Sefa KAPLAN 21 Eylül 2009
Kimi zaman kimi kavramlar öne çıkar ve Uğur Mumcu’nun deyimiyle, ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuz için’ anlamını pek bilmeden sürekli kullanırız bu tür kavramları.
Ekoturizm de bunlardan biri aslında. Türkiye’nin ekoturizm potansiyelinden söz edilir, bu konuda nutuklar atılır ancak genellikle kimse içini doldurmaya teşebbüs etmez bu kavramın. Ama işte böyle, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi‘nden Yrd.Doç. Dr. Nuray Türker ve Öğretim Görevlisi Adnan Çetinkaya gibi iki isim ortaya çıkıp teorik bir kavramdan ibaret olan ekoturizmi, Batı Karadeniz özelinde pratik bir kitap haline getirdiği zaman ne demek istenildiği apaçık canlanıverir gözlerimizin önünde. Aydınpınar Şelâleleleri, Pürenli Yaylası, Kekik Yaylası, Gökçeağaç Mağaraları, Geyik Deresi bambaşka bir anlam kazanır.
Hiç kuşkusuz, kitabın arkasında beş yıllık bir emek bulunduğu için öne çıkıyor bu çalışma. İki araştırmacı beş yıl boyunca Bartın, Karabük, Zonguldak, Bolu, Düzce, Kastamonu ve Sinop’ta birer jeolog gibi arazi çalışması yapıyor, envanter çıkartıyor. TÜBİTAK’ın maddi desteği de kolaylaştırıyor hiç kuşku yok ki işlerini. Elbette, bir ‘ekoturist’ olarak iki bilim insanının arazi çalışmalarına eşlik eden Şafak Arar’ı da unutmamak gerekiyor. Neticede ortaya 630 sayfalık bir kitap çıkmış durumda. Araştırmacılar bunu başlangıç çalışması olarak kabul ettiklerine göre, sürekli gelişme ve katkıya da açık demektir bu. Peki ya diğer bölgelerimiz? Onlar da kendi ekoturistlerini bekliyor...