Yıllar önce , İstanbul henüz polis devletçikler halinde yönetilirken (bizanstan evvel)
anadolu yakasında ve avrupa yakasında 2 ayrı devletçik vardı...
Anadolu yakasındaki devletin hükümdarı "Küdar"
avrupa yakasındakinin ise "Atalanyus" olarak bilinirdi,
bu iki komşu hükümdar hem rekabeti hemde yüzmeyi çok severlerdi...
Bir gün şimdiki adlarıyla Sarayburnu'ndan Harem'e kadar yüzme yarışı yapmayı kararlaştırdılar,
böylece hem halkları eğlenecek hemde kendi egolarını tatmin edebilecek zaman bulabileceklerdi.
Yarış , Sarayburnu'ndan başladığından iki komşu devletin halkı Harem kıyılarında toplanmış sonucu merakla bekliyorlardı,
yaklaşan iki küçük noktadan anlaşıldığı kadarı ile Atalanyus biraz önde gitmekteydi.
Halk coşkuyla bağırıyordu :
- Atalanyus Küdarı geçtiiii,
Atalanyus küdarı geçti
(atı alan üsküdarı geçti sözünün buradan geldiğini söyleyebiliriz sanırım)
Halk haklıydı, Küdar yeniliyordu,
son bir hamleyle öne geçmeye çalıştı ama Atalanyus çoktan bitiş çizgisine gelmişti bile...
Kendi halkının önüne komşu hükümdara yenilmek onu çok üzdü ve onurlu bir şekilde kendini boğazın serin sularına bıraktı,
evet, evet Küdar intihar etmişti.
Küdarın halkı bu duruma çok üzüldü ve anadolu topraklarına onun adını vererek yaşatmaya karar verdi,
anadolunun yakasının sahil kısmına "alt-küdar"
biraz daha yüksek kesimlerine ise "üst-küdar" denmeye başladı.
Ancak alt-küdar olarak bilinen kısım
1699 büyük istanbul depreminde (küçük kıyamet olarak bilinir)
sular altında kaldı ve nihayetinde sadece "üst-küdar" bu depremden zarar görmedi.
İşte arkadaşlar Üst-küdar denile denile bu güzide ilçemiz şu anki adı olan Üsküdar ismini bu şekilde aldı.
not:arkadaşlar konuyu genel kültür yerine buraya açmışım özür dilerim.