Önümüzdeki NATO zirvesinin ana gündem maddelerinden biri füze savunma sistemi olacak.
Washington’daki diplomatik çevreler, Türkiye'den işbirliği konusunda yüksek beklentileri olduğunu saklamıyor. Türkiye’nin bu konudaki kararı ile "NATO mu, İran mı?" sorusuna yanıt vereceğini düşünenlerin sayısı da az değil.
Afganistan ve füze savunma sistemi Kasım ayındaki kritik NATO zirvesinin iki ana gündem maddesi. NATO topraklarına dönük bir saldırıya karşı en kapsamlı savunma alternatifi olarak öne çıkarılan füze savunma sistemi konusunda ise spotların çevrili olduğu aktör Türkiye.
Adı açıkça telaffuz edilmese de İran’a yönelik olduğu artık herkes tarafindan bilinen sistemin yeni adresi olmaya en güçlü aday Türkiye. Müzakereler sürerken kulislerde hep Türkiye’nin ismini duymak mümkün.
Uzun menzilli füzelere karşı radar ve füze bataryalarıyla kurulacak sistemin öncelikle Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya konuşlandırılması hesaplanmıştı. Ancak Rusya bunu tehditkar bir eylem olarak algıladığını sert ifadelerle vurgulayıp, karşı önlemlere girişince sistemin pusulası güneyi göstermeye başladı.
Washington’un diplomatik kulislerinde, olası bir sistemin Rusya’nın işbirliği, bu olmasa bile en azından onayıyla hayata geçirilmesi yönünde hassasiyet açıkça görülüyor. İran’la uzun sınır nedeniyle NATO’nun ileri karakolu olarak algılanan Türkiye’nin söz konusu sisteme ev sahipliği yaparak, başta kendi topraklarını koruyacağı yönündeki görüş, müzakerede Türkiye’yi ikna etmek için kullanılan en önemli yaklaşımlardan biri.
TÜRKİYE'DEN OLUMSUZ BİR TAVIR BEKLENMİYOR
En azından bu aşamada Türkiye’den çok olumsuz sinyallerin gelmediğini, bu konudaki tartışmaların tonundan anlamak mümkün. Türkiye’nin bölgede daha bağımsız hareket etmesini ve İran konusundaki tavrını “Davutoğlu-izm” gibi kavramlar çerçevesinde tartışmaya açan çevreler, buna rağmen füze savunma sistemi gibi oldukça önemsedikleri bir konuda bu köklü müttefikten olumsuz bir tavır beklemiyorlar.
Türkiye’nin sergileyeceği yaklaşımla, "NATO mu, İran mı?" sorusuna yanıt vereceğini düşünenlerin sayısı az değil. Peki ya Türkiye’nin koşulları? Tehdit olarak İran’ın işaret edilmesini istemiyor Ankara. Türkiye’nin tüm verilere erişimi ve NATO üyesi olmayan, örneğin İsrail gibi ülkelerin bu verilere erişiminin engellenmesi gibi talepler de masada.
Bu kaygıların ne ölçüde giderildiği ya da giderilebileceği yönünde net bir yanıt söz konusu olmasa da ABD başkentinde esen ılıman rüzgarlardan Türkiye ile en azından olumlu bir diyalog ortamının sağlandığını söylemek mümkün.