|
Sponsor |
|
||||
Kol Kola Gençler
Bu memleket bahçe sizlerse çiçek,
Sevgiyle hayaller gerçekleşecek, Eğriler, yanlışlar hep düzelecek Olursa kol kola kol kola gençler. Tertemiz duyguyla, tek niyet ile, Ayrım, gayrım olmaz adalet ile, Bir savaş başlar ki cehalet ile Olursa kol kola kol kola gençler. Neyimiz eksik ki her şeyler mevcut, Yunusça nefreti sevgide kurut, İyi günde kötü günde bir vücut Olursa kol kola kol kola gençler. İlimde irfanda, kol kola gençler, Akılda, mantıkta, kol kola gençler, Gayrette, çabada kol kola gençler Bu memleket için kol kola gençler. |
|
||||
Akşama Kadar
Güneş burada da var
Ta ki batana kadar Yıldızlar yine parlak Şafak atana kadar. Gonca güllerim vardı Burcu burcu kokardı Rengi soldu sarardı Sevip tutana kadar. Bilsen şimdi nerdeyim Çılgın gecelerdeyim Uzun bir seferdeyim Gücüm yetene kadar. |
|
||||
Aşan Bilir
Aşan bilir karlı dağın ardını
Çeken bilir ayrılığın derdini Bülbül kaça aldın gülün nargını Gül alıp satmanın zamanı değil Yaprak gazel olmuş duruyor dalda Vefasız güzelden bize ne fayda Bu ayda olmazsa gelecek ayda Ölürüm vaz geçmem sevdiğim senden Selvinin dalları boyundan uzun Yavrular gözüme bir salkım üzüm Ölmeden görseydi o yari gözüm Koyun kuzu kurban olur o zaman |
|
||||
Sevmişim
Sen benim dağlarda kır çiçeğimsin
Baharım, goncamsın sevmişim seni Bir ömür geçmişim, geleceğimsin Hayatım, canımsın sevmişim seni Bülbülün nazları güle saklıdır Aşkların özünde çile saklıdır Yaşanır söylenmez, dile saklıdır Aşikar vefamsın sevmişim seni Hasretin çökünce gönül katına, Başlıyor içimde deli fırtına Ne gerek binmeye sevda atına Kalbimde atansın sevmişim seni |
|
||||
Amirim
Ah Anam ah
Yine sana yazıyorum, yine sana döküyorum içimi, Senden başka kim anlar ki beni. Dün; o fırtınalı gecede eve giderken, karanlık kuytu bir köşede Bir adam çıktı karşıma. Saçı sakala karışmış, üstü başı perişan. Soğuktan iki büklüm. ‘’Beyim, beyim’’ dedi. Elindeki yarım sigarayı göstererek ateş istedi, Tam sigarasını yakıyordum ki Parmağındaki yüzüğü görünce o buz gibi elleri taaa ciğerimi yaktı.. ‘’Bu yüzük dedim!’’ kafasını kaldırdı, yüzüme baktı, ’’dokunma’’ dedi. Hey Allah'ım! Bu o, amirim, Sarıldım boynuna, tanıyamadı, hatırlayamadı beni, Yalvara yalvara zor razı ettim eve gitmeye Soğuktu. Bir Allah’ın kulu yoktu ortalıkta. Bizden ve peşinden ayrılmayan siyah kediden başka. Eve varıncaya kadar o günleri anlattım. Beni nasıl çatışmada ölümden kurtardığını, Yüzüğü de o günün hatırası olarak parmağına taktığımı, Daha başka aydınlı plakacı 09 Osman'ı, Trabzonlu laz Dursun'u, Maraşlı Ede Ökkeşi, Erzurumlu Yanık Ömer'i, Ama nerede, beni dinlemiyordu bile, Hep bir şeyler mırıldanıyordu sessiz ve ağırdan ‘’Gidenler gelmeyecek, gidenler gelmeyecek, gidenler gelmeyecek’’ Eve vardık, kediyi kucağına aldı, kediyi ısıtıyordu, Halbuki kendisi titriyordu. Sobanın farkında bile değildi garibim. Beraber çektirdiğimiz fotoğrafları, bana hediye ettiği cevşeni gösterdim Oralı bile olmadı. Tedirgindi, sigara üzerine sigara yakıyordu, bir şeyler arıyordu. Cebinden eski püskü bir kağıt parçası çıkardı, Baktı, baktı, kül tablasına bıraktı Fark ettirmeden kağıdı aldım, bir telefon numarası yazılıydı. Aradım, Telefona çıkan karısıydı Amirimin yanımda olduğunu söyleyince, Kadın öyle bir çığlık attı ki, Kalp atışlarını yüreğimde hissettim. Amirim ki; Dağ gibi insandı, nasıl bu hale düştüğünü sorunca, Kadın bir ah çekip anlatmaya başladı. Tezkeresi oniki gün geçen, fakat çatışmada olduğu için alayına dönemiyen Evli, yirmi yedi günlük yeni bebeği olan, bir evin bir oğlu Sivaslı ali adında bir asker kucağında şehit olmuş. O anda şuurunu kaybetmiş Velhasıl kafayı yemiş. Vay beee........ Amirim ki, amirim ki; eksi yirmi beş derecede Hakkari’nin dağlarında Kara, kışa, soğuğa ve haydutlara karşı meydan okurdu. ‘’Vatan’’ dedi mi bir vatan daha çıkardı ağzından Dağları sevdirmişti, zoru sevdirmişti, çileyi sevdirmişti, Şu dalgalanan Ay yıldızlı bayrak için ölümü sevdirmişti amirim! Lafın kısası güzel anam Kadıncağız bir gün sonra iki çocuğunu da alıp geldi O karşılaşma anı var ya, vicdansızı merhamete getirecek bir an... Karısını ve çocuklarını karşısında görünce o umursamaz adam doğruldu, Kanatlanacak kuş gibi öyle bir atıldı ki çocuklarının üstüne. Anlatamam... Ne kadar ısrar ettimse de kalmak istemediler, vedalaştık. Kapının önünde arkalarından baka kaldım. Kavuşmak ne güzel şey. Ah bir de ben sana kavuşabilsem anam. Amirim sanki bir şey unutmuş gibi birden geri döndü, Elini omzuma koydu, gözlerini dikti gözlerime. Yutkundu, yutkundu Ve şu okkalı sözler döküldü dudaklarından ‘’Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar. Bir kibrit, bir milyon ağacı yakar....’’ |
|
||||
Sevgi Allah'ım
Sevgi Allah'ım
Biz sevgi garibi Sevda fakiriyiz Gönlümüz kuru Gönlümüz susuz Çölde can gibiyiz Sevgi Allah'ım Aşktan, meşkten uzak Bir acı feryadız Huzurun adı yok Kavgalardayız Solmuş gül gibiyiz Sevgi Allah'ım |
|
||||
Barışa Hizmet
Toprak anam, gök gardaşım, su dadım
Sevgi çağlar yüreğimde, sel mi ki Ben doğarken yurdum diye ağladım. Ayrılığa dayanılır hal mi ki Kirişteyim, kabzadayım, yivdeyim On altı yıldızlı mutlu evdeyim Yirmi dört kol yetiştiren gövdeyim Tek kökteki ayrı ayrı dal mı ki Yesevi'nin çeşmesinden akmışım Mevlana'nın gözleriyle bakmışım Yunusların tezgahından çıkmışım Senlik benlik dosta giden yol mu ki Yağız Osman tuğ dikince Söğüt'e Edebalı gül yolladı yiğide Öz gardaşım Abdal'ı da beyide Sarışınım esmerim de el mi ki Uçtu şarktan garba şaha kalkan at Sevgiliye eşti kılıç kalkan at Üç kıtaya nasıl gerdim kol kanat Anlatayım şu bendeki dil mi ki Yesevi'nin çeşmesinden akmışım Mevlana'nın gözleriyle bakmışım Yunusların tezgahından çıkmışım Senlik benlik dosta giden yol mu ki Bolayır'dan Sakarya'ya atladım Sütçü İmam namlusunda patladım Çete kurdum orduları hakladım Millet için yurt satılık mal mı ki Tarih boyu hizmet ettim barışa Çok kalmadı hedefime varışa Miraç hızı ile çıktım yarışa Uzay dağı aşılmayan sel mi ki Yesevi'nin çeşmesinden akmışım Mevlana'nın gözleriyle bakmışım Yunusların tezgahından çıkmışım Senlik benlik dosta giden yol mu ki |
|
||||
Ana
Yanana yanana
Buz gerek yanana Biri yaktı gitti Sen bana yan ana Sorana sorana Deli de sorana Bu yaşta bu saçlar Neden ak sor ana Kanana kanana Gönülden kanana Gözümden dökülen Yaş değil kan ana |
|
||||
Leyli Güzel
Sinem delik deşik oldu
Kirpiklerin ok mu güzel Acınacak hala düştüm Hiç insafın yok mu güzel Bir bakıştı bir bakıştı Bakış değil bir yakıştı Gönlüm benden firar etti O bakışla can tutuştu Bir kuş gibi uçup gitti Gönül yuvan viran kaldı Senden yalnız hayallerin Bir de acı figan kaldı Leyli güzel, leyli güzel Gel de beni güldür güzel Bu ayrılık yetti cana Bu yangını söndür güzel |