerinde "İran" adı geçmiyor propagandasının, ABD tarafından öngörülen ve tanınan bir esneklikle tutarlılığı ortaya çıkmaktadır.

TÜRKİYE BİR SAVAŞA HAZIRLANIYOR

Belgede, aynı zamanda, "sistemin NATO Kumanda ve Denetiminde bir NATO sistemi olduğunun açıklıkla Türk yetkililere belirtilmesi gerektiği" söyleniyor. Bu bağlamda, "Türkiye'de nüfusun yoğun olduğu merkezleri koruyacak bir iç füze kalkanı kurma çabalarının" da destekleneceğini ekliyor. "Sistemin, NATO'nun gelecekteki herhangi bir kumanda ve denetim yapısıyla işleyebilecek biçimde olacağını vurgulayın" diyor. Başka deyişle, füze kalkanı, öngöremediğimiz bir NATO yönetiminin kararlarıyla, Türkiye'nin bir savaş cephesine dönüştürme tasarısı olarak görülüyor.
ABD Konsolosluğu'nun bu raporuna göre, Türkiye, "P5 artı 1 önerisini kabul etmesi için İran'a alttan alta baskı yapıyor." Dahası, tam da basınımızın nasıl bir yalan makinasına döndüğünü gösterircesine şu yazılıyor: "Türk hükümeti, bazı önemli sonuçlar aldığımız, nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarımızda güçlü bir ortaktır. Politik olarak, "Politik olarak Türkiye İran konusunda kendini Rusya ile bizim aramızda konumlandıracak. Sıkıştırılır ve zorlanırsa, bizim yanımıza kayacak."

Şimdilik bu kadar. AKP hükümetinin propaganda ettiği politikaları ile kulislerde yürüttüğü politikaları arasında nasıl bir uçurum olduğu ABD gizli belgelerinde netlikle ortaya görülüyor. Hükümet, halkını aldatmakla mı suçlanır, yoksa yeni bir nasın seferberliğiyle takiyyelerini "diplomasi" olarak mı meşrulaştırır, göreceğiz.

Barış Zeren
Odatv.com