|
Sponsor |
|
||||
Dön Yurduna
Neydi o son sözlerin, geçmişi karalayan
Senin ela gözlerin güzel kalbimi yaralayan Dön yurduna dön güzel, sen yurduna dön Yar esmer bakışların, nergizdir kokuşların Dillere destan oldu ay kız gönüller yakışların Dön yurduna dön güzel, sen yurduna dön |
|
||||
Türk'ün Türküsü
Türk oğluyum, Türk olarak ölürüm
Kanım Türk'tür, dilim Türkçe, sözüm Türk Türk olmayı en mukaddes bilirim Dinim İslam, içim Türk'tür, Özüm Türk Türk'e karşı kim olursa karşım var Arş ileri, arş ileri arşım var Bu Ülkede Türk istiklal marşım var Ay-yıldızlı bayrağım Türk'tür, tezim Türk Türkçe yürür her kıtada gezerim Şiirim Türk, bağlamam Türk, yazım Türk Türklüğüme zarar görsem ezerim Avrupa’da iz bıraktım, izim Türk Türk’e karşı kim olursa karşım var Arş ileri, arş ileri arşım var Bu Ülkede Türk istiklal marşım var Ay-yıldızlı bayrağım Türk, tezim Türk Allah’ın Osman'a verdiği devlet sayesinde Dünya mamur olacak Devlet ki; ilk işi harabelerle kırık gönülleri tamir olacak Devlet ki; haksızın sırtına kırbaç, haklının omzuna samur olacak Devlet ki; bayrağı altınla, yıllar saadetle dolu ömür olacak Duysun iklim-i rum, diyar-ı küfür, cihan işte büyük umur olacak Yavrum; islam’ın ruh teknesinde Türk milleti hall-i hamur olacak Firavun gururu hak ile yeksan, nemrud ateşleri kömür olacak Anda dikenlikler lale bahçesi, anda çirkinlikler dumur olacak Osman'ın gönlüne düşen kıvılcım asırlar boyunca münir olacak O’nun devletinin hadsizliğine Allah’ın takdiri sınır olacak Emek ekmeğinin helal lokması o’nun sofrasında yenir olacak O’nun devletinde insan kendini asr-ı saadette sanır olacak. |
|
||||
Sensin
Dağlardan muhabbet aldığım zaman
Pirler dergahında kaldığım zaman Zincirimden kopup geldiğim zaman Bu öksüz yapıda vardığım sensin (Nakarat) Yüzüme bakasın diye gözünü Dizime dayasın diye yüzünü Sana gelmek için şu yeryüzünü Boranla, tipiyle sürdüğüm sensin Şah sultanım, canım, canda kaynasın Söz ehlinde kılıç kında oynasın O cihanda, bu cihanda aynasın Her iki kapıda gördüğüm sensin (Nakarat tekrar) |
|
||||
Abdal Musa
Şol gökleri kaldıranın, donatarak dolduranın
Ol deyince olduranın doksan dokuz adı ile Akdeniz yakası, Aydın illeri Kuşlar gider bizim Abdal Musa'ya Cemalin görünce yürüdü dağlar, Taşlar gider bizim Abdal Musa’ya Katardan ayrılan turna sürüler Her andıkça ümüklerim sızılar İrili, ufaklı embik kuzular, Koçlar gider bizim Abdal Musa’ya Babam Musa’mızdan almış tedbili Gördün mü Kaygusuz, zulmün vaktini Padişahlar tacın ile tahtını toplar, Gider bizim Abdal Musa’ya |
|
||||
Akın
Türkler; alemlerin rabbi olan Allah'tan buyruk almış gibi
Batıya göçmeyi ülkü edinmişlerdi. Ötüken bozkırlarından, Tibet çöllerinden Karakurum yaylalarından, Sibirya steplerinden Dalgalana dalgalana coşan bir tufan Hep batıya yürüyor Önüne çıkan engelleri kasıp kavuruyordu... Koçakların, koçların, ortaların, uçların Yedilerin, üçlerin, kırkların akını hey! Kızıl tuğlu devlerin, gök renkli alevlerin Obaların, evlerin, barkların akını hey! Bitmemiş kavgaların, kükremiş dalgaların Zırhların tolgaların, börklerin akını hey! Buğraları böğürten, ölümlere seyirten Yüzlere diz çökürten teklerin akını hey! Türkmen'in, Kırgızların, Tatar’ın, Tunguzların Güneşin, yıldızların, göklerin akını hey! Dönmemek üzre rum’a Türklerin akını hey! |
|
||||
Can Ciğer
Ben, senin için karakollarda kalmazmıyım
Ben, senin için geceleri sokaklarda kalmazmıyım Ben, senin için memleketi birbirine katmazmıyım Ey arkadaşım, arkadaş değil gardaşım Ey dostum ey sen canciğer... Vakit gayret kemerini kuşanma vaktidir Vurmalı bir intikam fişeği gibi zulmün çatısına Ve soytarı kahkahaları boğmalı Allah-u tekbir Ve korku salmalı küfrün damarlarına Sağım, solum, önüm, arkam kıyamet olmuş Ve ben kıyamdayım.. Kendi cenazeme durdum, er kişi niyetine Bu kaçıncı ölüşüm ey kahpe devran Bu hangi dirilişim? Ben kaçıncı Musa’sı Sen hangi firavunusun bu gök kubbenin En ulu hazretler aşkına, Abdulkadir Geylani, Şah-ı Nakşibendi, Mevlana Halit aşkına Şeyh Ahmet Er Rufai sırrı ile sırla bizi En mukaddes zaferlere hazırla bizi Dostum canciğerim, özlemim, hasretim Çilem ortağım unutma beni Ben senin için elimde saz Yalınayak yollara düşmüşüm yollara düşmüşüm . Ben, senin için meydanlarda adım öç koymazmıyım Senin uğruna cellatlara kınalı koç olmazmıyım Sırf senin için tepeden tırnağa suçlu kalmazmıyım Ey arkadaşım, arkadaş değil gardaşım Sen dostum sen, sen canciğer |
|
||||
Kerkük Ağıtı
Bütün minarelerde sustu ezan sesleri
Artık yaşamak zordu. Zehir zıkkım bir rüzgar esiyordu Irak'tan Ölüm sokaklarda kol geziyordu Bir gece Kerkük’te vurdular beni Geçti sokaklardan bir kızıl ordu İslam'ı ve Türk'ü vuruyordu kurşunlar Peygamber kabrinde ağlıyordu. Bütün Hadis-i Şerif'ler, Ayet-i Kerime'ler Yüreğimdeki kordu Ama çıplak ayaklı ve çıplak kafalı adamlar Beni sokak sokak sürüklüyordu Benim kafam kanıyordu kaldırım taşlarında Evim barkım yanıyordu Ve benim cesedim kanlı bir bayrak gibi Demir direklerde sallanıyordu. Artık yaşamak zordu Ölüm sokaklarda kol geziyordu Evim barkım yanıyordu Peygamber kabrinde ağlıyordu Bir gece kerkük te vurdular beni Geçti sokaklardan bir kızıl ordu İslam'ı ve Türk'ü vuruyordu kurşunlar Peygamber kabrinde ağlıyordu. |
|
||||
Mevlana
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş Dünle beraber gitti cancağızım Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım Alemin bal şerbetinden bana ne İşte ölümde benim ayran tasım Ne malım, mülküm var benim, ne azığım Ben genede senin malın mülkün olsun diye çalışırım Senin başını sokacak bir yerin olsun diye, Senin bir dikili ağacın. Ama hürriyeti kulluğa taş çatlasa satmam Kusuruma bakmayın benim dostlar Bağışlayın beni, Ben; davullara, bayraklara aldırmayan Bir padişahın yoluna düşmüşüm Deli-divane olmuşum Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben Çok uzaklardan geçen bir hayal gibi Ama yok ta sayılmam hani Var olan birşeyim ben Hadi ben bensiz geleyim, sen sensiz gel Ne varsa şu ırmağın içinde var Soyunalım iki can, dalalım şu ırmağa hadi Bu kupkuru yerde sitemden gayri ne gördük Bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri Bu ırmakta ne ölmek var bize Bu ırmakta ne gam var, ne keder var, ne dert Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan Bu ırmak iyilikten cömertlikten ibaret Durma, çabuk gel ! Gelmem deme Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır Senin şanına sadece gelmek yaraşır dostum |
|
||||
Adı Türk
Yanar yürek yanar sönmez su ile
Derdime deva bulayım hu ile Yakılmamın gerekçesi şu ile; Yüreği Türk, lisanı, görüşü Türk Mızrabını sazına vuruşu Türk Saçı Türk, sakalı, duruşu Türk Dediler ki : "biz bu ruhu atak" başbuğum "Atak atak hainleri tutak" başbuğum Bedenim ruhumun kölesi imiş İnancım ömrümün çilesi imiş Türklüğüm başımın belası imiş Dediler "bu Türktür başa dert olur" "Adım attığı yer ona yurt olur" "Kurt eli, ta ezelden kurt olur" Düşündüler ki : "biz bunu yiyek" başbuğum "Yiyek yiyek sonra şehit diyek" başbuğum |