KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Genel Kültür


Genel Kültür - Bilginizi arttırmak istiyorsanız buraya tıklayın


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 24.10.09, 21:00
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Cool Osmanlı Okçuları..

Ok Türk'ler tarafından i'câd edilmiştir. Daha önceki devirler hakkında bir bilgimiz olmadığı için ok ve okçuluğun en parlak zamânının Osmanlı'lar devrine rastladığını söyleyebiliriz.
Ok ile ilgili Hazret-i Muhammed' e atfedilen 40 hadîs, Sultan İkinci Mahmud zamanında Eyüp Câmii imâmı Abdullah Efendi tarafından tefsîr ve tercüme edilerek pâdişâha sunulmuştur.
İslâmiyet'in ilk zamanlarında Arap oklarının mesâfesi bugünkü ölçülerle 500 metreyi geçmiyordu. Osmanlı'ların elinde ok 845.5 metreye kadar fırlatılmıştır.
ÜNLÜ OKÇULAR
Osmanlı'lardan önceki dönemlerde yetişen Türk Okçuları hakkında elimizde maalesef bir kayıt yoktur. Bundan ötürü yalnız Osmanlı'lar döneminde yetişmiş ok pehlivanlarının adları zamânımıza ulaşmıştır. Bu pehlivanların lâkab ve adları şöyledir:
Deve Kemâl
Solak Havandelen
Bursa' lı Şûcâ
Tozkopan iskender (Okmeydanı'nda bugüne kadar geçilemeyen iki menzilden biri olan 1281,5 gez [*1] mesâfeli menzilinin sâhibi...)
Gürz Sinân
Benli Karagöz
Mîra'lem Ahmed Ağa (Ahmed Paşa, Kemankeş Ahmed Beğ, Kaptân-ı deryâ Ahmed Paşa... Okmeydanı'nda bugüne kadar geçilemeyen iki menzilden biri olan 1279,5 gez mesâfeli Güneydoğu menzilinin sâhibi...)
Yahyâ Ağa
Arabacı Mahmûd
Lenduhâ Câfer
Çullu Ferrûh
Zehgîrci Kâsım
Kuburcu Hüsrev
Kosta Hüseyin
Güre Tosun
Araboğlu İbrâhim
Lokumcu Solak Ali
Sığırcı Kâsım
Parpul Hüseyin Efendi
Kör Kâmil
Üfürükçü Ece
Usta Karaca
Yatmazağaçoğlu Bâlî Beğ
Kemhâcı Dîvâne Kâsım
TAŞ DİKEN PÂDİŞÂHLAR
Üçüncü Selîm (1012 gez)
Sultân İkinci Mahmud (1225 gez... Pâdişâh atışlarının en uzun mesâfelisi...)
ÜNLÜ TAŞLAR
Okmeydanı'nda 15inci yüzyıldan bu yana en uzun gezli taşlar şunlardır:
1. 1. 1. 1251,5 gez mesâfeli Bursa'lı Şûcâ menzili
2. 2. 2. 1279,5 gez mesâfeli Tozkoparan İskender menzili
3. 3. 3. 1271,5 gez mesâfeli (lodos menzilli) Kaptan Ahmed Paşa menzili
4. 4. 4. 1281.5 gez mesâfeli (gündoğusu menzilli) Tozkoparan İskender menzili
* * *
YAY

Yayların boyu 11-12 tutam [*2] dır.
Yay birinci, orta, ikinci boy olmak üzere üç boy olur.
Umûmîyetle dört parçadır: Ağaç, tutkal, sinir, kemik.
En büyük yay 115, en hafif yay da 95 dirhem [*3] den fazla veyâ noksan olmamalıdır.
Yapılışı güç ve büyük bir dikkat isteyen yay hassâsîyetini asırlarca muhâfaza edebilir.
Bâzı kuvvetli pehlivanlar 115 dirhemden daha ağır yaylar kullanmışlardır. Bursa'lı Şûcâ yıldız menzili taşını 107, Tozkoparan İskender Edirne'deki menzil taşını 130 dirhemlik yaylarla yapmışlardır.
Osmanlı'larda Muhiddin, Süleymân, Usta Pervâne, Büyük ibrâhim, Yahyâ, Mehmed isimlerindeki ustalar Osmanlı yaylarına zerâfet, estetik ve balistik mezîyetler vermişlerdir.
Yay Ağacı
En iyi yay ağacı Gerede'de yetişen Akça ağaçtır. Tutkalı çok fazla emerler. Bu karaağaçların ihtiyâr gövdeleri kesilir, kökten çıkan sürgünler iki bilek kalınlığında olunca yerden 25 santim kadar yukarıdan 13-14 tutam kesilir. Ortadan eşit olarak iki kısma ayrılır. Bir kazandaki soğuk suda üç gün bekletilir. Üç günden sonra kazanın altına ateş yakılarak kaynatılır. Bu kaynama süresi de üç gündür. Sonra ağaçlar çıkarılır. Talaş alevine tutulur. Biraz suyunu çektikten sonra tutkala yatırılır. Ağacın tutkalı iyice emmesi beklenir.
Bu işlemden sonra ağaç, kalın tahtalara oyulmuş, iki ucu içine kıvrık kalıplara sıkıştırılır ve urganlarla bağlanır. Asıl i'mâl devri kalıptan çıkarıldıktan sonra başlar. Kurulduktan sonra dış tarafa gelecek kısmına sinir yapıştırılır.
Yay ağacı 10 yıl bekletildikten sonra işlemeye alınır.
Tutkal
Tutkal yay ağacına elastıkîyet veren bir maddedir. Yayın en mühim maddesini teşkîl eden tutkal, çok titiz hazırlanan bir maddedir. Yay tutkalları bilhassa Gelibolu civârındaki Çakal (Çokal) köyünde yapılır ve bu isimle anılır.
Sinir
En iyi sinir için, Trakya'da yetişen inek ve öküzlerin ayak bileklerinden diz kapaklarına kadar olan sinirler bir araya toplanır, yıkanır, kurutulur, kaynatılır ve eritilir. Bu erime sinirlerin lif lif ayrılmasını te'mîn eder, Sinir, yayın kurulduktan sonra dış tarafına gelen kısmına i'tinâ ile döşenir.
Bu hesâblar öylesine incedir ki, meselâ puta yaylarına öküz siniri, menzil yaylarına inek siniri döşenir. Bu işlem yaya müthiş bir elastikîyet verir.
Kemik (Boynuz)
Yay kemiği tâbîr edilen boynuz bilhassa mandaların boynuzlarının dış kenarından yapılır. Boynuzun en sert yerleri de kenarlarıdır. Menemen yöresinde yetişen uzun boynuzlu genç öküzlerin boynuzları makbûldür. Boynuzların dış kenarları kökten uca kadar bir kapak hâlinde kesilir. Kazanda kaynatılır. Sonra çam alevinde yumuşatılır ve düzeltilir. Dar tahta kalıplara sıkıştırıldıktan sonra kurutulur, yay tahtasına Çakal tutkalı ile yapıştırılır, üzeri raspa edilir.
Çelik
Kabzanın tam orta kısmına isâbet eden ve iki boynuzun arasında kalan iki milimlik aralığa beyaz bir kemik yerleştirilir ki buna da çelik denir.
Çile
Çile, yayın iki ucuna takılan ve oku fırlatmaya yarayan bir kaytandır. Harp yaylarında çile yerine koyun ve keçi gibi hayvanların bağırsaklarından yapılan gâyet kuvvetli bir ip kullanılır. Çile saf ipektir. Günlerce kaynatıldıktan sonra gölge yerde kurutulmaya bırakılır. Sonra bükülerek ip hâline getirilir. Çile yalnız yarışma yaylarına takılır.
Özel bilgiler
Yaylar i'mâl edilirken meşhûr ustalar ağaç yağlanmasın diye yağlı yemek, kuru fasulye yemezler, yayı odun veyâ kömür dumanından bucak bucak saklarlar. Bundan sonra eğer süslenecekse yayın dış kenarına altın yaldızlarla resimler yapılır, çile takılacak yer açılır, cilâsı tamamlandıktan sonra yay i'mâli tamamlanmış olur.
Tılsım
Türk yayları ile Avrupa yayları arasında ilk bakışta dikkati pek çekmeyen fakat bilhassa uzun mesâfe atışlarında çok lüzûmlu olan bir özellik vardır. Türk yaylarında kabza çıkıntısı dışa doğrudur. Beden kısmının kasan gezine yakın olan taraflarında hissedilir bir kalınlık vardır. Tanguç (tonguç) başlığı denilen kısım ise bir ayın iki ucu gibi muntazam kıvrılmaz ve içeri doğru eğiktir. Bu iki özellik yüzlerce yıllık denemelerden sonra elde edilmiştir.
Yayın da kılıç gibi incelik ve tılsımları Avrupa'lar tarafından bir türlü keşfedilememiştir.
Yayın Kurulması
Yay kurulmadan önce uçları içe kapanıktır. Okçu bu uçları tutup kabza kısmını dizine dayar, iki ucu tersine kıvıra kıvıra birbirlerine yaklaştırır ve kirişi takar. Atışlardan sonra yay boşaltılır yâni kiriş çıkartılır. Yay da kurulmadan önceki hâlini alır. Yay rutûbetsiz bir ortamda duvara asılarak korunur. Yarışma yaylarının uçları halkadan yeni çözülmüş yaylar gibi içeriye fazlaca kıvrık değildir.



[YOUTUBE]<object width="425" height="344"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/6SWbM_1nUUE&hl=en&fs=1&"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/6SWbM_1nUUE&hl=en&fs=1&" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed></object>[/YOUTUBE]

Arkadaşlar buyurun...İçeriği güzele benziyor ancak izlemedim tamamen malumunuz kota dalgası...Yorumlarınızı bekliyorum..

Bu mesaj; Estergon tarafından '24.10.09 - 21:06' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 24.10.09, 22:20
by_kosovali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 23.08.09
Erkek - 28
Mesajlar: 3.004
Teşekkürler: 232
Üyeye 442 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

Teşekkürler.Güzel bir konu olmuş.
Alıntı ile Cevapla
  #3 (permalink)  
Alt 24.10.09, 22:22
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

Teşekkürler...
Alıntı ile Cevapla
  #4 (permalink)  
Alt 30.10.09, 18:16
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

OSMANLI ORDUSU'NDA OK TÂLİMLERİ
Osmanlı Ordusu'nda ok tâlimlerine çok önem verilir. Ok hafifliğine ve görünüşteki sâdeliğine göre pahalıya mâl olan ve uzun emek isteyen bir mermi gibidir. Asker için bunun bir tekini bile boşa atmak züldür. Hele savaşlarda bir tek oku bile boşa atmak, Türk okçusu içi afvedilmez bir nefs cezâsıdır.
Bayram günlerinde, zafer şenliklerinde, pâdişâh düğünlerinde, şehzâde sünnetlerinde düzenlenen eğlenceler ve yarışmaların çoğu ok üzerinedir. Fâtih'in şehzâdelerinin sünnetinde, nişâncıların bir at nalını vurup ortadan parçaladıkları, yüksek bir direğin başına asılan bir feneri koşarak ok atmak sûretiyle indirdikleri, polat levhaları deldikleri, 500 m. uzaklıktan oda penceresi büyüklüğündeki deliklere (~ 1 m. x 1 m.) ok geçirdikleri, bir dakîkada 90 ok atışı yaptıkları bilinir. Aslında Ordu içinde bir dakîkada 90 ok atan okçular çoğunluktadır.
Birinci Kosova savaşında zafer okçular sâyesinde elde edilmiş, Fâtih'in Uzun Hasan'la yaptığı Otlukbeli savaşı da yine Türk okçularının ustalıklarıyla kazanılmıştır.
* * *
YARIŞMA ALANI: OKMEYDANI
Bugünkü Okmeydanı Ak Şemseddîn Hoca'nın arzûsuyla ve Fâtih Sultan Mehmed Hân'ın emriyle düzenlenmiştir. Fetih sırasında Bizans'lılar şehrin küçük büyük bütün putlarını Ayasofya'ya doldurmuşlardı. Fâtih bunların san'at yapısı olanlarının bir yerde saklanmasını istedi. Bir kısmını imhâ ettirdi. Taş veyâ ağaçtan yapılmış büyük putların 12 tânesi Okmeydanı'nın muhtelif yerlerine dikildi. Yeniçeriler bunlara ok atarak nişân tâlimleri yaptılar. Putlara atılan ilk oka "Puta ok" adı verildi. Bu olaydan sonra nişân atışlarında küşâd edilen ilk oka, kemânkeşler arasında "puta oku" denilmiştir.
Okmeydanı o çağda köşklük, bağlık, bahçelik idi. Burasının yarış alanı olması kararlaştırıldıktan sonra Fâtih'in vezîri Fâik Paşa, bağ ve bahçeleri satın aldı. Subaşı Midilli'li Dâvût Beğ'in de bulunduğu bir mecliste herkesin parası teslîm edildi. Bu istimlâkten sonra meydandaki ağaçlar kesildi, evler yıkıldı, arâzî düzeltildi. Bir emrî fermân çıkartılarak bu sâhaya bağ, bahçe kurmak, su kanalı açmak, kuyu kazmak, mevtâ gömmek gibi şeyler kesin olarak yasaklandı. Meydanın bakım ve gözetimi yeniçeri ağasına verildi.
Târîhçi Ali Efendi'ye göre meydanın hudûdları şöyledir: "Sivrikoz Çardağı yerinden yıldıza doğru büyük böğürtlene ve incire, Yeniçeri Ağası Karagöz Ağa ile Galata Kadısı'nın diktikleri taşlara, bu taşlardan Manol Bağı'na, beylik büyük karlıktan Çakılı Tepe'ye, gündoğusunda Helvacı Karlığı'na, kıbleye doğru Câferâbâd Bahçesi'nin hendeğine, Atıcılar Tekkesi'nin yanındaki yola kadar olan saha." [*7]
Okmeydanı Yarış Alanının Yönetimi
Okmeydanı'nın yarış alanının kendine has bir idâre şekli vardır. Okçuluk Türk'lerde ordulararası bir yarışma şeklini almıştır. Bu durumda da yarışmaların bir düzen ve kâide içinde yapılması mecbûriyeti doğmuştur. Bu düzenlemeler kısaca şöyledir:
Okmeydanı'nı yönetenler dört kişidirler:
1- Kemânkeşler şeyhi
2- Atıcıbaşı
3- Baş hakem
4- Meydanın dâhilî işlerine bakan şeyh
Bu dört şeyhin emrinde 6şar kişi vardır. Ayrıca havacılar denen ve okların düştüğü yeri tesbît eden bir kadro da bulunur. Bunlardan başka meydanın bakım ve temizliği için 17 levent ayrılmıştır. Başta bulunan dört şeyh müşterek kararlarıyla yeniçeri ağasından sonra en çok selâhîyet sâhibi kimselerdir. Bunlar kahramanlıkta, okçulukta, ilim ve fende ileri gitmiş pâdişâha yakın kişilerdir. Saraya ve sofraya serbest girip oturabilirler. Yarışçılar arasındaki münâkaşa ve anlaşmazlıkları hallederler ve verdikleri karar pâdişâh tarafından dahi bozulmaz. Bu dört şeyh aynı zamanda taş dikmiş olan kimselerdir. Meydan usûl ve âdetlerine uymayan pehlivanlara evvelâ kemankeşler şeyhinin dışındaki üç şeyh ihtârda bulunurlar. Okçu bu ihtâra rağmen uslanmazsa vazîyet meydan kemankeşler şeyhine arz edilir, o da bir nasîhatta bulunur. Eğer kabâhat yine tekerrür ederse bu dört şeyh toplanır, suçluyu çağırır, kendisine, "Bizimle oturma..." diyerek onu meydandan kovarlar. Meydandan kovulan okçu bir daha yarışlara giremez, meydan sâhası içinde yay kullanamaz. Ancak o pehlivan kabâhatini i'tirâf, meydan kâidelerine uyacağına dâir yemîn eder, dört şeyhin elini öper, şeyhler de onu afvederlerse bu kere yay üzerine yemîn eder, yayı öpüp başına kor ve böylece yeniden meydana dönebilir.
* * *
OK VE YAYIN DİLİMİZE KAZANDIRDIĞI TERİMLER
Ok ve yayın dilimize kazandırdığı, bugün dahi anlamını bilmediğimiz hâlde kullandığımız üç terim vardır. Bunlar,
1- İki dirhem bir çekirdek = Abartılı bir giyimi ve bir yürüyüşü olan kasıntı kimse...
2- Kepâze = Utanılacak bir fiilde bulunan kimse...
3- Çile çekmek = Zor bir işi becerirken eziyet görmek, yapılan bir hatâdan ötürü vicdân azâbı duymak...
Bu terimlerin asıl anlamları ise şöyledir :
1-İki dirhem bir çekirdek = Aslında altın tartısıdır. Fakat aynı zamanda okların da tartısı olmuştur.
2-Kepâze = Sert yarış yaylarından çok daha kolay çekilebilen hattâ 5 yaşındaki çocukların bile çekebilecekleri hâle gelmiş yaylara verilen addır. Bu yaylar yalnız idmanda kullanılır. Kolların kuvvetini sağlasın diye okçular, her sabah bu kepâze denilen yayı 100 ilâ 200 kere çekerek idman yapar, daha sonra sert yaya geçerler. Yayın böylece çekilip bırakılması zamân içinde kepâze sözünün halk dilinde istihzâ makâmında kullanılmasına yol açmıştır.
3-Çile çekmek = Yayın çilesini çekmek... Çile çekmek sabır isteyen bir iş olduğundan bu mânâda kullanılagelmiştir.
Açıklamalar:
[*1] gez = 66-70 cm.
[*2] tutam = ~ 10 cm.
[*3] dirhem = 3,5 gr.
[*4] çekirdek = 1 dirhem/4 = 0,875 gr.
[*5] Mızrak başlıklarına yalman denir.
[*6] Motun Yabgu, Oğuz Kağan, Zülkârneyn Yalavaç... (Kağanlık yılları, M.Ö. 209-174)
[*7] O zamanki bâzı işâretler bugün kalmadığından veyâ isimleri değiştiğinden bugün meydanının nereden başlayıp nerede bittiğini bilmek mümkün değildir. Bu arâzî bugünkü ölçülerle yaklaşık 400 dönüm (400000 m.²) civârında olmalıdır.



Hazırlayan: Tevfik EROL
Tercüman, 21. 04. 1964 - 04. 05. 1964
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #5 (permalink)  
Alt 30.10.09, 18:18
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

İlginç ve güzelmiş...
Alıntı ile Cevapla
  #6 (permalink)  
Alt 30.10.09, 18:34
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

Ceddimiz ile ilgili şeyleri öğrenmek güzeldir..
Bakınız buradada güzel bilgiler var..Hem uzun hem de sanıyorum ceddimizle ilgili değil..

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.
Alıntı ile Cevapla
  #7 (permalink)  
Alt 31.10.09, 09:50
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

Çok saol Furkan. Tevekkeli değil, okçuluğu bile biz icad etimişiz tabii ki en iyisi olacaktık.
Vatanımı seviyorum yaa =)).
Alıntı ile Cevapla
  #8 (permalink)  
Alt 01.11.09, 04:54
kasvet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
red
 
Kaydolma: 10.01.07
Erkek - 34
Mesajlar: 6.935
Teşekkürler: 260
Üyeye 945 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

adamım süpermis begendim ...
Alıntı ile Cevapla
  #9 (permalink)  
Alt 07.11.09, 15:14
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Osmanlı Okçuları..

Teşekkürler...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuya Ait Popüler Kelimeler
eskiden okçulara verilen isim okculara verilen isim osmanlıda okçulara ne denir osmanlıda okçuluk osmanlı okçuları okçulara verilen ad osmanlı okçu isimleri eskiden okçulara verilen ad osmanlıda okçulara verilen ad okçu isimleri osmanlı okcuları isimleri ünlü osmanlı okçuları osmanlıda okçulara verilen isim eski okçulara verilen isim eski okculara verilen ad





© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006