KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Haberler


Haberler - Tüm haberleri buradan okuyun


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 21.09.09, 21:39
mutfak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Moderatör
 
Kaydolma: 10.09.09
Kadın
Mesajlar: 1.226
Teşekkürler: 50
Üyeye 387 kez teşekkür edildi
Standart Vize kararı toplantıda ortaya çıktı (21.09)

TÜRKİYE ile Suriye arasındaki vizenin kaldırılması nasıl oldu?

Belki de dünya diplomasi tarihinde bir ilk...

Vizenin kaldırılış anını Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile konuştum...

Gerçekten bu bir ilktir...

Davutoğlu şöyle anlatıyor:

“Aslında karar toplantıda kendiliğinden oluştu.”

Davutoğlu böyle diyor ama ben Bağdat, Şam, Mısır seyahatimizden biliyorum ki, “sıfır sorunlu vizesiz sınır politikası” şu anda Başbakan’ın ve Davutoğlu’nun çok önemli bir hedefi...

Dışişleri Bakanı anlatmaya şöyle devam ediyor:

“Toplantıda Başbakanımız var, Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad var, Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ve ben varız.”

“Peki o an nasıl gelişti?

KALDIRALIM MI TAMAM KALDIRALIM

Davutoğlu’nun anlattığı olayı kendi ağzından şu diyalogla özetleyebilirim:

- Bir ara vize harçları konusu gündeme geldi.

- Şu harçları kaldırsak, vatandaşlara çok ağır geliyor.

- Başbakan Erdoğan: “Madem öyle vizeyi toptan kaldıralım.”

Ahmet Davutoğlu

OLANLARI ANLATTI

- Esad: “Tamam o zaman kaldıralım.”

İşte bu diyaloğu Bakan Davutoğlu şöyle anlatıyor:

“Biliyorsunuz bürokratlar bu harç konusunda hassastır. Çünkü devlete gelir oluyor. Onun üzerine kaldıralım dedik. Bu sırada Başbakanımız ‘Madem öyle vizeyi kaldıralım’ dedi. Sayın Esad’a baktık, o da ‘Tamam kaldıralım’ cevabını verdi.”

İşte bu kadar hızlı bir karar. Belki de dünya tarihinde iki ülke arasındaki vize hiç bu kadar hızla kaldırılmamıştır.

Guinness rekorlar kitabına geçecek bir diplomatik olay.

Bakan Davutoğlu kararın devamını şöyle anlatıyor:

“Bunun üzerine Başbakanımız ve Sayın Esad ‘Öyleyse 24 saat içinde bu vizeyi kaldıralım’ dediler.”

- Peki kaldırabildik mi?

MÜTHİŞ HIZLA SINIRLAR AÇILDI

İşte Davutoğlu’nun cevabı:

“Evet müthiş bir hızla sınırlar açıldı. Vizeler kaldırıldı. Dün Suriye tarafı kaldırdı, bugün biz kaldırdık. Yani yarın (bugün) vatandaşlarımız vizesiz Suriye’ye gidebilirler, bayramlaşabilirler, Suriye’den de Türkiye’ye gelebilirler.”

Sonuçta 24 saat içerisinde iki ülke arasındaki vize kalkmış oldu.

Bakan Davutoğlu burada gerçekten dikkat çekici bir vurgu yapıyor:

“Fatih Bey, bakın bundan 10 yıl önce sınırlara mayınlar döşemişsiniz, savaş haline gelmişsiniz, şimdi 24 saatte vizeyi kaldırıyorsunuz. Bu tarihi bir adımdır.”

Evet bir dönem Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in sınıra kadar gidip Şam’a doğru savaş alarmı verdiği günlerden, 24 saatte vizenin kaldırıldığı günlere geldik...

Bugünü Bakan Davutoğlu şöyle tanımlıyor:

“Mayınla, korkuyla hiçbir sınırı koruyamazsınız.”

Peki bunun anlamı nedir?

Bu soruyu da Davutoğlu ile konuşuyoruz. Bakan şöyle açıklıyor:

HEDEF IRAK’LA VİZESİZ SINIR

“Şimdi bakın Suriye ile vizeyi kaldırdık. İran’la vize yok. Gürcistan’da Batum Havaalanı’nı ortak kullanıyoruz. İşte şimdi size söylüyorum, Irak’ta durum normale dönünce vizeyi kaldıracağız. Yani Irak’la da vizeyi kaldıracağız. Ermenistan’la sınırları açmak için konuşuyoruz. Geriye bir tek Yunanistan kalıyor. O da Avrupa Birliği meselesidir. Bizim hedefimiz ekonomisi, üretimi güçlü, bölgede ve dünyada lokomotif bir Türkiye.”

Evet Türkiye ile Suriye arasındaki vizenin kalkması öyle basit ve lokal bir olay değildir...

Türkiye artık komşularıyla sınırları kaldıran, sıfır problemli, aktif bir ülke konumuna geçiyor. Bu yeni durumdur. Yeni stratejidir. Sorunları donduran, halının altına süpüren, çözümsüzlüğü çözüm olarak gören bir Türkiye yok artık. Ancak böylece bölgede ve dünyada sözü geçen bir Türkiye mümkündür...

35 YILLIK BİR ÇEMBER KIRILIYOR

Eğer daha geniş bir perspektifle bakarsak;

- Tam 35 yıldır Türkiye bir çemberin içine hapsedilmiştir. Önce komünizmden korkutuldu. Bütün Kuzey sınırı kapatıldı. Askeri bir şerit haline sokuldu. Ticaret durdu. Sonra Suriye-PKK ilişkisi nedeniyle yine korku hâkim oldu ve mayınlar döşendi. Sınır kapandı. Ticaret durdu. Ardından İran’dan irtica gelir diye sınır kapandı. Batı da yani Ege ve Akdeniz’de Yunan korkusu yüzünden her gün havada jetler dalaştı. Sınır askeri bir şerit oldu. Ve nihayet Ermenistan sınırı da kapandı...

İşte Türkiye bir “korku cumhuriyeti” haline böyle getirildi. Sınırları içine böyle hapsedildi. Nefesi kesildi. Komşularla ticareti durdu.

Ve daha de beteri bize o ticareti kestirenler, her komşumuzla ayrı ayrı ticaret yaptı...

İşte şimdi Türkiye bu çemberi kırıyor. Ermenistan açılımı. Suriye vizesinin kaldırılmasının anlamı budur...

Böyle bir Türkiye, Filistin-İsrail-Suriye-, Ermenistan-Azerbaycan ve hatta İran-ABD sorununa kadar bir “demokratik barış platformu” olabilir...

Bu yüzden Suriye vizesinin kaldırılması, “sınırlarındaki askeri çember”i kırıp nefes almaya başlayan Türkiye’nin ilk adımıdır...


İKİNCİ YAZI

İçerdeki açılıma direnmek dışardaki CHP’yi Bitiriyor

MASADA iki kuzeyli bir de Akdenizli üç büyükelçi var.
- CHP nasıl oluyor da bir sosyal demokrat parti olarak bu demokratik açılıma direniyor?

- Sosyalist enternasyonale üye olan bir parti hem de.

- O değerleri taşıyor mu sizce?

- Çok şaşırtıcı..

- Sosyal demokrat bir parti kimliği kaldı mı?

- Başka bir yapıda... Ulusalcı partiyle aynı çizgide...

Bu konuşmalar Başbakan’ın Ankara’da yabancı büyükelçilere verdiği iftar yemeğinde büyükelçiler ve benim aramda geçti.

BAĞIŞ, TANIK

Sohbetin bir bölümüne Devlet Bakanı Egemen Bağış da tanık oldu...

Kimin hangi cümleyi söylediği önemli değil... Ama konuşmaların özeti böyleydi.

İşte bu sohbetten sonra attım yazının başlığını::

“İÇERDEKİ AÇILIMA KAPANAN KAPILAR CHP’YE DIŞARDAKİ KAPILARI KAPATIYOR”

- Peki bir sosyal demokrat parti nasıl bu hale düşer?

İşte Kuzeyli ve Akdenizli büyükelçiler de masada bunu sordular bana...

Sonra konuyu açtığım bir CHP’li hatırlattı:

- Zaten İsveç, CHP’nin enternasyonalden çıkartılmasını istemişti.

Aslında burada eleştirilen şey, açılıma fikir olarak karşı çıkmak değil...

Eleştirilen şey şu:

- Bu açılım için bir tartışmaya girmeden kepenkleri kapatmak.

KRİPTO GEÇERLERDİ

Yani, “Gelin konuşalım. Böyle olmaz, şöyle olmalı” demeden kapıları kapatmak. Tümden reddetmek...

Böyle bakınca gerçekten şaşırtıcı...

Peki ya başka türlü olsaydı!

Örneğin CHP bir toplantı yapsaydı. Bütün il başkanlarını, teşkilatları çağırsaydı. Ve bir kurultayla bu konuyu tartışsaydı... Bütün sesler ve renkler dinlenseydi... Görkemli bir kurultay..

Diyarbakır, Tunceli, Hakkâri, İzmir, Bursa il başkanları konuşsaydı...

Van İl teşkilatı, bir deklarasyon yayınlasaydı. Uşak, Aydın başka bir açıdan yaklaşsaydı. O zaman CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, “Tanrı siyasetçi” rolü ne olurdu? O zaman partiyi tepeden yöneten ve “Kılıçdaroğlu’nu, Gürsel Tekin’i ve daha nice genç ve yeni sesi” tıkayan, yavaş yavaş çürüten o yapı ne olurdu? İşte o zaman bütün Türkiye izlerdi. O Kuzeyli, Akdenizli büyükelçiler “burada halkı dinleyen, ciddi bir sosyal demokrat parti” var diye merkezlerine kripto geçerledi...

UYGARLIK ROTASI

Avrupa standardında bir sosyal demokrat parti olarak AB’ye doğru gerçek açılım bu olurdu.

Ama olmadı. Olmadı, çünkü şimdi “Mustafa Kemal’in yolundayız” diye garip, anlamsız, içine kapalı aşırı milliyetçi bir çemberin içinde CHP...

Oysa o Mustafa Kemal, yendiği Batılı milletlerin medeniyet, hukuk ve demokrasi yolunu, bizim için “bir uygarlık rotası” olarak gösterecek kadar büyüktür.

AB hedefi işte budur...

CHP işte bunu anlayamıyor.


ÜÇÜNCÜ YAZI

Doping öfkesi

BİR yemekte karşılaştık. Yanında İkinci Başkanı Nihat Özdemir.

Aziz Yıldırım her zamanki gibi keskin.

Soruyor:

- Medya neden Efes’in doping olayının üzerine gitmedi. Gidemiyor mu?

O sırada Spor Müdürümüz Esat Yılmaer orada.

Esat “Gitmez olur muyuz. Sorduk, araştırdık, yazdık...”

Bu defa Yıldırım bana dönüyor:

- Bakın işte buradan söylüyorum. Medya Efes’e bu konuda torpil yapıyor. Bu olay bir Fenerli oyuncuda çıksaydı, dünyada bizim peşimizi bırakmazlardı. Yerden yere vururlardı.

Soruyorum:

- Peki Başkan, ne yapacaksın?

- Yazar mısın?

- Tabii yazarım, neden çekineceğim ki? Aziz Yıldırım bu defa daha keskin bir üslupla şöyle diyor:

- Bayramdan sonra bütün işim bu. Bu konunun peşine düşeceğim. Başka hangi sporculara verilmiş araştıralım bakalım. Ben soruyorum medya neden bu işin peşini bıraktı. Ben araştıralım diyorum. Bu doping olayı çıksın ortaya. Bakalım başka kimlere verilmiş o ilaç?

Bana gelen iddialara göre de o maçta takımın çoğunda doping var. Bu nedenle mutlaka araştırılmalı.

Ben Galatasaraylıyım. Ama Aziz Yıldırım’ı hem insan hem de başkan olarak severim. Fenerbahçe’ye çok şey yaptı. Doğru, dürüst eğilip bükülmeyen bir başkan imajını spor camiasına kattı. Spor basınının kimseye torpil yapacağına inanmam. Bu nedenle diyorum ki; “Aziz Yıldırım’ın bu sesine spor basını sesiz kalmasın. Üstüne gitsin bu doping olayının.”

Belli ki olay Kerem Gönlüm’den ibaret değil...
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006