KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Genel Kültür


Genel Kültür - Bilginizi arttırmak istiyorsanız buraya tıklayın


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 20.01.10, 03:56
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü


Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü


Bir ülkede deprem sözkonusu olursa jeologlar, hastalıklar sözkonusu olursa doktorlar,
savaş sözkonusu olursa siyasiler ve askerler konuşurlar
Bu bizim ülkemizde de böyledir Ancak bizde iki konu vardır ki bunlar üzerinde herkes konumuna, birikimine, eğitimine bakmadan üstelik de allame edasıyla konuşur Bu konulardan bir tanesi dindir diğeri tarih

Tarihle ilgili bir şeyler söz konusu olduğunda siyasetçi konuşur, gazeteci konuşur, televizyoncu konuşur vs Bir Allah kulunun aklına da bu işin profosörleri bulup konuşturmak gelmez Veya gelir de, onların söyleyecekleri işlerine gelmez

Tarih deyince her zaman revaçta olan konulardan bir tanesi de Osmanlı ve haremidir

Bunu içoğlanları takip eder Ardından valide sultanlar, kadınlar saltanatı, devşirmeler vs böyle gider

İlim ahlakına sahip bir tarihçinin Osmanlı haremi konusunda söyleyeceği şeyler çok azdır Çünkü elinde bu konuyla ilgili yeterli belge, döküman vs yoktur

Kalın duvarlarla çevrili harem binası, etrafındaki harem ağalarına ait binalar ve diğer ocakların daireleriyle adeta ulaşılması imkansız bir kale gibidir İçinde değil, etrafındaki kendilerine ait binalarda yaşayan, zorunlu hallerde Haremin içine girmeleri gerektiğinde salavat-ı şerife getirerek dolaştıkları bir ortamdır Her odanın kapısının girişinde, duvarlarında ayetler, hadisler, dualar bulunan bir mekandır Harem

Zorunlu hallerde ancak harem ağalarına ve tabiplere açılan bu mekana yabancı seyyahların, tarihçilerin nasıl girip, orada adeta gezmiş dolaşmıs gibi haremi anlatışlarına şaşmamak elde değil Kaldı ki bizimkilerin en çok esas aldıkları, kullandıkları kaynaklarda, ilmi otoritelerce yüzlerce kez tenkid edilmis, çürütülmüş bu batı tarihçilerinin kitaplarıdır

I Ahmed döneminde saraya gizlice girdiğini iddia eden Venedik elçisi Ottavinano, ancak Revan Kasrı’nın önündeki havuza kadar olan yerleri görebildiğini söyledikten sonra padişahın odasındaki cariyesiyle nasıl ilişki kurduğunu detaylarıyla anlatmakta ve insanlar da bu anlatıma değer vererek kaynak gösterirken yapılan ilmi ahlaksızlığa çanak tutmaktalar

18 yüzyılda bile ancak yazlık sarayların boş haremlerini gezebilen batılı birkaç yazar, nedense göremedikleri kısmı hayalleriyle doldurmayı denemişlerdi Havuzu gördüler ama havuz sefalarını kendileri uydurdular sonra da uydurduklarının resmini çizdiler Hata yaptıklarını belki de hiç bir zaman düşünmediler çünkü kendi kırallarının kadınları ile yaşantıları öyleydi Birlikte oldukları düzinelerce kadının yarı çıplak resim ve heykelleri ile saraylarının duvarlarını süsleyen bir zihniyetin Osmanlı hükümdarlarındaki edep kavramını anlayabilmelerini zaten beklemiyoruz

Ama anlayamadığımız, bizim bize bunu nasıl yapabildiğimiz Yıllarca Topkapı sarayını gezdiren rehberlerin turistlere Harem’in duvarlarında yazılı Arapça metinleri göstererek bunların padişahların cariyeleri için yazdıkları aşk şiirleri olduğunu söylemelerini, ellerindeki broşürlerde de böyle yazmasını hangi düşünceyle izah etmek gerek bilemiyoruz Zira bu Arapça metinlerin tamamı Kur’an ayetlerinden ve dualardan başka bir şey değil Hükümdarların çıplak cariyelerin danslarını seyrettiği idda edilen Hünkar Sofası Daire’sinin duvarlarında Bakara Suresi 257 ayetinden itibaren yedi ayet yazılıdır ki bir ayetin meali aynen şöyledir: “Allah kendisine hükümranlık verdi diye (şımarıp azarak) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi?” Sanki adeta Osmanlı hükümdarı bu ayetle gerçek hükümdarın kim olduğunu, hükümdarım diye şımarıp azdığı taktirde Nemrutlaşabileceği ihtimalini, hergün bilinç altına kazıyor, iman edenlerin karlı bir konumda, Nemrut gibi imansızların ise ne derece zararda olduğunu görüyor ve okuyordu

Doğru! Bu sofada padişah eşleri, çocukları, kızları, validesi ile birlikte oturur ve helal dairesinde (yani kimseyi huzurunda yarı çıplak oynatmadan) sazlar çalınıp ilahiler söylenip eğlenilirdi Ancak bugünkü insanların eğlence kavramından anladıkları şey otomatikman Osmanlı padişahının da öyle eğlenmiş olması gerektiğini düşündürtüyordu onlara

Onlar bunları yaptıklarına dair (yani hamam havuz sefaları, yarı çıplak cariyelerin dans etmesi gibi) belge bırakmayınca bizimkiler hayallerini belge-vesika-kaynak haline getirdiler

Öyle ya; bir erkeğin elinin altında 300-500 cariye olur da nasıl bunlarla gününü gün etmez ki Hele hele 36 Osmanlı padişahının içinden 15 tanesinin sadece bir veya iki kadınla birlikte olduğu diğerlerinin de en fazla yedi sekiz kadınla aile hayatı yaşadığı belgelerle gözlerine soksanız bu sefer de pişkin pişkin sırıtıp Osmanlı padişahlarının erkekliklerini sorgulamaya kalkacaklar

Hemen şunu da belirtelim; şu an tek eşli (ama çok metresli) evlilik sisteminin içindeki insanlar olarak, Osmanlı padişahının birlikte olduğu 7-8 kadın bile bize çok abartılı gelecektir Ancak unutmamak gerekir ki Osmanlı’nın yaşadığı dönemde tıpkı dünyanın her yerinde olduğu gibi bir kralın güzel kölesini istediği gibi kulllanması ve bunların sayısının yirmiye otuza çıkması normaldi O kadar normaldi ki krallar bu kadınlarının heykellerini yaptırıp saraylarının yüksek duvarları üzerine herkesin görebileceği şekilde koydurabiliyorlar ya da yüzlerce genç ve güzel kadınla hamam sefası yapabiliyorlardı Bizim haremi sorguladığımız gibi Avrupalılar kendi krallarının bu hallerini asla sorgulamadılar Tarihlerinin yaşanmış bir gerçekliği olarak tarihlerinde bıraktılar

Oysa biz, asla yaşanmamış sahneleri alıp, doğru gibi kabul edip, kendi kendimize duyduğumuz saygıyı ve özgüveni aramızdan kaldırdık

1909 yılına kadar Harem Dairesi’ne padişahtan başka, ancak mecburiyet halinde Harem Ağaları ve doktorlar girebiliyorlardı Son onüç yıllık dönem ise Haremi görenlerin hatıratlarında oldukça net bir biçimde anlatılıyor Yazık ki (!) orada bile havuz – hamam sefaları yok

Peki o zaman “Bu Harem nasıl bir yer?” denilebilir

Kısa ve net bir cevap verelim: Tek idarecisinin Valide Sultan olduğu (yani padişahın annesi) kendisine ait, padişahın bile bozamadığı çok kesin ve katı kuralları bulunan yüzlerce genç kızın, dönemin ilim anlayışına göre en iyi eğitimi aldığı, nihayetinde de devletin önemli kademesindeki görevlilerle evlendirilerek teliyle-duvağıyle-çeyizi ile gönderildiği bir bayanlar mektebidir

Evet, tam anlamıyla böyledir Çünkü saraya çeşitli yollarla (esir alınarak veya satın alınarak) alınan kadın köleler yani cariyeler “Acemi” statüsü ile saraya girerler Bunların padişahla görüşebilmesi mümkün değildir Öncelikle padişahla karşılaşabilecek, konuşabilecek bir eğitime tabi tutulmaları gerekmektedir Eğer bunların içinden gerek zekası, gerek güzelliği ve kabiliyetleri ile dikkati çeken birisi olursa bunlar daha özel bir eğitime tâbi tutulurlar ki saraydaki 500-600 cariyenin ancak %10’u bu guruba girebilir Bu %10’un içinden onları yetiştiren kalfalar ve Valide sultanın dikkatini çekebilenler ancak, has odalık olabilir ki bunlar padişahın özel hizmetlisi konumundadır

Eğer Has Odalık olarak ayrılan cariyeler padişahın dikkatini çekmeyi başarabilirlerse, yani padişahla karı-koca hayatı yaşarsa ikbal mertebesine yükselir Genellikle de ikballer padişahın çocuğunu doğurduğunda Kadın Efendi olurlardı Bunun bir üst mertebesi Kadın Efendinin Valide sultan olmasıdır ki o da ancak doğurduğu çocuk tahta çıkarsa mümkündür Özetle bütün kıyamet 600 cariyenin içinden aynı anda sayıları dördü beşi geçmeyen Kadın Efendi ve İkballer yüzünden kopmakta

Şunu da belirtelim ki, Osmanlı padişahı dileseydi o dönemde dünyanın her yerinde olduğu gibi bu 500-600 cariyeyi önünde resmi geçit yaptırıp içlerinden dilediğini de seçebilirdi Bunu yapabilecek siyasal otoriteye de, cariye köle konumunda olduğu için dinsel özgürlüğe sahipti Oysa o hareme girerken içeriye haber verilir ve onun geçeceği yol üzerindeki bütün dairelerin kapıları kapatılır, kazara bir cariye padişahla karşılaşacak olursa yaptığı edepsizlik sayılır ve o cariye cezalandırılırdı Öyle ki kitaplar, bu “kazara” karşılaşmalara tahammül edemeyen padişahların yüksek ökçeli takunyalar yaptırıp Harem’in içinde iken bunlarla dolaştığını yazdı Geldiği anlaşılsın ve yolunun üzerinden çekilsinler diye Cariyeleri bırakın, çıktığı seferde nikahlı karısını bulunduğu şehre getirtmeyi unuttuğu için karısının sitem dolu mektuplarını alan padişahları yazdı arşiv vesikaları

Koca Sultan’ın sitem dolu mektuba cevabı ise;

“Varın söyleyin Hafsa Sultan’a: Biz gaza kılıcını kuşanmışız Gayrısından başkasını gözümüz görmez” olacakdı

Buraya hatıralarına ve mahremiyetlerine hürmetsizlik olmasın diye isimlerini yazmayacağımız bir hükümdarımızın gözdesi ile arasında geçenleri de almak durumunda kalacağız Zira köle bile olsa, rızası olmadan padişah ile karı-koca hayatı yaşamadıklarının pratikte delili gibidir bu hatıra

Koca Sultan’ın aziz ruhundan özür dileyerek;

Kızı anlatır padişahımızın: “ kumraldı, ela gözlü idi, 23 yaşında kadardı Gayet de iyi tahsil görmüş, son derece zarifti Daha saraya intisab ettiği (girdiği) günden itibaren babam kendisinden pek hoşlanmıştı Artık, daima onu yanında gezdiriyor, kendisi ile uzun uzun, tatlı tatlı konuşuyordu Lakin bütün bu “iltifatı şahaneye” rağmen elâ gözlü dünya güzeli, hükümdarın bazı arzularına “evet” demiyordu Onun bu şiddetli mukavemeti babamın kendisine karşı alâkasını daha ziyade arttırıyordu Bu hal böyle tam beş sene devam etti Elâ gözlü güzelde hiç bir değişiklik yoktu”

Bir bayram günü, çok güzel görünen kız padişahın huzuruna girer tebrikini yapar Hünkar “Hâlâ inadında devam mısın?” diye sorar Genç kız gözlerini yere indirip susar Bunun üzerine Hakan “ Hem sen bugün ne kadar güzelsin!” der Genç kızın bu iltifata cevabı şu olur: “Efendimiz!! Ömrüm oldukça size canımı feda etmeye daima hazır olacağım Yanınızdan ayrılmam Fakat bütün dünyayı bağışlasanız asla hareminiz olmam! Çünkü kocam olacak erkeğin yalnız ve yalnız bir karısı, yani tamamen bana ait olmasını isterim, aksi halde kimse ile evlenmem”

Güzelden ümidini kesen Hükümdar ona bir konak alır, içini donatır 45 Yasında gayet dindar bir kıranta (oturaklı, gösterişli, bakımlı, orta yaşlı) zatla evlendirir Kocasının tek eşi olarak hayatını devam ettirir

Binyediyüzlü yılların başında İstanbul’a gelen İngiltere Büyükelçisi’nin eşi Lady Montague’nin hatıraları batılıların pek hoşuna gitmedi Hareme girebilen Lady’nin yazdıkları daha önceki ve sonraki batılıların yazdıklarına ters düştüğü için, gerek o dönemde, gerekse daha sonra Lady Montague’yi yalancılıkla itham eden pek çok yazar çıkacaktı O’nun ülkesi olan İngiltere’de üstelik de 1800’lü yıllarda, evli bir erkek çok rahatlıkla karısını gazeteye “ihtiyaçtan satılık ev kadını” ilanı vererek satabildiği için, Osmanlının saraya giren kadın köleye maaş bağlamasını, eğitim vermesini, sonra da değerli çeyiz ve mücevherleri ile saraydan âzâd etmesini elbette anlamakta zorlanacak ve inkâr yolunu tercih edeceklerdi

Aşağıda, onun mektuplarından yaptığımız alıntı, ne demek istediğimizi daha da iyi izah edecektir:

“Bu milletin din ve töreleri hakkında eksik bilgimiz var Dünyanın bu tarafına seyrek geliniyor Gelenler de ticaretten başka bir şey düşünmeyen tüccarlar Türkler ise, bunlarla yüz-göz olmayacak kadar ağırbaşlılar Bu sebeple tüccarların getirdikleri bilgiler yalan yanlış oluyor

Belki de dünyanın bütün kadınlarından daha hür Hayatı hiç aksatmadan, zevkle süren, kaygılardan uzak yaşayan, boş vaktini komşu ziyaretleriyle, hamamlarda yıkanmakla, ya da bol para harcayıp yeni yeni modalar çıkarmakla geçiren yeryüzündeki tek kadın

Avrupa’da hiç bir saray düşünemem ki, orada yabancı bir kadına karşı bu kadar namusluca davranılsın

Hamamda ikiyüz kadar kadın vardı Hiç birinde bizdeki gibi alaycı gülüşmeler ve fısıldaşmalara rastlamadım Üstelik benim için “güzel, çok güzel” dediklerini işittim Bir kadının, bir başka kadın için “güzel” diyebilmesi hâyâl bile edilemez

Konakların hepsinde bir harem dairesi ve cariyeler var Ancak bu cariyeler evin hanımına âit hizmetçiler Evin erkeği ömrü boyunca bunları yolda görse tanımaz Ne kadar garip değil mi?

Kış geceleri toplanıyorlar, geç vakitlere kadar öyle güzel ve saf eğleniyorlar ki zamanın nasıl geçtiği hissedilmiyor Her evde misafir odaları var İkram ve misafirperverlik Türklerin yaşama kudreti gibi bir şey”

Çok zor ve ağır bir konu olan Harem’i böyle bir kaç satırda özetlemek elbetteki mümkün değil Ancak kendimizle, geçmişimizle barışma çabasının içinde küçük bir damla olmaktı niyetimiz

Yazımıza bir soru ile son vermek istiyoruz:

Biz, zamanın hiç bir diliminde ve dünyanın hiç bir coğrafyasında sarayına aldığı bir köleden “valide sultan” dediğimiz zamanının “first lady”sini çıkaran bir başka medeniyet bilmiyoruz

Siz biliyor musunuz?








Alıntıdır
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 20.01.10, 12:21
kepezgangsta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Genç Baykuş
 
Kaydolma: 15.12.09
Erkek
Mesajlar: 252
Teşekkürler: 0
Üyeye 42 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

evet doğru avrupalıların osmanlı sarayında en merak ettiği bölümdür harem ztn bu yüzden de hep harem hakkında yazılıp çizilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #3 (permalink)  
Alt 20.01.10, 13:34
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

Yazı uzun ama okursanız gerçekten güzel ve akıcı olduğunu farkedeceksiniz.

Aslında yabancı yazarlar harem en gizli bölüm olduğu için hep atıp tutmuşlardır.

Mesela duvarda ki Arapça yazılar cariyelere yazılmış aşk sözcükleri değil
Ayet ve Hadislerdir.


Hatta Bir padişah annesinin izin vermediği bir cariye ile harem koridorunda yürürken kazara karşılaşırsa o padişah bundan çok rahatsız olurmuş.

O cariye cezalandırılırmış.

Annesinin seçtiği bir kaç cariye dışında padişah hiçbir harem kadınını göremezmiş.
Alıntı ile Cevapla
  #4 (permalink)  
Alt 20.01.10, 16:22
Sonduraq - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 06.10.09
Erkek - 32
Mesajlar: 1.534
Teşekkürler: 157
Üyeye 238 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

Ben Harem'i Padişahı mutlu etmek için kadınlar topluluğu olduğunu biliyordum sadece.Güzel olmuş haremde eğitim öğretim de yapiliyo bizim bildiğimiz değil yane bilmedikleri konular hakkında yazmaları kolaydır.Paylaşım için sağol
Alıntı ile Cevapla
  #5 (permalink)  
Alt 20.01.10, 16:23
fairytale - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
V.I.P.
 
Kaydolma: 01.09.09
Kadın - 35
Mesajlar: 5.406
Teşekkürler: 620
Üyeye 402 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

evet,gerçekten çok uzun..

birkaç sene önce Osmanlı haremiyle ilgili bi roman okumuştum..
şuan yazarının adını hatırlamıyorum ama yabancı bir yazardı..
kitabında yukarda anlatılanların tam tersini söylüyordu..

gerçekten kendi tarihimize sahip çıkmamız grekiyo..

buarada güzel paylaşım teşekkürler Ekin
Alıntı ile Cevapla
  #6 (permalink)  
Alt 20.01.10, 16:28
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

Teşekkürler canım.

Tamamen yabancı yazarların cahilliği ve uydurması.

Alında Osm padişahlarının seçilmiş bir kaç cariye dışında ki diğer cariyeleri görmesi tamamen yasakmış!

Ayrıca ben de ona benzer bir roman okumuştum.
Tam aksine Harem'de hiç dedikodu olmazmış. Aksine tüm bayanlar mutlu ve hoşgörülüymüş.

Bu mesaj; Joannie tarafından '20.01.10 - 16:32' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
  #7 (permalink)  
Alt 20.01.10, 16:30
_JHendRix_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 17.09.09
Erkek
Mesajlar: 3.331
Teşekkürler: 397
Üyeye 269 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

Teşekürler.Çok güzel paylaşım
Alıntı ile Cevapla
  #8 (permalink)  
Alt 20.01.10, 16:32
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

Beğendiğinize sevindim
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #9 (permalink)  
Alt 20.01.10, 17:43
Orangepuff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
V.I.P.
 
Kaydolma: 05.12.09
Kadın - 29
Mesajlar: 15.128
Teşekkürler: 432
Üyeye 1.349 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

ellerine sağlık ekincim ben de yurt dışına gittiğimde yukarıdakilerin tam tersini anlatan bi tablo görmüştüm.İşte batılı ressam oraya asıl kendi ülkesinde olanları anlantmış....
Alıntı ile Cevapla
  #10 (permalink)  
Alt 20.01.10, 18:18
Lord of Drinks - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Uzman Baykuş
 
Kaydolma: 16.10.09
Erkek - 33
Mesajlar: 592
Teşekkürler: 13
Üyeye 21 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Hareminin Gerçek Yüzü

konuyu ayrıntılarıyla biliyorum ama bu yazıda has bahçeden pek bahsedilmemiş sanırım
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006