|
Sponsor |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Kasırga dinmiş,karabulutlar çekilivermişti. Stefan,Frank,Remus ve Crimson sığınaklarından çıktılar ve yollarına devam etmeye koyuldular.
Bu kara bulutlar Krator hanedanlığının bir oyunuydu. Onları takip ettiklerini, nerede olduklarını bildiklerini onlara göstermek istemişlerdi.Elijah'ı geri vermemekte kararlı olduklarınıda kanıtlamışlardı bu olaylarda sonra. Artık Elijah'ı geri almak sandıklarından daha çok zorlaşmıştı. Elono dağına giden yolun sonuna varmaları için az bir süre kalmıştı. O andan itibaren ne yapacaklardı 3 kişi koca Krator ordusunun içine dalamazdı. İşte bu yüzden Stefan bir uğultusu ile yanına 15 werepanther çağırıvermişti. Frank'ın ise tanıştığı kendisinden sonra tanıdığı ilk şekil değiştiren arkadaşı Henry'de gelmişti. Elijah'ı kurtarmayı ciddi ciddi istiyordu Frank. Herkes gizlice Elono dağı yakınlarındaki küçük mağarada toplandı. 16 werepanther,2 şekil değiştiren ve 2 tane vampir ile Krator ordusuna karşı koyabilirlerdi. Toplamda 20 kişilerdi ve Krator hanedanlığının elinde bulunan Elijah'ı almak için Frank bir konuşma yapmaya karar verdi. Frank konuşmasına başlayamadan mağaraya birisi hızlı bir şekilde dalıverdi. Bir vampir olduğu belliydi ama kimdi o? Kahverengi uzun saçları olan mavi gözlü bir erkek vampirdi. Gözleri denizden bile daha mavi ve durgundu. Vampirlikten gelen vahşilik ve yırtıcılık onu daha karizmatik yapıyordu. Kasları bir taş kadar sert ve iri gözüküyordu. Crimson onu gördüğünde yeşil büyük gözlerini büyüterek şaşırmış olduğunu farkettiriyordu. Crimson: -Senin burada ne işin var James?. dedi Adının James olduğunu anladığımız vampir ise bir kaç dakika sustu ve -sana yardım etmeye geldim evladım. dediği anda diğerleri James'in Crimson'ın yaratıcısı olduğunu anladılar. Crimson James'e yaklaşarak -Neden, neden gelmek için bu günü seçtin? -Krator Hanedanlığının bölgesine 3-5 yaratıkla geliyorsunuz. Krator ordusunun sizi rahatlıkla öldürebiliceğini düşünmeden. Ben senin yaratıcınım Crimson. Başın tehlikede olduğu anda bunu hissederim. Yaptığın herşeyden haberim olur ve senin yaratıcın olarak yanlış bir şey yapmanı istemem. -Daha önceleri neredeydin, kurtadamların arasında kaldığımda, insanların bana eziyet ettiklerinde; beni insanların arasına götürüp onlara beni teklif ettikden sonra kaçıp gittiğin zaman bana ne yapacaklarını hiç mi düşünmedin? Şimdi buraya gelmiş sana yardım etmeye geldim diyorsn. Sen artık benim yaratıcım değilsin James,ben yaratıcım olmanı istediğim zamana kadar da öyle kalacaksın. Şimdi yolumuzdan çekil Elijah'ı kurtarmaya gidiceğiz. der ve mağaradan çıktığı anda karşısında gördüğü yüzlerce vampir ile olduğu yerde dona kalır. NOT: Umarım James gelince iyi olmuştur Bu mesaj; Walter Bishop tarafından '28.09.09 - 19:23' tarihinde değiştirildi. |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Crimson gördüğü tablodan hoşnut değildi aslında. Vampirizmin vermiş olduğu kendini aşırı derecede büyüksünme huyu, onu bu tablo karşısında deliye döndürmeye yeterdi...Kendisi başarmalıydı, bunu hissediyordu. Ama içinde bir yerlerde can çekişen insani yanı, bu yardımın büyüklüğünün farkındaydı. Yapması gereken tam da şimdi James'e, babası sayılan vampire teşekkürlerini bildirmekti.
"Sadece yaptığındn ötürü minnettar olacağım, James..." "Bazı şeyleri telafi etmek için geç değil evlat." "Ben, sadece, (gözleri dolduğundan konuşmakta güçlük çeker)neyse, kazanmak istiyoruz değil mi? O zaman bir saniyemiz bile kıymetli!" "İşte benim kızım!" James bunu söylerken gözü Frank'a ilişti, nasıl olmuştu da Crimson Frank'ten haberdar olmuştu? Frank'in delici bakışları hemen cevabı verdi. Jmaes, derin bir oh çekti, iyi ki der gibi... Bu sırada Eleno Dağı'nda tüm hazırlıklar sürüyordu. Yaklaşan şey onların bildiği kadarıyla üç beş ucubeydi ve yüzbinlerce savaşçı için bu küçük bir atıştırma gibi olacaktı. Aegmus Krator, Hanedanlığın başkanı, surlardan hazırlıkları izlerken hayvani bir biçimde gülüyordu, o kadar tiksindiriciydi ki, neredeyse ağzı çarpık gibiydi. Elijah tahmin edildiği gibi bir mahzende tutulmuyordu. Geniş divan salonunda, tılsımlarla çevrili bir dairenin içindeydi, ve evet ironik bir biçimde tahtta oturuyordu...Şimdiden 20 yıl yaşlı görünüyordu, nedeni tılsımlardı. * Crimson Frank, Remus, Stefan ve James'e bakış fırlattı...Şimdi güçlü olma zamanıydı, şimdi akıllı, çevik hareket etme zamanıydı...Crimson hepsinin kanını istiyordu! James parmağını havaya kaldırdı ve herşey birden başlayıverdi... |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
karakter adı = fckan
ırk= şeytan ulke=fcmanas seytanın oglu direc fckan birgun gizli ormanda gezerken (insan formunda) ustune seganas(iyilik meraklısı selena)saldırmış ve savaşmaya başlamışlar Şavaş Raporu fckan seganasa 3000 vurdu seganasın vurusu defanse ile karşılaştı fckan seganası oldurdu Ganimet İyilik muskası Fckan iyilik muskasının ne işe yaradıgını anlamadııı ama yanına aldııı babası fclan iyilik muskasını almaya calıştı aslında iyilik muskasııı butunn iyilikk meraklısı selenaların işini bitire bilirmiş fckan babasını tehtit etti yaklaşırsa oldurecegini soyledi Ama bu muska buyulu oldugundan dolayı kotu gucu emiyormuş Fckan yavaş yavaş yorulmaya başlamış DEVAMI 1 MESAJ SONRA |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Koca Krator ordusu ağzı çarpık, gözleri kaymış bir orclardan ibaretti. 1km öteki bir sineğin bile kokusunu alabilen, olabildiğince kuvvetli, boyları en az 1 metre olan ucubeler.
Çok iyi savaşıyorlar bir vampirin onları alt etmesi zor. Onları yenmenin tek bir yolu olabilir birbirlerine düşürmek. Eğer bunu başarabilirlerse Elijah'a ulaşabilirler. NOT: Pckopat hikaye ile alakalı bir şey yazsaydında bari katkın olsaydı. |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
O an Crimson v yaşlı kan emici James, bakıştılar. Gözleri parladı... Bribirlerine düşürmek onlar için çocuk oyuncağı olacaktı... Bunun için Frank'in yardımına ihtiyaçları vardı hepsi bu...
Crimson planı anlattı. "Frank, yardımın gerekli. Önceden James ile avlanmayı öğrendiğim sırada kullandığımız bir tuzaktı bu bizim. Bu tip ucubelere göre birşey. Senden ricam onların şekline girmen. Aralarına sızmanı bir şekilde sağlarız. Çünkü güçlü oldukları kadar dikkatsizler de belli ki.( o an gözleriyle bayrağı işaret ediyordu. bayrakları tersti...) Sen aralarına sızıp, bir tane gülleyi ateşleyeceksin. Onlar içimizden biri yerimizi belli etti diye düşünüp kim olduğunu düşünüp duracaklar. Adım gibi eminim bundan. Dediğimi yap, bana ve James'e güven. Sonra ardından biz gelicez." Stefan ve Remus bu fikri mantıklı buldu. Frank zaten bir saniye bile düşünmedi. |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Acele etmek istemiyordu, önce işine yoğunlaştı Frank...Birkaç saniyede iğrenç, devasa bir Krator oluvermişti. Crimson'ın gözleri parladı. Bu iş gayet güzel gidecekti...
Frank büyük kapıların önüne konuşlandı. Kapıyı iki kez çaldı. Gardiyan, önce kapının üzerindeki bölmeden baktı, gelen onlardan biriydi, kapıyı açtı. İşte bir hata daha, diye düşündü Frank, bu adam benim neden dışarda olduğumu sorgulamadı bile, Crimson haklıymış... İçeri girdiğinde bir kasvet doldu ciğerlerine. Sanki bir daha mutlu olamayacakmış gibi... Tılsımların etkisi çok keskindi... Frank tam o sıra gözüne kestirdi hedefini, orda duruyordu işte mancınıklardan biri. Yaklaştı ve bir komutan edasıyla mancınığın kenarından tuttu ve bir anda ateşledi herşeyi. Mancınık hareket etti. Kratorlar neye uğradıklarını şaşırdılar. Bu küçük akılsız ordu, panayır alanı gibi etrafa dağılmaya, sorumluyu aramaya koyulmuştu şimdi... Frank sinsice ilerliyordu saraya... Dışarda Crimson, James, Remus ve Stefan da kargaşayı çabuk fark ettiler...sur kenarlarından saraya varmaya çalışıyorlardı. O sırada Aegmus Krator, kızıl bir şeyin saraya yaklaştığını fark etti ve ne yapacağını şaşırdı. Çünkü ordusu kavga ediyordu ve o ordusuz bir hiçti... Saraya vardıklarında Aegmus kendisini bir odaya kapatmıştı. Bu bir hanedan başkanına hiç yakışır bir davranış değildi, ama Kratorlar da zaten beceriksizin tekilerdi... Crimson ve diğerleri Elijah'ı aramak için dağıldılar. Crimson tam mahzenlere gitmek için büyük divan salonundan geçiyordu ki, gördü onu... Gözleri doldu kızılın, Elijah'ı hiç böyle bitkin görmemişti... "Sana ne yaptılar böyle!!!" "Ben...beni...(Zorlukla nefes alıyordu) Peter'ı bulmalısın!" O sırada salonu karanlık bastı. Crimson arkasında bir nefesi hissetti, döndüğünde Peter devasa kapıya yaslanmış, marifetini inceliyordu uzaktan. "Seni kendim öldürceğim!" Peter küçük bir el hareketiyle Crimson'ın bedenini havaya kaldırdı, kendine yaklaştırdı. "O kadar kolay mı sanıyorsun?" Crimson zorlukla hareket edebiliyordu ve gözlerinden kan damlaları dökülüyordu. "Neden? Neden yaptın?" "Ben hiç kaybetmem, bunu unuttuğun için küçük hanım!" "Bırak, görmüyor musun ne hale gelmişsin?" Peter'ın bırakmaya hiç niyeti yoktu. O sırada Frank ve James, salona girdiler, tam ikisi de bulamadıklarını söyleyeceklerdi ki sahneyle karşılaştılar. Peter henüz onları görmemişti. Jams'in aklına şahane bir fikir geldi... Usulca Elijah'ın tahtına yaklaştılar. Tılsımı silmeye başladılar. Yerdeki işaretlerden biri silinse yeterdi, Frank kolay dedi ve hemen Elijah'ın yanına ışınlanmışcasına yaklaştı. Tahtın arkasında kalmış bi tılsımı sileceklerdi. Frank işini bitirdiğinde James'e işaret etti, sonra elini Elijah'ın omzuna koydu. Elijah birden ayağa kalktı. Gözleri ürkütücü bir maviye büründü.Bunca zaman içinde biriken tüm gücü şimdi dışarı çıkmak istiyordu. Peter acı dolu bir yakarış kopardı. Crimson yere düştü ve tam o an, yani Peter ile Elijah arasında engel kalmadığında Elijah hamlesini yaptı. Bu o kadar saf bir güçtü ki ve Elijah işinde o kadar ustaydı ki...Sadece Peter'a baktı, gözlerini kapadı ve, evet, Peter derin bir ışık hüzmesinin içine çekildi... |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Peterin ömrü burada son bulmuştu fakat hala sarayın içindeydiler. Krator Hanedanlığının sarayından çıkmak için bir planları gerekdi şimdi. Dışardaki kargaşa ile içeri girmişlerdi ama dışarı nasıl çıkacaklardı. Krator ordusu kargaşanın sebebiini unutmuş gibi diğer vampir ve kurtadamlarla savaşıyordu.
Frank diğerlerini sarayın bahçesinden dışarı çıkaracakdı. Bahçenin duvarları çok yüksek surlarla çevriliydi ve bir yaratığın onun üstünden geçmesi ile hemen yanabilirdi. Krator hanedanlığı çok özel büyülerle korunuyordu. Frank bu büyüleri alt etmenin her zaman bir yolunu bulabilen birisiydi. Surların üstünden değil ama altından geçebileceklerini düşünmüştü daha savaşa başlamadan. Frank hemen bir köstebeğe dönüşerek toprağı kazıp surun öteki tarafına çıktı. Çıktığı zaman karşısında muhafızları görmüştü. Köstebek olarak muhafızların yanına yaklaştı. 2 Muhafız surların önünde dolanıp duruyordu. bir anda kendi bedenine büründü Frank ve Muhafızların ikisinide vampir güçleri ile kolayca öldürdü. Diğerlerini çıkarmak için büyük bir tünel oluşturması gerekdi. Hemen köstecek olarak kazdığı çukuru genişletti. Çukurdan ilk çıkan Elijahdı. Elijah'ın ardından Crimson'de gelmişti ama James ve Stefan 5 dakika geçmesine rağmen gelmemişti. Bu arada Crimson Frank'a -James ve Stefan gelmeyecekler onlar savaşmaya devam ediceklermiş kardeşim.dedi Frankda Crimson'ın kardeşim demesi anında hiçbir şey düşünemiyordu. Donup kalmıştı resmen Crimson ona ilk defa kardeşim demişti. Bu an onun için çok önemliydi. Frank biraz duraklardıktan sonra duygulandığı belli etmeden Crimson'a cevap verdi: -Peki o zaman siz Elijahla bara gidin. Elijah'ın dinlenmesi gerek bende diğerleri ile kalıp savaşacağım. dedi. Frank çukurdan girecekken Crimson "Teşekkür Ederim" dedi. Frank Crimson'ın gözlerine baktı ve yavaşça içeri süzüldü. Frank 2 hamlede öteki tarafa geçmişti önce kuyuyu kapatması gerekti. Kuyu işini halledikten sonra tekrar bir orc oldu ve adamların arasına sıvışdı. Onlardan birsinin onları öldürmemesi için fazla savaşmıyordu. Aptal orcları birbirine düşürürek onları öldürmeye çabalıyordu ki Henry'nin savaş sırasında bir orc tarafından öldürüldüğü gördü. en iyi arkadaşı Henry gözlerinin önünde ölüyordu. Frank hemen eline aldığı kılıçla Henry'i öldüren Orca sapladı. O anda etraftaki diğer Orclar bunun farkettiler ve kendi ırklarından birisini öldürene gözlerini diktiler. Frank ne yapacağını şaşırmış etrafına bakınıyorduki Orclardan biri iğrenç sesiyle bir şey dedi: -Bu bizim ırkımızdan birni öldürdü bizde onu öldürmeliyiz. Bize ihanet etti. diyince herkes Frank'ın üstüne gelmeye başladı. tam Frankı öldüreceklerdiki Frank birden ortadan kayboldu. Bütün orclar şaşırmış birbirlerine bakıyordu. Frank'ı öldürmeliyiz diyen Orc'un çevresinde bir sinek onu rahatsız ediyordu, onu eliyle kovaladı ve bu olay hiç olmamış gibi bütün orclar savaşa devam etti. NOT: o sinek Frank xD |
|
||||
Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Savaş kanlı bitmişti. Etrafa bir binlerce vampir kafası ve orc uzvu dağılmıştı. Neyse ki kayıpları yanında Kratorların kaybının devasa oluşu bir nebze rahatlatmıştı takımı. Frank saraydan çıkarken Hükümdar Platoria gürledi:
"Sağol evlat! Ödüllendirileceğin zaman yakındır!" Frank sadece gülümsemekle yetindi. * Frank bara geldiğinde etrafı flu bir şekilde görüyordu. Sersem gibiydi, dinlenmeliydi. Ama barda gördüğü tablo o kadar ısıtmıştı ki içini, yanlarında daha fazla kalmak istedi. Elijah eski gücüne kavuşmuş, etrafa gülücükler saçıyordu, Crimson bir elini Elijah'ın elinin üstüne koymuş, hayranlıkla dinliyordu erkeğini. Cordelia, Lilly ve Venesse muhteşem pastalar yapmışlardı ve inatla herkese yedirmeye uğraşıyorlardı. Mackenzie yine bir kenarda hep kitabını okuyor hem de sohbetten bir şey kaçırmamaya çalışıyordu. Stefan ve James de gelmişti şimdi. Ellerinde çaça* , "Bu gece bayılana kadar içeceğiz" diyerek kahkahalar atıyorlardı... |