|
Sponsor |
|
||||
AĞliyor Babam
Bileğimde kelepçe
Dudağımda sigara Yaslandığım duvarda Onun ismi yazılı Ağlıyor hep böyle Ağlıyor gülmez yüzüm Ağlama gül bebek Ağlama iki gözüm Bir elinde ondörtlü Bir elinde güller var Ağlıyor ağlıyor babam Gözüm gibi karanlık Sözüm gibi daracık Yaşadığım odada Onun resmi kazılı Bakıyor hep böyle Bakıyor rengi solmuş Dalıp gidiyor böyle Yıllar onda kaybolmuş Bir elinde ondörtlü Bir elinde güller var Ağlıyor ağlıyor babam |
|
||||
Davullar Çalindi
Her zaman gün ortasında gelirlerdi.
Bu sefer gece yarısında geldiler. Ölçüsüz bir kötülük ve merhametsiz kalplerle geldiler. Söküldü bütün kapıların kilitleri. Ve köpeklerle kovalanan bir militan. İhanetin elleri ensesinde, vurdumduymazlığın elleri ensesinde, Soluk soluğa, yüreğinde cehennem acıları ile Koşuyordu tepelere doğru. Ve bir ayin başlıyordu. Gecenin ortasında Gözleri kör, kulakları sağır eden Kalleşliğin üstüne kalleşlikler ekleyen Utanmaz bir ayin. Ve elleri bağrında anneler Evlatlarını göndermek istemezlerdi Yemene gönderir gibi gecenin bir yarısında Ama biliyorlardı. Bu toprak onları kabul eder Onlar için şahitlik ederdi Bir mermi sesi karanlığı tam ortasından ikiye böldü Gecenin derinliğinde cansız bir beden Helal süt emmiş dudaklardan kan damlıyordu. |
|
||||
Cevapsiz Kalan Sualler
Yürü: duvar beton, otur yer beton
Tavana bakarsın “bakma” der beton - Yağmur kokan toprakların nerede? Gelemem ben de... Ne çiçekler açar, ne kuşlar öter Yolların on adım ötede biter - Serbest gezen ayakların nerede? Gelemem ben de... Deprem mi geçirdin, talan mı gördün? Kanlı haydutlara haraç mı verdin? - Obaların ocakların nerede? Gelemem ben de... İnancın cezalı, yüreğin tutsak Konuşacak yerde çaresiz susmak - Dudakların, dudakların nerede? Gelemem ben de... |
|
||||
Çamlibelden Çiktim Yayan
Çamlıbel’den çıktım yayan
Dayan ey dizlerim dayan Anan atlı baban yayan Nenni bebeğim Bebeğin beşiği çamdan Yuvarlandı düştü damdan Bey babası gelir Şam’dan Nenni bebeğim Bebek beni del’eyledi Yaktı yıktı kül eyledi Her kapıya kul eyledi Nenni bebeğim. |
|
||||
Kan DÜŞerken TopraĞa
Kan düşerken toprağa
Nefesinde uyandığım vay yalan dünya Hikmetinde filizlenirken toprak Delicesine narlanan köz körük sesinde Düşüncelerim deli deli dövülürken Kalkan balyozun sesinde buldum kendimi. Koparırcasına düşüncelerimi bünyemden Demirin şekil alışını seyrederdim bir zaman Ya örsün kudretinde ya da balyoz gücünde Damla damla düşerken sıcağa karşı ter İsyan gördüm ateşe karşı daima Gençliğe yiğitleşirken Garip gönlümün muhabbetini duyarım Ve ulular ulusu koca babam Ekmeğinin helalliğini kazanırken balyoz sesinde Balyoz sesinde kendimden geçerdim Sanki zikir verircesine Örs de bulurdum kendimi dövülürken Alev alev yanarken ocaktaki köz Sinemde çığlıkların çatıştığı türküler Yüklenirdi başıma Hükmü candan bilirdim o an Derin bir nefes alıp içimi dökerdim Tazeden tazeye mızrabımdan telime Palazlanıp kol tuttuğumda Yalın ayaklarımın çamuru sardığını Hissederdim Çamlıbel’in garipler çarşısında Türkülerde yok olurdum bir zaman Ve karanlıkta it ulumalarında duyardım isyanı Seherde akasya kumrusunda Hissederdim muhabbeti Yar gözümden oklanırken Esiri oldum sevdamın Şimdiden eyvah bana Kaldırırken sazımı gökyüzüne doğru Üsküdar'dan şahlandım dağlar ardına Ve kutlu bir vatan Ve bayrak gölgesinde yiğitliğin Eğer noktalanacaksa bu toprak için ömrüm İsterse kalemini kırmasın hakim Seher vakti esen gül bahçelerinde yaşadım sevdamı Goncasını koklarken esiri olmuşum O can kokan güzelin Bu deli sevdamın haykırışında Ey gök ne durursun çök gayrı Hasretini çektiğim güzel İster sev, ister sevme Ben böyleyim işte... |
|
||||
DaĞlara Çikmanin Tam Zamanidir
Zulme çatıp zalimle dövüştüğüm
Dertlenip te telaşına düştüğüm Bağrımı yarıp ta kabir eştiğim Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Ululardan bir kutlu ferman ola Ferman ola derdime derman ola Vur yiğidim vur ki vatan var ola Kuşlar ölmüş karanfiller kurumuş Sevdiğimin gözünü yaş bürümüş Yiğitlerim pusatlanıp yürümüş Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Hünkarımdan bir kutlu ferman ola Ferman ola derdime derman ola Vur yiğidim vur ki vatan var ola Ağlayıpta dizlerimi dövdüğüm Yana yana etrafına döndüğüm Ben gidiyom ver elini sevdiğim Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Arslan Bey’den bir kutlu ferman gele Ferman gele derdime derman gele Vur yiğidim vatan kalmasın ele |
|
||||
YilginliĞa İnat
Düşümde gördüm seni
Oturmuştun duvarın dibine düşünüyordun Sararıp solmuştu benzin Ağlamaklı mı neydi gözlerin Puslu bir vakit düşmüştü ufkuma Pek farkedemedim Düşümde gördüm seni Oturmuştun duvar dibine Elinde sazın Bizim türkümüzü söylüyordun Urun urun yükseliyordu bozgunlar Onurlu ölümlerde yaşanan Ak alınlı çocuklara dağlara dağlara diyordun Düşümde gördüm seni Uzanmıştın ranzana Gün aşırı şiirler okuyordun Kavlimize tutkun gökçen soylu Sevdalardan yana Aldırma boşver demiyorum sana Bilirim ki sen sevdayı Hoşnut kavgalarla yan yana Parmaklık parmaklık işlersin Gün ola harman ola diyen yüreklere Düşümde gördüm seni Yalçın kayalıklara yaslanmıştın Ötüken mi Tanrı dağları mı bilmem Kurt başlı tuğun elinde Böteçine önünde Oğuz’un boyuna selam diyordu bakışların Düşümde gördüm seni Çin seddine Kürşad’dı çehren Ama kollarında kelepçe ayağında pranga vardı Kan mı damlıyordu ne yüreğinden Puslu bir vakit düşmüştü ufkuma Pek farkedemedim Düşümde gördüm seni Sevdası gurbet olmuş bir karakışta Yolcu ediliyordun arkadaşlarının omuzunda Yamtar'ların, Sancar'ların, Afşın'ların uçmağına Marşlar söylüyorduk ardından Yastığımız mezar taşı Yorganımız kar olsun Biz bu yoldan dönersek Namus bize ar olsun Düşümde gördüm seni İrem bağlarında ab-ı kevser içiyordun Kıvılcımlar çıkıyordu gözlerinden Ak alınlı çocuklara Yılgınlığa inat Dağlara dağlara diyordun |
|
||||
Vur
Ey Türk !
Vur vatanın bakirlerine Günahkar gömleği biçenleri vur Kemikten taslarla şarap yerine Şehitler kanını içenleri vur. Vur güzel aşıklar cenazesinden Kırmızı meşaleler yakanları vur Şehvetin raksına yetim sesinden Besteler şarkılar yapanları vur Vur katlin o kızıl sapanlarıyla Dünyaya ölümler ekenleri vur Vur zulmün o kanlı urganlarıyla Bir kavmi iplere çekenleri vur Vur etten kemikten saraylar kuran O vahşi ruhları ezmek için vur Dört büyük rüzgara küller savuran O mücrim elleri kesmek için vur Vur sende mukaddes hürriyet için Dünyanın diktiği bayrak için vur Her dinin sevdiği adalet için Her yerde haykıran bir hak için vur Vur aşkın ve hakkın zaferi için Vur senden bak dünya bunu istiyor Vur yerde bak tarih senin seyircin Vur gökten bak Allah sana vur diyor Vur çelik kolların kopana kadar Olanca aşkınla kuvvetinle vur Son düşman son gölge kalana kadar Olanca kininle şiddetinle vur Vur senin darbenden çıkacak ateş İntikam isteyen bir milletindir Alnında doğacak kırmızı güneş Bu senin ilahi hürriyetindir. |