Kazıklı voyvoda(kont drakula)
(ROMANYA’da Karpat Dağları’ndaki Bran Şatosu Burda Yaşadı)
Macarlar ın Drakul , yani şeytan, Ulahlar ın Çpelpuç , yani cellâd, Türkler in de Kazıklı Voyvoda diye isimlendirdiği, ölümünden asırlar sonra filmlere konu olan III. Vlad Tepeş, Fâtih Sultan Mehmed Han döneminde Eflâk voyvodalığına tâyin edilen, ancak kendi halkına uyguladığı görülmemiş işkenceler ve pâdişâha karşı yeltendiği isyan nedeniyle alaşağı edilen zâlim ve gaddar bir kimseydi.
Kazıklı Voyvoda nın en sevdiği cezâ yöntemi kazık işkencesiydi. Yemek yerken, kazıklara oturtulmuş insanların çığlıklar içinde can çekişmesini seyrederdi. Hayvanları da kazığa oturtur, öldüttüğü annelerin kızartılmış etlerini çocuklarına zorla yedirirdi. Bazen de annelerin göğüslerini kestirip yerine çocukların başlarını diktirir; insanları doğrayarak çömlek içinde pişirtirdi.
Onun binlerce insanı nasıl acımasızca katlettiğini dönemin papalık elçisi Modrusa şöyle târif etmekteydi:
Kimilerini arabanın tekerlekleri altında kemiklerini kırdırarak öldürttü, kimilerinin bağırsaklarına varıncaya kadar derilerini yüzdürttü; kimilerini ya kazıklara geçirtti, ya da kor hâlindeki kömürlerin üzerine yatırttı, kimilerinin ise başlarını, göbeklerini, göğüslerini deldirtti; kazıklara otutarak, kazığın ağızlarından çıkmasını sağladı. Böylece, hiçbir işkence yöntemini ihmâl etmedi. Annelerin göğüslerine kazıklar saplayıp, bebeklerini bu kazıkların üzerine attırdı. (Zeynep Dramalı, Canavarlar Galerisinin Esas Oğlanı: Drakula , Hürriyet Tarih dergisi, 5 Şubat 2003, s. 5.)
Vahşet ve gaddarlıkta sınır tanımayan Kazıklı Voyvada nın en büyük düşmanı, himâyeleri altında yaşadığı Türkler di. Bu hıncını tatmin için bir defâsında kazıklara vurulmuş ve işkenceler içinde can vermekte olan Türkler in karşısına geçerek, onlara baka baka saray halkıyla birlikte büyük bir iştahla yemek yemişti. Eline Türk esir geçtiğinde ayaklarındaki derinin yüzülmesini ve meydana çıkan kırmızı etlerin tuz ile oğuşturulmasını, sonra da elem ve azabın daha da artması için keçilere yalattırılmasını emrederdi. Fâtih Sultan Mehmed tarafından kendisine gönderilen Osmanlı elçileri, sarıklarını başlarından çıkarıp önünde eğilmeyi kabul etmeyince, sarıklarını üçer çivi ile başlarına çiviletmişti.
Târih kaynaklarında bu olaydan şöyle bahsedilir:
Bir gün Türk elçileri geldi. Voyvada nın huzuruna çıkınca onu kendi geleneklerine uygun şekilde selâmladılar. Sarıklarını çıkarmamışlardı. Drakula sordu: Büyük bir prensin huzurundasınız, niçin böyle davranıyorsunuz? Osmanlı elçileri dediler ki: Bizim ülkemizde gelenek bu şekildedir! Bunun üzerine Drakula, Ben de geleneğinizi pekiştireceğim! diyerek, elçilerin sarıklarının kafalarına çivilerle, bir daha çıkarılamayacak şekilde çakılmasını emretti. Ardından da Şimdi gidin pâdişahınıza söyleyin, sizin geleneklerinize boyun eğmem! dedi. Ancak kafalarına sarıkları çivilenmiş elçiler, hayatlarını kaybettiklerinden mesajı ulaştıramadılar. (Zeynep Dramalı, Canavarlar Galerisinin Esas Oğlanı: Drakula , a.g.d., s. 5.)
Drakula nın korkunç işkenceleri yalnız Müslüman Türkler le sınırlı kalmıyordu. Kendi halkından gömleği çok kısa ve pantolonu dar bir köylünün karısını, kocasını ortalıkta böyle dolaştırdığı için önce kazığa geçirtti, sonra da adamı yeni bir kadınla evlendirip, yeni kadına da kocasına iyi bakmazsa adamın eski karısının durumuna düşeceğini tenbihledi. Voyvoda nın zulmünden korkan zavallı kadın, herhangi bir sebeple Drakula nın öfkesini üstüne çekmemek için, ömrü boyunca saçını süpürge ederek kocasına baktı. Evli bir kadın evlilik dışı bir ilişki kurarsa, diri diri derisini yüzdürür; sonra da derisi yüzülmüş vücüdu ve deriyi ayrı ayrı şehirlerin ana meydanlarında halka teşhir ettirirdi. Aynı cezâyı bekâretini koruyamayan kızlara ve namuslarına sahip çıkmayan dullara da tatbik ettirirdi.Yaklaşık 20 bin Türk ve Bulgar’ı kazığa vurdurdu çarmıha gerdirdi.
Târih boyunca yaşamış en zâlim ve gaddar hükümdarlardan biri olan Kazıklı Voyvoda nın yaptığı zulümler haddi aşmış, işlediği korkunç cinâyetler artık mide bulandırıcı bir hâl almıştı. Sefilliğine bakmadan Osmanlı Devleti ne başkaldırmaya kalkışan acımasız voyvodanın defteri, çok geçmeden cihan hükümdârı Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafından dürüldü ve yaktığı fitne ve katliam ateşi bir daha alevlenmemek üzere söndü.
Pâdişah ın kudretli pençesiyle köşeye kıstırılan Kazıklı nın saltanat ve iktidârı tamâmen dağılmakla kalmadı, binbir güçlükle kaçıp sığındığı Macaristan da kıskıvrak yakalanarak başı gövdesinden ayrıldı.(1462)
|