Malatya / Battalgazi
Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Malatya İli’ne bağlı bir ilçe olan Battalgazi, doğusunda Elazığ, batısında Akçadağ, kuzeyinde Arguvan, güneyinde Malatya ile çevrilidir İlçe toprakları Güneydoğu Torosların devamı olan Beydağları’nın çevrelediği Malatya Ovasının kuzeyinde yer almaktadır İlçe topraklarında önemli bir yükselti olmayıp tamamen düzlüktür İlçe topraklarından kaynaklanan önemli bir akarsuyu yoktur
İlçede karasal iklim hüküm sürmektedir Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçerYağışları Akdeniz üzerinden gelen alçak basınç sağlar Doğu Anadolu üzerinde bulunan basınç etkisiyle alçak basıncın hareketini ağırlaştırarak devamlı yağış alır Bununla beraber hangi mevsim olursa olsun her türlü iklim hareketine elverişlidir Yıllık sıcaklık ortalaması 135 derece civarında olup, yıllık ortalama yağış miktarı 400-500 mmyi bulmaktadır Deniz seviyesinden yüksekliği 900 mdir Yüzölçümü 213 km2, toplam nüfusu 28085’tir
İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında buğday, arpa olmak üzere en fazla şeker pancarı gelmektedirmeyve ve sebzecilik son yıllarda artmış, kayısı üretiminin yanı sıra, başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun, karpuz, ıspanak, marul, maydanoz gibi sebze üretimi yapılmaktadır Sulanabilir arazilerin çok olmasından ilçede tarım ürünlerinin hemen hepsi yetiştirilmektedir Hayvancılıkta ise büyük ve küçükbaş hayvan besiciliğinin yanında süt hayvancılığı ve tavukçuluk gelişmiştir Karakaya Baraj Gölü’nün oluşmasıyla, baraj gölünde yapılan su ürünleri avcılığı baraj kıyılarındaki köylerde gelir kaynağı oluşturmuştur Bu amaçla iki adet su ürünleri kooperatifi kurulmuş ve çalışmalarını sürdürmektedir
Eski ismi Eski Malatya olan Battalgazi’nin tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır Malatya şehrinin ilk kuruluş yeri bugünkü Bahçebaşı Kasabası içinde yer alan Aslantepe Höyüğüdür Aslantepe Höyüğündeki bu yerleşim yeri bugünkü Eski Malatya üzerine kaymıştır Bu nedenle Battalgazi ilçesinin tarihi Malatya tarihi ile paralellik göstermektedir Buna göre de yörede ilk yerleşimin Tunç Çağına kadar uzandığı sanılmaktadır Kalkolitik dönemde de burada yerleşim olmuş, bunu Hitit, Asurlular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Roma ve Bizans dönemleri izlemiştir
Perslerin Anadolu egemenliği Büyük İskender’e kadar sürmüştür İskender’in MÖ 323 yılında ölümünden sonra bu büyük İmparatorluk, onun komutanları ve Satrapları arasında bölüşülmeye başlandı
Malatya bölgesine ilk önce, İskender’in Kapadokya Satrabı Eumenes’in egemenliğine girmiştirEumenes’in MÖ 315’de komutan Antiogonos’a yenilmesi üzerine bu kez yöre Antiogonosların egemenliğine girmiştir Böylece, MÖ 312’de Seleukos devletinin temelleri atılmıştır Seleukosların Malatya ve yöresini de içerisine alan topraklarda yeni bir krallık kurması, Lisimaukhos’u MÖ 281 ’de yenilgiye uğratmasından sonra gerçekleşmiştir Seleukosların Malatya’da egemenlikleri yalnızca bir yıl sürmüş, yöre halkının isyanı sonucu Seleukoslar Malatya’yı terk etmek zorunda kalmışlardır Bundan sonra yöre Kapadokya Krallığı’nın egemenliğine geçmiştir Ne var ki Kapadokya Krallığı, bir süre sonra “Sofen Presleri” diye anılan ve Harput yöresinde bağımsızlığını ilan eden prenslere boyun eğmiş ve Malatya yöresinin yönetimini bırakmak zorunda kalmıştır MÖ 212’de bölgedeki yönetim, tekrar Seleukosların eline geçmiştir Bu yönetimden de memnun olmayan yöre haklı, kuzeyde bulunan Pontus Kralı Farmekes’in koruması altına sığınmıştır (MÖ 170)
Malatya yöresi uzun süre Pontus Krallığına bağlı olarak kalmıştır Pontus Kralı Mitridates Evpator’un (MÖ 120-63), Pompeius komutasındaki Roma ordusuna yenilmesinden sonra bölge, merkezi Kelkit Irmağı kıyısındaki Kabira olan Roma eyaletinin sınırları içerisine alınmıştır (MÖ 66) Roma döneminde eski kavşak yollarından ötürü, Roma ordularının uğrak yeri haline gelen Malatya; kuzeyi güneye, doğuyu batıya bağlayan bir düğüm noktası konumundaydı Ayrıca Fırat nehrinin doğu ile batıyı birbirinden ayırması, buranın önemini daha da artırmıştır Bu bölgeye Romalılar iki Legionu (lejyon) yerleştirmişlerdir Bu lejyonlardan biri Melitene’ye (Malatya) gönderilerek görevlendirilen lejyon XIIFulminita’dır Diğeri ise Samosata (Samsat-Adıyaman) gönderilen lejyon XVI Flavia’dır Roma’nın 30 lejyonundan ikisini Fırat kıyısına yerleştirmesi bölgenin önemini gözler önüne sermektedir Melitene’de yerleştirilen 12 lejyon doğudaki Roma’nın en önemli askeri bir üssü olmuştur Bu lejyonlar bölgede asayişi sağlayarak, Karadeniz’den Zeugma’ya kadar uzanan doğu sınırlarının ileri karakolu olmuşturRomalıların 12 Lejyonu buraya yerleştirmelerinin nedeni; önemli bir yol kavşağında olmasının yanı sıra Fırat’ın burada geçit vermesi, su kaynaklarının ve yiyecek depolarının bol olmasıdır 12 lejyonun Malatya’da yerleştirilmesi ile Aslantepe’deki şehrin yeri değiştirilmiş, şehrin etrafı surlarla çevrilmiştirŞehir surları (MS 98 -117) Traianus döneminde yapılmıştır Traianus zamanında, Melitene (Malatya), Part’lara karşı önemli bir sınır üssü olmuş, askeri yolların bir geçit noktası haline gelmiştir
Romalılar döneminde sınır şehri olma özelliğini taşıyan Melitene ’ye komşu devletler tarafından sürekli saldırıya uğramıştır Savaşlar nedeniyle zarar gören şehir surları, İmparator Constantinus (MS 363) zamanında onarılarak genişletilmiştir Bütün Roma’da olduğu gibi, Melitene’de (Malatya) de isyanlar artmış, şehir sürekli el değiştirmiştir Daha sonra Pers Kralı Sapor’u Bizans İmparatoru Valens yenerek bölgede Roma egemenliğini yeniden sağlamıştır Romalılar tarafından askeri bir karargâh olarak kullanılan Malatya’da o döneme ait eserler tahrip olduğundan günümüze ulaşamamıştır
Roma İmparatorluğu’nun MS395’te ikiye bölünmesinden sonra Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu içinde kalmıştır Bizanslılar, Malatya’yı Sasanilere karşı bir hudut şehri olarak kullanmışlardır 575 yılında Sasanilerle Bizanslılar arasında büyük bir meydan savaşı olmuş, Sasani imparatoru 1 Hüsrev yenilgiyi hazmedemeyerek intikam amacı ile şehri yakıp yıkmıştır Bizans ve Araplar arasında paylaşılamayan bir merkez konumunda olan Malatya, VII yüzyıldan itibaren sürekli Arap akınlarına uğramıştır 1993 yılında Battalgazi’de Belediye Hamam inşaatı hafriyatı sırasında ele geçen VII Mikhael Dukas (1071-1078) dönemine tarihlenen altın sikkeler, Bizans döneminin bu tarihte Malatya’da son bulduğunu işaret etmektedir
VII-X Yüzyıllar arasında Araplar ile Bizanslılar arasında bir çok kez el değiştiren yöre, 1101’de Danişmendlilerin, 1105’te de Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir Yıldırım Beyazıt 1399’da Malatya’yı ele geçirmişse de Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’un ordusu tarafından şehir yağmalanmıştır Sonraki yıllarda Osmanlılarla Memlüklular arasında çekişmeye neden olan Malatya, daha sonra Dulkadiroğulları’nın yönetimine geçmiştir Yavuz Sultan Selim 1515’te Malatya’yı kesin olarak Osmanlı topraklarına katmıştır Dulkadiriye Eyaletine bağlı Malatya Sancağının Merkezi yapılmıştır
1577 yılında Suriye’de, Şam Diyade adlı Türkmen aşiretinden Şah İsmail olduğunu iddia eden bir kişi ayaklanmıştır Malatya yöresindeki Türkmenlerin de ona katılmasıyla asiler, Kırşehir yöresine kadar ilerlemişlerdir 1582 yılından sonra İran’la yapılan savaşlar Anadolu’da karışıklıkları daha da arttırmıştırMalatya ve Sivas yöresinde ayaklanan Kiziroğlu Mustafa buraları haraca bağlamış, Onun ölümünden sonra adamları, Malatya’dan Niğde’ye kadar yayılarak ayaklanmalarını sürdürmüşlerdir
Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1839’da Osmanlı ordusu ile çarpışmaya giderken burada konaklamış, askerlerini Malatya’daki evlere yerleştirmiş, bunun üzerine halk bir sayfiye yeri olan Aspuzu’ya göç etmiştir Askerlerin buradan ayrılmasından sonra harap olan eski evlerine dönmeyerek Aspuzu’nun olduğu yerde bugünkü Malatya kentini kurmuşlardır Malatya’dan geçen İngiliz gezgin, W F Ainsworth, askerlerin ayrıldığı kentte, yıkık 500 ev bulunduğunu yazmaktadır Charles Texier de, kervansarayların ıssız, evlerin perişan olduğunu belirttikten sonra Eski Malatya’nın yakında kent olmaktan çıkacağını belirtmektedir Yeni Malatya’nın kurulduğu Asbuzu yöresi, sulu bahçeler ve bağlardan oluşmakta, ayrıca bağ ve çevrelerinde ufak yerleşim yerleri de bulunmaktaydı Zamanla dış mahalleler Asbuzu ile birleşmiştir 1839’da Eski Malatya eski bir yerleşim birimi olarak varlığını sürdürmüştür
Cumhuriyet Döneminde Malatya’nın il olmasından sonra Eski Malatya’da 1928 yılında belediye, 1932 yılında nahiye olmuş, 1987 yılında Eski Malatya ismi, ünlü Türk İslam Komutanı ve Kahramanı Battalgazi’nin burada yaşamasından dolayı değiştirilerek Battalgazi yapılmıştır 1987 yılında da ilçe konumuna getirilmiştir
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;
Malatya Kalesi
Eski Malatya Ulu Camisi
Ak Minare Camisi
Karahan Camisi
Melik Sunullah (Adile) Camisi
Emir Ömer Mescidi
Sütlü Minare Camisi
Hal Fetih Minaresi (Hötüm Dede Minaresi)
Ahmet Duran Mescidi
Sitti Zeynep Kümbeti
Kanlı Kümbet
Nefise Hatun Kümbeti
Ali Baba Türbesi
Şahabiyeyye-i Kübra Medresesi
Çingene Hanı
Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı
Ali Baba Namazgâhı
Kırk Kardeşler Şehitliği ve
Türk sivil miamri örneklerinden evler bulunmaktadır Ayrıca Karakaya Barajı Gölü veArpuzu Bağları ilçenin belli başlı mesire yerlerindendir