150 yıl önce yaşanan Güneş patlaması, tüm dünyadaki iletişim ağını felç etmişti.
Günümüzde benzer bir olayın yaşanması, temel altyapısı telekomünikasyon sistemi üzerine kurulu dünyamızı taş devrine geri götürebilir.
Bundan 150 yıl önce, çok güçlü bir güneş fırtınası Avrupa ve Amerika genelindeki tüm telgraf kablolarını kül etti ve tüm gökyüzü elektrik yüklendi. Güneşin son zamanlarda yeniden hareketlenmesi, bilim insanlarına dünyadaki modern çağın sonunu getirebilecek bir felaketin yaşanabileceği endişesi yaşatıyor.
Geçtiğimiz hafta Güneş’te yaşanan patlamalar, Dünya’ya doğru hareket eden elektrik yüklü gaz dalgalarının oluşmasına neden oldu. “Güneş tsunamisi” olarak adlandırılan olayın gerçekleştiği günün ertesinde, BBC “Aurolar” olarak bilinen Kuzey/Güney Işıkları’nın güneye doğru kaymakta olduğunu belirtti. Buradaki önemli nokta ise, Aurolar’ın da yüklü gaz parçacıklarından oluşması.
Son gelişmeler ışığında, Güneş tsunamisi ve Kuzey Işıklarının yer değiştirmesi gibi olaylar Dünya’nın manyetik alanını doğrudan etkileyebilir. Dünya’ya doğru ilerleyen yüklü gaz parçacıkları manyetik alanları bozabileceği gibi, Kuzey Işıklarının manyetik alanı Dünya’nın manyetik alanıyla etkileşerek olumsuz gelişmelere neden olabilir.
Bundan 151 yıl önce yaşanan Büyük Güneş Fırtınası o kadar güçlüydü ki, 24 saat içinde Kuzey Amerika genelinde birçok noktada gökyüzü kırmızı, yeşil ve mor renklerle parlamaya başladı. Madenciler gecenin bir yarısı işe gitmek için uyandı, gazeteler Küba’ya kadar uzanan bir bölgede Kuzey Amerika’da gündüz yaşandığını yazdı.
MANYETİK ALANLARIN ÇARPIŞMASI
Gökyüzündeki bu parlaklığa, Güneş fırtınası parçacıklarının çok büyük bir ölçekte Dünya atmosferinin üst katmanlarıyla çarpışması neden oldu. Bu çarpışma o kadar etkiliydi ki, dünyanın dört bir yanındaki telgraf hatları kullanılmaz hale geldi, hatta kıvılcımlar saçarak yanmaya başladı.
Telgrafçılar, hatlara elektrik gönderen bataryaların bağlantısı kesmelerine rağmen bu durumu engelleyemedi. Aurora’nın neden olduğu elektrik akımı o kadar güçlüydü ki, atmosferden yüklenen hatlar mesaj iletmeye devam etti. Tüm pusulalar saatlerce kuzeyi gösterecek şekilde kilitlendi.
Şüphesiz, 19’uncu yüzyılın ortasındaki insanlık, Güneş fırtınasının etkilerini bugünkü kadar iyi değerlendiremezdi. O yıl Mors alfabesi kullanan telgraf sistemi henüz 15 yıldan beri geçerliydi. Uydudan televizyon yayını, bankamatik, internet, cep telefonları, iPad, büyük elektrik şebekeleri GPS uydu yön bulma sistemi gibi teknolojiler hayal bile edilemezdi.
Ancak 1859 yılında insanlığın telgraf dışında yaygın telekomünikasyon sistemi kullanmaması, Güneş fırtınası felaketinden çok az zararla çıkmasını sağladı. Bugün ise, aynı şeyin yaşanması haline Dünya çok büyük bir bedel ödeyebilir.
YA BAŞIMIZA GELİRSE
Yaşandığı gün dünyadaki tüm telgraf hatlarını yakan bir Güneş fırtınasının benzerinin 2012 veya 2013’te yaşanması, bankacılık, iletişim, sağlık, bilgisayar, ulaşım ve milyarlarca insana elektrik ulaştıran enerji şebekelerinin çökmesine ve dünyanın kaosa sürüklenmesine neden olabilir.
Eskisinden daha şiddetli bir “Güneş parlaması”, günlerce, haftalarca, hatta aylarca sürebilecek bir taş devri dönemi başlatabilir. Bilim insanları, yaşanabilecek bir Güneş fırtınasının bir Güneş lekesinden doğacak patlamanın büyüklüğüne bağlı olduğunu belirtti.
Dünyayı sarsabilecek büyüklükte dev bir Güneş fırtınasının her 250 yılda bir gerçekleşme ihtimali bulunuyor. Ancak bilim insanları, bu tür bir fırtınayı taşıdığı elektrik yükünün Dünya’nın atmosferine çarpmasına birkaç saat kalana kadar fark edemeyeceklerini ifade etti.
Uzmanlar, buna rağmen birkaç yüz uyduyu yanmadan önce güçten kesebilecek vakit bulabileceklerini belirtti. Ancak, elektrik şebekeleri ve bilgisayar ağlarını çok büyük bir risk taşıdığını belirten bilim insanları, elektriğin günlerce kesilebileceğini, bilgisayar sürücüleri ve sunucuların hasar görmemesi için yeraltında yedeklenmesi gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde, çarpışan manyetik alanlarının oluşturduğu etkiden hiçbir şey kurtulamayacak.
KUZEY IŞIKLARI NASIL OLUŞUYOR?
Güneş fırtınaları kendi manyetik alanlarına sahipler. Bu manyetik alanlar Dünya'nın kuzey ve güney manyetik kutuplarıyla etkileşime girdiği zaman, fırtınanın Dünya'ya taşıdığı yüklü gaz parçacıkları da atmosfere girer.
Yüklü parçacıklar atmosferimizdeki gazları harekete geçirir ve parlamalarını sağlar. Ortaya çıkan renkler, etkileşime giren gazların çeşidine bağlıdır. Kırmızı veya yeşil parlaklık oksijeni, mavi ve mor parlaklık ise nitrojen gazından oluşur.