KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Eğitim > Dersler > Felsefe


Felsefe


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 21.09.06, 16:20
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Arrow HYPATIA ve YAŞAMI

Hypatia, güzelliğinin yanı sıra bilgeliğiyle de herkesin hayranlığını kazanmış olan tarihin bilinen ilk kadın matematikçisidir.İskenderiye’de doğmuştur.Bu muhteşem şehir içinde bulundurduğu museion, kütüphane, kiliseler, filozoflar, matematik ve tıp okullarıyla Hypatia’nın tinsel gereksinimlerini tümüyle karşılıyordu.Hypatia burada babası theon ile yaşıyordu.Şehrin önde gelen vatandaşlarından biriydi.Genel olarak halkın saygısını bazı çevrelerin ise düşmanlığını uyandırıyordu.

Hypatia’nın doğduğu şehri belirlemekte hiçbir zorlukla karşılaşılmamasına rağmen doğum tarihinin saptanmasında bazı zorluklar çıkmaktadır.Genel olarak 370 dolaylarında doğduğu kabul edilir.Bu tarih Suda’da Hesychius’un Hypatianın kariyerinin doruğuna imparator Arcadius zamanında ulaştığını söylemesine dayanmaktadır.Bu görüşe göre eğer 370’te doğarsa,400 yılında imparatorun yönetiminin ortalarında olgunluğuna ulaşmış olur.Bir diğer görüş de John Malakasın ,öldürüldüğünde Hypatia’nın yaşlı bir kadın olduğu ve olayısıyla doğum tarininde 355 civarında olması gerektiği görüşüdür. Hypatia’nın gözde öğrencisi Synesius’tan kalan kanıtlar da bu tarihlerin erken olanını desteklemektedir.

Hypatia’nın babası Theon iyi eğitim görmüş bir bilim adamı,bir matematikçi ve gök bilimciydi.Aigyptios veAleksendiros ünvanları,onun Yunan-Mısırlı kökenine ve çok dilli İskenderiye kültürüne bağlılığını göstermektedir.Gerçekten Theon içinde İskenderiye’nin sahip olduğu tinsel ve entelektüel çeşitlilik yeterli olmuştur.Çalışmalarını Öklit vePtolemius üzerinde yoğunlaştırmış.Bundan başka felsefeyle ,çok tanrılı din literatürü ve yunan gaipten haber verme uygulamalarıyla da ilgilenmiş olduğu bilinmektedir.Theon’un matematik ve gökbilim üzerine yazmış olduğu eserlerden bazıları günümüze dek gelmiştir:Öklit’in Elementlerinin öğrenciler için hazırlanmış hali,Veriler ve Optik.Theon, Ptolemius metinlerinin de en başarılı tefsircilerinden biriydi.Onun Kulanışlı Cetveller kitabının iki ayrı tefsirini yapmıştır.

Theon’un birlikte çalıştığı insanlar arasında ona en yakın olanı Hypatiaydı. Babasının kızı ve iş arkadaşı olarak kaynaklarda oldukça saygın bir yeri vardır. Yetenekleri babasınınkini aşan bir matematikçi olarak gösterilir. Hypati’nın matematik çalışmalarının başlıklarından Hesychius’un oluşturduğu listeye bakıldığında, İskenderiyeli matematikçilerin yapıtlarıyla ilgilendiği anlaşılmaktadır; İ.Ö. üçüncü yüzyılda yaşayan Perge’li Apollonius’u, İ.S. üçüncü yüzyılın ortalarında yaşayan Diophantus’u ve Gökbilim adlı bir kitabı tefsir etmiştir. Hypatia’nın birçok öğrencisine felsefe, matematik , gökbilim dersleri verdiğini biliyoruz. Bu öğrencilerinden en önemlisi, mektuplarından da önemli bilgiler elde edilen, Synsius’tur. Bu kaynaklardan Hypatia’nın öğrencilerini, İskenderiyeli matematikçiler ve gökbilimcilerin metinlerinin düzeltilmesi ve açıklanması işine karıştırmadığını öğreniyoruz. Bunun yerine onları uygulamaya daha yönelik olan matematik ve gökbilim gizemlerinin incelenmesi işine teşvik etmiştir. Bunlar sayesinde Synsius’un bir usturlob yapabildiği de belirtilmiştir.

Geç klasik dönem İskenderiye’si ile ilgilenen G. Fow ve J.C. Haas gibi uzmanlara göre İskenderiye matematikçilerin hemen hepsi gizli bilimlerle ilgilenmişlerdir. Theonun uygulamalı bilgisi ile yıldız bilimi geleceği görmeye Hermetik metinlere olan ilgisi omuz omuza ilerlemiştir. Bunlar içerisinde yaşadıkları dönemin özellikleriydi. Dördüncü yüzyıla İskenderiye falcılarıyla ün yapmış bir şehirdi. Yıldız falı okullarda bile öğretilmekteydi. Şehirde hizmet veren pek çok yıldız falcısı vardı. Bilindiği kadarıyla bu kişilerin matematikçi olduklarıda düşünülüyordu. İskenderiyeli Paulus ve Tebli Hepaistio da bunlardan bazılarıydı.

Bu bilgilerden Hypatia’nın içinde bulunduğu çevrenin koşulları ve felsefe çalışmaları dışında öğrencilerinin ilgisini çekmiş olabilecek konular hakkında da fikir sahibi olabiliyoruz. Synsius’un yazdıklarında da bu konunun izleri görülür. Synsius eleştirmesi için Hypatia’ya birçok makale yollamıştır. Bular arasında rüya tabirleri ve geleceğin tahmin edilmesi ile ilgili olanlarda vardır. Hypatia’nın kendisini rüya yorumları yıldız bilimi ve fizik deneylerine vermesi, simyanın gizleri üstüne ilk ustalardan biri olarak bilinmesi şaşırtıcı değildir. Bunların hepsi İskenderiye günlerine kadar uzanan köklü bir faaliyetten kaynaklanmaktadır.

Hypatia’nın öğrencileri felsefe sorularıyla ilgilenir, matematik alanında çalışır, çeşitli dinlerin kaynaklarını okur ve gökbilim deneyleri yaparken İskenderiye’de tarihsel olaylar yaşanıyordu. 385 yılında göreve gelen Theophilus şehirdeki çok tanrılığa karşı seferberlik ilan etmişti çok tanrılı tapınakların kiliseye devredilmesi ile şehirde birçok ayaklanma çıkmıştı. Bu ayaklanmaları çıkaranlaranın başında Olympius da vardı. İskenderiye’nin seçkin aydınlarını eski inancın savunucularından yana çıktıkları bilindiğinde 390’ların başında ünlü ve saygın bir filozof olan Hypatia’nın tutumu da merak konusu olmuştur. Hypatia Olympius’a katılmamış, çok tanrılılar ve Hristiyanlar arasındaki çatışmaların hiçbirinde görülmemiştir. Ortak felsefi söylemlerinden de anlaşılabileceği gibi Hypatia’nın Antoninus ve Olyympius’a yakınlığı vardır. Buna rağmen yunan çok tanrıcılığı ve yerel mezheplere ilgi duymamıştır. Çok tanrılı inançlar onun için yalnızca büyük değer verdiği ve sürdürdüğü tinselci Helen geleneğinin güzel süsleridir. Platonculuğunu büyüler ayinler,kehanetler ve sihirlerle desteklenme ihtiyacı duymamıştır. Ne onun ne de toplumun seçkinleri arasında olar öğrencilerin böyle olaylara katılmayacakları kesindir. Bu sebepten dolayı Hypatia ve çevresindekilerin baş rahip Theophilus’tan şikayetçi olmaları için hiçbir sebep yoktu onlar birçok konuda özgür ve entelektüel bağımsızlığa sahiptiler.

Theophilus’un yeğeni Cyril’in baş rahipliğe seçilmesi ile bu koşullar değişmeye başladı. Cyril yetkilerini genişletme çabasında amcasından bile ileri giden, acımasız, iktidar tutkunu biri olarak anlatılır. Mısırda ona karşı güçlü bir muhalefet oluşmuştur. Cyril’in Theophilus’un ardılı olarak seçilmesi İskenderiye’de huzursuzluğa neden olmuş ve iki ruhban topluluğu arasındaki anlaşmazlıkları körüklemiştir. Kilisenin başı ile imparator iktidarının temsilcileri arasında birçok çekişme olmuştur. Cyril’in çatışma içinde olduğu kişilerin başında da Orestes gelmektedir. Hristiyanlarla Yahudiler arasındaki kanlı çatışmalar, yahudlerin şehirden kovulması, keşişlerin hayatına kastedilişi ve Cyril’in diğer dini gövde gösterileri, ona olan tepkiler arttırmıştır. Orestes’in baş rahibin yaptıklarına karşı takındığı taviz vermez tavrın ardında, nüfuz sahibi kişiler, şehrin ve ilçelerin yönetici sınıf üyeleri de vardı. Onu destekleyen kişilerin başında Hypatia da gelmekteydi. Cyril’in Hypatia’ya karşı dümanlığını başlatanda bu olmuştur. Cyril ve destekçileri Hypatia’nın İskenderiye ve dışında nasıl bir konuma sahip olduğunun farkındaydılar. Hypatia’nın nüfuzu Konstantinapolis’e, Suriye’ye, İznik’e kadar ulaşmıştı. Öğrencileri yalnız soylu ailelerden gelmekle kalmıyor. İmparatorluk ve kilise hizmetinde de yüksek mevkilere gelmiş bulunuyorlardı. Tüm bunların Cyril ve destekçiler arasında huzursuzluk yaratmış olacağı kesindir. Baş rahibin davasını destekleyen bu uğurda eyleme geçmekten çekinmeyecek kişiler vardı. Bunun sebebi Hypatia’nın İskenderiye halkı tarafından çok sevilip, saygı duyulan bir kişi olmamasıdır. Öğrencileri ile birlikte kendisini demostan ayrı tutmuş, öğretilerini kitleye yaymaya çalışmamıştır. Yani halk üzerinde bir etkisi yoktur. Helen dinini korumak uğruna da, Hypatia’nın geleneksel inançlara kayıtsız kalmasına tanık olmuşladır. Hypatia’nın bu şekilde kendini bazı konulardan soyutlaması ona kötü bir kumpas kurulmasına yardımcı olmuştur. Onun bir büyücü olduğu kara büyü yaptığı yönünde söylentiler yayılmıştır. Kara büyü, yalnız hristiyan imparatorlukları yasaları gereğince değil, çok daha eskiden beri en sert cezayı gerektirmektedir. Bu tür söylentiler insanlar arasında her zaman korkuya yol açmıştır. Kiliseye bağlı kışkırtıcılar, Hypatia’nın matematik ve gökbilim dallarında yaptığı araştırmalardan yola çıkarak, maksatlı cadı masalları yaratmışlardır. Babasını da tıpkı onun gibi yıldız bili ve büyüyle uğraştığını, rüya yorumları yaptığını yaptığını söylemişler, Hypatia’yı şeytanca hileleriyle pek çok insanı baştan çıkaran tehlikeli bir cadı gibi sunmuşlardır.

Hristiyanlar, Yahudilerle işlerini hallettikten sonra şehirdeki sorunlara neden olan “çok tanrılı kadına” sıra gelmiştir. Bu kışkırtmalar onlar açısından olumlu sonuç vermiş, şehirde Hypatia’yı öldürmeye kararlı bir grup oluşmuştu. 415 yılının Mart ayında Peter adında bir kişinin başını çektiği kalabalık eylemi gerçekleştirdi. Hypatia, şehirdeki günlük gezisinden eve dönerken, arabasından indirilerek Caesarion Kilisesine götürüldü. Bu yobaz kalabalık tarafından giysileri çıkarılarak kırık çömlek parçalarıyla bedeni parçalandı.

Ayaklanma sona erdiğinde şehir eski sakinliğine geri dönmüş ve Cyril İskenderiye’de istediği konuma tekrar ulaşmıştır. Olaya dolaylı yada dolaysız karışmış olan Cyril, uyması gereken hristiyan ahlak ilkelerine ters düşmüş, nüfuzuna gölge düşmesi olasılığına katlanamamıştır.

Daha sonraki yüzyıllarda Hypatia çok farklı bir konum almıştır. Bu konum, Hypatia’yı yeni dinin gözünü kan bürümüş yobazlarının bir kurbanı olarak göstermektedir. Tolant ve Voltaire’den çağdaş feministlere dek Hypatia hem cinsel özgürlüğün hemde çok tanrılılığın çöküşünün bir simgesi olmuştur.

HYPATIA ÜZERİNE

Hypatia, Avrupa kaynaklarında ilk olarak 18.yüzyılda ortaya çıktı. John Toland 1720’de Hypatia ile ilgili, uzun bir tarih makalesi yayınlanmıştır. Toland makalesinin başlangıcında, Hypatia için “erkeklerin güzellik ve bilgeliğin vücuda gelmiş halini öldürmesi yüzünden sonsuza dek utanç içinde yaşayacaktır” der. Ve bu korkunç eylemin arkasındaki kişinin de , Cyril adındaki bir din adamı bir baş rahip olduğunu söyler. Toland’ın yapıtı aydınlanmanın seçkin kişilerince olumlu karşılanmıştır.

Bu konuda Toland’ınkinden çok farklı olmayan biir üslupla söz eden Voltaire’dir. Voltaire Hypatia figürünü kilise ve vahiyle gelen, dine olan başkaldırısını dile getirmek için kullanmıştır. Hypatia’nın öldürülmesinde “Cyril’in papaz traşlı köpeklerinin,, yobazlardan oluşan bir sürüye sırtlarını vererek işlediği hayvanca cinayet” olarak anlatır. Voltaire, “dictionary philosophique” adlı yapıtında da değinir. Onun ölümünü Aziz Cyril’in tahriklerinin neden olduğunu yazar.

Aydınlanma düşüncelerinden Yeni Helencilikten ve Voltaire’ın üslubundan etkilenen Edward Gibbon, Hypatia efsanesi üzerinde çalışmasını sürdürmüştür. Gibbon’a göre Hypatia Yunanlıların dinine inanmaktadır. Çevresinin, konum ve saygınlığıyla göz kamaştıran kişilerle çevrili olduğunu ve acımasız bir yobaz grubu tarafından öldürüldüğünü söyler.

Hypatia figürüyle,18. yüzyılın birçok kaynağında karşılaşmaktayız.Bunlardan biri de Henry Fielding’in ‘Bu dünyadan diğerine yolculuk’ adlı kitabıdır.Fielding romanında Hipatia’yı öldürenler için ‘o köpekler,o hristiyanlar’ gibi ifadeler kullanmıştır.

Hypatia ve hayatı için yapılan yorumlar 19. yüzyılda Charles Leconte De Lisle ile doruğa ulaşmıştır.Leconte De Lisle;tarihin tak bir kültürle yada inanç dizisiyle bir tutulamayacağın fikrinden yola çıkarak Hypatia’yı ölümünü tarihsel kopuşa bağlar.dahLeconte De Lisle daha sonraları bu düşüncelerinde bazı değişiklikler yapmış ve Hypatia’nın ölümünü hristiyan karşıtı açıdan tekrar ele almıştır.Şiirinde HYpatiadan şöyle bahseder;

Aşağılık Galile’li yıktı,lanetledi seni;
Ama düşüşünle daha da büyüdün!Ya şimdi ,heyhat!
Platonun ruhu, Afroditin bedeni
Ebediyen Hellas’ın güzel göklerine çekildi.

Leconte De Lisleden sonra ,ondan daha genç olan çağdaşı Gerard De Nerval 1854 tarihli yapıtında Hypatiadan söz eder.1888’de Maurice Barres Hypatia hkkında ‘La Vierge Assassin Ea’ adlı kısa bir öykü yayınlamıştır.Leconte De lisle,Barres gibi yazarlarFransada Hypatia üzerine yazdığı sıralarda,İngiliz dinadamı ,romancıve tarihçisi Charles Kingsley ‘Hypatia,yada eski yüzle yeni düşmanlar’ adlı uzun kitabında aynı efsaneyi işlemiştir.Başlangıçta yazarın Yunan İmparatorluğu ve İskenderiye tarihi üstüne yaptığı araştırmalara dayalı yapıtı,bir Katolik düşmanlığı sezdirmektedir.Kingsley’in kitabı birkaç Avrupa diline çevrilmiş,bazı alman tarihçiler kitap üzerine görüşlerini dile getirmişlerdir.Kingsley’in Son Helen’i bir romancı olarak ele alışı dikkat çekmiştir.

19.yüzyılın ikinci yarısında Amerikal ve İngiltereli olgucular Hypatiayı Doğu yunanın son bilgini olarak sunmuşlardır.J.P.Draper Hypatia’yı özgür düşüncenin kahramanı olarak görür.
Bernthant Russell, ‘Batı Avrupa düşünsel tarihi’ adlı yapıtına Cyril’i yobazlıkla ve kendini bilme adamış bir kadını öldürmekle suçlayarak başlar.

1877’de Contessa diovadavata Reorodi Saluzzo’nun iki ciltlik şiirinde yayınlanması ile Hypatia çağdaş İtalyan yazınının kişilerinden biri haline gelmiştşr.Diğer İtalyan yapıtlarında Hypatia,çoktanrıcılık ile hristiyanlık arasındaki çatışma bağlamında ele alınır.Carlo Pascal,tarihteki büyük insanları konu alan yapıtında Hypatiaya da yer vermiştir.Litaratürdeki Hypatia geleneğine de bir öge katar ve Hypatianın ölümünü feminizm karşıtı bir eylem olarak görür.Hypatia’nın gördüğü eziyetin büyük oranda kadın düşmanı eğilimden kaynaklandığını düşünür.

1978’de Mario Luzinin benzer izlekli iki oyunu ‘Lipradi ıpraza’ ve ‘ll Mesgero’ adlı kitaplarında yayınlanmıştır.Burada Hypatianın öyküsü ,tarih evrelerinin çevrilemezliğine kanıt olarak gösterilir.
Almanya’da Arnulf Zitelman’ın ‘Hypatia’adlı romanı büyük bir başarı kazanmıştır.Romanda Hypatia çoktanrıcı bir kadındır.Ona göre Hypatia’ya yapılan saldırıyla Antik Çağ son bulmuştur.

Hypatia felsefesindeki bir diğer yönde feministlerin bu konuya olan ilgisidir.İki akademik feminist dergiadını hypatiadan almıştır.1984’ten bu yana Atinada yayınlananHypatia:Feminist Araştırmalar ve 1986dan beri yayınlanan Hypatia:Feminist Felsefe dergisidir.İkinci derginin 1989 da yayınlanan bir sayısında feminist yazar Ursula Molinaro ,kadınların kaderinin bu olduğunu hristiyan çağında Hypatianın yaşamak için zaten arzu duymadığını öne sürer.daha sonraları da feminist sanata konu olmuş Judy Chicago;1979’da San Fransisko Modern Sanat Müzesinde açtığı heykel sergisinde Hypatiaya da yar vermiştir.
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006