Londra'da iki çete arasındaki çatışmalarla bağlantılı bir davada iki kişi mahkûm oldu.
Çetelerden birinin bölgesinin milletvekili ise 'mafya-tarzı' çatışmalar olabileceğinden endişe ediyor.
İlgili KonularTürkiye,20 yaşındaki Yusuf Arslan geçen yıl Eylül ayında sokakta durdurulduğunda, silahlı polisler onu korkutmadı.
Tam aksine, çelik yeleği üzerinde, Scotland Yard's'ın Heckler & Koch marka yarı otomatik MP5'lerinden daha iyi silahlar bulabileceğini, Kuzey Londra'daki önemli yer altı aktörlerinden biri olduğunu söyledi.
Hackney Turks (Hackney Türkleri) çetesiyle kanlı bir çatışma içinde olan Tottenham Boys'un (Tottenham Çocukları) üyesi Arslan yalnızca birkaç hafta sonra tekrar kuzey Londra sokaklarını arşınlıyordu.
Hırvat yapımı Agram yarı otomatik silahıyla, Tottenham caddesinde Ford Transit marka bir aracı durdurdu.
Araçtakilere dört el ateş açtı. Ancak Nasır Demir ile Hamit Koban, araçlarını hızla geriye doğru sürerek, ciddi şekilde yaralanmadan kaçmayı başardı.
Arslan'ın son duruşmasında, perde arkasından şahitlik yapan Demir, masum bir işadamı olduğunu söyledi.
Neden üzerine ateş edildiği sorulduğunda ise, "Çetelerle ilgili. Kontrol etmek istiyorlar çünkü. Eğer yollarına çıkarsanız, sizi yoldan çıkarırlar."
Kıbrıslı Türkler dışarıda bırakıldığında, Londra'da yaklaşık 50 bin Türk, 200 bin de Kürt yaşıyor.
ÇETE SAVAŞLARI
Tottenham Boys ve Hackney Turks çetelerinin ikisinde de hem Kürtlerin hem de Türklerin oldukları tahmin ediliyor.
Kanlı çatışmalar son 12 ay içinde iki kişinin, 23 yaşındaki Oktay Erbaşlı ve 21 yaşındaki Cem Düzgün'ün hayatına maloldu.
Tottenham Milletvekili David Lammy BBC'ye yaptığı açıklamada, Türkçe konuşan toplum içindeki çete aktivitelerinin ciddi boyutlarda olduğunu ve bu konuya daha çok odaklanılması gerektiğini söyledi.
Duruma müdahale etmek için Türkçe konuşan daha fazla sayıda yetkiliye ihtiyaç duyduklarını söyleyen Lammy, "Şiddetin artmasından ve daha fazla gencin hayatını bu paralel suç dünyasında kaybetmesinden endişe duyduğunu da belirtti.
Lammy, New York benzeri çeteleşmelerin ya da çetelerin hüküm sürdüğü toplulukların Londra'da oluşmasını istemediğini söyledi.
Londra emniyetinin üst düzey isimlerinden Sir Paul Stephenson, eleştirilere karşı çıkarak 'Bir zorlukla karşı karşıya olduğumuz doğru, ama bu sorunla mücadelede başarı da sağladık' dedi.
Bir polis sözcüsü, Türkçe konuşan 24 güvenlik görevlisinin emniyet bünyesinde görev yaptığını, güvenli mahalleler için oluşturulan ekiplerden Hackney biriminden bazı yetkililerin de Türk polis teşkilatının konuğu olarak İstanbul, Kahramanmaraş ve Elbistan'ı ziyaret ettiklerini söyledi.
Sözcü, şimdi Hackney'de görev yapacak ekipleri yetiştirmek üzere bir eğitim programı hazırlanmakta olduğunu da sözlerine ekledi.
GÖZE GÖZ, DİŞE DİŞ
2007'de bir saldırıya uğrayan Arslan cinayete teşebbüs ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından geçen ay mahkum oldu. Diğer sanıklardan Emre Kamalak silah bulundurma suçunu kabul ederken, Abdullah Çiçekdağlı ise silah taşımaktan beraat etti.
Üç kişi 9 Aralık 2009'da silahlı polisler tarafından bir takside gözaltına alınmıştı.
Soruşturmayı yürüten savcı Duncan Penny, Kingston Adliyesi'ndeki duruşmalar sırasında 'Bu olaylar, Tottenham Boys ve Hackney Turks grupları arasındaki uzlaşmazlıklarla yakından ilgili. Her iki olay da çeteler arasındaki rekabet ve ardından yaşanan göze göz, dişe diş esasına dayalı suçlarla birlikte ortaya çıktı' dedi.
Penny'in anlatımlarına göre, Arslan Oktay Erbaşlı'nın ölümünden söz ederken kendisini kimin öldürdüğünü bildiğini, ama Hackney boys grubundan kimin sorumlu olduğunu bilmediğini söyledi.
Londra'da yaşayan Kürt kökenlilerin büyük bölümü Alevi.
Dalston semtindeki Alevi Kültür Merkezi'nin Başkanı İsrafil Erbil, 'Her şey diğer etnik gruplara karşı bir mücadele gibi başladı ama Tottenham ve Hackney semtleri arasındaki mahalle kavgasına dönüştü' dedi.
Erbil, 'Başta genç çocukların bir kavgası gibi masum bir olay gibi başladı, ama uyuşturucu ve para da devreye girdi sonradan. Son zamanlarda bazılarının lüks arabalar kullandıklarını görüyorum, üstelik işleri yok' diye konuştu.
Erbil'e göre, bu bir alternatif yaşam tarzı, kendilerini yalnız hisseden gençlerin bir gruba katılarak kendilerini güçlü hissetmeleriyle de yakından ilgili.
'Bir gence neden gruba katıldığını sordum. Birileri dövmüş kendisini, o da bir grup bulmuş ve bu grup da kendisine yardımcı olmuş' diye de devam ediyor.
Londra Metropolitan Üniversitesi'nden Janroj Keleş, Kürtlerle Türklerin yaşadıkları sorunları inceleyen bir akademisyen.
Kuşak farkının altını çizerek, gençlerin dünyayı ebeveynlerinden daha farklı algıladıklarını kaydeden Keleş, 'Dans etmek, seks, tüketim toplumunun parçası olmak istiyorlar. Hip-hop ve çete kültürünün bir parçası olarak 'kendilerini iyi hissetmeye' çalışıyorlar' diyor.
Keleş, aileler ve gençler arasındaki diyaloğun çok az olduğunu, dolayısıyla gençlerin ailelerin rehberliklerinden yoksun olduklarını vurgularken, 'Eğitim sistemi ihtiyaçlarına yanıt vermeyince çok sayıda genç Türk ve Kürt, sonuçlarını düşünmeden kolay para için uyuşturucu ve çetelere bulaştı' görüşünü dile getirdi. BBC Türkçe