"teşekkürler...zevkime göre döşemek inan zor oldu..tüm bunları bulmak..."

(iyi de ya anlarsa benim de vampir olduğmu?)

E ama zaten bilmiyor mu ablası?

İşin kötüsü, Kont Dracula tahtın başına geçirmek için Crimson'u aramaya başlar.
Vladimir'in henüz bundan haberi yoktur.
Ve Valdimir her seferinde Mackenzie'yi öldürmek için diş bilemeye başlar.

"kapı çalıyor...ben bakarım."

gelen vladimirdi...ne yapmalıyım?

"Bir paketde çikolata mı getirmiş?"

evet

"vladimir, sakin olmalısın.öncelikle seninle konuşmamız gerektiğini bil! ikincisi, mackenzie hiçbir zaman senin karşındakilerden olmadı... gel içeri, biraz konuşalım...mackenzie, sen ne dersin?"

"Hayır! Kesinlikle giremez içeri" hani hayatım boyunca emir verdim ya. burdada gıcıklık ediyorum.

"Vladimir, görüyorum ki bir dövüşten yeni çıkmışsın. Yinede ben normal bir insanım. Eğer birazcık olsun erkeksen, gel lan dışarı!"

dedim ve kendi ölümümden sonra bir ışık hatırlıyorum...

________________________


Vladimir aslında iyi niyetlidir. Yine de şimdiye kadar hep beslediği egosu buna dayanamaz ve Crimson'un barış çağrılarına kulak asmadan arkadasını döner, dövüş alanına gider.

Dövüş başlamadan önce Vladimir:
"seni öldüreceğim aptal kız. Ne pahasına olursa olsun hatta kendim ölsem bile seni öldüreceğim" der ve dövüş başlar.


Kılıçla dövüşürler.
Vladimir iyi bir savaşçıdır ve Mackenzie'yi 68 yerinden bıçaklar!
Tam zafer kazanmış komutan edasıyla sırıtırken, Mackenzie kalbine kılıcı sokar.
Neticede ikiside ölür.

Sonra gecenin bir vakti ormanda kaybolmuş bir kız gelir.
Çığlık atar. "Neler oluyor burada!"

Gelen Tarja'dır... Crimson ne diyeceğini bilemez. bir yanda kardeşinin cansız bedeni...bir yanda dostluğu yeni tattığı mackenzie... tarja'nın gözleri dolar...crimson ne yaptığını anlamaz.sonra beyninde şimşekler çakar!

"emin misin bundan?"

"hiç olmadığım kadar..."

"yapma tarja, bunun sonu kötü olabilir*"

dinlemedi tarja...gözyaşlarını akıttı iki cansız bedene, bir ışık, göz alabildiğince büyüdü...içine çekti bedenlerini...tarja bir çığlık attı ve bayıldı.

sonra...sonra ne mi oldu?

mackenzie mırıldanır gibiydi...uyanıyordu ve evet vladimir de canlanıyordu yeni bir bebek gibi...tarja kendisini feda etmişti...

*derler ki ne zaman bir melek bir bedeni geri döndürse, döndürdüğü bedenler artık başka birşeye dönüşür, içi nurla kaplanmış varlıklara...onlar ne bir melek ne de şeytandır. onlar adalet için savaşan savaşçılardır.

Ve Mackenzie özgürlük savaşçısı olur

Günün birinde, Crimson, Vanessa ve Tarja barda takılırken.

Yanlarına siyah kıvırcık saçlı, Yeşil gözlü bir çocuk gelir. Çocuk inanılmaz derecede yakışıklıdır.
Melekler kadar güzeldir.

Crimson ile konuşmak ister.
Çocuğun ismi Elijah'tır.

"elijah...anlamlı bir ismin varmış"

etkilenmedim desem büyük yalan olacak...

Zaten Elijah uzun zamandır Crimson'u takip ediyormuş, çünkü ona tutkulu bir şekilde aşıkmış.


Barda içki dağıtan;
Sarı saçlı, mavi gözlü güzel kız bile o kadar etkilenmişki bakışlarından, az kalsın içki tepsisini Mackenzie denen garibin üzerine dökecekmiş

Vanessa "dikkat et Lilianna" demiş.
Hani barın daimi müşterisiyiz ya biz
Personelle içli dışlıyız