Avrupa’yı Asya’ya bağlayan “1. Boğaziçi Köprüsü”nün temeli Beylerbeyi ayakları şantiyesinde; 20 Şubat 1970’de törenle atıldı. Kabataş ve Kadıköy’den kalkan 2 adet şehirhatları vapuru, davetlileri taşıyarak tören alanına getirdi. 21 pare top atışıyla çalışmalar başladı...
20 Şubat 1970: Temel atma töreni (Beylerbeyi)
Mart 1970’de Ortaköy ayaklarının kazısı başladı. Hemen ardından da Beylerbeyi ayaklarının kazısı başladı...
4 Ağustos 1971: Kule montajı
17 Ağustos 1971: Kule montajı
Ortaköy kulesinin inşaatı
Mayıs 1971’de Ortaköy çelik kulelerinin montajına başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971’de başlandı. 1972’nin Ocak ayında her iki çelik kule de yükseldi.
Dikey kulelerin birbirleriyle yatay olarak bağlanması
Kuleler tamamlanınca Ortaköy’den Beylerbeyi’ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel; 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar kulelerden aynı anda çekilerek, ilk birleşim sağlandı (Ocak 1972).
Taşıtıcı çelik halatların çekimi
Ardından, tellerin gerilim ve büküm işlemleri 10 Haziran 1972’de başladı ve köprünün açılışına kadar sürdü.
İtalya ve İngiltere’de hazırlanan, içi boş kutular şeklindeki 60 adet tabliyeyi oluşturacak olan paneller, demonte vaziyette denizyoluyla getirilerek, Göksu birleştirme şantiyesine bırakıldı ve burada montajları yapılmaya başlandı...
Tabliyeler; Köprü’nün üzerindeki trafik akışını sağlayacak olan yolu oluşturan, içleri boş ve her iki uçlarındaki dikey taşıyıcı halatlar yardımıyla, kulelerdeki gerili çelik halatlara salıncak gibi asılan ve birbirlerine lego oyuncakları gibi bağlanan, rijitleştirilmiş taşıyıcı bloklardı.
21 Şubat 1972: Kılavuz halatlar çekili
Kuleler (henüz tabliyesiz)
Kulelerden birinin içi
Aralık 1972’de ilk tabliye köprüye gerilen çelik halatlara, salıncak sistemiyle monte edilmeye başlandı. Kulelerin tepesindeki vinçler yardımıyla ve palangalar vasıtasıyla içi boş tabliyeler askı halatlarına bağlandılar. Tabliyelerin yukarı çekilmesine köprünün ortasından başlandı ve sırasıyla iki uca doğru eşit sayıda çekildi.
Tabliyelerin orta kesimden başlayan montajı
Tabliye montajı devam ediyor
26 Mart 1973’de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece, ilk kez yürüyerek Asya’dan Avrupa’ya geçildi...
26 Mart 1973: Son Tabliye denizden montaja getirilirken
26 Mart 1973: Son Tabliyenin Montajı tamamlanmak üzere
Nisan 1973’de kauçuk alaşımlı çift kat asfaltının dökümüne başlandı.
1 Haziran 1973’de asfalt döküm işlemi tamamlandı.
Köprü üzerinde kauçuk menşeili Asflatlama
Kulelerin altındaki geçiş noktalarına, köprüdeki genleşmeye uyum sağlaması amacıyla dönen-levhalar (rolling leaf) monte edildi.
23 Temmuz 1973: Rolling leafların montajı
Yaklaşım viyadüklerinin inşasına (Ortaköy ve Beylerbeyi üzerinden geçen) Şubat 1973’de başladı ve Mayıs 1973’de bitirildi.
Yaklaşım viyadüğü inşaatı
Ortaköy Yaklaşım viyadüğü inşaatı (Lido’nun yanı)
20 Temmuz 1973: Yaklaşım viyadüğü inşası
8 Haziran 1973’de ilk defa araçla geçiş tecrübesi yapıldı.
Yaklaşım viyadüğü inşaatı
(Bu arada; 15 Mart 1974’de Çevreyolu’nun önemli geçişlerinden olan; Haliç Köprüsü’nün iki yakası birleştirildi ve yaya olarak geçildi. 10 Eylül 1974’de de Haliç Köprüsü açıldı).
(Haliç Köprüsü’nün inşaatı (henüz bitirilmiş ve Çevre yolunun bağlantısı tamamlanmış) 1973 sonları)
Tüm çalışmalar tamamlandı ve köprü açılışa hazırlandı...İnşaat bitmek üzere
... Ve Köprü 30 Ekim 1973’de törenle açıldı... (Cumhuriyet’in 50. Yıldönümü)
Açılış sabahı
30 Ekim 1973-Açılış Günü Hazırlıkları-Mobil Şeref Tribünü Araçları gidiyorlar.
Açılış töreni. Yeni alınan Büssingler misafirleri getirmişler ve beklemedeler...
Köprünün açıldığı gün halk o kadar yoğun bir ilgi gösterdi ki, onbinlerce kişi aynı anda köprünün üzerinde Asya’dan Avrupa yakasına doğru ve bir süre sonra da her iki yakaya doğru karşılıklı yürümeye başladı (Köprüyü ertesi günü çalacaklar (!) ya, onun endişesi herhalde, “Aman köprünün başına bir şey gelmeden, bir an önce ben de üzerinden bir kere geçeyim bari” psikolojisi). Açılış şerefine araç yolundan da yayalara yürüme izni verilince, köprünün üzerinde yaya adımlarının çokluğu ve bu yoğunluğun homojen olarak köprünün tüm yüzeyine yayılması sonunda rezonans artışı had safhaya girerek, köprü salıncak gibi sallanmaya başlayınca, daha ilk günden köprümüz çökmesin korkusuyla, derhal yaya geçişine son verildiğini gazeteler günlerce yazdılar...(Gerçekten de lastik tekerlekli araçların geçişleri yerine onbinlerce adımın aynı anda zemine yaptığı darbesel etki, lastik tekerlekten çok daha fazla tehlikeye yol açar, salınım artmaya başlayınca da bunun sönümlenmesi oldukça zordur, hızla sallanan salıncağın uzun süre sonra yavaşlayarak durması gibi)... Hatta yanlış hatırlamıyorsam, gazetelerde şu örnek verilmişti: “Köprüden arka arkaya tanklar geçse o derece risk oluşturmaz ama, bir tabur asker uygun adımla köprüyü geçmeye çalışırsa, bu daha büyük tehlikedir.” Ayakların aynı anda yere vurması yüzünden...
30 Ekim 1973: Tören Alanı-Yayaların yürüyüşü Başladı...
30 Ekim 1973: Yoğun Yaya Geçişi
İlk 24 saat içinde; 28.126 motorlu araç köprüden geçti. Bu rakam; 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya maloldu.
Köprünün açıldığı hafta
Köprüden yayalara (iki kenardaki yaya yollarından geçmeleri şartıyla) geçiş; 2 Mayıs 1974’de verildi (Geçiş ücreti 1 lira). Köprünün taşıyıcı ayaklarının (daha doğrusu kulelerinin) dördünde de yayaları yukarıya taşıyan dev asansörler mevcuttu ve yayalar bunları kullanarak köprüye çıkarlar, yürüyerek karşıya geçince de, yine buradaki kulelerin asansörlerini kullanarak aşağıya inerlerdi. Ancak köprüden aşağıya atlayanların sayısının artması yüzünden birkaç yıl sonra yayalara geldi ve bundan böyle köprü, günümüze kadar yaya özürlü olarak hizmetine devam etti