Bırakın komandoyu ortalama bir asker bir polis operasyonun ortasında adrenalin bu kadar yüksekken ağlamaz!
"Dünyadaki hiçbir komando, dövüşürken itilip kakıldığı, yumruk yediği, orası burası yırtıldığı için ağlamaz!
Onu bırakın, kurşun yarası aldığında dahi ağlamaz. Elinde tüfeği, belinde bıçağı olan bir komando ancak öldürülen bir arkadaşının ardından iki damla gözyaşı döker"
Yukarıdaki tespit Sabah yazarı Emre Aköz'e ait.
Aköz, Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan o fotoğrafların, fotoğraf altını böyle okudu:
İsrail propaganda çarkı dönmeye başladı: İlk hedef, olayın esasını unutturmak; suçluyu masum göstermek.
Olayın esası nedir?
1) Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda İsrail'in saldırısına uğramıştır.
2) Silahsız sivillerden 9'u, gemiye çıkan İsrail komandoları tarafından öldürülmüştür.
İşte bu kadar basit, bu kadar açık ve net!
Bunun tartışması, "Evet ama..."sı yok.
Evet, yok ama propaganda makinesinin amacı zaten gerçeğe takla attırmak.
Bir avukat bilerek, isteyerek, hesaplayarak cinayet işlemiş bir adamı nasıl savunur? Tabii ki öleni suçlayarak...
"Önce o saldırdı, müvekkilim de kendini savundu" diyerek.
Aköz yazısının bu bölümünde çarpıcı bir örnek verdi:
Örnek mi istiyorsunuz?
İşte Hürriyet gazetesine servis edilen "Ağlayan Komando" fotoğrafı... (6 Haziran)
Hürriyet şöyle yazıyor: "Panik içinde ağlıyor: Fotoğraflarda, ilk anda 4 kişiyi öldüren İsrail'in elit birliği 'Şayetet 13' komandolarından bazıları, silahsız gönüllülerce etkisiz hamle getiriliyor. Karelerde panik içinde, korkmuş oldukları ve hüngür hüngür ağladıkları görülüyor."
Arkadaşlar!
Koca bir yalan bu.
Dünyadaki hiçbir komando, dövüşürken itilip kakıldığı, yumruk yediği, orası burası yırtıldığı için ağlamaz!
Onu bırakın, kurşun yarası aldığında dahi ağlamaz. Elinde tüfeği, belinde bıçağı olan bir komando ancak öldürülen bir arkadaşının ardından iki damla gözyaşı döker.
O kadar!
Komandoları da geçtim... Ortalama bir asker, bir polis, bir militan da, operasyonun ortasında vücudu adrenalin pompalarken böyle ağlamaz.
Çünkü ağlayamaz. Sadece eğitimi değil, vücut kimyası buna izin vermez.
Aköz yazısının finali hayli eğlenceli:
Hürriyet'te bu haberin çıktığı günün akşamı, National Geographic kanalında, 'Dövüş Bilimi' (Fight Science) adlı program vardı.
İsrail askerlerine hocalık yapan Albay Amir Perets, 'Şayetet 13' türü özel saldırı ekiplerini nasıl eğittiklerini anlatıyordu.
Bunlar normal insanların dayanamayacağı ortamlarda vuruşmak için yetiştirilmiş seçme askerler.
Gemideki barış gönüllüsü sivillerin yumruğu ya da sopası, onlara sivrisinek sokması gibi gelirken, daha da azgınlaşmalarına yol açar.
Sonuçta genç Furkan Doğan'a yaptıkları gibi 45 santimetre uzaktan kurşun yağdırırlar.
* * *
"Topumu aldılar, bana da piç dediler" diye zırlayarak anasına doğru koşan veletleri andıran bu sözde komando kim acaba?
Alayın tiyatro ekibinin oyuncusu mu? İsrail usulü aç aç grubu elemanı mı? Mizansen figürü mü?
Komando olamamış bir komandonun, baskında ne işi var?
Yoksa Mavi Marmara'nın silahsız olduğunu bilen İsrail, gemiye saldığı katillerin yanına, tecrübe kazansın diye çaylakları da mı katmıştı?
KOMANDO ANDI
korku nedir bilmeyiz
biz dağların erleri
yuva yaptık göklere
baş döndüren yerlere.
engel tanımaz aşarız
yüce engin dağları
el verir uzanırız mor siyah bulutlara.
ben türk komandosuyum
düşmanı çelik pençemle ezerim
her yerde ben varım.
havada,karada,denizde,çölde
batakta,çatakta
her zaman ve heryerde
hazir
daima hazir
kim;komando
kim:komando
olamazsin
yahh!
olamazsin
yahh!
komandolar!
allah!!!!!!!!