%100 Gülme Garantisi Veriyorum!(15 ADET FIKRA)
Yaşlı bir kadın kedi maması almak için markete gider. Üç kutu alıp kasaya götürür. Kasadaki kız ;" Üzgünüm bayan ama bunları alabilmeniz için kediniz olduğunu kanıtlamanız gerekir. Bir çok yaşlı insan bunları kendileri yemek için aldıklarından kediniz olduğuna inanmadan size bunları satma yetkimiz yok." der. Bunun üzerine yaşlı bayan eve gidip kedisini alır ve markete getirir. Market bunun üzerine kadına kedi mamasını satar. Ertesi gün yine yaşlı kadın üç kutu köpek maması almaya kalkar. Kasiyer yine kadından köpeği olduğuna dair bir kanıt ister. Çünkü yaşlı insanlar bazen de köpek maması yemektedirler. Bunun üzerine kadın yine evine döner köpeğini alıp markete gelir ve mamaları alır. Ertesi gün yine yaşlı bayan markete gelir bu sefer elinde bir kutu vardır. Kasiyere gider ve elini içine sokmasını söyler. Kasiyer korkarak; " Hayır, içinde beni ısıracak bir yılan olabilir." Yaşlı kadın;" İnanın, kutunun içinde size zarar verebilecek hiç bişi yok. Lütfen elinizi kutunun içine sokun.". Bunun üzerine kasiyer elini kutuya sokar ve sonra elini koklayarak ; "Bu şey sanki b.k gibi kokuyo." der Yaşlı kadın devam eder;" Evet öyle. Şimdi lütfen üç rulo tuvalet kağıdı alabilir miyim?"
Deliler hastanesinde bir deli arkadaşına peygamber olduğunu söyler, arkadaşı da ona inanmaz. - "Oğlum" der, "kafayı yedik de bu kadar da değil." Daha sonra bir diğer arkadaşının yanına gider ve der ki: - "Hasan peygamber olduğunu iddia ediyor". Bunun üzerine diğer arkadaşı: - "Yalan, çünkü ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum
Bir gün Temel kahvede otururlarken kahveye iri yarı bir adam girer ve:
-Hasan kimdir?,der.
Temel:
-Benum,deyince adam temeli bi güzel döver.
Adam gidince Temel:
-Kandurdum oni!
Başhekim bir gün deliler hastanesinde hastaları ziyarete çıkar ve bir köşede delilerin kendi aralarında bir rakam söyledikten sonra güldüklerini görür ve sorar: - "Neden söylediğiniz her rakamdan sonra gülüyorsunuz diye?" Delinin biri cevap verir: - "Biz der bütün bildiğimiz fıkralara numara verdik.. 5 dediğimiz zaman 5 numaralı fıkra aklımıza geliyor gülüyoruz; 8 deyince 8 numaralı fıkra aklımıza geliyor, gülüyoruz", demiş. Başhekim "bir de ben söyleyeyim o zaman", demiş. "5", demiş çıt yok, "7" demiş çıt yok.. Bakmış çıt yok; sormuş "ben söyleyince neden gülmüyorsunuz?" Delinin biri cevap vermiş: - "Başhekimim anlatmadan anlatmaya fark var..."
Bir anne 8 yaşındaki kızıyla otobüste gidiyor.Durakların birinde birkaç hayat kadını müşteri bekliyor.
Kız annesine;
-"Bunlar kim? Ne diye bekliyorlar" diye soruyor.Anne de;
-"Bunlar kocalarını bekleyen kadınlar" diye yanıt veriyor.
Bunu duyan otobüs şoförü dönüp;
-"Çocuğa böyle saçma sapan şeyler anlatmayın, bunlar hayat kadınıdır ve para karşılığı erkeklerle birlikte olurlar" Çocuk hemen annesine soruyu yapıştırıyor;
-"Bunlar erkeklerle birlikte olunca ozaman da çocukları olur bu çocuklar sonra ne oluyor"
Kadın gayet sakin bir şekilde;
-"Otobüs şoförü yavrum!!!"
ali ile ayşe iki sevgilidir ve aynı evde kalıyorlardır.birgün alinin annesi evlerine ziyarete gelmiş yemekte ayşe ile alinin sevgili olup olmadıklarını düşünmeye başlamış alide anlamış olacak ki annesine eğilip anne ayşe ile biz sdece arkadaşız yanlış anlama demiş.annesi gittikten sonra ayşe aliye gelip ali annen eve geldiğinden beri gümüş tepsiyi bulamıyorum sorsana bi görmüş mü?ali annesine hemen telgraf çekmiş
-anneciğim sen aldın demiyorum ama almadın da demiyorum sen geldiğnden beri evdeki gümüş tepsiyi bulamıyoruz
annesinden cevap gecikmemş
-oğlum ayşe ile yatıyorsun demiyorum ama yatmıyorsunda demiyorum şayet ayşe kendi odasında yatıyor olsaydı gümüş tepsiyi çoktn bulurdunuz
Temel yolda giderken bir anlık dalgınlık sonucu karşı yönden gelen bir arabayla çarpışmış.
Hemen arabadan çıkan Temel karşı aracın sürücüsünü kontrol etmiş.
- Geçmiş olsun kardeş birşeyin yoktur umarım diyerek karşı tarafın sürücüsünü teselli etmiş.
Bu arada arabasının torpidosundan küçük bir şişe viski alıp diğer sürücüye uzatmış
- İç kardeş rahatlarsın. demiş.
Karşı aracın sürücüsü teşekkür ederek bir iki yudum almış sonra Temel'e.
- Sen içmiyormusun kardeş demiş.
Temel de
- Ben polisler gelip rapor tuttuktan sonra içeceğim. demiş.
Temel trene biner, kompartımanına girer.İçeride bir Alman bir Fransız ve bir İngiliz oturmaktadır.
Temel ;
-Yine mi siz, der ve iner
Temel ile Cemal film izliyorlarmış.Filmdeki at yarışı sahnesinde hangi at birince gelecek diye bahse girmişler.3 numaralı at demiş biri diğeri 5 numaralı.3 numara kazanmış ve temel parayı almış.Sonra itirafta bulunmuş filmi daha önce izledim diye.Cemal şaşkın,
-Pen de uçuncu sefer izleyrum, her seferinde 3 numara piruncu celiy.
Battı mı? Yandı mı?
Amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş. tamda Turkiye'ye tatile gideceği gün. aksilik bu ya...
Ucağı kaçıracak, kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı ?!.. Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leanardo di Caprio'nun pasaportu..
"Ne olursa olsun" demiş ve şansını denemeye karar vermiş.
Çıkarmıs Leonardo'nun fotografını, kendi fotografını yapıştırmış..
Uçmus Türkiye'ye.
Atatürk Hava Limaninda görevli gümrük memuru Temel in karşısına geçmiş.. Almış pasaportu eline Temel adamın ismine bakmış :
''Leonardo di Caprio", fotografa bakmış, bir zenci.
Adama bakmış ayni zenci...
Bir kaç saşkın bakıştan sonra Temel obur masaya seslenmiş,
"Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı?"
Bir gün bir İngiliz,bir Fransız ve Temel konuşma ve yazma dili arasındaki farklar üzerine derin bir sohbete dalmışlar.
İngiliz: - Bizim işimiz çok zordur demiş
Mesela biz ''Bir-mig-ham'' diye yazarız ama okurken ''Bör-min-gım'' diye okuruz
Fransız: -O da bişey mi demiş.
Biz ''Borde-aux'' yazar,''Bordo'' diye okuruz .
Temel: -Uy oda pişey midur, diye söze atılmış.
Biz ''Acaba ne demek istiyorsunuz?'' diye yazarız. Ama konuşurken kısaca''Ha'' deriz
Amerika'daki bir haydutluk okuluna yeni giren bir çocuk,üst hatlarıyla birlikte ilk tecrübesine çıkar.İlk durak bir markettir ve şefleri:"Kasadaki bütün paraları alın." der ve yeni çocuk:"Burası benim tanıdığımın.Yapma ,eyleme."der. Diğer bütün haydutlar hep bir ağızdan:"Sen sus, şef ne derse o olur."derler.
İkinci durakları bir posta aracıdır.Şef:"Postacıdaki bütün paraları alın." dedikten sonra çocuk yine atılır ve diğer haydutlar yine "Sen sus şef ne derse o olur." der.Sıra son işe gelmiştir.şef kasabadaki bütün kadınlara tecavüz edilmesini emreder.Çocuk arabada gördüğü yaşlı kadını kormak ister ve "Teyze yaşlı yazıktır,günahtır." der.yaşlı teyze hemen atılır:"Sen sus şef ne derse o olur."
'Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10$ dan maymun
alacağını söylemiş.
Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları
yakalamaya başlamışlar.
Adam,binlerce maymunu 10$ dan satın alınca ortalıkta maymunlar
azalmış,yakalaması zorlaşmış.
Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken adam tanesine 20$
vereceğini söylemiş.
Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar.
Bir süre sonra da fiyatı 25$a çıkarmış.Ancak bırak yakalamayı,maymuna
rastlamak bile çok zorlaşmış.
Bunun üzerine adam fiyatı 50$ a çıkardığını,ancak kendisinin işi
olduğu için şehre gitmesi gerektiğini,yardımcısının onun yerine alım
yapacağını söylemiş.
O yokken yardımcısı köylülere demiş ki;
Şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi
35$ dan satayım, siz de adam gelince ona 50$ dan satarsınız.
Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları
satın almışlar.
Sonra ne adamı ne de yardımcısını bir daha gören olmamış
Temel at yarışında büyük paralar kazanmaktadır.
Temel bir arkadaşından çok iyi tüyo veren bir
adamın adını öğrenir. Hemen koşar:
- Bugün yapılacak yarışta hangilerine oynamalıyım?
der.
Adam şöyle bir bakar:
- Sen kaç yaşındasın? diye sorar.
" 28 " der Temel. Adam da;
" Tamam, git 2 ve 8' e oyna."
Gerçekten adamın verdiği tüyo yarışlar sonunda
tutmuştur. Temel ikinci hafta yine gider. Yine soru
aynıdır. Adam:
"Sen kaç kilosun? " der.
Temel " 76 kiloyum." deyince;
" Bu hafta da git 7 ve 6' ya oyna." der.
Bu yarışınn sonuçlarını da adam doğru tahmin
etmiştir. Arkadaşları da şaşkınlık içinde
izlemektedirler.
Bu kez Temel neyi var neyi yok
satar.
Parasını cebine koyar, yine aynı adamın yolunu
tutar.
Adam bu kez başka bir soru sorar (onu siz tahmin
edin)
Temel şaşkınlık içinde " 25 cm. " deyince adam da
"Bu sefer de 2 ve 5'e oynayacaksın" der.
Arkadaşları yarışınn sonuçlarını çok merak
etmektedirler.
Ertesi gün hemen Temel' in yanına koşarlar ki bir
bakarlar Temel'in yüzü çok kötüdür. Hemen sorarlar
ne oldu diye.
Temel' in verdiği yanıt ise şudur:
" Gururumun kurbanı oldum. 1 ve 3 kazandı
Üç zengin yahudi kardeş annelerine doğum gününde birer hediye almaya karar vemişler. Hediyelerini yolladıktan sonra aralarında sohbet etmeye başlamışlar. Birincisi demiş ki;
-' Ben anneme kocaman bir ev aldım'. İkincisi
-'Ben bir limuzin aldım ve bir de şöför tutum.' Üçüncüsü
-' Benim hediyem hepinizinkinden güzel. Annemin Tevratı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözlerinin iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevratı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 Haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Tevratı ezberletmişler. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca 1 milyon dolar bağışlayacağım., ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak.' Öbür kardeşler biz niye bunu düşünemedik diye hayıflanmışlar ve kıskanmışlarsa da bir şey dememişler. Kısa bir süre sonra anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış. Birinciye,
-' Abraham, bu ev bana çok büyük geliyor. Tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.' İkinciye
-' Mişon, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şöför çok kaba.
-' Üçüncüye 'Solomoncuğum, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensın. Herşeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi. Teşekkür ederim
EMİNİM BEĞENİRSİNİZ
|