|
Sponsor |
|
||||
Şeyhİn Şah
Varıp gidecem Yahyâ'dan
Sorup gidecem Yahyâ'dan Destur alacam Yahyâ'dan Şol dağları yarmak için Yaracam azgın dağları Sürecem kızgın çölleri Geçecem bozgun yolları Şeyhin şaha varmak için Şeyhin şahı yerde gökte Her daim o varda yokta Gerçek güzelliği Hakk'ta Gördü insan ermek için Yaracam azgın dağları Sürecem kızgın çölleri Geçecem bozgun yolları Şeyhin şaha varmak için |
|
||||
Usta
Ellerinden değil ayaklarından öpüyorum
Sebebim ustam koca babam Sana yazıyorum ey gidi ihtiyar Ellerinden değil ayaklarından öpüyorum Köylüydün belki ama onurlu mağrur Bilirdin bir çok şeyi bir çok bilenden Sıcaklar altında orak sallayan Güneşten kavrulan teni bilirdin Kendini bilirdin kendini Köylüydün belki ama Onaltı yaşındaydım “Birgün Türkiye tanıyacak” diyordum beni Rençberiydim vahşi ve çılgın saflıkların Gülerdim benden ileri ve geri olanlara Dengesiydim her ikisinin Çocuksu saf masum gülerdim Birazda erkekçe Onaltı yaşındaydım Kırıldım belki defalarca bil ki eğilmedim. Utanmadım ruhuma çizilen resminin yırtılışından Bir gül dalıydım koparılan çelik bir kol ”Her fırsatta kasırgalaşan yellerin de Yerlerinde yeller eser” diyebilecek kadar büyümüştüm Kırıldım belki defalarca bil ki eğilmedim Bu ezan hani selâya çıkar baba Nefesim acıyor Sözlerim gözde kaldı artık kaşlarım sual Duymasın güzellerin gülü can birazdan gideceğimi Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar Bende yolculuk telaşı var Bu ezan hangi selâya çıkar baba Vurgun yedim baba vurgun Oltu taşı tesbihim tütün tabakam ve siyah çakmağım şahit Bir de yüreğime çizdiğim resmin vardı yanımda Üç damla kan düştü geceye üç damla baldıran zehri Vurgun yedim baba vurgun Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba Altından azgın suların geçtiği demir köprüde olacaktık Rakip de olacaktı İkimizin elinde iki ondörtlü ve gece Birbirimize sıkarak koşacaktık birbirimize Yıldızlar yağacaktı üzerime beni sabaha götüren Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba Bir gece düşüme giren ihtiyar adam ”Murad olsun söyleyim oğul” dedi ”Zafer nerde gizlidir” dedim “Ömrüne ömür can güzelin yüreğinde” ”Peki güneş nerde saklanır” dedim ”Yavuzun atının ak yelesindesindeki sırdır oğul” dedi Bir gece düşüme giren ihtiyar adam Burda insanların yalnız ağzı var Siyah beyaz bir fotoğrafın içindeyim muzdarip Düşüncelerim kurşuna dizildi sabaha karşı ”Esselatu hayrun minen nevm” derken ezanlar Açıldı sonsuza giden yol Burda insanların yalnız ağzı var Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can Ne de beyaz atın yelesindeki sırra erdim Ve buyur eyledi ötelerden o ihtiyar adam “Hoşgeldin oğlum Osman hoşgeldin” Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can Ne de beyaz atın yelesindeki sırra erdim |
|
||||
Fark Eyledİm
Aşk seliydim sana akan
Gönülleri ark eyledim Her güzelde sana bakan Tarafımı fark eyledim Emrin almışım imandan Sendin bana tek kumandan Sığındığım her limandan Tekrar sana çark eyledim Vesileyi at bir yana Sevişelim kana kana Değmezleri aşktan yana Birer birer terk eyledim |
|
||||
Psİkopat Geceler
Nasıl anlatayım sana
Nasıl anlatayım sana Sevdiğim anlat diyorsun Toparlayıp yaka paça Toparlayıp yaka paça Götürdüler biliyorsun Burda çaylar soğuk soğuk satılır Maltalarda kesik volta atılır Gözlerinden çivilenmiş cesetler Gün aşırı gözlerime takılır Evet çirkin adamlar Gençliğimi çaldınız Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız Karanlık duvarları üzerime ördünüz Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz Çimento gülü oldum Yaşayan ölü oldum Evet ben deli oldum Beni siz delirttiniz Nasıl anlatayım sana Nasıl anlatayım sana Sevdiğim anlat diyorsun Toparlayıp yaka paça Toparlayıp yaka paça Götürdüler biliyorsun Beni sen anlarsın ancak bebeğim Yaşamak isterken delicesine Katlimize ferman yazar dumandan İri elleriyle çirkin adamlar Evet çirkin adamlar Gençliğimi çaldınız Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız Karanlık duvarları üzerime ördünüz Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz Çimento gülü oldum Yaşayan ölü oldum Evet ben deli oldum Beni siz delirttiniz |
|
||||
DarmadaĞin
Sevdaya duran rıhtımın
Meçhule vuran ahdımın Gamla yoğrulan bahtımın Güzergahı darmadağın Kader ızdırap ağını Ömrüme örer gibi Mutluluk senin neyine Gerek der gibi Bu ızdırap tiyatrosu Sanmayın kaldı kadrosu Sevdamın gönül ordusu Karargahı darmadağın Kader ızdırap ağını Ömrüme örer gibi Mutluluk senin neyine Gerek der gibi |
|
||||
Sessİz ÇiĞlik
Ak sakallı kocaların
Yüzlerce yıldan beri Duyarlı ve titrek ellerinde çevirdiği Işıl ışıl sayfalardan Beyaz takım elbisemi giyinerek döndüm Tepeden tırnağa tertemiz Ve en insancıl yanımla Vakit dağların bakır rengiydi Şaşırdılar Parkamı palaskamı ve postalımı Çıkarıp bırakınca nehrin kıyısına Üzüldü dost üveyikler kanaryalar ve ağaçlar Demek gitti dediler Bilge yol başçı Bu üzüntüye fazla dayanamadı anam Ve toprağa düştü usulca gözyaşları babamın Dedim ki onlara İçimdem kopup giden öncünün Geri dönmeyeceğini biliyorum Sırf bu yüzden İğrenç şairlerin çaldığı şiirlerimi de Bıraktım anaforuna doğurgan bir öfkenin İlişmen bana Birde beyaz takım elbiseme Ben Vefa Sultan Hazretleri’nin daima bahsettiği Bir dil bir dilek bir kültür aynasından Bir başbuğ gönderdim Güneşin geldiği yerden gittiği yöne doğru Tanrı Türk'ü asıl şimdi korusun Dinle dinle beni Harun Parkamdan palaskamdan postalımdan Bir de o nehirden sana sır vereceğim Zebaniler Üsküdar’ı basmadan üç gece evvel Şeyh Yahya heybeme biraz azık biraz telaş Sayısız düş tohumu doldurup gökyüzüne gönderdi Buğdaya kuru üzüme tütüne İncire erik ve kaysıya kıtlık düşmeden Koyuna yaşlı öküzlere Bil cümle hayvanlara hastalık bulaşmadan Kervansaray Bedirkale Arap Köyü topraklarına Kuraklık düşmeden Gece ile gündüz çekilmeden Yerle göğün arasından Erkekler dölsüz kalmasın Anasından emdiğini yavrusuna emdirsin diye Dişi gençliğim Hürriyet yıldızları yurdumun yeryüzüne Dökülsün emrini verdi Vird-i evrad ile Sırlara ermiş erenler gece sarhoştular Yıldızların arasından doğrulup Tuğ kaldıranda Bilge Kağan ”Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe Altta yağız yer delinmedikçe Senin ilini ve töreni kim bozabilir” Haykırışıyla ezilirken zebaniler Uğurladık kutlu törenin son mümessilini Ey yiğitler sultanı Alparslan Seni görüpte baştan çıkmayan bir aklın başını Ezmek yaraşır Çünkü çirkin bir yılandır o Toprak yağmura doymadı dedim Sus dedi Güneşi anlatsaydım doğmayı unuturdu Kahrolayım Şeyh Yahya'dan Vefa Sultan Hazretleri’nden Başbuğum’dan Bir de Üsküdar’dan ayrılamadım İlkokul çağlarımdan 29 yaşıma kadar Varlığım Türk varlığına armağan olsun |
|
||||
ÖlÜmÜ GÖr
Ne aş ne su istedim
Boynu bükük bekledim Ne aş ne su istedim Boynu bükük bekledim Yok mu yanında yerim Ah ah kaderim Unutulmuş gibiyim Titriyor sesim Aşkım öksüz Umudum yetim Eğer beni sevmiyorsan Perişan halime gülüyorsan Eğer beni sevmiyorsan Perişan halime gülüyorsan Ölümü gör yüzümü görme Ölümü gör yüzümü görme Mezarımın yerini bilme |
|
||||
AŞk
Nereden başlasam nasıl söylesem
Aşk yaşanır gülüm anlatılmaz ki Ne saçı ne gözü ne de gölgesi Aşk insanoğlunun kendisi gülüm Olunmaz dertlere gülüp geçerken Bir tatlı sevince günlerce yanıp İşinde okulda veya kahvede Aklının bir yerinde hep o var demek Bazen yıldızlara bazen güneşe Bazen karanlığa kafa tutmaktır Ranzaya uzanıp ızdırap içinde Uyuyup uykusuz uyanmaktır Bir kere gönlüne düşerse bu ah Alışır tutuşur yanarsın eyvah Bazen sevap bazen gizli bir günah Aşk insanoğlunun kendisi gülüm Onu her gördüğünde renginin Kızarıp dilinin tutulduğu an Dizlerinin bağı çözülür ya birden Kalbinin hızlı hızlı vurmasıdır |
|
||||
Hep Mİ AĞlayacak Bu Adam
Sereserpe bir yağmur gelir üstüne
Ne kadar gamsız bu adam Sırtında pardesü yüzünde sakal Ayağında postal adam Ne kadar solgun, ne kadar mahsun Yaklaştı yanıma gözgöze geldik İkimizde tedirgindik Bana gelir bana gider Bende güler bu adam Hep mi ağlayacak bu adam Çaresi ben umudu ben Her şeyi ben bir adam Hep mi ağlayacak bu adam Dalından koparılmış bir çiçek gibi Hep örselenmiş bu adam Hesapsız kitapsız halk arasında Bir beni bulmuş bu adam Ne kadar ne kadar benziyor bana Yaklaştı yanıma göz göze geldik İkimizde tedirgindik Bana gelir bana gider Bende güler bu adam Hep mi ağlayacak bu adam Çaresi ben umudu ben Her şeyi ben bir adam Hep mi ağlayacak bu adam |